• Sonuç bulunamadı

2. İLGİLİ ALANYAZIN

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.9. İnovasyon Ekosistemi

İlk olarak Jackson (2011) tarafından bulunan ekoloji modeli, inovasyon teşviğinin nasıl olacağı ve inovasyonun nasıl işlediğine dair daha kapsamlı bir anlatım sunmaktadır. Jackson (2011) inovasyon ekosistemini ‘‘amaçları teknoloji geliştirme ve inovasyon yapmayı mümkün kılmak olan aktörler ve kuruluşlar arasında oluşan karmaşık ilişkiler’’ olarak tanımlamıştır. Aktörler; maddi kaynaklar (ekipman, tesis, fon gibi) ve insan kaynağı (sektördeki temsilciler ve araştırmacılar, öğrenciler gibi) iken, kurumlar mühendislik ve işletme fakülteleri, bölgesel kalkınma ajansları, risk alan sermayedarlar gibi kurumlardır (Jackson, 2011, s. 2).

İşletmeler inovasyonun süreç olarak nasıl işleyeceğini bilseler ve yaptıkları faaliyetlerin doğru olduğuna inansalar da inovasyon her zaman başarıyla sonuçlanamamaktadır. Bu çerçevede inovasyon ile ilgili aktörlerin birbirleriyle etkileşim içindeki rollerine ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu sistemin etkin işlemesini sağlayan kavram da ‘’ekosistem’’dir. İnsanların ve canlıların hayatlarını sürdürebilmede biyolojik bir ekosistem nasıl gerekli bir yapıya sahip ise inovasyon ekosistemi de müteşabih bir sisteme sahiptir. İnovasyon ekosistemi içerisinde KOBİ’ler, üniversiteler, AR-GE merkezleri, laboratuvarlar ve finans sağlayıcıları olarak sermaye şirketleri vardır (Frenkel ve Maital, 2014, s. 12). Ekosistem içerisinde birbirleriyle sürekli öğrenme, bilgiyi etkin kullanabilme ve aktörler arasındaki güven ilişkisi gibi faktörler yatmaktadır. Böyle bir sistemde aktörler arasındaki güven etkin bir iletişimin sağlanmasını ve katılımcıların sisteme dâhil olmasını sağlayacaktır.

66

Katılım ise bilginin paylaşımı ve faaliyete geçirilmesi demektir. İnovasyonun ekosistem içerisindeki hareketleri şekil 11’de gösterilmiş ve açıklaması şekil 11’in altında yapılmaktadır.

Şekil 11. İnovasyon Ekosistemi

Kaynak: MÜSİAD. (2012). Küresel Rekabet için AR-GE ve İnovasyon. İstanbul: Pelikan Basım.

Ülkemizde inovasyon stratejisini doğru uygulayabilmek için inovasyon sürecinin nasıl işlediğini iyi anlamak zorundayız. İnovasyonun mekanik veya doğrusal bir süreç olmasına nazaran bir bütün içerisinde süregelen, çok boyutlu bir süreç olarak algılamakta başlangıç için fayda sağlayacaktır. İnovasyonun oluşturacağı ekosistem bir bütün olarak işler ve birbirinden bağımsız olarak düşünülmesi veya problemlerin ayrı ayrı çözülmesi yetersiz ve etkisiz bir sonuca götürecektir. İnovasyona bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılarak pazarın talebini, yasalar ve bürokrasi gibi inovasyon sistemini içine alan dış faktörleri bir bütün olarak ele alarak planlamak zorundayız.

Bugüne kadar arz başlığı altında yer alan; araştırma, yetkinlik, yönetim stratejileri, teknoloji, araştırma, bilgi birikimi ve risk sermayesi gibi girdilere daha çok odaklanan ve girdilerin desteklenmesi üzerine geliştirilen inovasyon stratejileri, inovasyonun

67

ticarileştirilmesinde büyük rol oynayan talebi ve talebi şekillendiren kalite, güvenlik, elverişlilik, tasarım ve etkinlik kavramlarını ikinci derecede önemli olarak etki altına almıştır. Arz, talep, ulusal altyapılar ve politikaların altında yer alan her bir unsurun sadece inovasyon ile değil birbirleriyle de etkileşim içerisindedirler. Misal olarak;

yönetmelikler, telekomünikasyondan enerjiye altyapı bileşenleri üzerinde etkili olabilmektedir. Diğer taraftan iletişim ağı altyapısı; eğitim, sağlık, entelektüel sermaye gibi alanlarda temel ulusal politikaların amacına ulaşmasında etkili olabilmektedir. Bu bağlamda tabloda gösterildiği gibi inovasyonu etkileyen faktörleri bir bütün olarak ele almak gerekmektedir (MÜSİAD, 2012, s. 58-59).

İnovasyon ekosistemi aktörler arasındaki ilişkiye bağlı olarak bir inovasyon kültürüne ihtiyaç duymaktadır. İnovasyon etkinliği için gerekli olan unsurlar içerisinde ilk olarak aktörlerin aralarındaki ilişkiyi kuvvetlendirecek düzenlemelerin yapılması, ikinci olarak müteşebbislerin yürüttüğü faaliyetlere destek verilmesi ve üçüncü olarak ise inovasyona destekleyici eğitim faaliyetlerin düzenlenmesidir. Böylece inovasyon ekosistemi üniversitelerin, AR-GE merkezlerinin ve müteşebbisler gibi organların inovasyon ekonomisine katkısını artıracaktır (Yiğit, 2015, s. 7).

Ekosistemler faaliyete geçtiğinde firmaların münferit olarak oluşturamayacağı değeri oluşturmada katkı sağlarlar. İletişim teknolojisi ile maliyetlerin düşmesi, koordinasyonun sağlanması ve firmaların büyümesinde önemli rol oynamaktadır (Adner, 2006’dan aktaran Yiğit, 2018, s. 128).

Ülkemizde inovasyon sürecinin nasıl işlediğini anlamak için; ilk olarak inovasyonun doğrusal veya mekanik bir süreç olmadığını, inovasyonun çok boyutlu ve süregiden bir süreç olduğunu bilmek gerekir. İnovasyonun oluşturduğu ekosistem bir bütün olarak işler ve birbirinden bağımsız olarak yürümesi veya problemlerin ayrı ayrı çözülmesi yetersiz kalıp olumsuz sonuç doğurur (MÜSİAD, 2012, s. 58).

Ekosistem içerisinde işletmelerin inovasyondaki faaliyetlerini göstermede bazı gerekçeler yer almaktadır. Bunlar (Fukuda ve Watanabe, 2008’den aktaran Yiğit, 2018, s. 128):

- İnovasyon piyasa başarısı açısından teknolojiden daha çok tamamlayıcı ve hizmet niteliğindedir

- İnovasyonun birçok yönünü ve faaliyetlerini yansıtacak tek bir nitelik bulunmamaktadır.

68

- İnovasyonun başarısını ve yayılma hızını belirleyen teknik veya ürün özelliklerinden yanı sıra daha çok talep belirler.

- İşletmeler pazardaki konumları ve teknolojiden ziyade, ekseriyetle müşteriler ile aralarındaki iş birliği, inovasyon dışı ortaklıklar ve küresel pazar fırsatlarına göre konum alırlar.

İnovasyon ekosistemini bölgesel inovasyon, teknokentler ve inovasyon kentlerinden farklı kılan özellikler vardır. Bunlar:

- Aktörler arasındaki ilişki ve zenginlik daha çoktur.

- Bilgi ve iletişim teknolojileri hem yeni ürünlerin gelişiminde hem de inovasyon aktörleri arasındaki bağın gelişiminde katkıda bulunurlar.

- Açık inovasyon kapsamında ürünlerin yeni hizmetlere dönüştürülmesi sağlanmıştır.

- Farklılık oluşturma daha çok belirgin hale gelmiştir.

Devletin veya diğer kuruluşların etkisinden daha çok pazar etkisi görülür (Oh vd., 2016’dan aktaran Yiğit, 2018, s. 128).

Ekosistem, ekonominin durağan olmadığını ve sürekli bir değişim sürecinde olup, koşullara göre şekillendiğini gösterir. Bu doğrultuda sistem politikaya karşı açık olduğunu ve değişime hazır olduğunu gösterir. Ekosistem, inovasyonda yer alan şirketler, müteşebbisler, üniversiteler gibi aktörlerin birbirleriyle bağlantılarını sağlar.

Ekosistem, bölgesel rekabet gücü ya da inovasyondan farklı olarak kamu ve özel sektördeki girişimlerin bir araya gelmesiyle oluşur (Wessner, 2005’den aktaran Yiğit, 2018, s. 129).