• Sonuç bulunamadı

İngiliz alfabesini esas alan yeni Kazak alfabesi

Belgede III. CİLT / VOLUME III / TOM III (sayfa 171-177)

Volume I: Fundamentals of CSLI Lecture Notes. Stanford: CSLI

KAZAKİSTAN’DA ALFABE DEĞİŞİMİNE YENİ BİR YAKLAŞIM

3. İngiliz alfabesini esas alan yeni Kazak alfabesi

Kazakistan’da ve diğer Türk ülkelerinde önerilen yeni alfabelerin daha önce kullanımda olan Lâtin kaynaklı alfabeye dayandırıldığını görmekteyiz. Alfabe değişiminde daha önce kullanılan alfabeyi olduğu gibi kabul etmek, doğru bir yaklaşım değildir. Daha önce kullanılan Lâtin kaynaklı alfabenin kabul edilmesinin, uygulanmasının sebepleri ve şartları nedir? Kimler tarafından ve hangi sebeple hazırlanmıştı? Bu soruların cevabı yeni alfabeyi kabul sırasında daha dikkatli, dilin iç ve dış özelliklerine uygun bir alfabe hazırlanmasını önemli kılmaktadır. Her halk için ayrı ayrı 1920-1930 yılları arasında hazırlanmış ve kısa bir süre kullanımda olan Lâtin alfabelerinin eksikliklerinin olduğu E. D.

Polivanov’un kendisi de itiraf ediyor. Demek ki, o yıllarda kullanılan Lâtin kaynaklı alfabeye dönmek doğru olamaz.

Devlet düzeyinde çeşitli faaliyetler ve projeler üretilmekte ve sunulmaktadır.

Bu konuyla ilgili olarak gerek Kazakistan’da ve gerekse Türkiye’de çok farklı yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Türkiye’de yapılan ortak dil ve yeni alfabe konularındaki faaliyetlerin önemli olduğu aşikardır. Sovyetler Birliği’nde yaşayan Türk halklarının dilleri ve yazı sistemleri ile ilgili bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Ahmet B. Ercilasun’un 1990 yılında yayınlanmış “Örneklerle Bugünkü Türk Alfabeleri” adlı eserinde, Türk dünyasında geçmişten bugüne kullanmakta olan yazı sistemleri karşılaştırmalı olarak verilmektedir. (Ercilasun, 2005) Türk dünyasına ait bütün alfabelerin bir arada verilmiş olması daha geniş bir görüşle, derin bir inceleme ve karşılaştırma imkânı sunmaktadır.

Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından 18-20 Kasım 1991 yılında düzenlenen “Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri” adlı sempozyumda da bu konular tartışıldı. Sempozyum, Türk kökenli halklar için 34 harften oluşan Lâtin kaynaklı bir alfabenin esas alınmasını önerdi. Sunulan bu ortak alfabede Türkiye Türkçesi alfabesindeki harflerin dışında ilâve olarak yeni beş harf teklif edilmektedir. Türk halklarının bir birini okuyup anlamaları için, ortak bir alfabeye ihtiyaç olduğu konusunda oy birliği ile karar alındı. Sempozyuma katılan Türk bilim insanlarının hepsi Lâtin kaynaklı alfabeye geçiş konusunda hemfikirliler. Bu toplantıda incelemeye sunulan Lâtin kaynaklı alfabe örnekleri yer aldı. Kazakistan’dan katılan Ebduali Haydarov da kendi projesini sundu.

26 Eylül-1 Ekim 1992 yılında düzenlenen Uluslararası Türk Dili Kongresi’nde de

Türk Cumhuriyetlerindeki alfabe meseleleri gündemde idi. Zeynep Korkmaz’ın

“Türk Dünyası ve Ortak Yazı Dili” sunumunda bu konu ile ilgili yönlendirici ve açıklayıcı bilgiler mevcuttur. (Korkmaz, 1996: 189-197) Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanmasından sonra Türk dillerinin durumu ile ilgili detaylı bilgiler Kazak bilim adamı Kenesbay Musayev tarafından sunulmuştu. Bu konular: “1. Atatürk Harf Devrimi ve Türk Dünyasına Yansımalar” adlı sempozyumda da ele alındı.

Bugüne kadar Lâtin kaynaklı alfabeye geçen Türk Cumhuriyetleri, daha önce kullandıkları Lâtin kökenli alfabeyi esas alarak yeni alfabelerini oluşturmuşlardır. Ortak alfabe çalışmalarına ve alınan ortak kararlara rağmen bazı Türk Cumhuriyetleri’nin kabul ettikleri Lâtin kaynaklı alfabelerin farklı olmasında, daha önce Sovyetler Birliği döneminde hazırlanan ve uygulanan Lâtin alfabelerinin bir birinden farklı oluşunun büyük ölçüde tesirli olduğunu düşünmekteyiz. Bilindiği üzere, 1923 yılından 1939 yılına kadar yaklaşık 70 çeşit Lâtin kaynaklı alfabe hazırlanmıştı.

İngiliz alfabesinin esas olarak alınması gerektiğini savunanlardan ve proje hazırlayanlardan biri Kazakistan Eğitim Bakanlığı bünyesinde Uluslararası Programlar Merkezi’nde çalışan Altınbek Şaripbayev idi. Şaripbayev, İngiliz alfabesindeki harf sıralamasının da aynı şekilde olmasının önemini vurgulamaktadır. O, alfabe yapımında “ses cebiri” kavramının önem taşıdığını savunuyor. Burada Yakovlev’in “Alfabe yapımının matematik formülü” akla gelebilir. Şaripbayev, Kazak diline has seslerin şu şekilde verilmesini öneriyor:

A + E = Ә; O + E = Ө; Ұ + Е = Ү vb.

İngiliz alfabesinin esas alınmasını savunanlar, bilişim sistemlerine “ses cebiri” sisteminin yüklenmesini, daha sonra herhangi bir metinin okunması veya konuşmacının metninin anında yazılı metin olarak sistemden alınabilmesi imkânının önemli olduğunu ileri sürmekte; ve gelecekte çoğu masraflardan kaçınmamızı sağlayacağını düşünmektedirler.

Çağdaş bilişim sistemlerinde İngilizcenin bir nevi önderliği tartışılmaz. Fakat bu yüzden yeni alfabe oluşumunda başka bir dilin ses ve imla kılavuzunun aynen uygulanması düşünülemez. Yeni alfabede, özellikle çift harften oluşan ch, sh, zh ve benzeri işaretlerin verilmesinden kaçınılmalıdır. Meselâ, batı dillerinde ch birleşimi ç ve h olarak da okunabiliyor. Meselâ, Chomski ismi Rusçada homski olarak telaffuz ediliyorsa, Türkçede Çomski olarak telaffuz ediliyor. Okunuşun farklı oluşu çok da önemli olmayabilir. Transkripsiyon kurallarıyla veya ismi orijinal dilde olduğu gibi yazmak bu işi çözebilir. “Eğer bir dilde bir fonem sık kullanılıyorsa, özel bir harfin olması daha uygun ve kolay olacaktır. Lâtin alfabelerini kullanan ülkeler için, Çek alfabesinde olduğu gibi, sessiz harfleri iki-üç harfle (ch, sh, sch) belirtmek yerine, diakritik işaret kullanmaları daha mantıklı olur.” (Zinder, 1987: 109) Rus alfabesinden de bir örnek vermek

istiyorum. Rus alfabesindeki şimdiki ё (yo) harfinin io olarak çift harfle verilmesi gündemde idi. Buna Karamzin karşı çıkarak e harfi üzerine iki noktalı e, yâni ё harfinin daha uygun olacağını savunmuştu. (Reformatskiy, 2000:

369) Yeni alfabelerde çift harften oluşan işaretlerden kaçınılması gerekir. Çift harflerin kabul edilmesi gerektiğini düşünenler gerekçe olarak İngiliz alfabesini göstermektedirler. Ama 26 harften oluşan İngiliz dili alfabesine dikkatlice bakar olursak, çift harfler (digraf) yoktur. Bu, İngiliz dilinin imlâ ve fonetik kurallarına bağlı olan kaidelerdir.

Yeni alfabe uygulamalarında tek alfabeye kilitlenmeden daha esnek ve farklı yazı türlerinden yararlanması gerektiği kanaatindeyim. Diğer önemli örneklerden biri Q harfinin yeni alfabelerde kalın K harfinin karşılığı olarak verilmesidir. Latin kaynaklı yeni alfabeye geçen diğer Türk ülkelerinde de Q harfi kullanılmaktadır.

Kazakçada da Қ harfinin karşılığı Q olarak verilmiştir. Bilindiği gibi Lâtincede Q harfinin okunuşu: ku (yâni aqua). Yazıda kw/kv olarak okunur. Türk kökenli dillerde çok sayıda aynı mânâya gelen kelimeleri algılamaktan uzaklaştırır ve zorlaştırır. Meselâ, KazQazaq; kız-qız; kan-qan; kar-qar; kanat-qanat; ak-aq; kalın-qalın; kulak-qulak-aq; kaşık-qasıq vs. Q harfi yerine “k + özel üst veya alt işaret” (meselâ, ķ). Çağdaş Kazak alfabesinde kullanılmakta olan Қ harfinin muhafaza edilmesi, şekil ve algılama (karşılaştırınız: g-ğ, n-ñ (veya ň, ŋ, ņ); o - ö; u-ü) açısından daha uygundur. Kazakçadaki Қ, Ө, Ә harfleri değiştirilmeden muhafaza etme seçeneği de göz önünde bulundurulabilir.

Kazakistan bugün resmî olarak henüz Lâtin kaynaklı alfabeye geçmedi. Bu önemli adım, detaylı inceleme ve araştırma gerektiren bir konudur. Her ne kadar siyasî baskıyla alınmış olsalar da, daha önceki alfabe değişimlerinden kaynaklanan eksiklikler ve sonuçları daha dikkatli adım atılması gerektiğini gösteriyor.

Diğer taraftan, bugüne kadar Lâtin kaynaklı yeni alfabeye geçen Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan gibi Türk halklarının tecrübeleri, artı ve eksi tarafların dikkate almasını sağlar. Ama Internet ağının yayılmasıyla, mevcut iletişim şartlarına uyum sağlamak için Lâtin kaynaklı alfabenin kullanılmakta olduğu da bir gerçektir. Daha doğrusu, uluslararası transkripsiyon sistemine dayanan Lâtin kaynaklı alfabe kullanılmaktadır. Yeni alfabe resmî olarak kabul edildikten sonra, bu alandaki çok sesliliğin sessizce ortadan kalkacağı düşünülmektedir.

Kazakistan yeni alfabeye geçiş sürecini 2007-2021 yılları içerisinde, bir birine bağlı altı aşamalı bir planla uygulamaya koymuştur.

Yeni Kazak alfabesinin hazırlığında, tek alfabeye kilitlenmeden; farklı yazı türlerinden yararlanılması gerekir. Kazak dilinin fonetik özellikleri dikkate alınarak, yazmayı ve okumayı kolaylaştıran yollar tercih edilmelidir. Bir alfabe seçiminde ve uygulanmasında tarihî, millî ve siyasî boyutun yanı sıra, dil unsuru ve işlerlik de çok büyük önem taşımaktadır.

Dünya alfabelerinin farklılıklarından ziyade, ortak yönlerinin fazla olması sebebiyle, yeni alfabe uygulamalarında kesin sınırların olmadığını ve temelinde

ortak kaynaktan beslendiğini söyleyebiliriz. Aynı kökten oluşan ve yayılan alfabelerin tabii gelişmesi ve değişimi, farklı yazı sistemleri oluşturmasında izledikleri yol ve kazanılan tecrübeler, günümüzde yeni yazı sistemlerine geçmek isteyen ülkeler için, çeşitli yeni yaklaşımlar ve çözümler getirebilir.

KAYNAKÇA

Adji, M., (1998), Evropa, Türki, Velikaya Step’, İzdatel’stvo “Mısl’”, Moskva.

Benveniste, E., (1995), Genel Dilbilim Sorunları. Çeviren: Erdim Öztokat.

Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi: 19, İstanbul.

Campbell, George İ., (1997), Handbook of Scripts Alphabets. London and New York.

Ercilasun, Ahmet B., (2005), Örneklerle Bugünkü Türk Alfabeleri. 6.

Baskı, Akçağ Yayınları. Ankara.

Faulmann, C., (2001), Yazı Kitabı. Çeviren Itır Arda. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Genel Yayın:512.

Gelb, J., (1963), A Study of Writing. The University of Chicago Pres.

Chicago and London.

King, Charles, (1977), Hiyerogliphs to Alphabets. Frederick Muller Limited.

London.

Korkmaz, Zeynep, (1996), “Türk Dünyası ve Ortak Yazı Dili”. Uluslararası Türk Dili Kongresi (26 Eylül 1992-1 Ekim 1992), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Türk Dili Kurumu Yayınları: 632.

Kutalmış, Mehmet, (2004), “Tarihte ve Günümüzde Alfabe Meselesi”, Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, No: 31, Ekim.

Lunaçarskiy, A., (1930), Latinizatsiya Russkoy Pis’mennosti.// Kul’tura i Pis’mennost’ Vostoka, Vıpusk 6. http://miresperanto.narod. ru/o_russkom _yazıke/lunaçarskij.htm

Mamajanov, M., (1993), Asıl Mura, Almatı.

Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu, 18-20 Kasım, (1992), Marmara Üniversitesi Yayınları No: 509, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları No: 1, İstanbul.

Mırzahmetov, Mekemtas, (1993), Kazak Kalay Orıstandırıldı. Atamura, Almatı.

Özer, Zeynep Bağlan, (2004), Rus Dilinin Gelişme Evreleri, Ankara.

Polivanov, E. D., (1960), İstoriçeskoye Yazıkoznaniye i Yazıkovaya Politika // V kn.: Zvegintsev V. A. İstoriya Yazıkoznaniya XIX i XX vekov v Oçerkah i İzuçeniyah. Moskva.

Powell, Barry B., (1991), Homer and the Origin of the Grek Alphabet.

Cambridge University Pres.

Reformatskiy, V. V., (2000), Vvedeniye v Yazıkoznaniye. Klassiçeskiy Uçebnik. Aspekt Pres. Moskva.

Somuncuoğlu, Tümen (2007), “Kumuk Yazar Murat Adji”, Bilge Dergisi, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Sayı: 50.

Suleymenov, Oljas, (1988), Yazık Pis’ma. Vzglyad v Doistoriu – O Proishojdenii Pis’mennosti i Yazıka Malogo Çeloveçestva. Almatı-Rim, San-Polo. Italia.

Şimşir, Bilâl N., (1992), Türk Yazı Devrimi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI.Dizi, Sayı: 60, Ankara.

User, Hatice Şirin, (2006), Başlangıcından Günümüze Türk Yazı Sistemleri, Akçağ Yayınları, Ankara.

Zinder, L. P., (1987), Oçerk Obşey Teori Pis’ma, Leningrad, İzd.”Nauka”.

TÜRKÇEDE YALIN DURUM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Belgede III. CİLT / VOLUME III / TOM III (sayfa 171-177)