• Sonuç bulunamadı

İnönü’nün 1932 Yılındaki Sovyetler Birliği Gezisine Kadar Olan Türk-Sovyet İlişkiler

SAVAŞINA KADAR TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİ

A- İnönü’nün 1932 Yılındaki Sovyetler Birliği Gezisine Kadar Olan Türk-Sovyet İlişkiler

1930 yılına girildiğinde T.C. İçişleri Bakanlığı, Başbakanlığa 1929 yılı sonu itibarıyla Sovyetler Birliği, Türk-Sovyet ilişkileri ve Türkiye’deki Sovyet azınlıklar ile ilgili çeşitli kaynaklardan edindiği bilgileri sunmuştur. Buna göre, Şemahi kazasında yaşayan Malakan281 köyleri hükümete belirlenen ölçüde zahire vermemekte ve toplu bir halde memurlara karşı gelmektedirler. Bunu üzerine civara bir tabur asker gönderilmiştir282.

Yine Emniyet Müdürlüğünün bildirdiğine göre, Ruslar Azerbaycan da, Azerileri tutuklamakta yahut da

281 Rusça süt içen manasına gelen ‘malakan’ köylüleri aslen Polonya

asıllı olup, askere gitmeyi reddettikleri için 1877 yılında ana vatanlarından Kars yöresine sürülmüşlerdir. Özellikle değirmencilik, peynir ve süt ürünleri konusunda uzman olan Malakanlar, kısa sürede Kars yöresinde kendilerini sevdirmiş ve yöre halkına bilgilerini aktarmışlardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bölgeden göçe başlayan Malakanlar günümüzde özellikle ABD ve Avustralya’da yaşamaktadırlar. Türkiye’de ise Kars ve İstanbul’da sadece birkaç Malakan bulunmaktadır.

başka bölgelere yollamaktadırlar. Yollanan kişilerin yerine de Rus asıllı Sovyet vatandaşları getirilmekte ve bölge Ruslaştırılmaktadır. Sürülen Azeriler de genellikle taş ocaklarında çalıştırılmaktadırlar283.

20 Ocak 1930 tarihinde Başbakanlığa sunduğu bir raporda İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Trabzon Valiliğinden gelen birtakım bilgileri üslerine sunmuştur. Trabzon’dan gelen telsiz kontrol raporuna göre, Bakü, Tiflis ve Erivan telsizlerinden Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Karahan’ın Türkiye ziyareti nedeni ile Sovyetler Birliğinde, Türk Hükümeti lehine Türkçe yayınlar yapıldığı, Kafkasya’da isyan çıkaranlara ağır cezalar verildiği, zührevi ve tıbbi çeşitli konferanslar verildiği haberleri kayıt altına alınmıştır284.

21 Ocak 1930 tarihinde Türkiye’nin Dışişlerine ait kuryelerinden Hasan Bey, Tahran’dan hareket etmiş ve Batum üzerinden Türkiye’ye giriş yapmak istemiştir. Adı geçen kurye, Sovyet gümrüğünde görevli memurlar tarafından alıkonulmuş, üzerindeki diplomatik evraklar

283 BCA, f.030. 10., y.248.675.5., s.3. 284 BCA, f.030.10., y.248.675.4.

da kendisinden alınmıştır. Bunun üzerine Moskova Büyükelçiliği vasıtası ile harekete geçen Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, SSCB’ne konu ile ilgili bir nota vermiştir. Yapılan uygulamanın diplomasi ve iyi komşuluk ilişkilerine uymadığı, yasal olmadığı vb. şeklinde uyarılan Sovyetler Birliği, ilgili olay tekrar ettiği taktirde aynı usulde cevap verileceği şeklinde bilgilendirilmiştir. Neticede 25 Ocak 1930 tarihinde Hasan Bey’den alınan evraklar kendisine iade edilmiş ve olay çözümlenmiştir285.

11 Nisan 1929 tarihinde Karahan ile Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi, konusu İran ve faaliyetleri olan bir toplantı gerçekleştirmişlerdir286.

Türk-Sovyet ilişkilerindeki bir başka gelişme de, 18 Mayıs 1930 tarihinde Trabzon’da bulunan telsiz kontrol cihazınca tespit edilen bazı konuşmalardır. Trabzon’dan İçişleri Bakanlığına ve oradan da Başbakanlığa gönderilen raporlara göre:

285 BCA, f.030.10., y.248.675.6. 286 SSSR i Turtsiya, s.138.

1-Tiflis’de bulunan telsizlerden Türkiye ile alakalı bazı anonslar yapılmaktadır. Buna göre, Türkiye’nin maliyesi bozulmuştur ve Osmanlı devrine ait borçları ödeyemeyecektir (Anonslarda bunun İngiliz iddiası olduğu vurgulanmaktadır). Türkiye, ya borçlarını lağv edecek yada herhangi bir kutpa üye olacaktır (Sovyetlere göre bu kutup Türkiye’nin de sosyalizme geçmesi, İngilizlere göre ise cemiyeti akvam a üye olmasıdır).

2-Bakü ve Erivan telsizlerinden İngiltere ve Rusya arasında bir ticaret anlaşması imzalandığı ve Kafkas Komünist Fırkası teşkilatının zayıf olduğu işitilmiştir.

3-Moskova P.T.T. telsizinden Türkçe olarak “Yaşasın amele hükümetleri, kahır olsun Asyaya kanlı pençelerini uzatan empiryalist devletler” sloganı işitilmiştir287.

Bu arada 29 Ağustos 1930 tarihinde Edirne’de Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi kurulmuş, hükümetçe çalışmalarına izin verilmemiştir. Bu durum kısa bir süre de olsa Sovyet basınında tepki ile

287 BCA, f.030.10., y.248. 675.16.

karşılanmış, partinin sosyalizm içerikli olmasından dolayı kapatıldığı ileri sürülmüştür288.

4 Eylül 1930 tarihi Sovyetler Birliğine ait bir uçağın Türkiye’ye doğrudan uçuş yaptığı (Moskova- Ankara) ve iyi dilekleri kapsayan Sovyet mesajını getirdiği tarihtir289.

9 Eylül 1930 tarihli İzvestiya gazetesinde, İsmet İnönü’nün Sivas İstasyonunu açarken söylediği nutuk ve genel anlamda Türkiye’nin o güne kadarki siyasi gelişimi mercek altına alınmış ve 1930 yılına kadarki Türk politik gelişmeleri değerlendirilmiştir. “Bize dost olan Türkiye’nin Başvekili…” cümleleriyle başlayan değerlendirme en sonunda Türkiye’nin tam bağımsızlığa nasıl ulaşacağı yönündeki Sovyet düşüncesi ile sonlanmıştır290. Dipnot kısmında daha ayrıntılı vermeye

288 Bkz. Dönemin Sovyet basını.

289 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.13, s.483. 290

İzvestiya, 11.09.1930. Makalenin sonunda İzvestiya, Türkiye’de o güne kadar meydana gelmiş Serbest cumhuriyet Fırkası ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olaylarına vurgu yapmış ve makaleyi şu şekilde bağlamıştır: “…Elbette Sovyetler İttihadının sempatisi milli istiklal için emperyalizmle mücadele edenler tarafında olup, emperyalizme boyun eğmeye temayül edenler ve Türkiye için esaret şartları ile emperyalizmle işbirliği içerisinde

çalıştığımız makalenin en dikkat çekici yanı ise İzvestiya’nın, Türkiye’nin milli istiklalini koruması için gereken şartlar kısmına Sovyetler Birliği ile dostluk münasebetlerini takviye etmek maddesinin konmuş olmasıdır.

25 Eylül 1930, Türk-Sovyet ilişkileri tarihinde Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın Moskova’ya resmî ziyarette bulunduğu zaman dilimidir. Rus başkentinde Kalinin, Litvinov, Karahan gibi önemli yetkililerle görüşen Tevfik Rüştü Bey, Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığına (Dışişleri Halk Komiserliği) yeni atanan Litvinov’u Türkiye’ye davet etmiştir291.

olanlar tarafında değildir. Türkiye’nin emperyalizmle geçmiş münasebetleri gösteriyor ki, kendi milli iktisadını kurmadan, demiryollarını yapmadan, milli savunmasını geliştirmeden ve Sovyetler Birliği ile dostluk münasebetlerini takviye etmeden Türkiye hiçbir zaman kendisinin milli istiklalini koruyamayacaktır. Arzu etmelidir ki, İsmet Paşa hükümeti, bugünlerde karşılaştığı zorlukları yenebilsin”.

291 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.13, s. 518. Tevfik Rüştü

Bey yaptığı açıklamada “Ülkelerimizin, tam bağımsız yaşama ve kuruluş uğrundaki mücadelesi, Emperyalistlerin Sovyet Devrimi’ni ve Türk Milli Devrimi’ni yabancı askeri müdahaleyle bastırmak için giriştikleri yararsız denemelerin boşa çıkmasından sonra dahi sona ermiş değildir” sözlerini sarf etmiştir.

15 Ekim 1929 tarihinde ise dönemin Sovyet Dışişleri Bakan yardımcısı Litvinov, Türkiye’de bulunan Sovyet Elçisi Surits’e gönderdiği talimat ile, Türkiye’nin Yugoslavya da bulunan Beyaz Ruslarla ilgili birtakım problemlerle ilgili olarak SSCB-Yugoslavya arasında arabulucu olması dileklerini, ilgili makamlara iletmesini istemiştir292. Türkiye, Sovyetlerin bu isteğini kabul etmiş ve ilgili konuda girişimlerde bulunmuştur293.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1930’da yaptığı TBMM’ni açış konuşmasında Tevfik Rüştü Bey’in Moskova ziyaretini şöyle değerlendirmiştir: “Hariciye Vekilimizin, büyük komşumuz ve dostumuz Sovyet Rusya’ya olan ziyaretlerinde gördüğü samimi kabul bizi mütehassis eyledi. İki memleket münasebetlerinin sağlamlığı bu vesile ile de tezahür etmiş oldu; bu cidden memnuniyeti mucip bir hadisedir”294.

1930 yılının sonunda, Sovyetler Birliği sınırları içerinde açılmış olan Serdarabad kanalı açılış törenine

292

Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.12, s.559.

293 Age., s.566.

giden Türk heyeti, burada oldukça iyi karşılanmış olup buna karşılık Sovyetlerin Lenikan Valisi ve Hudut Komutanı 6 Aralık 1930 tarihinde Kars’a davet edilmiştir. Sovyet yetkililer Kars vilayetinin bu davetini sevinerek kabul etmişlerdir295.

Bir yanda bahsettiğimiz dostane gelişmeler olurken, diğer yanda da Türk-Sovyet ilişkilerinde ilginç olaylar meydana gelmektedir. Ankaradaki Sovyetler Birliği Büyükelçiliği, Türk İçişleri Bakanlığına 2 Kasım 1930 tarihinde, Doğu Anadolu’da uygulanan özel rejim dolayısı ile Erzurum’da bulunan Konsolosluklarının gereğince vazife yapamadığını ve bu konsolosluğu kapatacaklarını, bölgede yaşayan Ruslarla artık Kars Konsolosluğu’nun ilgileneceğini bildirmiştir. Bu dilekçeye şaşıran İçişleri Bakanlığı, doğuda özel bir rejim uygulanmadığını bildirerek cevap vermiştir296.

1930 yılının kasım ayı içerisinde Sovyet Konsoloslukları ile ilgili bir başka mesele de Trabzon’da yaşanmıştır. Trabzon Valisi ile burada bulunan Sovyet

295 BCA, f.030.10., y.248.675.29. 296 BCA, f.030.10., y.248.675.28.

Konsolosu arasında adeta bir nüfuz meselesi haline gelen Sovyet Konsolosluğu binası (Valilik, konsolosluğun başka bir binaya taşınmasını istemekte, Konsolosluk da karşı çıkmaktadır) Konsolosun, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’yı Trabzon’da bulunduğu bir dönemde ziyaret edip bir hafta içerisinde yeni bir yere taşınacaklarını söylemesi ile ihtilaf sona ermiştir297.

18 Aralık 1930 tarihinde Litvinov’u ziyaret eden Moskova Büyükelçisi Hüseyin Ragıp Bey, Dışişleri Bakanı ile yapmış olduğu İtalya gezisi ve akisleri hakkında bir görüşme yapmıştır. İkili, Sovyet-İtalyan ilişkileri ekseninde özellikle Fransa ve Balkanlardaki gelişmeler, olası gelecek planları vb. konular üzerine konuşmuş ve görüş alışverişinde bulunmuşlardır298.

Tevfik Rüştü Bey, 20 Aralık 1930 tarihinde Sovyet Elçisi Surits’e, Türkiye ile SSCB arasında yapılması muhtemel bir Karadeniz Antlaşmasının her iki ülke açısından faydalarından bahsetmiştir299.

297

BCA, f.030.10., y. 248.675.27. Şükrü Kaya’nın durumu İçişleri Bakanlığı kayıtlarına yolladığı telgraf 28 Kasım 1930 tarihlidir.

298 BCA, f.030.10., y.219.480.42., s.2-3. 299 Tacibayev, age., s.79.

Bahsedilen tüm gelişmelerle biten 1930 yılının yerini alan yeni yılda da, Türk-Sovyet ilişkileri oldukça hareketli olmuştur. Gittikçe gelişen ve dünya siyasetinde de yerini bulmaya başlayan iki komşu devlet, kaçınılmaz şekilde birbirleriyle olan pozitif ve negatif ilişkilerini arttırmışlardır.

16 Mart 1931 tarihinde Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan ticari antlaşma çalışmamızın ilgili kısmında incelenecek olup burada bahsedilmesinin nedeni, antlaşmanın ertesi günü Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi Surits’le bir görüşme yapan Mustafa Kemal’in konuşmasında zaman zaman adı geçen antlaşmaya atıflar yapmasıdır.

17 Mart 1931 tarihindeki görüşmede Mustafa Kemal Atatürk, Surits’e, Türk iç politikası hakkında bazı düşüncelerini iletmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkası konusuna da değinen Atatürk, ayrıca Türkiye’nin ileride nasıl modernleşeceği konusunda özellikle de iktisadi kalkınma konusunda görüşlerini açıklamıştır. Konuşma sırasında Türk-Sovyet ilişkilerinin öneminde de vurgu

yapan Atatürk, özellikle de ekonomik ve ticari alanlarda ikili ilişkilerin arttırılması gerektiğini ve bu konuların iki ülke ilişkilerinin mihenk taşı konumuna getirilmesi gerektiğini belirtmiştir300.

Bu arada Sovyetler Birliğinin Ankara Büyükelçiliği vasıtası ile yapmış olduğu, Hakem ve Veraset ve Müzahereti Adliye ve İadeyi Mücrimin Muahadesi teklifi, 8 Nisan 1931 tarihinde çıkarılan bir kararname ile kabul edilmiştir. Buna göre oluşturulacak heyet vasıtası ile diğer konularla birlikte suçluların iadesi konusu da, Türkiye’nin diğer devletlerle imzaladığı eşdeğer anlaşmalardaki şekliyle görüşülecektir301.

Atatürk ile Surits, aradan çok zaman geçmeden, 16 Ağustos 1931 tarihinde Yalova da bir araya gelmişler ve Tevfik Rüştü’nün Moskova dayken yaptığı daveti kabul eden ve yakında Türkiye’yi ziyarete gelecek olan

300 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.14, s.207. 301

BCA, f.030.18.01.02., y.19.25.13. Kararnameye göre Türkiye adına görüşmeleri yürütmesi için Adliye Vekaleti Müsteşarı Numan Bey, Üçüncü Daire Umum Müdürü Nuri Bey ve Hukuk Müşaviri Avni Bey tayin edilmişlerdir.

Rusya Dışişleri Bakanı Litvinov ve yaklaşan gezi ile ilgili konuşmuşlardır302.

1931 yılında Türk-Sovyet ilişkileri açısından gelişen bir başka hadise de, Mayıs ayında Türk diplomasisinin Sovyetler Birliğini Avrupa da destekleme olayıdır. Fransa, Milletler Cemiyeti Avrupa

Komisyonunda “Avrupa Birliği” projesinin

görüşülmesini istemiş ve Tevfik Rüştü Aras’ın deyimiyle Türkiye, Sovyetler Birliğinin bu toplantıya çağırılması için kulis yapmıştır. Nihayetinde toplantıya çağırılan her iki ülke adı geçen konferansa katılmışlardır303.

17 Ekim 1931 tarihinde Moskova’da Türk Büyükelçisi Hüseyin Ragıp Beyle karşılaşan Litvinov, İsmet Paşa’nın Macaristan Peşte’de, basına Türk-Sovyet dostluğu hakkında verdiği beyanatı gördüğünü ve çok memnun olduğunu söylemiştir. Litvinov’un iyi dilekleri de ertesi gün Hüseyin Ragıp Bey tarafından telgrafla merkeze bildirilmiştir304.

302

M.Perinçek, age., s.193-194.

303 Tevfik Rüştü Aras, Görüşlerim, C.I, s. 97. 304 BCA, f.030.10., y.248.676.11.

26 Ekim 1931 günü İstanbul’a gelen Litvinov ertesi gün Ankara’ya geçmiştir. Burada Tevfik Rüştü ve İsmet İnönü ile görüşen Litvinov, Atatürk tarafından da kabul edilmiştir. Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna da katılan Sovyet Bakan, izlenimlerini bir rapor halinde ülkesine iletmiştir. Bu raporda özetle, Atatürk ile Sovyet-Çin ilişkilerini konuştuğunu, Atatürk’ün Doğu Asya konularına ilgisi bulunduğunu, İsmet Paşa’yı Moskova’ya davet ettiğini, gezi takvimi ve içeriği konusundaki çalışmalarını, Türkiye’deki diğer elçilik mensupları ile kurduğu ilişkileri ve son olarak da Türk- Sovyet ilişkilerindeki genel havayı anlatmıştır. Litvinov’a göre Türkler Sovyetler ile dostluğa önem vermektedirler fakat ekonomik ilişkiler buna engel olabilir305.

Litvinov, Ankara da 1925 Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması ile ilgili yaptığı açıklamada; “antlaşmanın her iki memleketin bağımsızlık ve egemenliğini sınırlayan bir antlaşma olarak sayılmaması gerektiğini” söylemiş ve “çünkü her iki memleket

birbirlerinin aleyhine bir harekete katılmayacaklarından tamamen emindirler” demiştir306.

Sovyet tarafından Litvinov ve Suritz ile Türk tarafından Tevfik Rüştü ve Hüseyin Ragıp’ın imzaladıkları, 1925 Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşmasının ve ek protokollerinin tekrar onanıp süresinin uzatıldığı Türk-Sovyet Protokolü de Litvinov’un bu gezisi sırasında imzalanmıştır307.

1931 yılının Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış

günü olan 1 Kasımda da, Mustafa Kemal

Cumhurbaşkanı olarak yaptığı konuşmasında, Sovyet

306 A.Suat Bilge, age., s.106. 307

Atatürk’ün Milli Dış Politikası, C.II, s.514-515. Madde1:

Pariste 17 kânunevvel 1925 tarihinde imza olunan Dostluk ve Bitaraflık Muahedesile buna müzeyyel üç protokolün ve Ankarada imza olunan 17 Kânunevvel 1929 tarihli temdit protokolü ile 7 Mart 1931 tarihli bahrî protokolün müddetleri inkırazlarından itibaren beş sene daha temdit edilmiştir.

Şu kadar ki Âkit Taraflardan biri beş sene müddetin hitamından altı ay evvel bunları fesheylemek arzusundan diğerini haberdar eylemezse, muahede ve zikrolunan protokollar yeniden bir sene müddet için kendiliklerinden tecdit edilmiş addolunacaktır.

Madde 2:

İşbu protokol, iki tarafın her biri tarafından diğerine tebliğ edilecek olan, tasdikinden itibaren mer’iyet mevkine gidecektir.

Ankara’da 30 teşrinievvel 1931 tarihinde iki nüsha olarak tanzim edilmiştir.

Dışişleri Bakanı Litvinov’un Türkiye ziyaretinden söz etmiştir308.

Mustafa Kemal Paşa’nın TBMM’ni açış nutkundan önce gerçekleşmiş bulunan bir başka gelişme ise, İngiltere’de yayınlanan Times gazetesinin bir haberi ile alakalı Türkiye’nin Londra Büyükelçiliğinden merkeze gönderilen Fransızca bir telgraftır. Buna göre Times’da Litvinov’un planlanan Ankara ziyareti, Türk- Sovyet ilişkilerinin mevcut durumu ve geleceği, Hakimiyet-i Milli’de yayınlanan makalelerden bahsedilmektedir. Times’a göre, Türkiye iç dinamikleri gereği komünist olmaya hazır değildir ve Sovyetler Birliğine de böyle bir taahhütte bulunmamıştır. Buna rağmen Sovyetler Birliği, Türkiye ile dostane ilişkiler kurmak istemekte ve bunda ısrar etmektedir309.

308

“Büyük dostumuz Sovyet Rusya’nın muhterem Hariciye Komiserini Ankara’da kabul etmekle memnun olduk. İki memleketin tecrübe geçirmiş dostça münasebetlerini aynı kuvvet ve samimiyetle idame etmek tarafeynin büyük menfaat ve halis arzularının icabında olduğu bu vesile ile de izhar ve tebarüz ettirilmiştir”. Atatürk’ün Milli Dış Politikası, C.II, s. 55.

Karahan, 12 Aralık 1932 tarihinde Ankara Büyükelçisi Surits’e gönderdiği talimat ile, Türk-İran sınır ihtilafları konusunda Sovyetler Birliğinin düşüncelerinin Türkiye’ye bildirilmesini istemiştir310.

1931 yılı Türk-Sovyet ilişkileri açısından bahsedilen olaylar ekseninde gerçekleşmiş ve yeni yıla girilmiştir. 1932 yılında ilişkiler artarak devam edecektir.

24 Nisan 1932 tarihinde İstanbul’dan Gruzia adlı vapurla yola çıkan İsmet İnönü ve beraberindeki geniş heyet311, Sovyetler Birliğine resmî bir gezide bulunmuşlardır. 26 Nisan 1932’de Odessa limanında top atışları ile karşılanan heyet, orada yüksek bir özenle ağırlanmıştır. Bu konuda dönemin Başbakanı İsmet Paşa: “bu dostluk herhangi bir tertibin tercümesi değil, milletlerimizin sinesinden, karşılıklı menfaatlerimizin ve hadiselerin icabından doğan cereyan ve arzuların tabii

310 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.14, s.740.

311 İsmet İnönü’ye eşlik eden heyette gazeteciler, iktisatçılar, devlet

yöneticileri, yazarlar ve iş adamları bulunmakta idi. Yapılan plana göre heyet üyelerinin bazıları resmî gezi bittikten sonra da Sovyetler Birliğinde kalacak ve kararlaştırılan konularda incelemelerine devam edeceklerdi. Heyetin toplam üye sayısı 30’u aşmakta idi.

bir ifadesidir” yorumunu yapmıştır312. İnönü ve heyetinin Moskova gezisini Roma’ya yapacağı gezinin önüne alması Sovyetlerin ısrarı ile olmuş, SSCB bu hareket ile Avrupa’ya mesaj vermek isterken Türk- Sovyet ilişkilerinin de durumunu göstermek istemiştir313.

Tren yolu ile 28 Nisan 1932’de Moskova’ya varan Türk heyeti burada Sovyet Başbakanı Molotov314 tarafından karşılanır. Ertesi gün başta Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Kalinin olmak üzere, Başbakan Molotov ve Dışişleri Bakanı Litvinov’la görüşen İsmet Paşa, Moskova gezisinde programının ağırlığını ekonomik ve sınai ilişkilere vermiştir. 29 Nisan 1932 gecesi yaptığı açıklamada Molotov da ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gereğini vurgulamıştır315.

312 A.Suat Bilge, age., s.106. 313

İsmet İnönü, Hatıralar, C.II, Bilgi Yayınevi, Ankara 1987, s.244.

314 Tam adı Vasiliy Sergeyeviç Molotov’dur. 1895 tarihinde

Moskova yakınlarındaki İrininskoye kasabasında doğmuş, 1982’de ölmüştür. Aynı zamanda general rütbesi de olan Sovyet tarihinde çok önemli görevlerde bulunmuş bir zattır. Ayrıntılı bilgi için bkz. K.A. Zalesskiy, age., s.323.

315 “…Ekonomik ilişkilerimiz de memleketlerimizin ekonomik ve

sosyal bünyeleri arasındaki farka rağmen gelişmiştir. Sovyetler Birliğinde ve Türkiye’deki ekonomik ilerlemeler iki memleket arasındaki ekonomik işbirliğinin gelişeceğine ve derinleşeceğine bizde ümit uyandırmaktadır”. A.Suat Bilge, age., s.107.

Türk heyetinin Moskova’ya vardığı gün İzvestiya gazetesinde geziyi över nitelikte bir makale yayınlanmıştır. Türk-Sovyet ilişkilerinin samimiyeti ve kuvvetinden bahseden makalede, emperyalist devletlerin Türkiye üzerinde oynadığı oyunlar da konu edilmiş fakat Türkiye’nin tüm zorlamalara rağmen millî bağımsızlık ve Sovyetler Birliği ile dost kalma konusunda kararlı olduğu yazılmıştır. Sonuç olarak da, gezinin karşılıklı ilişkilerin gelişmesinde çok faydası olacağı belirtilmiştir316.

Türk heyetinin Moskova’ya vardığı gün karşılaşılan olumsuz olaylar ise, Türk Elçiliğine gönderilen ve özellikle İsmet Paşa hakkında kötü sözler yazan isimsiz mektuplar, SSCB’de eğitim gören Türk

316 İzvestiya, 28.04.1932. Makalenin giriş kısmı Sovyetlerin geziye

bakışının anlaşılması açısından oldukça önemlidir: “Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, CHP Genel Sekreteri Recep Bey ve muasır Türkiye’nin diğer devlet, cemiyet ve ilim adamları bu gün Moskova’ya geliyorlar. Türkiye hükümeti azalarının ve parlamenterlerinin Sovyetler Birliğini bu ziyaretleri, emperyalist devletlerin ziyaretlerine hiç benzemez. Emperyalistlerin karşılıklı ziyaretleri yeni bir dünya savaşı hazırlamak veya Sovyetler Birliğine karşı yeni hücumlar hazırlamak planlarını ihtiva eder. Sovyetler Birliği ile Türk devlet adamlarının görüşmeleri ise iki memleket arasında dostluk münasebetlerinin sağlamlaştırılması için verilen mücadelenin basamaklarıdır”.

öğrencilerden bazılarının suikast düzenleyeceği iddiasıyla tutuklanması ve bir takım sokak protestolarıdır317. Tüm bunlar Sovyet yetkililerce çok büyümeden önlenmiştir318. Gezi sırasında İsmet Paşa ve Türk delegasyonundan bazı temsilciler, Sovyet yetkilileri ile beraber özel platformdan Kızıl Meydandaki 1 Mayıs törenlerini izlemişlerdir319.

6 Mayıs 1932 tarihinde Türk tarafından İnönü, Tevfik Rüştü ve Hüseyin Ragıp Bey ile Sovyet tarafından Stalin, Molotov, Voroşinov, Litvinov, Karahan ve Surits’in katıldığı bir toplantı yapılır. Toplantının ana gündem maddesini Türkiye’nin Sovyetler Birliğinden

317 R.Tacibayev, Kızıl Meydan’dan Taksim’e, s.84-85. 318

İnönü heyetinin Moskova ziyareti süresince yaşanan protesto ve olayların ayrıntıları için bkz. Ayaz İshaki, İsmet Paşa’nın SSCB Seyahati, Yana Milli Yol, S.8, Berlin 1932, s.8.

319 “…önce yaya askerler, atlı asker, süngü, top, tank, kamyon bütün

yeni cihazlar geçti. En ağır top arabalarının atları bile, yeleleri