• Sonuç bulunamadı

İnönü’nün 1932 Sovyetler Birliği Gezisinden Atatürk’ün Ölümüne Kadar Türk-Sovyet İlişkiler

SAVAŞINA KADAR TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİ

B- İnönü’nün 1932 Sovyetler Birliği Gezisinden Atatürk’ün Ölümüne Kadar Türk-Sovyet İlişkiler

18 Temmuz 1932 Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olduğu tarihtir327. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olması Türk-Sovyet ilişkilerinde zaman zaman tartışılan ve sorun çıkarması olası bir gelişmedir. Gerek Sovyetler Birliğinin bu örgüte üye olmayışı ve gerekse Stalin’in Sovyetler Birliği aleyhine olabilecek ittifaklara karşı endişeleri Sovyetlerin, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üyeliğine karşı daima kuşkuyla bakmasına neden olmuştur. İsmet İnönü başkanlığındaki Türk heyetinin 1932 yılındaki Sovyetler Birliği gezisinde de gündeme gelen Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üyeliği konusu Moskova da taraflarca tartışılmıştır.

327 Türkiye, Milletler Cemiyeti Genel Kurulu’nun 6 Temmuz

1932’de oy birliği ile aldığı karar ve bu karar uyarınca yaptığı katılım daveti üzerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 9 Temmuz 1932 tarihinde bu daveti kabulü ile Milletler Cemiyeti’ne Tevfik Rüştü Aras imzalı bir mektupla üyelik için başvurmuş ve Cemiyetin Genel Kurulu’nun bu başvuruyu 18 Temmuz 1932’de oy birliği ile kabul etmesi sonucunda Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur.

Türkiye’nin, Sovyetler Birliği ile ilişkilerine zarar vermeyeceğine ve ayrıca Sovyetlerin olası bir gelişmede karşılaşabileceği zorlayıcı durumlarda Milletler Cemiyeti üyeliğinin işletilmeyeceğine dair güvence notası vermesi ile sorun tatlıya bağlanmıştır. Türkiye bu nota ile Milletler Cemiyeti Misakı’nın 16. maddesine göre, savaş açan devletlere karşı uygulanacak olan zorlayıcı uygulamaları Sovyetlere karşı ancak Sovyetler Birliğinin saldırısı ile başlayacak bir savaşta uygulayacağını belirtiyor ve bu saldırının da Sovyetler Birliği tarafından başlatılıp başlatılmadığının kararını da Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisinin vereceğini belirtiyordu328. Bahsettiğimiz nota ile çekinceleri azalan Sovyetler Birliği, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olmasına tepki göstermemiştir.

10 Ağustos 1932 tarihinde ise Atatürk, Sovyet Elçisi Surits’i Yalova’da kabul etmiştir. İkili arasında gerçekleşen görüşmede Atatürk Sovyet Elçisine Türk Dili ve Tarihi hakkındaki düşüncelerini aktarmıştır.

328

Notanın ayrıntıları için bkz. Cumhuriyetin İlk On Yılı ve Balkan Paktı, Dışişleri Bakanlığı Yay., Ankara 1974, s.290 ve sonrası.

Yalova görüşmesinde gördüğü hüsnükabul Surits’i çok etkilemiştir329.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1932’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında, İsmet İnönü’nün başkanlığındaki heyetin Sovyetler Birliğine yaptığı geziye özel olarak değinmediyse de “Komşularımızla ve bütün milletlerle münasebetlerimiz ciddi, samimi sulh ve emniyet fikrine müstenit olarak inkişaf etmektedir. Dostlar arasında, dürüst bir vaziyetin muhafazası bizim, daima çok ehemmiyet verdiğimiz bir esastır” sözleri ile Türkiye’nin genel politikasının çizgilerini belirtmiştir330.

Avrupada bahsettiğimiz gelişmeler olurken, Asya kıtasında da SSCB ni ve dolayısıyla da Türk-Sovyet ilişkilerini etkileyen gelişmeler meydana gelmiştir. Doğu Asya’da aktif ve yayılmacı bir siyaset izleyen Japonya’nın Mançurya’yı işgali Sovyetler Birliğini endişelendirmiş, hatta Kafkasya’daki bazı tümenlerini Doğu Asya’ya kaydırmasına neden olmuştur. SSCB nin

329 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.15, s.456. 330 Atatürk’ün Milli Dış Politikası, C.II, s.56.

yaptığı ittifak teklifinin Japonya tarafından reddedilmesi ise Sovyetlerin Uzak Doğu konusundaki endişelerinin had safhaya ulaşmasını sağlamıştır. İşte bu günlerde Sovyet Dışişleri Bakanı Litvinov, Türkiye’deki Sovyet Elçiliğine çektiği telgrafta, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler içerisinde, Japonya karşısında Sovyet yanlısı bir tavır alması için kulis yapılmasını talimat vermiştir331.

1932 yılı bu şekilde sona ermiş ve dünyada 1929 ekonomik buhranının izlerinin yavaş yavaş silinmeye başladığı 1933 yılına girilmiştir. Bu yılda da Türk-Sovyet ilişkileri de sıkı bir şekilde devam etmiştir.

3 Nisan 1933 tarihinde Ankaradaki Sovyet Elçiliğinden merkeze çekilen telgrafta, Atatürk’ün Türk ve Sovyet liderlerin bir araya gelmesi gerektiğini kendilerine söylediğinden bahsedilmektedir332.

Türk-Sovyet ilişkileri derinliği ve önemi bakımından sadece Türkiye ve Sovyetler Birliği coğrafyalarına bağlı kalmamış, başka ülkelerde ve

331 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.15, s.703. 332 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.16, s.215.

platformlarda da takibi yapılmıştır. Bu minval üzere 28 Nisan 1933 tarihinde merkeze bir telgraf çeken Türkiye’nin Varşova Büyükelçisi, Polonya’da çıkan gazetelerden Sovyetler Birliği ile ilgili edindiği intibaları merkeze bildirmiştir333.

1933 Temmuzundan Voroşilov’un Türkiye’yi ziyarete geldiği Ekim 1933’e kadar Türk-Sovyet ilişkilerinde ağırlığı kültürel ve ticari heyetler oluşturmuştur. Bu arada 10 Haziran 1930 tarihli Ankara Antlaşması sonrasında mübadele konularını çözüme kavuşturmak amacıyla Türk Dışişleri Bakanlığı, Hazinei Evrak Dairesinden 30 Mayıs 1863 tarihli Osmanlı-Rusya arasında imzalanmış antlaşmanın metnini 13 Ağustos 1933 tarihinde istemiştir. Hazinei Evrakta yapılan araştırmalarda istenilen antlaşmanın kayıtlarının bulunamdığı belirtilmiştir334.

333 BCA, f.030.10., y.248.678.9. Büyükelçinin bildirdiğine göre

Sovyetler Birliğinde genel nüfusları %2 seviyesinde olan Yahudiler yönetim kademesinin %95 ini ellerinde bulundurmaktadırlar ve bu durum Rus çoğunluğun memnuniyetsizliğini arttırmaktadır. Polonya basınına göre yakında Ruslar, Sovyetler Birliği dahilindeki Yahudilere karşı bir harekete başlayacaklardır ve dış ülkelere önemli bir Yahudi göçü olacaktır. Polonya bu göçün kendi üzerine de etkisi olacağını düşünmektedir.

İsmet Paşa’nın 1932’de Moskova’ya yaptığı ziyarette davet ettiği Molotov’un rahatsızlanması nedeniyle onun yerine Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 10. yıl kutlamalarına da katılmak amacıyla Mareşal Voroşilov335 26 Ekim 1933 tarihinde deniz yolu ile İstanbul’a gelmiştir.

Voroşilov Türkiye’ye gelirken beraberinde Sovyet yönetiminin önemli kademelerindeki geniş bir heyeti de getirmiştir. Heyetteki bazı önemli kişiler, Dışişleri Bakan Yardımcısı Karahan, Eğitim Bakanı Bubnov, Eğitim Bakan Yardımcısı Krijanovski, SSCB Süvari Kuvvetleri Komutanı Budiyonni’dir336. Heyet İstanbul’da konukseverlikle karşılanır ve ağırlanır. Surits, İstanbul’da gördüğü coşkulu ilgi nedeniyle mutluluğunu Moskova’ya, Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığına

335

Tam adı Kliment Yefremoviç Voroşilov’dur. 1881’de Ekaterinburg yakınlarında doğmuş, 1969 yılında Moskova’da ölmüştür. 1935 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Mareşali unvanını almış, pek çok önemli görevlerde bulunmuş bir Sovyet halk kahramanıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz. K. A. Zalesskiy, age., s.98 – 100.

gönderdiği 28 Ekim 1933 tarihli telgrafında337 “İstanbul’da heyetimize yapılan kabul, beklentimin kat kat üstündeydi. On yıldan beri buradayım, böylesini hiç görmedim… İzmir gemisinin Boğaz’a girişinden başlayarak heyetin gidişine kadar halkın geniş katılımıyla etkisini gösterdi. Kuşkusuz bu gösteriler, yalnızca yüksek kademelerin örgütlemesiyle olmadı, ancak bu durum, Türk hükümetinin heyetimizle buluşmaya azami törensel ve kitlesel bir özellik verme isteğini kanıtlıyor. Eğer kitleler içinde bize sempati olmasaydı, bu hareketi örgütlemek imkanı da olmazdı” şeklinde dile getirmiştir.

İstanbul’dan Ankara’ya özel bir trenle geçen Mareşal Voroşilov ve heyeti burada da İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak gibi hem mülkî hem de askeri önemli yetkililerce karşılanır. Voroşilov, Türk yetkililerce sevilen bir kişidir. Bunda belki de onun yüksek rütbeli bir asker olması, bu konuma sıfırdan ulaşması ve dönemin Türk yetkililerinin önemli bir bölümünün de asker kökenli olması neden olmuş olabilir. Voroşilov ve heyeti çeşitli etkinliklerle gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun onuncu yıl kutlamalarına

katılırlar. 29 Ekim 1933 gecesi verilen Cumhuriyet Balosunda da, Voroşilov ve heyeti tam kadro bulunurlar.

Cumhuriyetin onuncu yılı nedeniyle Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Kalinin de bir telgraf göndererek Mustafa Kemal’ın şahsında tüm Türk Milletini kutlamıştır338. Kalinin’in yollamış olduğu bu telgrafa Türkiye Cumhuriyeti de bizzat Mustafa Kemal’in telgrafı ile cevap vermiştir339.

338

“Yeni Türkiye’nin gelişmesinde tarihi bir gün olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yıldönümü dolayısıyla sizi kutlamaktan mutluluk duyarım. Sovyetler Birliği Merkez Yürütme Kurulu, Kara ve Deniz Kuvvetleri Halk Komiseri ve Devrimci Asker Konseyi Başkanı Voroşilov başkanlığındaki özel bir heyeti, Türk halkının bu önemli bayramına katılması için görevlendirdi.

Dost Türkiye’nin iktisadi ve kültürel yapılanmasının başarılarını dikkatle takip ederken, Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yıldönümünü sizin genç Türkiye’ye zor yıllardaki bağımsızlık mücadelenizde zafer sağlayan ve ileride ekonomi ve kültür cephesinde zaferler sağlayacak cesur ve ileri görüşlü yönetiminizdeki önderliğiniz şahsınızda selamlamaktan mutluluk duyuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yılının, ileriki gelişmemizde ve SSCB ve Türkiye halklarının değişmez dostluğunda yeni bir aşama olacağına eminim”. M. Perinçek, age., s.217.

339

“Sovyet Rusya Merkezî Uygulama Komitesi Başkanı M. Kalinin Hazretlerine, Moskova

Cumhuriyetin Onuncu Yıldönümü dolayısıyla bana çektiğiniz telgrafı büyük bir sevinçle aldım. Büyük, dost bir ülkenin Merkezî Uygulama Komitesi’nin M.Voroşilov gibi saygın bir kişiliğin başkanlığında bir grubu bayramımıza katılmalarını sağlayarak gösterdiği incelikli ilgisi bizi fazlasıyla duygulandırdı.

Voroşilov başkanlığındaki heyet Kırıkkale, Çanakkale, Bursa, İzmir, Eskişehir gibi kentleri de ziyaret eder. Bu kentlerde çeşitli tesisleri gezen, açılış törenlerine katılan Sovyet heyeti, her yerde çok iyi karşılanır. Sovyetlerin Türkiye Büyükelçisi Surits 31 Ekim 1933’te merkeze yolladığı telgrafında bu duruma değinmiştir340.

Büyük bayram günlerinde duyduğumuz sevinç, yanıbaşımızda, eski dostlarımızın varlığı ile bir kat daha arttı. Büyük dost ve komşu ülkenin, iktisat, sanayi, tarım ve kültür alanlarında elde ettiği büyük başarıları şiddetli bir ilgi ile takip ederek, çalışmalarımızın başarısını ve yükselme eserinin gerçekleşmesi için kişisel hizmetlerimi açıklamak için kullandığınız sözleri şükranla karşılarım. Sovyet Rusya delegeler kurulunun parlak ve dostça katılımıyla kutlanan Cumhuriyetin onuncu yıldönümünün dağılmaz Türk-Sovyet dostluğunun her zaman kuvvetleneceğine fazlasıyla inanarak, teşekkürlerimi ve Sovyet Rusya halkının refahı için en içten dileklerimi sunarım”. Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s.631-632.

340

Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.16, s.599 ve sonrası. Surits telgrafında bir önceki telgrafından 31 Ekime kadar olan olayları özetlemiş ve her gittikleri yerde gördükleri fevkalade ilgiye özellikle vurgu yapmıştır. Voroşilov ve heyeti bu dönemde gerek Türkler tarafından organize edilen, gerek Sovyet elçiliğinin düzenlediği ve gerekse diğer yabancı misyonların tertip ettiği çeşitli davetlere katılmışlardır. Surits adı geçen telgrafta bu davetlerde Voroşilov ve heyetinin fevkalade ilgi gördüğünü hatta daha önce Sovyet davetlerine ilgi göstermeyen ülkelerin bile bu davetlere ilgi gösterir hale geldiklerini anlatmıştır. Surits ayrıca bu telgrafında 29 Ekim kutlamaları hakkında çeşitli bilgiler vermiştir.

Kars Valisi Cevdet Bey 17 Ekim 1933 tarihinde merkeze gönderdiği bir telgraf ile Türk-Sovyet ilişkileri konusunda bölgesinde edindiği bilgileri ilgili makamlara aktarmıştır. Buna göre, Sovyetler Birliğinden son üç ay içerisinde 1745 kişi bölgeye iltica etmiştir. Gelen mültecilerin ifadesine göre fırsatını bulduğu taktirde Ahıska ve Ahıkelek mıntıkasında yarım milyon Türk, Sovyetler Birliğinden Türkiye’ye iltica etmek için beklemektedir. Sovyet arazisindeki memnuniyetsizliğin ve göç isteğinin görünen nedeni açlık olmakla beraber, Ermenistan ve Gürcistan Sovyet Hükümetlerinin Türkleri kaçırmak için uyguladıkları sistemli hareketler asıl sebeptir341.

Bu arada Mustafa Kemal tarafından Sovyet devriminin 16. yılı nedeniyle Kalinin’e bir kutlama telgrafı çekilmiştir. Kalinin de gönderdiği cevapla Mustafa Kemal ve Türkiye’ye teşekkür etmiştir342.

Mustafa Kemal Atatürk, geleneksel Türkiye Büyük Millet Meclisi açış nutkunu gerçekleştirdiği 1

341 BCA, f.030.10., y.116.810.2. 342 RGASPİ, f.74, 1. 1, d. 112, y. 40.

Kasım 1933 tarihinde, Sovyet heyetinden de bahsetmeyi uygun görmüştür343. 10 Kasım 1933’te İstanbul dan deniz yolu ile Odesa’ya gitmek üzere Türkiye’den ayrılan Voroşilov ve heyeti Odessaya kadar İzzettin Paşa önderliğinde bir Türk heyeti uğurlar344. Bu davranış gelen heyete gösterilen ilginin en belirgin gösterilerinden biridir. Voroşilov heyetinin Türkiye’den ayrıldığı gün Sovyet Büyükelçisi Surits merkeze uzunca bir metni kapsayan ve dikkat çekici bilgilerle dolu bir telgraf daha çeker. Telgrafta genel olarak Voroşilov heyetine yapılan karşılamalardan ve Türkiye içerisindeki gezilerinden bahseden Surits ayrıca Türk dış politikası ve Türk-Sovyet ilişkileri ile ilgili çeşitli çözümlemelerde bulunmuştur345.

343

“Efendiler. Bu sene, mümtaz bir Sovyet heyetinin cevap ziyaretini kabul ettik. Bu ziyaretin onuncu yıl bayramına tesadüf ettirilmesi, iki memleket arasındaki münasebetlerin derin samimiyetini gösteren mesut bir vesile olmuştur.

İki memleketin çetin zamanlarında kurulmuş, on beş senedir türlü imtihanlardan daha kuvvetli çıkmış bir dostluğun da ima yüksek kıymeti haiz olması, beynelminel sulh için değerli ve ehemmiyetli bir âmil olduğunda tereddüt edilemez”. Atatürk’ün Milli Dış Politikası, C.II, s.57.

344

M.Perinçek, age., s.220.

345 “… Daha önceki karşılamanın tersine Türkler, bu sefer

kordiplomatiği dikkate almadıklarının açıkça altını çizdiler ve hatta hepten görmezden geldiler. Bu taktik neticesinde biz, Sovyet Rusya’ya olan ilginin tüm diğer devletler ile olan ilişkilerden farklı olduğu ulusal hareketin ilk dönemlerine götürüldük. O dönemlerde Sovyet Rusya’ya gösterilen ilgi dış dünyayı manen etkilemek için

Telgrafın sonunda ziyaretin Sovyetler Birliği için getirdiği kazanımlar Surits tarafından maddeler halinde sıralanmıştır.

Mareşal Voroşilov heyeti ülkesine döndükten sonra Kalinin bir telgrafla heyetine gösterilen ilgiye teşekkür etmiş, heyetin gerek Cumhuriyetin onuncu kuruluş yılı kutlamalarında aldığı rol, gerekse gerçekleştirilen geziler ile genç Türkiye Cumhuriyetini

koz olarak kullanıldığı gibi, şimdi de Sovyet kartı, Batı’daki dış politikayı güçlendirmek için kullanılıyor. Son yıllardaki Türk politikasının özelliği, diğerlerinin ne diyeceğini düşünerek hareket etmesi olmuştur …

… bize gösterilen ilgide, uluslar arası alandaki başarılarımızın da büyük katkısı oldu. Fransa ve Küçük Antant ile ilişkilerimizin güçlenmesi, Amerika ile ilişkilerimizin yeniden canlanması perspektifi, tüm bu ve diğer faktörler, Türk politikası yöneticilerinin elde ettiğimiz ve beklediğimiz başarılarda paylarının olduğu izlenimi vermeye çalışmalarında etkili olmuştur …

… Türk hükümetinin, kendi ülkesinin kamu güçlerini ve halk kitlesini etkilemek için heyetimizin bu ziyaretinden istifade etmeye çalıştığını unutmamak gerekiyor. Önceki ziyaretler serisinde, Sovyet heyetinin ziyaretlerini kitlelerin göz önünde olağanüstü yücelten Türk hükümeti, Sovyetler dahil olmak üzere buraya temsilcilerini gönderen diğer hükümetlerin Türkiye’ye gösterdiği ilginin altını çizmek istedi. Türk hükümeti, Sovyet temsilcilerinin önünde başarılarını sergileyerek iç politika çıkarları doğrultusunda bizim gibi sert eleştirmenlerin onayını sağlamaya çalıştı…

… Ziyaretin en önemli yanı, ordularımız arasındaki canlı ilişkilerin, Voroşilov’un Türk ordusunun geniş çevrelerinde kazandığı derin sempati üzerine kurulmuş olmasıdır…” Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, C.16, s.623 ve sonrası.

tanıması açısından verilen şanstan dolayı çok memnun olduklarını dile getirmiştir. Kalinin heyete gösterilen samimi ilginin gelecekte Türk-Sovyet ilişkilerine çok olumlu bir şekilde yansıyacağını belirttikten sonra Türk halkı ve Atatürk’e bir kez daha teşekkürlerini sunarak telgrafını bitirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 16 Kasım 1933 tarihli telgrafıyla Kalinin’in teşekkür mesajına cevap vermiştir346.

4 Aralık 1933 tarihinde ise Doğu Karadeniz’de çıkmış olan fırtınaya yakalanan Gelincik adlı Sovyet vapuru Hopa yakınlarında batmıştır. Mürettebatın bir

346

“Sovyet Rusya Merkezî Uygulama Komitesi Başkanı M. Kalinin Hazretlerine,

Çok dostça telgrafınızı büyük bir sevinçle aldım. Büyük komşu ülkenin, Türkiye’ye göndermek inceliğinde bulunduğu seçkin kimseler, burada Sovyet Rusya ve Türkiye milletinin on iki seneden fazla bir zamandan beri aralarında kurmuş oldukları ve bugüne kadar kesintisiz olarak güçlenmiş olan içten dostluğa en iyi şekilde uyan kabulü görmüşlerdir.

Dostlarımızın kendilerinin huzurunun Türkiye’nin bütün bölgelerinde sebep olduğu dostluk görüntülerinin açıkladığı anlamı bütünüyle hissetmiş olmalarından dolayı son derece mesudum.

Seçkin Sovyet heyetinin ziyaretleri ve kendilerine karşı gönülden yapılan kabul, iki ülke tarafından, Türkiye ile Sosyalist Sovyet Şuraları Birliğini birbirine bağlayan bozulmaz dostluğun yeni iki örneğini oluşturmaktadır.

Bu sebeple size kişisel mutluluğunuzun ve iki büyük ülke milletlerinin mutluluk ve refahı konusunda en içten dileklerimi yinelerim”. Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s.632- 633.

kısmı sağ olarak kurtulmuş, 3 kişi de ölmüştür. Bunlardan ilk bulunan denizcinin cesedi Ordu’da toprağa verilmiştir. Kıyıya yakın bir noktaya sürüklenen gemiden

çıkan malzemelerde toplanarak, mühürlenip

depolanmıştır. Daha sonra bulunan cesetler, toprağa verilmiş cenaze ve depolanmış malzemeyi almak üzere vapurun ait olduğu firmadan Viktor Karinski isimli yetkili küçük bir heyetle beraber Ordu’ya gelmiştir. Gördüğü alaka nedeniyle çok memnun kalan Karinski, yetkililere teşekkür ederek kendisine ait malzemeyi alarak ülkesine dönmüştür347.

1933 yılında Türkiye’nin dış politikasındaki önemli olaylardan bazılarına göz atmamız gerekir ise bunlar; 23 Mayıs 1933’te Londra Silahları Bırakma Konferansı genel görüşmelerinde, Türkiye’nin silahlanan dünyada Boğazlar ile ilgili endişelerini ilk defa ortaya koymasıdır348. Türkiye aynı yıl Sovyetler Birliğinin de katıldığı Tecavüzün Tarifi Mukavelenamesine imza atarak dünya konjonktüründe saldırı ve savunma

347

BCA, f.030.10., y.121.861.9.

348 Mustafa Bıyıklı, Türkiye’nin Ortadoğu Politikaları, Gökkubbe

ilişkilendirilmesi ve kimin nasıl suçlanacağının kesin tarifine katılmıştır349.

14 Eylül 1933 tarihinde de Türkiye ile Yunanistan arasında Samimi Anlaşma Paktı imzalanmıştır. Anlaşma ile karşılıklı sınır dokunulmazlıklarını güvence altına alan iki devlet ayrıca uluslar arası alanda kendilerini ilgilendiren bütün sorunlarda önceden danışmada bulunmayı ve karşılıklı çıkarları göz önüne alacaklarını taahhüt etmişlerdir350.

349 Tecavüzün Tarihi Mukavelenamesinin Fransızca ve Türkçe tam

metinleri için bkz. Atatürk’ün Milli Dış Politikası, C.II, s.646-670.

350 Türkiye adına İsmet İnönü ve Tevfik Rüştü Aras’ın ve Yunan

tarafından da P. Tchaldaris ile D. Maximos’un imzaladığı antlaşma “Dostluk, antlaşma ve samimi işbirliği politikalarına sadakatla bağlı olan, Etkileri gerek ulusal ve gerek uluslar arası alandaki çalışmalarda görülen bu politikanın sürekli biçimde gelişmesini sağlamaya karar veren, öte yandan, Briand-Kellogg Paktı ve imzaladıkları öbür uluslar arası antlaşmalardan esinlenen ve barış amacına bağlılıklarının yeni bir delilini göstermek isteyen Türkiye ve Yunanistan, bir Pakt yapmağı kararlaştırmışlar …” . Belgelerle Türkiye Cumhuriyeti’nin Uluslararası Temelleri - Lozan Montrö -Türkiye’nin Komşularıyla İmzaladığı Başlıca Belgeler, Derleyen: Reha Parla, Özdilek Matbaacılık, Lefkoşa 1987, s.216.