• Sonuç bulunamadı

Engin TAĞRİKULU İHL Meslek Dersleri Öğretmeni

ları arasında ders saati farkı var mı?

Normal ortaokullarda haftalık ders saati 35, İmam Hatip Ortaokullarında 36;

normal liselerde haftalık ders saati sayısı 35, İmam Hatip Liselerinde 40’tır.

10. Normal ortaokullardan farklı rak İmam Hatip Ortaokullarında ek ola-rak ne gibi dersler vardır?

Arapça, Kur’an-ı Kerim, Hz. Muham-med’in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler gibi ek dersler verilmektedir.

11. Normal liselerden farklı olarak İmam Hatip Liselerinde ek olarak ne gibi dersler vardır?

Arapça, Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler, Siyer, Fıkıh, Hadis, Akaid ve Ke-lam, Tefsir, Hitabet ve Mesleki Uygulama, İslam Tarihi gibi ek dersler verilmektedir.

12. İmam Hatip Okullarında Yüce Ki-tabımız Kur’an-ı Kerim derslerinin içeriği nasıl olacak?

Kur’an-ı Kerimi yüzünden kurallarına uygun bir şekilde öğrenmenin ve belli sure ve aşırları ezberlemenin yanında, Kur’an’ın mesajlarını anlamak ve hayata geçirmek için gerekli eğitim ve öğretim verilmektedir.

13. İmam Hatip Ortaokulu mezunları Anadolu ve Fen Liselerine girişte herhan-gi bir sorunla karşılaşacak mı?

İmam Hatip Ortaokullarında normal okullardaki kadar matematik ve fen dersleri vardır. Herhangi bir katsayı ve buna benzer uygulamalarla karşılaşılma-dan istenilen Anadolu ve Fen Liselerine gidebileceklerdir.

14. İmam Hatip Ortaokullarından İmam Hatip Liselerine geçiş mümkün müdür?

Evet, mümkündür. Bunun yanı sıra is-tedikleri meslek, spor, sanat, sosyal bilim-ler gibi lise bölümbilim-lerine gidebilirbilim-ler.

Evet, askeri liselere gidebilirler.

16. İmam Hatip Lisesi mezunları Polis Okullarına gidebiliyor mu?

Evet, gidebiliyorlar.

17. İmam Hatip Ortaokuluna kayıt için ne yapmalıyım?

İlköğretim dördüncü sınıfı bitiren öğ-renci velisi aracılığıyla kendisine en yakın İmam Hatip Ortaokuluna dilekçe ile baş-vurmak suretiyle kaydını yaptırabilir.

18. İmam Hatip Liselerine kayıt için ne yapmalıyım?

8. sınıfta TEOG sınavına girip yeterli puanı alan her öğrenci İmam Hatip Lise-sini tercih edebilir.

19. İmam Hatip Lisesi mezunları üni-versitede istediği bölüme girebiliyor mu?

Evet, mezunlar hiçbir (katsayı vs.) so-runla karşılaşmadan yeterli puanı aldık-ları takdirde sözel veya sayısal istedikleri her bölüme girebilmektedirler.

20. İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversite mezunu olmadan görev al-maları mümkün müdür?

Evet, mümkündür. İmam Hatip liseleri aynı zamanda mesleğe hazırlayan mes-lek liseleridir. İmam Hatip Lisesi mezunla-rı diyanette imamlık, müezzinlik, Kur’an kursu öğreticiliği, müftülük çalışanı ve diğer diyanet kadroları gibi liselerin me-zunlarına sağlamadığı devlet memurlu-ğu imkânları sağlamaktadır.

İmam Hatipli Olmak

İmam hatipli olmak, tek önder Rasu-lullah’ı bilip Kur’an ve Sünnet çizgisinden sapmamaktır.

Günde 5 kere huşu ile Yüce Yaratı-cı’nın huzuruna durmaktır imam hatipli olmak.

Dava adamı olmaktır ve dert sahibi olmaktır. Yeryüzündeki tüm kötülükleri

tir.

Sabretmektir imam hatipli olmak.

Gecenin en karanlık vaktinin şafağın en yakın vakti olduğu bilinciyle acılara, ke-derlere, baskılara ve zulümlere sabret-mektir.

Öz yurdunda garip, öz vatanında parya muamelesi görse de gayret ve te-vekkülü bırakmamaktır.

İmam hatipli olmak, sorumluluk sahi-bi olmaktır. Dünyadaki tüm Müslüman-lardan, tüm insanlardan kendini sorumlu hissetmektir.

Herkes “Bana ne, benim işim değil”

derken “Ben yaparım” diyerek ileri atıl-maktır.

İmam hatipli olmak, zalimin karşısın-da dimdik ayakta durmaktır. Mazlumun hakkını alıncaya; yeryüzündeki tüm za-limler yok oluncaya kadar mazlumun yanında durmaktır imam hatipli olmak.

Mazlumlar inim inim inlerken, “Yok mu yardım edecek kimse” derken sağı-na solusağı-na bakmadan “Ben varım” de-mektir.

Kendine sığınana, kapısını çalana kapısını ve gönlünü ardına kadar aç-mak; varını yoğunu Hak yolunda harca-maktır imam hatipli olmak.

İmam hatipli olmak, aranan adam olmaktır. Bu işi en iyi kim yapar dendi-ğinde hemen parmakla gösterilmek; bir vazife verildiğinde en iyi şekilde yerine getirmektir.

Tüm kapılar kapanırken yüzüne ardı ardına, “Allah var gam yok” demektir imam hatipli olmak.

İmam hatipli olmak, mihrabı boş bı-rakmamaktır. Hem camide hem dışarı-da toplumdışarı-da önder olmaktır.

Modaya değil, Hakk’a uymaktır;

marka değil, iffet elbisesini giymektir imam hatipli olmak.

olmazsa yanından kovmaktır.

Yine Akif’in deyimiyle doğduğundan beri istiklale âşık olmaktır imam hatipli ol-mak.

Vatan, bayrak ve namus için canını ortaya koymak ve ölüme gülerek gide-bilmektir.

İmam hatipli olmak, “Asım’ın Nesli”

olmaktır. Garbın afakını sardığında çelik zırhlı duvarlar, yokluklar içinde bile olsa hayat iman ve cihattan ibarettir şuuruy-la küffara karşı iman dolu göğsünü siper etmektir.

Çağın gerekleri ne ise en iyi şekilde kendini yetiştirmektir.

Başkaları ne der diye düşünmemek;

“Allah ne der” diye düşünmektir.

Ve mert olmaktır imam hatipli olmak.

Düşmanının bile saygı duyacağı kadar hem de...

Son olarak; hocalarımızın hep söyle-diği gibi İMAM HATİPLİ OLMAK BİR AYRI-CALIKTIR, herkese nasip olmaz.

İmam Hatip Bölümü Öğrenci Duası:

- Bizleri idarenin cezasından, karne-nin azabından, hocaların verdiği notlar-dan azat eyle ya Rabbi. Tarih derslerine selamet, Fizik’e, Kimya’ya merhamet, Biyoloji derslerine adalet, Matematiği bedene benzet ya Rabbi. -Derslerin zor-luğundan, kitapların bolluğundan dur-madan yazmaktan sen bizi tahsir eyle ya Rabbi! -Ve biz AMİN diyen gençlere, üniversiteyi nasip eyle YA RABBİ!

Velilere ve eğitimcilere altın öğütler!

Çocuklarımızın gönlünü sevgi ve şef-kat suyu ile sulamamız gerekir. Onlarla her gün en az 10 dakika konuşarak ilgi-lenmemiz gerekir. Her çocuk potansiyel dâhidir. Yeteneksiz çocuk yoktur; yete-nekleri keşfedilememiş çocuk vardır. Al-lah, insanı yeryüzünün halifesi olarak ya-ratmıştır. Yeteneksiz halife olur mu?

ka bir çeşit zekâ vardır. Önemli olan ço-cuktaki baskın zekâyı bulmak ve onu bu yönde ilerletmektir. Beynin öğrenme sınırı yoktur.” diyor. Tony Buzan “Her çocuk bir Fatih, bir Mimar Sinan, bir Einstein, bir Edi-son olabilir.” der.

Tony Buzan “Beynin öğrenme kapa-sitesi sınırsız. 90 bin kitap ezberleyebilirsi-niz.” diyor. Prof. Fuat Sezgin, 27 dil biliyor.

Fatih Sultan Mehmet 8 dil biliyordu. Sizin çocuklarınız da bu dâhilerin sahip oldu-ğu beyin kapasitesine sahip. Allah, her insana 120 milyar nörondan oluşan hari-ka bir beyin vermiş.

Honore de Balzac, dünyanın en ünlü yazarı olmak istemiş, 90 roman yazmış.

Ünü bütün dünyayı tutan romancı, ba-şarısının sırrını şöyle açıklar: “Ben çalışır-ken dinlenirim, dinlenirçalışır-ken çalışırım.”

Çocuklarımızın hedef seçmesini sağ-layalım ve onlara çalışmayı sevdirelim.

İnsanı çalışmak yormaz. İnsanı, angar-ya işler yorar. Çocuklarımızı da çalışmak yormaz. Onlara çalışmanın kendilerini seçtikleri hedefe götürdüğünü öğretir-sek çalışmaktan zevk alırlar. Elbette ço-cukların sorunları olacak. İnsanın olduğu yerde problem de olur. Önemli olan çö-züm merkezli düşünmektir. Prof. Jürgen Habermas “Sorun çıktığı zaman bunları çocuklarınızla konuşarak çözün.” der.

Konuşurken çocuğun mantığına hi-tap edin, haklıysalar onlara hak verin, hatalıysanız özür dileyin. Hatasız insan olmaz. Özür dilemek insanı küçültmez.

Çocuk, yanlış yapıldığında özür dilemesi gerektiğini sizden öğrensin. O zaman ço-cuğunuzun gözünde daha büyürsünüz.

Problemleri konuşarak çözün, de-dim. Biz yetişmiş insanlar, haklı olduğunuz bir konuda çocuklarımızı ikna edemez miyiz? Sakın ha çocuklara karşı güç kul-lanmayın, onlara bağırmayın, onlara kız-mayın, onları dövmeyin! Bütün zamanla-rın en başarılı ve en çok sevilen eğitimcisi Sevgili Peygamberimiz(sav), hiçbir

ço-eğitim metodunu şöyle anlatır: “Ne döv-dü, ne azarladı, ne alay etti, ne de surat astı.” O, çocukların en sevdiği insandı.

Öğrenmek insana mutluluk verir.

Prof. Manfred Sprizter; “Bilgi beynin gıda-sıdır, öğrenen beyin gelişir ve büyür. Bilgi insanı daha akıllı yapar.” diyor. Bizi seven merhametli Rabbimiz de: “Seni yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı kalemle yazmayı ve bilmediğini öğretti.” buyurur.

Okumak ve öğrenmek mutluluk verici ve soylu bir eylemdir.

Çocuklarınızı eleştirmeyin. Onları iyi izleyin. Olumlu davranışlarını görün, tak-dir edin, ödüllentak-dirin. Ödül, harikulâde bir motivasyon biçimidir. Ceza ve azar-lama yerine takdir ve teşekkür edin.

Çocuklarınızı sevin. Yarının büyükle-rini övün, alkışlayın, beğenin. En önem-lisi de onları ahlâk âbidesi ve Cenab-ı Hakk’ın sevdiği insanlar olarak yetiştirin.

Bir zamanlar tarih yapan ve dünyayı yöneten bu büyük millet, tembellik yuva-larından çok çekti. Bundan sonra çek-memeli. Her şey eğitime ve öğretmenle-rimize, bize bağlı.

Çocuklarımızı kucaklayın! Onların yü-reğine giden yolları bulun! Her çocuğun üniversite okumasını isteriz, ama her ço-cuğun önce insan olmasını isteriz. Önce iyi insan olmaları için çalışalım. Sevgili Peygamberimiz, insanların hayırlısı insan-lara faydalı olandır, buyurur. Parolamız şu olsun: “İnsanlığa faydalı insan yetişti-relim.”

Bir çocuğun matematikten başarısız olması kötü. Fizikten zayıf alması kötü.

Edebiyattan sınıfta kalması da kötü, ama bunlar hayatın sonu değil. Şimdi bu derslerden sınav yapılsa çoğumuz sınıfta kalırız. Asıl kötü olan bir çocuğun insanlık-tan zayıf alması. Çocuklara önce insan-lığı öğretelim.

Okumak zihni geliştirir. Montaigne, 15 dakikalık bir okuma kadar, zihni geliştiren

Çocuklarımız midelerini besledikleri gibi okuyarak beyinlerini de beslesinler. Siz de kitap tavsiye edin. Ama en önemlisi kendiniz de okuyun. Siz okumazsanız, siz yapmazsanız söylediklerinizin pek tesiri olmaz. Hepimizin elinde mutlaka bir oku-ma kitabı bulunoku-malı.

Günümüz dünyasında hayatları ba-şarılarıyla dolu insanlara baktığımız za-man; olmazsa olmaz alışkanlık, kitap okuma alışkanlığıdır. Kitaba verdiğimiz yıllık ücret yarım dolar olurken, günde or-talama 4-5 saat televizyon izlenme ora-nımız gelişmemizin önündeki en önemli engeller arasındadır. “Televizyonu oku-yoruz, kitabı seyrediyoruz.” Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’in ilk ayetinde oku, deme-sine rağmen nedense okuma konusun-da çok fazla gelişme gösteremediğimiz ortadadır. Sonuç olarak, okumayan top-lumlar gelişemez, bu konuda hepimiz gayret gösterip, model olmalıyız.

Büyük insanların arkasında, hem bü-yük öğretmenlerin olduğu tarihçe ispat-lanmıştır. Fatih, Akşemseddin’le, Osman Gazi-Şeyh Edebali’yle özdeşleşmiştir.

Mısır seferinde Yavuz Sultan Selim, Ho-cası İbn’ül Kemal’in atının ayağından sıçrayan çamurun bulaştığı kaftanının tabutuna sarılmasını istemiştir. Yavuz’un öğretmenin atının ayağından sıçrayan çamuru şeref kabul etmesi, eğitimciye verdiği değeri göstermektedir. Toplum-ların gelişmesinde ve yükselmesinde öğ-retmenlerin rolü inkâr edilemez. Öğret-menlerimize gereken değeri verelim.

Neden Dualarımız Kabul Olmuyor?

İbrahim Ethem’den 10 Madde. Büyük âlim İbrahim Ethem Hazretleri’nin bir ha-tırası vardır. Kendisi bir ara Bağdat’tan sonra Basra’ya uğrar. Etrafını saran halk sorar: “Ey İbrahim! Musibetlerden bir türlü kurtulamıyoruz bu konuda dua ediyoruz ama kabul olmuyor. Acaba neden du-amız kabul olmuyor? Büyük Veli bunlara hemen cevap vermez; İzin verirseniz bir müddet içinizde kalayım, durumunuzu

topladığı mescitte şöyle hitap eder: “Ey Basra halkı, halinizi inceledim. Kalbinizin günahlarla ölmüş olduğunu anladım.

Ölmüş kalplerin duası kabul olmaz.” der.

Halk sorar: “Ne türlü günahlarla kalbi-miz ölmüş?” Büyük Veli 10 tane günah sayar. Bunları da şöyle sıralar; 1-Allah’ı tanıdığınızı söylüyorsunuz, ama emirleri-ni tanımıyorsunuz. 2-Kur’an-ı Kerim-i oku-yorsunuz, ama muhtevasıyla amel etmi-yorsunuz. 3-Hz. Peygamberi sevdiğinizi söylüyorsunuz, ama sünnetini sevdiğinizi göstermiyorsunuz. 4-Şeytanın düşmanı-nız olduğunu söylüyorsunuz, ama onun-la dostluktan asonun-la geri kalmıyorsunuz.

5-Cenneti sevdiğinizi söylüyorsunuz, ama ona layık bir amel işlemiyorsunuz. 6-Ce-hennemden korktuğunuzu iddia ediyor-sunuz, ama ona götürecek fiillerden geri kalmıyorsunuz. 7-Ölüm haktır diyorsunuz, lakin hak olan ölüme hiç hazırlık yap-mıyorsunuz. 8-Din kardeşinizin ayıbı ile uğraşıyor, kendi ayıbınızı hiç görmüyor-sunuz. 9-Allah’ın lütfettiği nimetleri bol-ca tüketiyor, ama hiç şükretmiyorsunuz.

10-Ölülerinizi gömüyorsunuz, bir gün sizin de gömüleceğinizi düşünmüyorsunuz.

İbrahim Ethem Hazretleri bunları say-dıktan sonra sözünü şöyle bağlıyor: “Ey Basra halkı! Kalbinizi öldüren bu 10 tane günahı terk etmedikten sonra duaları-nızın kabul olacağını sanmayınız. Kalbi-nizin dirilmesini istiyorsanız bu günahlar-dan kaçınmaya gayret edin. Gidişatınızı düzeltin. Göreceksiniz ki dualarınız kabul olacak, başınızdan da bela ve musibet-ler uzaklaşıp gidecek.”

Kur’an ve Sünneti Öğrenme ve Yaşa-ma Bilinci

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Andolsun ki, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık, hani düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer Suresi/40.

Ayet) Merhaba! “Varlıkların en üstünü”

olarak yaratılmış ve “Kulluk Sınavı” ile so-rumlu tutulmuş güzel insanlar… “Acaba

Hep bir ağızdan: “Elbette Kur’an’ı Kerim”

deyişinizi duyar gibiyim. “Peki hayatın-da düzenli olarak Kur’an-ı Kerim mealini ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerini okuyup öğrenen ve uygulayan var mı?”

diye sorsam ne dersiniz? Değerli dostlar!

Bizler “Kulluk Sınavı” için geldiğimiz şu fani hayatta yüce dinimizin temel kaynakları olan “Kurân”ı ve “Sünnet”i, yani dinimizi öğrenmek ve yaşamak için gayret gös-termezsek doğru bir yol üzere olduğu-muzdan emin olabilir miyiz? Sizce bu çok büyük bir risk değil midir? Bakın size bir istatistik çalışması olarak Türkiye’nin du-rumunu özetleyen “Kur’an’ın Anlamıyla Buluşmak Platformu”’nun yaptırdığı bir anket çalışmasını sunayım. Bu araştırma-nın sonucuna göre: Halkımızın %93’ünün evinde Kur’an’ı Kerim var. %78’inin evin-de meal-tefsir ve hadis kitapları da var.

Halkımızın %35’i Kur’ân’ı Arapçasından okumayı biliyor; Ama sadece %5’i dü-zenli olarak Türkçe Kur’an meali okuyor.

Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY durumu-muzu çok güzel açıklamış:

“Ya açar Nazm-ı Celil’in bakarız yap-rağına

Yahut üfler geçeriz bir ölünün top-rağına

İnmemiştir hele Kur’ân şunu hakkıyla bilin

Ne mezarlıkta okunmak ne fal bak-mak için.”

Öyle ise Yüce Kitabımız Kur’ân ve mealini gerektiği gibi okumak, anla-mak, anladıklarımızı ihlâsla uygulamak ve bu güzellikleri de tüm insanlara ulaş-tırmak idealiyle yola çıkmamız gereki-yor. En büyük arzumuz, Kur’an’a saygı duyan; ancak okuma ve anlama gay-reti yetersiz olduğu görülen halkımızın ve neslimizin Kur’an’a olan saygı ve il-gisinin, aynı zamanda mânâsına da yönelmesi, Kur’an tasavvurunun indiriliş gayesine uygun hale gelmesi, Kur’an’ın kılavuzluğu ile hayatlarını inşa etmeleri

mı olan Kurân’ı, O’nun sevgili Resul’ü-nün Sünnet’inden ayrı düşünemeyiz.

Çünkü Sünnet, Kur’an’ı Kerim’in Sevgili Peygamberimiz tarafından hayata ak-tarımı, açıklanması ve uygulanmasıdır.

Yani Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatı ve ahlakı Kur’ân-ı Kerim’in en güzel ya-şanma örneğidir. Sevgili Peygamberi-miz(s.a.v.) ‘Veda Hutbesi’ndeki bir ha-dis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılıp uydukça yolunuzu şaşırmazsınız. O emânetler: Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerim ve Peygamberi’nin Sünnetidir.” Öyley-se bize düşen: Her fırsatta ve mekânda;

evde, okulda, iş yerinde, araçta vb. her yerde yanımızda Kur’ân meali ve hadis kitapları bulundurmalı ve okumalı, kısa-cası “OKU-ANLA-YAŞA-ANLAT” formülü düsturumuz olmalı. Yüce Rabbimiz, Al-i İmran Suresi 133. ayetinde şöyle buyuru-yor: “Rabbinizin affına mazhar olmak ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için hazırlanmış gökler ile yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarı-şın.” İşte bu gaye ile “ okuyan, düşünen, anlayan, yaşayan ve anlatan “Kur’an ve Sünnet gönüllüleri kervanı” oluştura-rak, hurafe ve batıl inançlardan uzak olan kültürlü ve güzel ahlâklı bireylerin yetişmesine katkıda bulunacak ve yüce Kur’an’ın anlamıyla buluşacak, Sünnet-i Seniyye’yi yaşayacak ve yaşatacak ne-siller yetiştirilmesi” gerektiğine inanıyoruz.

“KUR’AN’I VE SÜNNETİ OKUMA, ANLAMA, YAŞAMA VE ANLATMA “ bilinciyle ve bir ömür boyu Yüce Allah’ın razı olacağı bir hayat yaşamamız dileğiyle…

AYET VE HADİSLER

AHLAK

Ayet: Ve muhakkak ki sen, gerçekten yüce bir ahlâk üzerindesin!(Kalem,68:4)

Hadis: İslâm, güzel ahlaktır.(Ken-zü’l-Ummâl, 3/17, Hadis No: 5225)

İLİM

alır.(Zümer, 9)

Hadis: Sadakanın en üstünü, kişinin bir ilim öğrenip sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir.(İbn-i Mâce, İlim, 20, h. No: 243)

DUÂ

Ayet: (Ey Resûlüm!) De ki: Eğer dua-nız olmasa, Rabbim size ne diye ehem-miyet versin?(Furkan, 77)

Hadi: Allah katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.(Tirmizî, Deavat, 1, h. No, 3370;Hâkim)

KARDEŞLİK

Ayet: Müminler ancak kardeştirler.

Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz. (Hu-curât, 49/10)

Hadis: Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değil-dir.”(Müslim, “Birr”,26)

2017 YILINDA MEZUN OLACAK İLK İMAM HATİPLİ ÖĞRENCİLERİMİZE!

‘’Bismillah’’ diyerek okula geldiğiniz ilk günleri hatırlıyorum... ‘’Yaratan Rabbi-nin adıyla oku!’’ fermanının muhatapları olarak kapıdan içeri giriyordunuz. Ama henüz ne okunacağını bilemiyordunuz...

Ellerinize onlarca dersin programı sunul-du. Öyle ki o derslerden bir kısmı dünya-nızı, bir kısmı ahiretinizi, bir kısmı ise hem dünyanızı hem de ahiretinizi aydınlatıyor-du. Kur’an gibi bir nurla tanıştınız. O’nun tefsirini okuyor, O’nun lisanını öğreniyor, öğrendikçe irtifa kat ediyordunuz. Ade-ta Yüce Allah’ın ‘’Allah içinizden iman edenleri yükseltir. İlim verilenleri ise kat kat yükseltir.’’ müjdesine nail olduğunu-zu hissediyordunuz. Yüce Rabbimizin ‘’Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet-siniz. İyilikleri emreder kötülüklerden alı-korsunuz...’’ hitabına mazhar olabilmek için gayret ediyordunuz. Bu arada Pey-gamberimizin ‘’Âlimler Peygamberlerin varisleridir.’’ makamına layık olabilmek

mensubu olmaya koşuyor. Âlimler, fakih-ler sınıfına yazılıp ‘’Cennetin hangi kapa-sından girmek isterseniz ondan giriniz.’’

davetine uyarak cennet kapılarını aralı-yordunuz. Bunun yanında diğer müspet ilimleri de okuyarak çift kanatlı olarak yükseliyor, yükselişin zirvesini zorluyordu-nuz. Yani ilimle meşgul oluyorduzorluyordu-nuz. Zira ilimle meşgul olmak ibadettir. Ancak be-denle yapılan ibadetler sadece ferde faydalı olduğu halde, ilmin ise fert ve topluma faydalı olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca ibadetlerin ilimle yapıla-bileceğini dolayısıyla ferdin ibadetlerini yapabilmesi için de ilme muhtaç oldu-ğunu kavramak lazım... Her şey kişinin vefatıyla son bulduğu halde, ilmin tesiri-nin kalıcı ve kişitesiri-nin vefatından sonra da devam etmesi sebebiyle ilmin öğrenil-mesi zarureti ortadadır. Yani özetle ilim, yüce olduğu için ahlak ve fazilet sahibi âlimi de yüceltecektir... Netice itibarıyla deriz ki; Edindiğiniz ilim, ahlak ve fazileti gittiğiniz yerlere yayınız. Oralarda nice insanlarla karşılaşacaksanız... Küs ve dargın olanların arasını düzeltecek barış güvercinleri olunuz. Ocakları tütmeyen fakirlere, Allah’ın rahmet hazinelerinden nasibdar olmuş zenginleri buluşturarak kardeşlik duygularını geliştiriniz. Hastaları, öksüz ve yetimleri ziyaret ederek, saçla-rını okşayıp gönüllerini alarak gönül dok-torları olunuz... Kısaca Rabbimizin ‘Asr’

suresinde bizlere sunduğu bir müslüma-nın hayatındaki dört esası yani; iman, sâlih amel, Hakkı tavsiye, sabrı tavsiye gibi ilahi tebliği unutmayalım derken, bu derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm meslektaşlarımı tebrik ediyorum. Al-lah’a emanet olunuz.

Bu bölüm İHL Meslek Dersleri Öğ-retmeni Engin TAĞRİKULU İHL Öğrenci-leri tarafından hazırlanmıştır.

Okulumuz bölümleri arasında bu-lunan “Metal Teknolojisi Alanı” ça-ğımız şartlarına uygun sanayileşmiş olan ülkemiz şartlarına göre sektör de çalışacak kalifiye teknik eleman yetişmeyi amaç edinmiştir. Metal teknolojisi alanındaki meslekler, ülke kalkınmasında ve istihdam alanında çok büyük bir yere sahip olduğu için ana mesleklerdendir. Bunun için de çağın yeniliklerini yakalamak zorun-dadır.

Bursa ilimiz ülkemizin sanayi ve üretim sektörü bakımından önde ge-len illerinden olup bunun öğrencileri-miz için bir fırsat olduğu bilincindeyiz.

Metal teknolojisi alanı genel ola-rak 4 ana dal olaola-rak eğitim vermek-tedir. Okulumuz da bunlardan Kay-nakçılık, dalı mevcuttur.

Kaynakçılık

Kaynakçının sahip olduğu

Kaynakçının sahip olduğu

Benzer Belgeler