• Sonuç bulunamadı

2.3. Göçmenlik İle İlgili Kuramlar

2.3.3. İlişkiler Ağı (Network) Kuramı

Bu dönemde yaşanan göçler ve göç olgusu, sosyal zemin bağlamında hiçbir şekilde tarihsel olayların etkisinden ayrı düşünülemez. Zamanla göçler, değişim geçirmiş fakat daha geniş yayılma alanı gösteren ve yeni yeni oluşumlar yaratan özellikler ihtiva etmeye başlamıştır. Bunun yanında her göç hareketi kendine has özellikler içermektedir.

Göç hareketlerinin nedenleri çok farklıdır. Bununla birlikte yarattığı etkiler de çok farklıdır. Bu bağlamda ağ kuramının hem göçe bakış açısı hem de göçmene yaklaşımı diğer kuramlardan farklılık gösterir. Bu modellerin hiçbirinin diğerinden daha üstün veya daha aşağı bir özellikte olduğu söylenemez. Ayrıca bu kuram ve modellerin hiçbirisinin dünyada yaşanan tüm göçleri ve göçmenleri açıklama ve anlama iddiası da bulunmamaktadır ki bu zaten mümkün değildir. Bu kuramın temellerini, göç veren ülke ile göç alan ülke arasında göçlerin devam etmesiyle zamanla oluşan sosyal ağlar ve bu ağların devam eden göçler üzerindeki etkisi oluşturur. Göçmen ilişkiler ağı, göçmenin

geldiği kendi ülkesi ile geldiği yeni ülkede bulunan eski göçmenler, yeni göç edenler ve göçmen olmayan yerli halk arasındaki sosyal bağlantılardır (Abadan Unat, 2002).

Ağlar ilk aşamada pek çok farklı ihtiyaca bağlı olarak zaman içinde kendiliğinden oluşur ve zaman içerisinde yine kendiliğinden gelişir. Göçün sürmesi ve göçün desteklenmesi göçmen ilişkileri ağının gelişimini destekleyen önemli etkenlerdir. Çünkü ilk göç aşamasıyla kurulan sosyal ağlar bu süreci yaşayan insanları birbirine daha çok yakınlaştırır. Bu yakınlaşmalar sonunda göçmenler arası gruplar ve bu grupların oluşturduğu cemiyetler kurumsallaşarak sonraki göçmenlere yol gösterici nitelik kazanır. Bu durum sonraki göçlerle güçlenerek büyür ve diğer göç dalgalarıyla devam ederek bir sistem haline gelir (Yalçın, 2004).

Yeni göç dalgaları, göç üzerine kurulan yeni bir sosyal ağın daha aktif faaliyet göstermesini sağlar. Daha sonra göç edenler ilk gelenlerin tecrübelerinden yararlanırlar. Devam eden bu ilişkiler göçün oluşumunu da destekler. Zamanla göç kendi kendini otomatik olarak devam ettirebilecek bir nitelik kazanmaya başlar.

Yapılan tanımlamalarda kullanılan ölçütlere ek olarak, ekonomik ve siyasi bağlar da göz önüne alınmalıdır. Göç ile kurulan bu ağ zamanla farklı alanlara kaymakta ve varlığını daha geniş kitlelerle daha çeşitli alanlar üzerinde sürdürmektedir. Buna örnek olarak Almanya’ya göç eden Türk işçileri gösterilebilir. İlk dönemlerde kurulan ağın özelliği, Türkiye’den Almanya’ya göç edenlerin uyum sağlaması için yardımcı olma, iş ve kalabilecekleri yer bulma gibi temel ihtiyaçlara yönelik olmuştur. Günümüzde ise, öncelikli ihtiyaçların karşılanması çok daha kolay bir sisteme oturmuş durumdadır. Bunun yanında artık günümüzdeki göçmenlerin oradaki ilişki ağlarının ekonomik ve siyasi yönde kaydığı görülmektedir.

Bu ağların olumlu etkilerinden biri de göçmen ağının varlığının göçü destekleyip, göçmen olma potansiyeli taşıyanlar için cesaret vermesidir. Kurulan ilişkiler ağı sayesinde göçün hem ekonomik maliyeti önemli ölçüde düşmekte hem de karşılaşılabilecek sosyal sorunlar minimum düzeye düşmektedir.

Sonuç olarak bakıldığında kurulan ağla yaşanan göç arasında karşılıklı bir etkileşim mevcuttur. Kurulan bu göçmen ağı ne kadar güçlü olursa göç ve göçmenler gittikleri ülkelere daha kolay uyum sağlamakta ve istedikleri amaçlara daha kolay bir şekilde ulaşmaktadır. Fakat kurulan bu ağın her zaman olumlu yönde olduğu söylenemez. Göçmen ağının varlığının yeni gelen göçmenin sosyal uyumunu kolaylaştırdığı gibi bunun tam tersi etkisinin de bazı durumlarda söz konusu olduğu

görülebilir. Göçmen ilişki ağları sayesinde, göç edilen yeni ülkelerdeki hayata göçmenlerin yumuşak bir geçişi ve uyumu söz konusu olmaktadır. Göçmenlerin geldikleri ülkelerde tutunabilmeleri için göçmenler; süreç içerisinde çeşitli sosyal değişimler yaşamakta, kendi içlerinde yeniden yapılanma içine girmektedir. Özellikle ataerkil toplumlardan gelen gruplarda kadının iş hayatına girmesi ailedeki en önemli değişim ve gelişimlerden biri olmuştur. Bu şekilde göçün oluşturduğu yeni ilişkiler ağı hem göçmene yeni destek vermekte hem de onlara yeni toplumsal roller üretmektedir (Unat, 2002, s.19).

Göçmen ağının göçmenler üzerindeki diğer etkisi ise göçmenlerin kurdukları bu sosyal ağlar sayesinde kendi ihtiyaçlarını karşılamaları sonucu kendilerini dışarıya karşı gizlemeleri veya uzak tutmaları şeklindedir. Ağın varlığı sayesinde tüm ihtiyaçlarını kendi grubu içerisinde karşılayan yeni göçmen kişiler, daha çok kendi grubunun içine kapanmakta ve göç ettiği ülkedeki yerli halktan elinden geldiğince uzak durmaya çalışmaktadır. Göçmenler kendi ihtiyaçlarını kendi grubundan karşılayarak bulundukları ortama uzun süre uyum sağlayamamaktadır. Sadece kendi grubundan olan kişileri kapsayan hayatlarının aynı şekilde devam etmesini isteyen göçmenler sürekli bunun için çaba harcamaktadır. Bulundukları ülkelerde kendi gruplarına ait olan mahalleler, sokaklar oluşturulması göçmenlerin kendi içlerine kapanmaları için daha uygun bir zemin yaratılmaktadır.

İlişkiler ağı kuramı, göçmen üzerine odaklanarak onun üzerinden göçü anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle diğer kuramlardan bir farklılık ortaya koymaktadır. Bu farklılığın en temel nedeni, diğer kuram ve modellerde göç içerisinde pek üzerinde durulmayan göçmenin kendisini ön plana çıkarmasıdır.

Bu kuram göçü, göç alan ve göç veren ülkeler bağlamında anlamaya ve anlamlandırmaya olanak sağlamaktadır. Bu bakış açısı, çağımızda dünyanın ortak bir sorunu haline gelen göç sorunu ve göç olgusunu anlamada hayli açıklayıcı ve bireysel analize en iyi olanak tanıyan kuramlardan biri olduğunu göstermektedir (Çağlayan, 2006).

Sonuç olarak bakılırsa göçle ilgili kuramlar incelendiğinde, her kuram ya da her göç modeli bir önceki modelin eleştirisiyle ya o kuramdaki eksiklikleri gidererek ya da yeni bir anlayış getirerek gelişmektedir. Göç olgusunu doğrudan ele alan kuramlar, genellikle göç edilen yerin daha çok olumsuz yönlerini temel alarak incelemektedir. Bunun yanında göçle dolaylı yoldan ilgilenen kuramlar ise göçün asıl sonuçlarını

açıklamaya çalışmışlardır. Bu kuramlar incelendiğinde genel olarak karşımıza çıkan sonuç ise; birbirinden farklı kuramların, hep kendi öncülleri doğrultusunda yaklaşımlarını oluşturdukları ve birçok kuramın bir diğerinin eleştirisi olduğu için hala bu konuda genel geçerliliği olan bir göç kuramına ulaşılamadığıdır (Çakır,2011).