• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2 İlgili Araştırmalar

H. Kaya, (2011) ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile Desteklenen Sosyal Bilgiler Dersine yönelik İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Tutumları: Karabük Örneği’ adlı çalışmasında öğrencilerin derse karşı tutumlarında coğrafi bilgi sistemlerinin kullanılmasının etkisini incelemiştir. Araştırma 2010-2011 eğitim öğretim yılı Karabük Safran İlköğretim Okulu 6. Sınıflarından oluşan deney ve kontrol gruplarına ön-son test kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma, 6. Sınıf ‘Ülkemizin Kaynakları’ ünitesinin deney grubunda coğrafi bilgi sistemlerinin, kontrol grubunda öğretmen merkezli anlatım ve soru-cevap tekniğinin kullanılmasıyla yürütülmüş ve veriler Demir ve Akengin’in geliştirdiği, sosyal bilgiler dersi tutum ölçeği vasıtasıyla elde edilmiştir. Araştırma sonucunda deney grubunun lehinde sonuçlar bulunmuştur.

Öztürk’ün 2011 yılında yaptığı ‘Sosyal Bilgiler Öğretiminde Projeye Dayalı Öğrenme Yaklaşımının Öğrencilerin Başarısına, Derse Yönelik Tutumlarına ve Görüşlerine Etkisi’ adlı tez çalışmasında 6. Sınf sosyal bilgiler ‘Ülkemiz ve Dünya’ ünitesinin projeye dayalı öğretilmesinin öğrenci başarısına ve dersle ilgili tutum ve görüşlerine etkisini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma 2010-2011 eğitim öğretim yılı Ankara Mamak Demirlibahçe İlköğretim Okulunda okuyan 6. Sınıfların a ve b şubelerinden oluışan deney ve kontrol grubu üzerinde gerçekleşmiştir. Ön-son testin

kullanıldığı, nicel yöntemle birlikte görüşmelerin yapıldığı, nitel yöntemlerin kullanıldığı araştırmada, deney grubunda projeye dayalı öğretim yapılırken kontrol grubunda müfredata göre öğretim yapılmıştır. Araştırma sonucuna göre, projeye dayalı öğretimin yapıldığı deney grubuyla müfredat doğrultusunda öğretim yapılan kontrol grubu arasında ön-son akademik başarı testi açısından anlamlı bir fark bulunmazken, öğrenci tutumları açısından deney grubu lehine anlamlı fark bulunmuştur. Araştırma sonucuna göre, projeye dayalı öğretimin öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarını olumlu olarak etkilemektedir.

İ. Kaya’nın 2011 yılında yaptığı ‘Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Beden Dili Hareketlerinin Öğrencilerin Sosyal Bilgiler Dersine İlişkin Tutumlarına Etkisi’ adlı tez çalışmasında beden dilinin öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarına etki edip etmediğini amaçlamıştır. Araştırma 2010-2011 eğitim öğretim yılı İstanbul Esenler Yunus Emre İlköğretim Okuluna devam eden 6. ve 7. Sınıf öğrencisiyle (139 kişi) sınırlandırılmıştır. Araştırma ön-son test yarı deneysel olarak yapılmış ve öğretmenlerin olumlu beden dili hareketlerinden öğrencilerin olumlu, öğretmenlerin olumsuz beden dili hareketlerinden olumsuz etkilendikleri sonucuna varılmıştır. Öğrencilerin öğretmenlerinin beden dilini okuma becerileri 6. Sınıfların lehinde 7. Sınıflara göre fark anlamlı bulunurken öğrencilerin cinsiyetlerine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır. Öğretmenlerin beden dili hareketlerinin öğrencilerin ön-son test tutum puanlarında ise kontrol grubunda anlamlı bir fark bulunmaz iken deney grubunda anlamlı bir fark bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen son sonuç ise öğretmenlerin olumlu beden dili hareketlerini göstermesi öğrencilerin tutumunu olumlu, öğretmenlerin olumsuz beden dili hareketlerini göstermesi de öğrencilerin tutumunu olumsuz etkilediğidir.

Yılmaz ve Şeker (2011), ‘İlköğretim Öğrencilerinin Sosyal Bilgilere Karşı Tutumlarının İncelenmesi’ adlı makale çalışmasında öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarının öğrencilerin sınıf, cinsiyet ve ebeveyn eğitim düzeyine göre değişip değişmediğini incelemiştir. Araştırmaya 6. ve 7. Sınıfta okuyan 268 öğrenci katılmış ve araştırma sonucuna göre öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı olumlu tutum sergiledikleri belirtilmiştir.

Sidekli (2010)’nin ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin 2004 programı doğrultusunda Sosyal Bilgiler dersine karşı tutumlarını belirlemek amacıyla yaptığı

‘İlköğretim Beşinci Sınıf Öğrencilerinin 2004 Programı Doğrultusunda Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutumları’ adlı çalışmasında 2007-2008 eğitim öğretim yılında Ankara Beypazarı ilçesindeki iki ilköğretim okulunda okuyan 62 5. Sınıf öğrencisi örneklem olarak alınmıştır. Araştırma sonucuna göre öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı olumlu tutum sergiledikleri ve bu tutumun öğrencilerin cinsiyetlerine göre bir farklılık göstermediği belirtilmiştir.

Oruç (2010)’un ‘Sosyal Bilgiler Öğretiminde Mizah Kullanımının Öğrencilerin Akademik Başarılarına ve Tutumlarına Etkisi’ adlı makale çalışmasında mizahın sosyal bilgiler öğretiminde kullanılmasının öğrencilerin başarı ve tutumuna nasıl etki ettiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma 2006-2007 eğitim öğretim yılı Ankara Çankaya Fevzi Atlıoğlu İlköğretim Okulu 6. Sınıf öğrencilerinden tesadüfi olarak belirlenmiş 30’ar kişiden oluşan deney ve kontrol gruplarında 6. Sınıf sosyal bilgiler ‘Yeryüzünde Yaşam’ ünitesinin işlenmesiyle gerçekleşmiştir. Mizaha yönelik öğretim yapılan deney grubuna ve sadece ders ve çalışma kitaplarıyla öğretim yapılan kontrol grubuna ön-son başarı testi ve tutum ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol gruplarında ön başarı testi ve tutum ölçeklerinin puanlarında anlamlı bir fark bulunamazken deney ve kontrol gruplarında son başarı testi ve tutum ölçeklerinin puanlarında deney grubunun lehinde anlamlı bir fark bulunmuştur. Deney ve kontrol grubu arasındaki anlamlı farkın mizahın kullanılmasının olumlu etkisi olarak belirtilmiştir.

Oruç ve Erdem (2010) ‘Sosyal Bilgiler Öğretiminde Biyografi Kullanımının Öğrencilerin Sosyal Bilgiler Dersine İlişkin Tutumlarına Etkisi’ adlı çalışmasında biyografi kullanımının öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumundaki etkisini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma 2009-2010 eğitim öğretim yılında Kayseri Kocasinan 60. Yıl İlköğretim Okulu 7. sınıflarından oluşan deney ve kontrol gruplarında 7. Sınıf sosyal bilgiler ‘Türk Tarihinde Yolculuk’ ünitesinin ‘Anadolu, Ana Yurt’ konusu işlenmesiyle sınırlandırılmıştır. Araştırmada deney grubunda ders işlenirken biyografi kullanılırken kontrol grubunda biyografi kullanılmamıştır. 25 kişiden oluşan deney ve kontrol gruplarına ön-son tutum ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol gruplarına uygulanan ön tutum ölçek puanları arasında anlamlı bir fark bulunamazken son tutum ölçek puanlarının ortalamasında biyografi kullanılan deney grubunun lehinde anlamlı fark bulunmuştur. Deney ve

kontrol grubu arasındaki son tutum ölçek puanları arasındaki farkın anlamlı olmasının nedeni olarak öğretimde biyografi kullanılması olarak gösterilmiştir.

Bağcı’nın 2009 yılında yapmış olduğu ‘İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersinde Türk Tarihinde Yolculuk Ünitesinin Alternatif Değerlendirme (Portfolyo) İle İşlenmesinin Öğrenci Başarısına ve Tutumuna Etkisi’ adlı tez çalışmasında portfolyo ile ders işlenmesinin öğrencilerin sosyal bilgiler dersindeki başarı ve tutumlarına etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma 2007-2008 eğitim öğretim yılı Yozgat Türkmensarılar İlköğretim Okulunda okuyan 7. Sınıf A ve B şubelerinden oluşan deney ve kontrol gruplarına ön-son başarı testi ve tutum ölçeğinin uygulanmasıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubuna uygulanan başarı testi ve tutum ölçekleri arasında anlamlı bir farkın bulunduğu belirtilmiştir.

Ünlü’nün 2009 yılında yaptığı ‘İlköğretim 6. Sınıf Sosyal Bilgiler dersinde Bilgisayar Destekli Sınıf Ortamında Durumlu Öğrenmenin Öğrencilerin Akademik Başarısına, Tutumuna ve Öğrenmenin Kalıcılığına Etkisi’ adlı tez çalışmasında bilgisayar destekli sınıf ortamında durumlu öğrenmenin öğrenci başarısı, tutumu ve öğrenmenin kalıcılığına etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma 2007-2008 eğitim öğretim yılında Erzincan Cumhuriyet İlköğretim Okulu 6/C ve 6/D sınıflarından oluşan deney ve kontrol gruplarında 6. Sınıf sosyal bilgiler ‘Dünyamız ve Ülkemiz’ ünitesinin ‘Küresel Bağlantılar’ öğrenme alanının işlenmesiyle gerçekleşmiştir. Ön-son test kontrol gruplu deneysel yöntemin kullanıldığı araştırmada deney ve kontrol grubuna uygulanan ön-son başarı testi ve tutum ölçekleri arasında anlamlı bir farkın bulunmadığı belirtilmekle birlikte deney grubunda öğrenci başarısının daha yüksek çıktığı belirtilmiş ve durumlu öğrenmenin başarıyı artırdığı sonucuna varılmıştır. Deney ve kontrol gruplarına uygulanan kalıcılık testi sonuçlarına göre ise deney grubunun lehine anlamlı bir fark bulunmuştur.

Oğur’un 2009 yılında yaptığı ‘Altıncı ve Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutumlarının İncelenmesi’ adlı tez çalışmasında öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumlarını belirlemeyi ve öğrencilerin tutumlarının öğrencilerin cinsiyetine, sınıfına, ailelerinin eğitim ve ekonomik düzeylerine, sosyal bilgiler dersinden takviye (dershane, özel ders) alma durumlarına göre değişip değişmediğini amaçlamıştır. Araştırma 2008-2009 eğitim öğretim yılında Denizli

Merkez ilçesindeki 878 6. ve 7. Sınıf öğrencisi üzerinde tarama modelinde anket tekniği kullanılarak yapılmıştır. Araştırmada altıncı ve yedinci sınıfların sosyal bilgiler dersine karşı orta düzeyde tutum sergiledikleri, öğrencilerin bu tutumunun okuldan okula değiştiği, öğrencilerin sınıflarına göre tutumlarının anlamlı bir fark oluştuğu, öğrencilerin cinsiyetlerine göre tutumlarında anlamlı bir farkın bulunmadığı, öğrencilerin anne-baba eğitim düzeylerinin derse karşı tutumlarında etkili olduğu, öğrencilerin başarı ve ekonomik durumlarının derse ilişkin tutumlarında anlamlı farkın olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Yüce, 2008 yılında ‘Taşımalı Eğitim-Öğretim Yapan İlköğretim Okullarındaki İkinci Kademe Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Derslerine Yönelik Tutumlarının Değerlendirilmesi (Sincan Örneği)’ adlı tez çalışmasında öğrencilerin sosyal bilgilere karşı tutumlarında taşımalı eğitimin etkisini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma 2006- 2007 eğitim öğretim yılında Ankara ilinin Sincan ilçesindeki taşımalı eğitim yapan ilköğretim okullarının toplamda 274 6., 7. ve 8.. sınıf öğrencisine anket uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya göre taşımalı öğrencilerin yerleşik öğrencilere göre sosyal bilgiler dersine karşı tutumunun zayıf olduğu ve öğrencilerin başarılarının sosyal bilgilere karşı tutumunda anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna varmıştır.

Akdağ (2008), 2004-2005 eğitim öğretim yılında Konya’nın değişik ilçelerinde 600 6. ve 7. Sınıf öğrencisiyle yapmış olduğu ‘İlköğretim II. Kademe 6. ve 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersinde Öğrencilerin, Bilişsel ve Duyuşsal Giriş Davranış Özelliklerinin Başarı ve Tutumlarına Etkisi’ adlı makale çalışmasında ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin sosyal bilgiler dersiyle ilgili hazır olma durumları ve öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumlarının sosyal bilgiler dersindeki başarılarına etkisini incelemiştir. Bu araştırmada öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal giriş davranış özelliklerinin öğrencilerin sosyal bilgiler dersindeki başarılarını olumlu etkilediği sonucuna varmıştır. Öğrencilerin sınıf seviyesi, cinsiyeti ve yaşına göre bilişsel ve duyuşsal giriş davranış özelliklerinin incelendiği araştırmada 6. sınıf öğrencilerinin bilişsel ve duyuşsal giriş davranış özelliklerinin 7. sınıflardan daha yüksek olduğu, cinsiyete göre anlamlı bir farkın bulunmadığı, yaşa göre ise 12 yaş grubundaki öğrencilerin 13 ve 14 yaş grubundaki öğrencilere göre bilişsel ve duyuşsal giriş davranış özelliklerinin yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

‘İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretiminde Drama Yönteminin Erişi ve Tutum Üzerine Etkisi’ adlı tez çalışmasında Günaydın (2008), drama yöntemi kullanmanın öğrenci erişi ve tutumu üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma 2007- 2008 eğitim öğretim yılı İzmir Kınık Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu 6. Sınıf öğrencilerinden oluşan deney ve kontrol grubu üzerinde yapılmıştır. 6. Sosyal bilgiler dersi ‘Demokrasinin Serüveni’ ünitesi, deney grubunda yaratıcı drama etkinlikleri ile, kontrol grubunda geleneksel öğretim yöntemleri kullanılarak işlenmiştir. Deney ve kontrol gruplarına ön-son başarı testi ve tutum ölçeği uygulanmıştır. Uygulama sonucunda deney ve kontrol grubuna uygulanan başarı testi ve tutum ölçeğinin değerlerinde deney grubunun lehinde anlamlı bir fark bulunmuş ve yaratıcı dramanın başarı ve öğrenci tutumlarına olumlu etkilediği sonucuna varılmıştır.

Aladağ (2007), Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanımının ‘İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Karşı Tutumlarına Etkisi’ adlı çalışmasında sosyal bilgiler dersinde coğrafi bilgi sistemlerinin kullanılmasının öğrencilerin derse karşı tutumunu etkisini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Araştırma 2006-2007 eğitim öğretim yılı Ankara Yenimahalle Kent-Koop İlköğretim okulunda iki farklı 7. Sınıf öğrencisiyle deneysel yöntem ön-son test kullanılarak deney ve kontrol gruplarının birbiriyle ve kendi içlerinde ön-son test tutum puanları arasında anlamlı bir farkın olup olmadığı sorusuna cevap aranmıştır. Araştırma sonucuna göre deney ve kontrol gruplarının ön testlerinin tutum puanlarının aynı olduğu ancak son testin tutum puanlarında ise deney grubunun lehine anlamlı bir farkın bulunduğu sonucuna varılmıştır. Deney ve kontrol gruplarının kendi içlerindeki ön-son test tutum puanları arasında kontrol grubunda anlamlı bir fark bulunmazken deney grubunda anlamlı bir farkın bulunduğu belirtilmiş ve bu farkın deneysel grupta coğrafi bilgi sisteminin kullanılmasının öğrenci tutumları üzerinde olumlu etkisinin sonucu olduğu belirtilmiştir.

Tay ve Akyürek Tay (2006)’ın 2003-2004 eğitim öğretim yılında, Kırşehir ilindeki ilköğretim okullarında 524 5. Sınıf öğrencisinden oluşan örneklem ile yaptığı ‘Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutumun Başarıya Etkisi’ adlı çalışmasında, öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarını belirlemeyi amaçlamıştır. Betimsel nitelikte yapılan bu çalışmada öğrencilerin tutumları cinsiyetlerine, yaşadıkları yere ve başarılarına göre incelenmiştir. Araştırma sonucuna göre öğrencilerin sosyal bilgiler

dersine karşı tutumlarının olumlu olduğu belirtilmiş, öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarının kızların, başarılı olanların ve il merkezinde ikamet edenlerin lehine anlamlı olduğu dile getirilmiştir.

Alkış ve Güleç (2006), ‘İlköğretim Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Görüşleri’ ismini taşıyan, öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı düşüncelerinin belirlenmesinin amaçlandığı makale çalışmasında, sosyal bilgiler konularını görmüş olmaları nedeniyle Bursa ilinden 37 sekizinci sınıf öğrencisi araştırma grubu olarak belirlemiştir. Nitel yöntemlin kullanıldığı araştırmada, açık uçlu sorular öğrencilere yöneltilmiş ve alınan cevaplar, önceden oluşturulmuş kategorilere göre düzenlemiş ve betimlemesi yapılmıştır. Öğrencilerin sosyal bilgiler dersiyle ilgili, olarak sevdikleri yönlerin sevmediklerinden çok olduğu ve öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı olumlu yaklaşıma sahip olduğu elde edilen bulgulardır. Bu bulgulardan hareketle, öğrencilerin sosyal bilgiler dersini sevmesinde tarih konuları ve öğretmenin kişisel özelliklerinin etkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Altıntaş (2005)’ın ‘İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutum Düzeyleri’ adlı makale çalışmasında 2002-2003 eğitim öğretim yılında 7. Sınf öğrencilerinin sosyal bilgiler dersiyle ilgili tutumlarını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sekiz farklı yerleşim yerinde toplam 391 7. Sınıf öğrencisinin katılımıyla gerçekleşmiş ve öğrencilerin cinsiyet, yaş, önceki ve bu sene sosyal bilgiler dersinden aldıkları not, yerleşim yeri ve ailenin toplam gelirine göre tutumları incelenmiştir. Betimsel nitelikte yapılan bu makale çalışmasında sosyal bilgiler dersine yönelik tutum düzeyi 1,56 (nötr) olarak bulmuştur. Kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre sosyal bilgiler dersine daha pozitif baktıkları sonucuna ulaşılmış fakat yaşa göre anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Öğrencilerin oturduğu yerleşim yerine göre öğrenci tutumlarının ise yerleşim alanları büyüdükçe tutumun arttığı belirtilmiştir. Sosyal bilgiler dersinden başarılı olan öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumlarında pozitif yönde olduğu belirtilen çalışmada, öğrencilerin ekonomik düzeyinin düşük ve orta olduğu öğrencilerde tutumun arttığı belirtilmektedir. Resmi ve özel okullardaki öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarında anlamlı bir fark bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Özkal, Güngör ve Çetingöz (2004) ‘Sosyal Bilgiler Dersine İlişkin Öğretmen Görüşleri ve Öğrencilerin Bu Derse Yönelik Tutumları’ adlı makale çalışmasında öğretmenlerin sosyal bilgiler dersi ile ilgili görüşleri ve bu görüşlerin cinsiyet ve kıdemlerine göre ve 4. ve 5. Sınıf öğrencilerinin sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarını belirlemeyi ve öğrencilerin tutumlarının cinsiyet ve okul türlerine göre incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırlarında 15 ilköğretim okulunun 1055 öğrenci ve 148 sınıf öğretmeni üzerinde gerçekleşmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin sosyal bilgiler dersine karşı genel olarak olumlu tutum sergiledikleri, öğrencilerin bu tutumunun öğrencilerin cinsiyetine göre ve okudukları okulun resmi, özel olma durumuna göre anlamlı bir farkın bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Altınışık ve Orhan (2002), ‘Sosyal Bilgiler Dersinde Çoklu Ortamın Öğrencilerin Akademik Başarıları ve Derse Karşı Tutumları Üzerindeki Etkisi’ adlı çalışmasında çoklu ortamın öğrenci başarısı ve tutumuna etkisini incelemiştir. 1999- 2000 eğitim öğretim yılında İstanbul Şişli Terakki Vakfı Okulları İlköğretim okulundan yedinci sınıfa devam eden öğrencilerden oluşan çoklu ortam ile ders işlenen deney grubu ile çoklu ortamın kullanılmadığı kontrol grubunun ön-son test ve ön-son tutum aldıkları puanlar karşılaştırılmıştır. Bu araştırmada çoklu ortam ile geleneksel sınıf ortamının öğrencilerin başarılarında ve sosyal bilgiler dersine karşı tutumlarında bir farklılık olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

‘İlköğretim 4-5. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutumu’ adlı makale çalışmasında Öztürk ve Baysal (1999), öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumlarının derecesini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma 1997-1998 eğitim öğretim yılında İstanbul’un bazı ilçelerinde 394 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda öğrencilerin tutumlarının cinsiyete göre, öğretmenleriyle olan ilişkilerinin derecesine göre anlamlı bir farkın bulunmadığı buna karşın öğrencilerin okul öncesi eğitim alma durumlarına göre, sınıf düzeylerine göre, okudukları okulun devlet okulu yada özel okul olma durumuna göre, başarısına göre, öğretmenlerinden yararlanma düzeylerine göre anlamlı bir farkın bulunduğu sonucuna varılmıştır.