• Sonuç bulunamadı

Ömeroğlu (1986) ana sınıfına devam eden beş ve altı yaşlarındaki 70 çocuğun zekâ düzeyleri ve yaratıcılıkları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çocuklara “Stanford- Binet Zekâ Testi” ile “Torrance Yaratıcı Düşünme Testi Şekilsel A Formu” verilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda, zeka bölümü ve yaratıcılığın boyutları arasında pozitif, fakat yüksek olmayan bir korelasyon bulunmuştur. Yaş ve cinsiyet değişkenlerinin de ilişkiyi etkilemediği görülmüştür.

Süzen (1987) ilkokul beşinci sınıf öğrencilerinin yaratıcı düşünme yetenekleri ile benlik kavramları arasındaki ilişkiyi incelemiş ve bu ilişkinin cinsiyete göre değişip değişmediğini araştırmıştır. Araştırmacı, yansız olarak seçtiği 37 kız ve 66 erkek olmak üzere toplam 103 öğrenciye “Torrance Yaratıcı Düşünme Testi Şekilsel A Formu” ile “Piers-Harris Çocuklar için Benlik Kavramı Ölçeği”ni uygulamıştır. Bulgulara göre, benlik kavramı ile yaratıcı düşünme yeteneğinin çeşitli boyutları arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Cinsiyete ilişkin bulgularda da, cinsiyet farklılığının, benlik kavramı ve yaratıcı düşünme yeteneklerini etkilemediği görülmüştür.

Sungur (1988) Yaratıcı Sorun Çözme Programının Etkililiğini, Ankara Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Planlaması Bölümü’ndeki 51 öğrenci üzerinde denemiştir. Raven Progressive Matrices Testi öğrencilere uygulandıktan sonra, öğrenciler bu puanlara göre eşleştirilip, deney ve kontrol grubu olarak rasgele atanmıştır. Öğrencilerin zekâ puanları RPM testi, yaratıcı düşünme puanları ise TYDT Sözel ve Şekilsel A, B formları uygulandıktan sonra elde edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin yeterince güdülendiği uygun öğrenme ortamlarında ve psikolojik güvenlik içerisinde oldukları zamanlarda, yaratıcı güçlerini ortaya koyabilecekleri yargısına varılmıştır.

Öncü (1989) 7–11 yaş gruplarından seçtiği 150 ilkokul öğrencisi üzerinde TYDT ve Wartegg-Biedma kişilik testi aracılığıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırma sonucunda belli kişilik özellikleri (yaş, cinsiyet, vb) ve yaratıcılık arasında anlamlı düzeyde ilişkiler bulunmuştur.

Aral (1990) çalışmasında Ankara il merkezinde alt ve üst sosyoekonomik düzeyden seçilen semtlerdeki ilkokulların üçüncü sınıfına devam eden dokuz yaş grubu çocukları örneklem olarak almıştır. Araştırmada çocukların zihinsel seviyelerini belirleyebilmek amacıyla “Goodenough İnsan Çiz Zekâ Testi” yaratıcılık düzeylerini saptayabilmek için TYDT, çocuk ve ailesi hakkında genel bilgileri elde edebilmek için de araştırmacı tarafından hazırlanan “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırma sonucu aynı sosyoekonomik düzeydeki çocukların yaratıcılık boyutlarından aldıkları puanları cinsiyet üzerindeki etkisinin önemli olmadığı anlaşılmıştır. Araştırmaya katılan çocukların anne ve babalarının eğitim durumlarının yaratıcılık boyutları üzerinde etkisinin önemli olduğu görülmüştür.

Ömeroğlu (1990) yaratıcı drama eğitiminin 5–6 yaşındaki anaokulu çocuklarının sözel yaratıcılıklarına olan etkisini araştırmıştır. Yaratıcı drama eğitimi, haftanın üç günü serbest saat etkinlikleri ve kahvaltının bitiminden sonra en fazla altı kişiden oluşan gruplar halinde yapılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, deney ve kontrol gruplarının test puanları arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Gözlenen bu fark ise yaratıcı drama eğitiminin etkisi olarak açıklanmıştır.

Mutlu (1999) çocukların 2–14 yaşları arasında çocukların yaptıkları resimleri inceleyerek çocukların yaratıcılıklarını değerlendirmiştir. Çocukları (1) Karalama dönemi (2–4 yaş), (2) Şematik dönem (7–9 yaş), (3) Gerçekçilik dönemi (9–12 yaş)

ve (4) Görünürde Doğalcılık dönem (12–14 yaş) olarak ayırmış ve bu dönem özellikleri ile çocukların resimlerini karşılaştırarak yaratıcılıkları hakkında bazı varsayımlara ulaşmıştır.

Karakuş (2000) Yaratıcı Sorun Çözme Programının, ilköğretim ikinci sınıf öğrencilerinin yaratıcılık düzeylerine etkisini denemek amacıyla, 25 deney ve 25 kontrol grubu olmak üzere toplam 50 öğrenci üzerinde çalışmıştır. Araştırmacı hazırladığı programı 120 gün süreyle deney grubuna uygulamıştır. Araştırmada ölçek olarak TYDT kullanılmıştır. Sonuç olarak, hazırlanan programın öğrencilerin yaratıcılıklarının akıcılık ve özgünlük boyutları üzerinde etkili olmadığı sonucuna varılmıştır.

Atkıncı (2001) ilköğretim okullarında eğitim programlarının yaratıcı düşüncenin gelişmesi üzerindeki etkilerini saptamaya çalışmıştır. Bu amaçla birinci kademe eğitim programları kapsamındaki Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi programları incelenmiştir. TYDT ile ilköğretim birinci kademeye devam eden öğrencilerin yaratıcı düşünme gelişim düzeyleri saptanmaya çalışılmıştır. Araştırman bulgularına göre birinci sınıf çalışma grubu TYDT uygulamasında beşinci sınıflar çalışma grubundan anlamlı düzeyde başarılı bulunmuştur. Bu sonuç, İlköğretim Birinci Kademede uygulanmakta olan yaratıcı düşünmenin istenilen düzeyde gelişimini sağlamada etkili olmadığını ortaya koymuştur.

Dikici (2002) liselerde görev yapan resim öğretmenlerinin öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmeye yönelik niteliklerini araştırmıştır. Bu amaçla Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden 14 il ve bu illerden 395 resim öğretmeni, 301 okul müdürü ve 1022 öğrenci örneklem olarak alınmıştır. Örneklem grubuna araştırmacı tarafından geliştirilen tutum ölçeği gönderilmiş ve bulgular bu ölçeğe göre değerlendirilmiştir. Yapılan analiz sonuçlarında, özel liselerde görev yapan resim öğretmenlerinin devlet liselerinde görev yapanlardan daha fazla yaratıcı niteliklere sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bayan okul müdürleri, erkek okul müdürlerine oranla resim öğretmenlerini daha fazla yaratıcı niteliklere sahip bulmuşlardır. Bütün müdür ve öğrenciler, Akdeniz bölgesindeki resim öğretmenlerini daha fazla yaratıcı niteliklere sahip bulmuşlardır. Resim öğretmenlerinin ders işleme metotlarının öğrencilerin yaratıcılığını ikinci derecede geliştirebileceği sonucuna varılmıştır.

Suvarioğlu (1994) çalışanlar için geliştirilmiş kısa süreli “Yaratıcı Düşünme Eğitim Programının Etkililiği” konulu doktora tezinde çalışanlardan ve öğrencilerden oluşan iki gruba 3 günlük bir program uygulamıştır. Araştırmada dört deneysel grup, iki kontrol grubu ve bir pilot grup oluşturulmuştur. Araştırmada TYDT A ve B paralel formları kullanılmıştır. Deney grubu ön test-son test akıcılık, esneklik ve özgünlük puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunurken, kontrol grubunun ön test- son test puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan bir farklılık bulunamamıştır. Bu sonuçlar kısa süreli yaratıcı düşünme programının yaratıcı düşünceyi geliştirmede etkili olduğunu ortaya koymuştur.

BÖLÜM 3 YÖNTEM

Bu araştırma, nitel araştırma metodolojisi kapsamında yürütülmüş betimsel bir çalımadır.

3.1. Verilerin Toplanması

Verilerin toplanmasında, nitel araştırma metodolojisi içinde yer alan (1) doküman analizi ve (2) görüşme teknikleri kullanılmıştır.

3.1.1. Doküman Analizi

Doküman analizi, araştırılması gereken olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapar. Dokümanlar, etkili bir şekilde kullanılması gereken önemli veri kaynaklarıdır; fakat hangi dokümanların önemli olduğu ve veri kaynağı olarak kullanılabileceği araştırma problemi ile yakından ilgilidir (Yıldırım ve Şimşek, 2004). Doküman incelemesi belli başlı beş aşamada gerçekleştirilir: (1) dokümanlara ulaşma, (2) orijinalliğin kontrol edilmesi, (3) dokümanların anlaşılması, (4) verinin analiz edilmesi ve (5) verilerin kullanılması (Yıldırım ve Şimşek, 2004). Bu araştırmada, 2005–2006 öğretim yılında uygulamaya konulan İlköğretim 1. Kademe Sosyal Bilgiler Programı ve bu program doğrultusunda Talim ve Terbiye Kurulunun önerdiği Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından çıkan 4. ve 5. sınıf ders kitapları ve öğrenci çalışma kitapları birer doküman olarak ve araştırmanın amacı göz önünde bulundurularak analiz edilmiştir.

3.1.2. Görüşme Yöntemi

Görüşme, nitel araştırmada kullanılan en yaygın veri toplama yöntemlerinden birisidir. “Görüşme önceden belirlenmiş ve ciddi bir amaç için yapılan soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı karşılıklı ve etkileşimli bir iletişim sürecidir” (Yıldırım ve Şimşek, 2004, s. 105). Üç tür görüşme yaklaşımı söz konusudur: (1) sohbet tarzı görüşme, (2) görüşme formu yaklaşımı ve (3) standart açık uçlu görüşme (Yıldırım ve Şimşek, 2004). Bu araştırmada 2005–2006 öğretim yılı 2. döneminde Konya ili Akşehir ilçesinde bulunan farklı ilköğretim okullarında görev yapan 6 öğretmen 4. sınıftan ve 6 öğretmen 5. sınıftan olmak üzere toplam 12 ilköğretim öğretmen ile görüşme yapılmıştır. Görüşmeler, görüşme formu yaklaşımına göre yapılmıştır. Bu görüşme türünde amaç benzer konular hakkında, değişik insanlardan aynı tür bilgilerin alınmasıdır. Bu görüşme tarzında görüşmeci, önceden hazırladığı konu ve alana sadık kalarak hem önceden hazırlanmış soruları sorma, hem de bu sorular konusunda daha ayrıntılı bilgi alma amacıyla ek sorular sorma özgürlüğüne sahiptir (Yıldırım ve Şimşek, 2004).

Benzer Belgeler