• Sonuç bulunamadı

2.4.1. Öğretime Yönelik Özyeterlik İnancı İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Özyeterlik inançları son yirmi yılda, özellikle öğretmen eğitimi alanında çalışan uzmanların önemli çalışma konularından biri olmuştur. Türkiye’de ise, bu alanda yapılan çalışmaların çok yakın bir geçmişi olduğu görülmektedir.

Özyeterlik alanında yapılan çalışmalar çoğunlukla matematik özyeterliği, fen bilgisi özyeterliği, duygusal özyeterlik, akademik özyeterlik, sosyal özyeterlik gibi alanlara odaklanmaktadır. Bu doğrultuda akademik özyeterlik “bireylerin önceden planlanmış eğitim başarılarına ulaşabilmeleri için gerekli olan eylemleri organize edebilme ve bu eylemleri gerçekleştirebilme kapasiteleri hakkındaki yargıları” (Bandura, 1997; Zimmerman, Bandura ve Martinez-Pons, 1992; Schunk, 1991; Akt. Akbaş ve Çelikkaleli, 2006) olarak tanımlanmıştır. Akademik özyeterlik ile ilgili yapılan araştırmaların üç kategoride ele alındığı görülmektedir (Pajares, 1997; Akt. Akbaş ve Çelikkaleli, 2006). Bunlar, özyeterlik inancının akademik başarıları ve performans üzerindeki etkileri ile ilgili araştırmalar, özyeterlik inancının alan tercihi ve meslek seçimine olan etkisini konu alan araştırmalar ve öğretmenlerin özyeterlik inançları ile öğretimde gerçekleştirdikleri uygulamalar ve farklı öğrenci ürünleri arasındaki ilişkiyi konu alan araştırmalardır (Akbaş ve Çelikkaleli, 2006).

Öğretmenlerin özyeterliği hakkında yapılan çalışmalar, genel olarak özyeterlik inançlarını araştırmaya odaklanmış olmasına rağmen, özyeterlik inancı özel öğretim durumuna dayandığından, son yıllarda özel alanlardaki özyeterlik inançları da araştırılmaktadır. Öğretmenlerin genel özyeterlik inançları, belirli bir alandaki eğitimi verme yeteneklerine ilişkin inançlarını yeterince yansıtmayabileceğinden, bunun yanı sıra, öğretmenlerin özel alanlardaki özyeterliğinin saptanması da önem taşımaktadır. Örnek vermek gerekirse, fen ve biyoloji öğretimi ve bilgisayar kullanma gibi özel alanlardaki özyeterliklerinin incelenmesi ele alınabilir. Riggs ve Enochs (1990), fen öğretimi özyeterlik

inançlarına ilişkin spesifik bir ölçünün, fen eğitimi davranışının daha yetkin bir göstergesi olabileceğini belirtmişler ve öğretmenin inanç sistemlerini fen dersindeki davranış örüntülerinin olası nedeni olarak ele almışlardır. Türkiye’de de fen alanında yapılan hem ölçek uyarlama, hem de özyeterliği belirleme çalışmaları bulunmaktadır (Bıkmaz, 2002; Özkan vd., 2002; Savran ve Çakıroğlu, 2003; Akt. Yılmaz, Köseoğlu, Gerçek ve Soran, 2004). Öğretmenlerin biyoloji öğretimini etkili ve verimli bir şekilde yapabileceklerine ve öğrencinin başarısını arttırabileceklerine yönelik kendi yetenekleri hakkındaki yargı ve inançları olarak tanımlanan biyoloji öğretimi özyeterlik inancı da, çeşitli araştırmalarla incelenmektedir (Yılmaz, Köseoğlu, Gerçek ve Soran, 2004).

Bu çalışmaların yanı sıra bilgisayar özyeterlik algısı (Akkoyunlu ve Kurbanoğlu, 2003; Akkoyunlu ve Orhan, 2003; Aşkar ve Umay, 2001; Kurbanoğlu ve Akkoyunlu 2002), ölçek çalışmaları (Aşkar ve Dönmez, 2004; Bıkmaz, 2002; Bıkmaz, 2002; Işıksal ve Aşkar, 2003; Yılmaz, Köseoğlu, Gerçek ve Soran, 2004), bir öğretim tekniğinin özyeterlik algısına ve akademik başarıya etkisi ( Kaptan ve Korkmaz, 2001; Koray, Yaman ve Altunçekiç, 2004), özyeterlik düzeyi (Ekici, 2004; Tekkaya, Çakıroğlu ve Özkan, 2002; Usluel, Koçak ve Seferoğlu, 2004), özyeterlik ile sınıf yönetimi ilişkisi (Savran ve Çakıroğlu, 2003), öğretmen özyeterliği (Yavuz ve Koç, 2002; Yılmaz, Köseoğlu, Gerçek ve Soran, 2004) vb. konular üzerinde de çalışmalar yapılmıştır (Akt. Ekici, 2005).

Öğretmenlerin özyeterlik inançlarının; cinsiyete, yaşa, akademik başarıya, mezun olunan lise türüne, öğrenim gördükleri sınıf düzeyine, mezun olunan lisenin yerleşim birimine vb. faktörlerle farklılık gösterip göstermediğini araştıran çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara birkaç örnek vermek gerekirse:

Gerçek, Yılmaz, Köseoğlu ve Soran (2006), “Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Öğretmen Adaylarının Bilgisayarla İlgili Özyeterlik İnançlarının İncelenmesi” adlı çalışmalarında öğretmen adaylarının bilgisayarla ilgili özyeterlik inançlarının düşük olduğunu tespit etmişlerdir. Öğretmen adaylarının yaşı, cinsiyeti, sınıfı, bilgisayar erişim koşulları, bilgisayar kullanma deneyimleri ve bilgisayar kulanım sıklıkları, ne

kadar zamandır bilgisayar kullandığına, ailede bilgisayar kullanan birinin olup olmamasına göre incelendiğinde anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bu durum öğretmen adaylarının ne özel ne de öğrenim yaşantılarında bilgisayarla olan ilişkilerinin onların bilgisayar özyeterlikleri üzerine etki gösterecek düzeyde olmadığını düşündürmektedir.

Altunçekiç, Yaman ve Koray (2005), “Öğretmen Adaylarının Özyeterlik İnanç Düzeyleri ve Problem Çözme Becerileri Üzerine Bir Araştırma ( Kastamonu İli Örneği)” adlı çalışmalarında, farklı anabilim dallarında eğitim gören öğretmen adaylarının problem çözme ve fen öğretimine yönelik inanç düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp, farklılaşmadığını belirlemek istemişlerdir. Araştırma sonucunda, fen bilgisi, sınıf öğretmenliği ve matematik öğretmenliğinde okuyan öğrencilerin fen öğretimine yönelik özyeterlik inançlarının anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Bunun temel nedeni, fen bilgisi öğretmen adaylarının derslerini ağırlıklı olarak fen bilgisi alanından görmeleri ve mesleğe atıldıklarında bu alanın öğretmeni olma düşüncesidir. En az özyeterlik düzeyi ise sınıf öğretmeni adaylarında bulunmuştur. Matematik öğretmeni adaylarının yan alanlarının fen olmasından dolayı kendilerini “katılıyorum” düzeyinde yeterli görmüşlerdir.

Alabay (2006), “İlköğretim Okulöncesi Öğretmen Adaylarının Fen İle İlgili Özyeterlik İnanç Düzeylerinin İncelenmesi” adlı çalışmasında öğretmen adaylarının fene yönelik özyeterlik inanç düzeylerinin yüksek çıktığını tespit etmiştir. Araştırma sonucunda;

- Özyeterlik inancıyla yaş arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

- Fene yönelik özyeterlik inanç düzeylerinin sınıflarla anlamlı bir biçimde farklılaştığı görülmektedir. 1. sınıfta öğrenim gören öğretmen adaylarının diğer üst sınıflarda okuyan öğretmen adaylarına göre daha düşük özyeterlik düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır.

- Özyeterlik inancıyla mezun olunan lise türüne göre anlamlı bir farklılık görülmemektedir.

- Özyeterlik inanç düzeyinin, öğrencilerin genel not ortalaması ile anlamlı biçimde farklılaştığı tespit edilmiştir.

Morgil, Seçken ve Yücel (2004), “Kimya Öğretmen Adaylarının Özyeterlik İnançlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi” adlı çalışmalarında kimya öğretmen adaylarının, ders ortamındaki aktiviteleri ile ilgili endişeler taşıdıkları, kimya dersinin anlatılması sırasında kendilerine çok güvenmedikleri, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği koşulları taşımadıklarını düşündükleri ve ders sırasında öğretmen-öğrenci iletişimsizliği içinde olma korkusu yaşadıklarını tespit etmişlerdir. Verilerin analizi sonucunda kimya öğretmen adaylarının özyeterlik inançlarıyla cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunduğu saptanmıştır. Erkek öğretmen adaylarının özyeterlik inançları bayan öğretmen adaylarına göre daha yüksektir. Kimya öğretmen adaylarının özyeterlik inançları ile kimyaya ilişkin tutumları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Olumlu tutum geliştiren öğretmen adaylarının, özyeterlik inançlarının da yüksek olduğu tespit edilmiştir. Okudukları bölümü üniversite sınavında tercih etme sıraları ile özyeterlik inancı arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.

Üredi ve Üredi (2005), “Sınıf Öğretmeni Adaylarının Cinsiyetlerine, Bulundukları Sınıflara ve Başarı Düzeylerine Göre Fen Öğretimine İlişkin Özyeterlik İnançlarının Karşılaştırılması” adlı çalışmalarında, 4. sınıfa devam eden öğretmen adaylarının fen öğretimine ilişkin özyeterlik inancının 3. sınıfa devam eden öğretmen adaylarından daha yüksek olduğunu belirtmiş, bayan öğretmen adaylarının erkek öğretmen adaylarına göre daha yüksek düzeyde özyeterlik inancına sahip olduğunu ortaya koymuşlardır. Ayrıca sonuçlar, başarı düzeyi yüksek olan öğretmen adaylarının başarı düzeyi düşük olan öğretmen adaylarına göre daha yüksek düzeyde fen öğretiminde özyeterlik inancına ve sonuç beklentisine sahip olduklarını göstermiştir.

Yaman, Koray ve Altunçekiç (2004), “Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Özyeterlik İnanç Düzeylerinin İncelenmesi Üzerine Bir Araştırma” adlı çalışmalarında fen bilgisi öğretmenliği anabilim dalında eğitim gören öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik özyeterlik inanç düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonucunda:

- 3 farklı orta öğretim türünden ( genel lise, yabancı dil ağırlıklı lise, meslek lisesi) mezun olan öğretmen adaylarının özyeterlik inançlarının anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca meslek lisesinden mezun olan öğretmen adaylarının diğer lise türlerine göre özyeterlik inançları daha yüksektir. Bu liseden mezun olan öğrenciler, öğretmenliğe yönelik formasyon bilgisini lise eğitimden itibaren görmektedirler. Bu nedenle kendilerini eğitim öğretim konusunda daha yeterli görmektedirler. Fakat ortaya çıkan sonuç anlamlı değildir.

- Cinsiyetle özyeterlik arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.

- Sınıf düzeyi ile özyeterlik arasında anlamlı bir fark vardır. Bulgulara göre 4. sınıf öğrencileri en yüksek özyeterlik algısına sahipken, 2. sınıf öğrencileri en düşük özyeterlik inancına sahip olduğu tespit edilmiştir.

Akbaş ve Çelikkaleli (2006) “Sınıf Öğretmeni Adaylarının Fen Öğretimi Özyeterlik İnançlarının Cinsiyet, Öğrenim Türü ve Üniversitelerine Göre İncelenmesi” adlı çalışmalarını 6 üniversitenin sınıf öğretmenliği programı 4. sınıf öğrencisinden oluşan toplam 491 sınıf öğretmeni adayına uygulamışlardır. Araştırma sonucunda, sınıf öğretmeni adaylarının özyeterlik inançlarının cinsiyetlere göre farklılaşmadığı; sonuç beklentilerinin ise cinsiyetlere göre farklılaştığı bulunmuştur. Sonuç beklentisi kadınlar lehine istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde yüksek çıkmaktadır. Özyeterlik ve sonuç beklentisi açısından öğretmen adaylarının öğrenim türleri ( I. ve II. öğretim) açısından anlamlı bir fark görülmemiştir. Sınıf öğretmeni adaylarının fen öğretimine ilişkin özyeterlik inançlarının ve sonuç beklentilerinin üniversitelere göre farklılaştığı görülmektedir.

Çoban ve Sanalan (2002), “Fen Bilgisi Öğretimi Dersinde Özgün Deney Tasarım Sürecinin Öğretmen Adayının Özyeterlik Algısına Etkisi” adlı çalışmalarının amacı sınıf öğretmeni adaylarında özgün deney tasarımının fen öğretimi özyeterlik inancı üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırmanın yöntemi, kontrol gruplu deneysel desendir. Öğretmen adayları 2 gruba ayrılmıştır. Birinci gruptan özgün deneyler tasarlamaları istenmiş, ikinci grup ise kontrol grubu olarak seçilmiş ve verilen deneyleri yapmaları istenmiştir. Ön test son test modeli

uygulanmış ve 2 grup arasındaki özyeterlik inançları arasındaki farklar bulunmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda, deney grubunun özyeterlik inancı, kontrol grubununkinden daha fazladır. Öğrencilerin sistematik ve organize bir şekilde özgün fen bilgisi deney etkinliklerini üretmelerinin onların fen bilgisi öğretimi konusundaki algılarını olumlu yönde değiştirdiği bulunmuştur.

Kayhaoğlu ve Yangı (2007), “İlköğretim Öğretmen Adaylarının Mesleki Özyeterliklerine İlişkin Görüşleri” adlı çalışmalarında, Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan aday öğretmenlerin mesleki yeterlilik düzeylerinin kendi görüşlerine göre ortaya konulması ve böylece öğretmenlik mesleği açısından önemli bazı sorunların belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, aday öğretmenlerin mesleğe atılmadan önce öğretmenlik mesleğine yönelik özyeterlikleri, cinsiyet, bölüm, öğretim şekli, mezun olunan lise türü ve sınıf düzeyi değişkenleri bakımından incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları;

- Cinsiyet: Mesleki özyeterlikle ilgili olarak anket maddelerine verilen cevapların bayanlarda ve erkeklerde aynı düzeyde olduğu söylenebilir. Her iki cinsiyette kendini oldukça yeterli görmektedirler.

-Okudukları Bölüm : Fen bilgisi öğretmenliğindeki aday öğretmenlerin, sınıf öğretmenliği ve matematik öğretmenliği bölümündeki aday öğretmenlere göre kendilerini daha yeterli gördükleri anlaşılmaktadır.

-Öğrenim Türü: İkinci öğretimde okuyan öğretmen adayları mesleki bakımdan kendilerini daha yeterli görmektedirler.

- Sınıf Düzeyi: 2. sınıftaki aday öğretmenler, diğer sınıf düzeylerine göre kendilerini daha yeterli görmektedirler.

- Mezun olunan lise türü: meslek lisesi mezunu aday öğretmenlerin diğer lise mezunu aday öğretmenlere oranla özyeterlikleri en düşük düzeyde çıkmıştır.

Önen ve Öztuna (2005), “Fen Bilgisi ve Matematik Öğretmenlerinin Özyeterlik Duygusunun Belirlenmesi” adlı çalışmalarının amacı, ilköğretim okullarında çalışan fen bilgisi ve matematik öğretmenlerinin özyeterlik duygusunun onların mesleki kıdemlerine göre nasıl değiştiğini tespit etmektir. Araştırmanın sonuçları şu şekildedir:

- Alanda görev yapan öğretmenlerin özyeterlik duyguları mesleğe başladıkları ilk yıl biraz düşüş gösterip daha sonra artışa geçmektedir.

- Araştırmaya katılan fen bilgisi ve matematik öğretmenlerinin vermiş oldukları cevaplar doğrultusunda öğretmenlerin;

• Derste uygulanması gereken metot ve teknikleri bilme, • Öğretim basamaklarını uygulama,

• Konuyla ilgili kavramları yeterli derecede bilme konularında kendilerine güvendikleri;

• Derste uygulanan farklı metot ve tekniklerin öğrenci başarısını etkileyeceği, • Etkili bir öğretimin öğrenci başarısını etkileyeceği,

• Öğretmenlerin göstereceği performansın öğrenci başarısını etkileyeceği, düşüncesinde oldukları ve sorumluluk duygusu taşıdıkları söylenebilir.

Buna göre araştırmaya katılan fen bilgisi ve matematik öğretmenlerinin mesleki bakımdan kendilerine güvendikleri ve sorumluluk aldıkları tespit edilmiştir.

Akkoyunlu ve Orhan (2003), “ Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanma Özyeterlik İnancı İle Demografik Özellikleri Arasındaki İlişki” adlı çalışmalarında farklı deneyimlere sahip olarak Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümüne gelen öğrencilerin bilgisayar kullanma özyeterlik inancı ile cinsiyetleri, yaşları gibi demografik özellikleri ile mezun oldukları lise ve tercih sıraları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları;

- Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölümü son sınıf öğrencilerinin bilgisayar konusunda kendi becerilerine olan inançlarının yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.

- Öğrencilerin, bilgisayar kullanma özyeterlik inancı ölçeğinden elde edilen puan ortalamaları cinsiyete göre incelendiğinde kız ve erkek öğrencilerin bilgisayar kullanma özyeterlik inançları temel bilgisayar becerileri açısından ele alındığında anlamlı bir farklılık bulunmazken, üst düzey bilgisayar

becerileri açısından ele alındığında erkekler lehine anlamlı bir fark bulunmuştur.

- Bilgisayar kullanma özyeterlik inancı yaşa göre incelendiğinde ise öğrencilerin bilgisayar kullanma özyeterlik inançlarının yaşları büyüdükçe artış gösterdiği görülmüştür. Bu sonuç da öğrencilerin yaşı ilerledikçe deneyimlerinin de artması ile açıklanabilmektedir.

- Araştırmanın belki de en dikkat çekici sonucu, bilgisayar kullanma özyeterlik inancı ölçeğinden elde edilen ortalamaların mezun oldukları okul türüne göre öğrencilerin meslek liselerinin bilgisayar bölümünden ve genel liselerden mezun olan öğrencilerin lehine farklılık göstermiş olmasıdır.

2.4.2. Öğretime Yönelik Tutum İnancı İle İlgili Araştırmalar

Ülkemizde fen öğretimine ilişkin tutumları araştıran çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda genellikle öğretmenlerin fen bilgisi dersine ve öğretimine karşı olumlu bir tutum içinde oldukları görülmektedir. Türkmen ve Bonnstetter (1999), Türkiye’deki fen öğretmenleri için Moore ve Foy (1997) tarafından geliştirilen fen öğretimi tutum ölçeğini kullanarak Türkiye’nin değişik bölgelerinde görev yapan farklı mesleki tecrübelere sahip 612 öğretmen üzerinde yaptıkları çalışmada, bu öğretmenlerin hem fen bilimlerine hem de fen öğretimine karsı olumlu bir tutum içinde oldukları sonucuna ulaşmışlardır. Benzer bir başka çalışmada, Özkan ve arkadaşları (2002), fen bilgisi öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik genel olarak olumlu tutum geliştirdikleri sonucuna varmışlardır. Bu çalışmada, katılımcıların %91’i fen dersinde öğretmenin önemli olduğuna inanmaktadır. Fen Bilgisi öğretmen adaylarının %78’i fen dersini öğretirken kendini rahat hissedeceğini, %84’ü ise örgencilerinin fen bilgisine karşı ilgilerini artırabileceğini düşünmektedirler. Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun fen derslerinde yer alan laboratuar çalışmalarına yönelik olumlu tutumları olduğu saptanmıştır. Örneğin, adayların %81’i deneye dayalı fen programında çalışmanın ilgilerini çektiğini belirtmiştir. Yine adayların %84’ü fen öğretirken laboratuar çalışmaları ve basit aktiviteler yapmaktan ve deney düzenekleri (%77) kurmaktan

zevk alacaklarını belirtmiştir. Başka bir deyişle, öğretmen adaylarımızın büyük bir çoğunluğu fen bilgisi dersini etkili bir şekilde öğretebileceğine ve bunun sonucunda da öğrenci başarısını artırabileceğine inanmaktadır (Türkmen ve Bonnstetter, 1999; Moore ve Foy, 1997; Özkan ve ark., 2002; Akt. Özden, Kara ve Tekin, 2008).

Huinker ve Madison’un (1997) fen bilgisi eğitimi alanında yaptıkları çalışma, Bozdoğan ve arkadaşlarının (2005) yaptığı çalışma sonuçlarıyla paralellik göstermektedir; öğretmenlerin fen bilgisi ve fen bilgisi öğretimine karşı tutum ile inançlarının onların fen bilgisi öğretimindeki davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı görülmüştür. Yine Huinker ve Madison’un (1997) yaptıkları çalışmayı destekleyen diğer çalışmalarda da öğretmenlerin fen öğretimi hakkında geliştirdikleri tutum ve inançların, fen öğretimini etkileyen önemli faktörler olduğunu vurgulamaktadır (Stepans ve McCormack, 1985; Wenner, 1993; Stevens ve Wenner, 1996; Akt. Özden, Kara ve Tekin, 2008).

İpek ve Bayraktar (2004) öğretmen adaylarının fen ve sosyal bilimlerine yönelik tutumlarını araştırmışlar ve fen bilimlerine yönelik daha olumlu tutum sergilediklerini belirlemişlerdir. Ayrıca Altınok’a göre (2004), sınıf öğretmenlerinin fen bilgisi öğretimine yönelik tutumlarına ilişkin öğrencilerin algıları, onların Fen Bilgisi dersine yönelik tutumlarını ve başarı güdülerini etkilemektedir (İpek ve Bayraktar, 2004; Altınok, 2004; Akt.Tekbıyık ve İpek, 2007).

Kara, Özden ve Tekin (2008), “Öğretmen Adaylarının Fen Bilgisi Öğretimi Dersine İlişkin Tutumları” adlı çalışmalarında, yarının öğretmenleri olacak eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği üçüncü sınıf öğrencilerinin fen bilgisi öğretimi dersine ilişkin tutumlarının belirlenmesini amaçlamışlardır. Bu doğrultuda eğitim fakültelerinin ikinci döneminde yürütülen fen bilgisi öğretimi dersinde, araştırmacılar tarafından hazırlanan “Fen Bilgisi Öğretimi Dersine İlişkin Tutum Ölçeği” dönemin başında ve sonunda ön-son tutum ölçeği seklinde uygulanmıştır. Araştırmada öğretmen adaylarının fen bilgisi öğretimi dersine ilişkin tutumları belirlenerek, bu tutumların dersin öğrenilmesine etkisi üzerinde durulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre fen bilgisi öğretimi dersinin öğretmen adaylarının yeni vizyon kazanmaları,

objektif ve bilimsel karar almaları ve müfredat programını anlamada etkili olduğu görülmektedir.

Türkmen (2002), “ Sınıf Öğretmenliği 1. Sınıf Öğrencilerinin Fen Bilimleri ve Fen Bilgisi Öğretimine Yönelik Tutumları” adlı çalışmasının sonucunda öğrencilerin cinsiyet, yaş, ÖSS puan yüzdesi, orta öğretimde aldıkları fen grubu ders sayısı, anne ve babanın eğitim durumu, yaşadıkları yerlerin nüfusları ve ailelerinin gelir durumlarına göre test edildiğinde; sınıf öğretmenliği öğrencilerinin fen bilimleri ve fen bilgisi öğretimine yönelik tutumlarından sadece yaşadıkları yerlerin nüfus durumuna göre istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.

Tekbıyık ve İpek (2007), “Sınıf Öğretmeni Adaylarının Fen Bilimlerine Yönelik Tutumları ve Mantıksal Düşünme Becerileri” adlı çalışmalarında biri Mantıksal Düşünme Becerisi Testi, diğeri Fen Bilimlerine Yönelik Tutum Ölçeği olmak üzere iki farklı veri toplama aracı kullanarak sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine yönelik tutumları ile mantıksal düşünme becerilerinin belirlenmesini amaçlamışlardır. Veri analizi sonucunda, sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine yönelik tutumları ile mantıksal düşünme becerileri arasında pozitif yönde korelasyonel bir ilişki olduğu; sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine yönelik tutumları ile mantıksal düşünme becerilerinin adayların cinsiyetlerine, öğrenim görmekte oldukları sınıflara ve lise mezuniyet alanlarına bağlı olarak anlamlı şekilde farklılaştığı gözlenmiştir.

Köseoğlu ve Soran (2006), “Biyoloji Öğretmenlerinin Araç-Gereç Kullanımına Yönelik Tutumları” adlı çalışmalarında orta öğretim biyoloji öğretmenlerinin araç-gereç kullanımına yönelik tutumları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda, araştırmaya katılan biyoloji öğretmenlerinin araç-gereç kullanımına yönelik tutumları olumludur. Bu araştırmaya paralel olarak Namlu (1998)'e göre de öğretmenlerin ders araç-gereçlerine karşı tutumları genel olarak ortalamanın üzerindedir. Öğretmenlerin olumlu ve olumsuz tutuma sahip olmaları teknolojinin derslerde kullanılmasında önemli bir değişkendir. Araştırmada tutum üzerinde etkili olabileceği düşünülen değişkenler incelenmiştir. Biyoloji

öğretmenlerinin araç-gereç kullanımına yönelik tutum ölçeğinden aldıkları puanlar cinsiyete göre karşılaştırıldığında kadınların ve erkeklerin puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir. Meslek kıdemlerine göre yapılan karşılaştırmada 0-10 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin, 11-20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin ve 21 yıl üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Öğretmenlerin mezun oldukları okullara göre tutum ölçeği puanları incelendiğinde eğitim fakültesi, fen fakültesi, eğitim enstitüsü ve eğitim ön lisans mezunu öğretmenler arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Öğretmenlerin araç-gereç kullanımına yönelik tutumları eğitimleri sırasında araç- gereç kullanımı ile ilgili ders alıp almamalarına göre karşılaştırıldığında ders alanlar ve almayanların puanları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. Öğretmenlerin araç- gereç kullanımına yönelik tutum ölçeğinden aldıkları puanlar hizmet içi eğitim kursuna katılıp katılmamalarına göre karşılaştırıldığında katılanlar ve katılmayanların aldıkları puanlar arasında anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir (Köseoğlu ve Soran, 2006).

Ekici (2002), “Biyoloji Öğretmenlerinin Laboratuar Dersine Yönelik Tutum Ölçeği (BÖLDYTÖ)” adlı çalışmasında biyoloji öğretmenlerinin laboratuar dersine ilişkin tutumlarını belirleyen Likert tipi geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmeyi

Benzer Belgeler