• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde Türkiye’de ve yurtdışında hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin istenmeyen davranışları üzerine yapılmış çalışmalara yer verilmiştir.

Batu ve Özen’in (1997), ilköğretim öğretmenlerinin sınıf kontrolüne ilişkin yaptıkları bir çalışmada öğretmenlerin problem davranışları, karşı davranışı pekiştirme, sözel uyarma, fiziksel ceza verme, etkinlikten men etme ve sınıftan dışarı çıkarma gibi tepkisel (davranış sonrası tepkiler) yöntemlerle azaltmaya çalıştıkları görülmektedir. Öğretmenlerden hiçbirisi problem davranışları azaltmak amacıyla sınıf kurallarının belirlenmesi ve öğretilmesi ya da diğer önleyici yöntemleri kullanarak kontrol etmeye çalıştıklarını belirtmemişlerdir (Sucuoğlu, Ünsan ve Özokçu, 2004, s.56).

Sadık (2000), “İlköğretim 1. aşama sınıf öğretmenlerinin sınıfta gözlemledikleri problem davranışlar”ı hakkında Adana ilinde bir araştırma yapmıştır. Araştırma, Yüreğir ve Seyhan ilçelerinden tesadüfi küme örnekleme yöntemi ile seçilen 19 ilköğretim okulunda görev yapan 321 sınıf öğretmeniyle yapılmıştır. Öğretmenler, genellikle problem davranış olarak öğrencilerin kişiye ve eşyalara karşı saldırganlık içeren davranışları belirtmiştir. Bunun yanı sıra kısmen problem davranış olarak; sağa-sola bakınmak, ders dışında başka bir işle uğraşmak vb. davranışları belirtmiştir. Öğretmenlerin en sık karşılaştığı problem davranışlar, verilen görevleri yapmamak, sınıfta bir şeyler yemek ve ders dışında bir işle uğraşmaktır. Öğretmenlerin en ciddi gördüğü problem davranışlar ise hırsızlık, arkadaşlarıyla kaba ve küfürlü konuşmaktır. Yönetim açısından en zor olarak nitelendirilen öğrenci davranışları da hırsızlık, öğretmenin ve arkadaşlarını sözünü keserek konuşmak ve saldırganlıktır. Sınıflarda ortalama 5 öğrencinin sorunlu olduğu ve bu öğrencilerin ağırlıklı olarak erkekler olduğu belirtilmiştir.

49

Ağaoğlu (2001), sınıf öğretmenlerinin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları ve bu davranışların nedenlerine ilişkin görüşleri ile davranışları önleme yöntemlerini araştırmıştır. Arkadaşını şikâyet etme, arkadaşına bağırma, gereksiz gürültü yapma, derste izinsiz konuşma gibi öğrenci davranışlarının, öğretmenin bazı olumsuz tutum ve davranışları ile öğrencilerin kişisel özelliklerinden kaynaklandığını açıklayan Ağaoğlu, öğretmenlerin olumlu disiplini az, cezayı çok kullandıkların belirlemiştir (Sucuoğlu, Ünsan ve Özokçu, 2004, s.57).

Karaarslan (2006), “İlköğretim okulları yöneticilerinin ve öğrencilerin öğretmenlerde gözlemledikleri istenmeyen davranışlar” hakkında Ankara ilinde bir araştırma yapmıştır. Araştırma, ilköğretim okullarında görev yapan branş öğretmenlerinin göstermiş olduğu istenmeyen davranışları yönetici ve öğrenci görüşlerini alarak belirlemeyi amaçlamıştır. Tarama modelinde yapılan araştırma, Beypazarı ilçesindeki 16 resmi ilköğretim okulunda görev yapan 32 yönetici ve 330 öğrenci örneklemi ile yapılmıştır. Yönetici anketi 47, öğrenci anketi ise 55 maddededir. Araştırmaya göre öğrenciler en fazla gözlenen öğretmenlerin istenmeyen davranışlarının, dersleri sürekli kendisinin anlatması, ders işlerken görsel ve işitsel teknolojik araçlardan faydalanmaması ve dersi işlerken fıkra, hikaye, anı vb. etkinlikleri kullanmadan anlatması olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca erkek öğrenciler kız öğrencilere, 8. sınıflar 6. sınıflara göre öğretmenlerin daha çok istenmeyen davranışı olduğunu belirtmiştir.

Banfield, Richmond ve McCroskey (2006), öğretmen davranışlarının, öğretmen güvenilirliği üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırmacılar, dört deneysel katılımcı grubuna “Öğretmenlik Güvenilirlik Ölçeği” uygulamışlardır. Ölçeğin ilk iki sorusunda, öğretmenin olumsuz davranışlarının öğrenci davranışları üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Katılımcılar, bu sorulara verdikleri yanıtlarla, öğretmenlerin olumsuz davranışlarının öğrenci üzerinde önemli bir etkisi olduğunu ifade etmiştir. Katılımcılar, “saldırganlık” kapsamında değerlendirilen öğretmen davranışlarının öğrenciyi en çok etkileyen davranış olduğunu belirtirken, yöneltilen diğer sorularda, öğretmenlerin olumsuz davranışlarının, öğretmene karşı duyulan güvenin azalmasına ve öğretmenin yetersiz olarak değerlendirilmesine sebep olduğunu ifade etmişlerdir.

Balay ve Sağlam (2008), “Sınıf İçi Olumsuz Davranışlara İlişkin Öğretmen Görüşleri” hakkında Şanlıurfa ilinde bir araştırma yapmıştır. Bu araştırma il merkezindeki ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenleri kapsamaktadır. Araştırmada kullanılmak üzere bir

50

“Sınıf İçi Olumsuz Davranışlar Anketi” geliştirilmiştir. Araştırmaya katılan 321 öğretmenden elde edilen verilere göre en fazla gözlenen davranışların; karşıdakinin sözünü yarıda kesme, izinsiz konuşma/fısıldaşma, derse geç gelme, izinsiz ayağa kalkma/sınıfta dolaşma ve sırada yayılarak oturma olduğu, en az gözlenen davranışların; cep telefonuyla meşgul olma, derste gazete veya magazinler okuma, derste uyuma, dersle ilgili olmayan materyaller bulundurma ve yerinden erken kalkma/dersten erken ayrılma olduğu belirtilmiştir. Sınıf içi olumsuz davranışlara ilişkin öğretmen görüşleri, değişkenlere göre anlamlı şekilde farklılık göstermemiştir. Öğretmenlerin sınıf içi olumsuz davranışlara ilişkin görüşleri onların eğitim düzeylerine göre anlamlı şekilde farklılık göstermiş, ön lisans düzeyinde eğitim almış öğretmenlerin sınıf içi olumsuz davranışlara ilişkin görüşleri, lisansüstü eğitim almış olanlardan daha yüksek bulunmuştur.

Bursalı-Büyükkibar (2009), Ankara ilinde “İlköğretim 5. sınıf öğrencilerinin sınıf öğretmenlerinde gözlemledikleri istenmeyen davranışlar” başlıklı bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya ilköğretim okullarında görev yapan sınıf öğretmenlerinin istenmeyen davranışları, 5.sınıf öğrenci görüşleri dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Tarama modelinde yapılan araştırmanın evrenini, 2008-2009 eğitim öğretim yılında Altındağ ilçesindeki 61 kamu ilköğretim okulundaki eğitim gören 6000 beşinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Örneklemi, 363 öğrenciden oluşan araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilen anket kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin en az yaptığı istenmeyen davranışlar, öğrenciye adıyla hitap etmemesi, sınıfta hep aynı yerde durması, sınıfta etkinlikler yaparken sınıfta dolaşarak yapılanları izlememesi ve sınavlardaki, sınıf-içi etkinliklerdeki ya da ödevlerdeki eksiklikleri ve yanlışları düzeltmemesidir. Bunun yanı sıra erkek öğrenciler, kız öğrencilere göre öğretmenlerin daha fazla istenmeyen davranış gösterdikleri yönünde değerlendirmede bulunmuştur. Ayrıca kadın ve erkek öğretmenlerin istenmeyen davranışları arasında anlamlı bir fark çıkmadığı belirtilmiştir.

Korkmaz (2009), “İlköğretim okulları 5. sınıf, sınıf öğretmenlerinin istenmeyen sınıf içi davranışlarına ilişkin öğrenci görüşleri” hakkında Düzce ilinde bir araştırma yapmıştır. Nitel bir çalışma olan araştırmada, yapılandırılmış görüşme tekniğiyle veriler toplanmış ve içerik analiziyle analiz edilmiştir. Çalışma grubunu, il merkezindeki 14 ilköğretim okulundan ders başarısına göre seçilen 62 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma sonuçlarına göre; sosyo- ekonomik düzey ile öğretmenlerin lakap takma davranışları arasında, sosyo-ekonomik durumu ile öğretmenlerin esprili olmaları, kızıp bağırmaları, dersleri eğlenceli işlemeleri,

51

öğrencileri eleştirmeleri ve aşağılamaları arasında ters bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Bunların yanı sıra araştırma,

 Öğretmenlerin daha çok disiplini bozanlara, saygısız davrananlara, arkadaşlarına kötü söz söyleyenlere, yaramazlık yapanlara ve ödev yapmayanlara kızıp bağırdıkları,

 Öğretmenlerin bazen öğrencileri birbirleriyle karşılaştırdıkları ve öğrencilerin bu konudan genellikle rahatsızlık duydukları,

 Sınıfların kalabalık olması ve ders sürelerinin kısa olmasından dolayı öğretmenlerin herkese söz hakkı veremediği,

 Öğretmenlerin ikinci tür pekiştireçleri daha sık kullandığı, ödülü ders başarısına göre verdiği,

 Öğretmenlerin birinci tür cezayı daha çok tercih ettiği ve öğrencilerin sosyo- ekonomik durumuna göre fiziksel ceza almaları arasında ters bir ilişki olduğu,

 Öğretmenlerin en fazla ders işlerken konuşanları, dersi dinlemeyenlere, kavga edenlere, ödev yapmayanlara ceza verdiği,

 Öğretmenlerin ceza olarak öğrencileri ayakta ve tek ayaküstünde bekletme ve fazladan ödev verme cezaları uyguladığı ve

 Öğretmenlerin en fazla kötü söz söyleyenlere, kavga edenlere ve öğretmeni kızdıranlara dayak attığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sezgin ve Duran (2010), “İlköğretim okulu öğretmenlerinin öğrencilerin istenmeyen davranışlarına yönelik önleme ve müdahale yöntemleri” hakkında Ankara ilinde bir araştırma yapmıştır. Tarama modelinde tasarlanan bu araştırmaya ilköğretim okullarında görev yapan 249 öğretmen katılmıştır. Araştırmaya göre öğretmenleri istenmeyen öğrenci davranışlarıyla karşılaşma ve bu davranışlara yönelik müdahale yöntemlerini kullanma düzeylerinde cinsiyet, branş ve eğitim düzeyi değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar olmadığı sonucu çıkmıştır. Bunun yanı sıra, kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere ve branş öğretmenlerinin de sınıf öğretmenlerine göre önleyici stratejileri daha fazla kullandıkları sonucuna varılmıştır. Araştırmanın sonuçları kıdemi daha az olan öğretmenlerin istenmeyen davranışlara yönelik önleyici stratejileri daha fazla kullandıklarını ortaya koymuştur.

Sun ve Shek (2011), “Student classroom misbehavior: an exploratory study based on teachers' perceptions” hakkında Çin’in Hong Kong özel yönetim bölgesinde bir araştırma

52

yapmıştır. Araştırmacı, öğretmen görüşlerine başvurarak ortaokul ve lise öğrencilerinin en yaygın ve zorlayıcı istenmeyen davranışlarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. 12 öğretmenle yapılan görüşmede 17 adet istenmeyen davranış listesi oluşmuştur. Sonuçlar itibariyle en yaygın ve zorlayıcı davranışlar olarak; özensizlik, dikkatsizlik, hayalcilik ve tembellik olmuştur. Bunlardan sonra da sırayla başkalarıyla konuşma eğilimi gelişmiştir. En kabul edilemez, zorlayıcı davranışlar ise öğretmene karşı saygısız tutum, itaatsizlik, edepsizlik ve sözel saldırganlık olmuştur.

İnce (2011), “Sınıfta istenmeyen davranışlara karşı öğretmenlerin disiplin uygulamalarıyla ilgili ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin görüşlerinin incelenmesi” hakkında İstanbul ilinde bir araştırma yapmıştır. Nicel bir çalışma olan araştırma tarama modelinde düzenlenmiştir. Veriler, araştırmacının geliştirdiği kişisel bilgiler formu ve görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Araştırma, 6 ilçede toplam beş devlet, iki özel okuldaki öğrencilere uygulanmış, araştırmaya 902 öğrenci katılmıştır. Araştırma konusuyla ilgili öğrenci görüşleri, cinsiyet, anne eğitim durumu, baba eğitim durumu, ailenin gelir durumu, sınıf mevcudu, akademik başarı, anne mesleği, baba mesleği, okul türü, okulun bulunduğu ilçe değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:

 Öğrenci görüşlerinin, cinsiyete göre belirgin farklılık göstermediği,

 Anne ve babaların eğitim seviyesi yükseldikçe, sınıf disiplini ile ilgili öğrencilerin, çağdaş disiplin uygulamalarını benimseme oranlarının yükseldiği,

 Ailelerin gelir düzeyi yükseldikçe, sınıf disiplini ile ilgili öğrencilerin, çağdaş disiplin uygulamalarını benimseme oranlarının yükseldiği,

 Sınıfta istenmeyen davranışlara karşı öğretmenlerin disiplin uygulamalarıyla ilgili öğrenci görüşlerinin, sınıf mevcuduna göre değişiklikler gösterdiği, - Akademik başarı yükseldikçe, sınıf disiplini ile ilgili öğrencilerin, çağdaş disiplin uygulamalarını benimseme oranlarının yükseldiği,

 Sınıfta istenmeyen davranışlara karşı öğretmenlerin disiplin uygulamalarıyla ilgili öğrenci görüşlerinin, anne ve baba mesleklerine göre değişiklikler gösterdiği,

 Özel okulda öğrenim gören öğrencilerin devlet okulunda öğrenim gören öğrencilere göre, çağdaş disiplin uygulamalarını benimseme oranlarının daha yüksek olduğu,

53

 Sınıfta istenmeyen davranışlara karşı öğretmenlerin disiplin uygulamalarıyla ilgili öğrenci görüşlerinin, okulun bulunduğu ilçeye göre bazı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir.

Yüksel (2013). “Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetimi becerilerinin değerlendirilmesi” ile ilgili Afyon ilinde bir araştırma yapmıştır. Tarama modelinde yapılan araştırma, il merkezindeki 2 özel, 47 kamu ilköğretim okulunda görev yapan 392 öğretmenle yapılmıştır. Bunun yanı sıra Afyon Kocatepe Üniversitesi Sınıf Öğretmenliğinde öğrenim gören üçüncü ve dördüncü sınıfındaki 200 öğretmen adayın da örnekleme dâhil edilmiştir. Verileri toplamak için araştırmacının geliştirdiği “Sınıf Yönetimi Öğretmen Anketi” kullanılmıştır. İkinci veri toplama aracı ise yine araştırmacının geliştirdiği “Öğretmen Gözlem Formu”dur. Araştırma sonuçları itibariyle öğretmen ve öğretmen adaylarının görüşlerine göre, öğretmenlerin en yüksek ortalamanın “İletişim” becerisinde, gözlem sonucuna göre ise en yüksek ortalamanın “Zaman Yönetimi” becerisinde olduğu görülmüştür. Öğretmen ve öğretmen adaylarının görüşlerine ve gözlem sonuçlarına göre en düşük ortalamanın “Sınıfın Fiziksel Düzeni” boyutu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Tok ve Gengenç (2014), “Sınıf öğrencilerinin Türkçe öğretmenlerinde gözlemledikleri öğretme boyutundaki istenmeyen davranışlar” hakkında Gaziantep ilinde bir araştırma yapmıştır. Araştırma Şahinbey ilçesinde bulunan 6 ortaokuldaki 7. sınıf öğrencilerinin Türkçe öğretmenlerinde öğretme boyutundaki gözlemledikleri istenmeyen davranışları belirlemeyi amaçlamıştır. Verileri elde etmek için “İstenmeyen Öğretmen Davranışları Değerlendirme Anketi’ kullanılmıştır. Araştırma sonuçları itibariyle; erkek öğrenciler, kız öğrencilere göre Türkçe öğretmenlerinin öğretme boyutunda daha fazla istenmeyen davranış gösterdiklerini belirtmiştir. Öğrenciler, kadın öğretmenlerin daha fazla istenmeyen davranış gösterdiklerini belirtmiştir.

Billingsley (2013) yapmış olduğu deneysel çalışmasında yüz yüze ve Facebook üzerinden eğitim veren öğretmenlerin olumsuz davranışlarının öğrenciler üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırma verilerine göre öğretmenlerin olumsuz davranışlarının öğrencilerde bir etkileşime neden olduğu görülmüştür. Yüz yüze veya Facebook üzerinde verilen eğitimlerde, öğretmenlerin sergilemiş olduğu yetersizlik (yeterli bilgi/ alana hakimiyet), huzursuzluk, uyuşukluk (isteklilik / öğretim becerisi) ve saldırganlık davranışlarının öğrencilerin öğrenme algı ve motivasyonu ile duygusal öğrenmesini olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır.

54

Kara ve Kutay (2016), “Dil-davranış ilişkisi açısından ortaokul öğrencilerinin öğretmenlerinde gördüğü olumsuz söz ve davranışlar” adlı bir araştırma ele almıştır. Araştırmacılar, ders sürecinde öğretmenlerin olumsuz söz ve davranışlarını nicel yöntemle betimsel olarak incelenmiştir. Yapılan anket sonuçlarında hem erkek hem de kadın öğretmenlerin olumsuz söz ve davranışları tespit edilmiştir. Genel olarak araştırma sonuçlarına baktığımızda öğretmenlerin geri zekâlı, mal, hayvan, salak, tembel, kopyacı, hayvan herif, it, çakal, beyinsiz, kurt, serseri, öküz, zibidi, kazık, şerefsiz, dingil, büyüyünce adam öldürürsün, adamı çiy çiy yersiniz, çok kötü espriler yapmak, imansızlar, beyinsizler, ağza alınmayacak küfürler etmek, azman, lan, sizden hiçbir şey olmaz, Allah belanızı versin, nalet, akılsızlar, manyaklar, dinsizler, kâfirler, mal olsanız bu kadar aptal olmazsınız, eşek herifler, kâfir misiniz?, tembeller, deli, biraz aklın olsaydı derse katılırdın, beyninin ufak olduğunu göstermemeye çalış, senin ders çalıştığın belli değil, sınıf ahır gibi kokuyor, 4 kişiyle ders işliyorum, diğerleriyle işlemiyorum, aptal, boş gezenin boş kalfasısınız, sizin gibi çocuğum olsa kendimi affetmem, seni turşu ezmesi yaparım, bizim köyde kendi kendine konuşana bir şey derler, tutanak tutarım, disipline gönderirim, sınıfta bırakırım, annen-baban terbiye vermiyor mu?, terbiyesiz, rujum güzel mi?, saçım güzel mi?, kilo almış mıyım?” gibi sözleri söylendiği, (cetvelle, sıraya fırlatarak), öğrenciye herhangi bir şey (kalem, kitap, tahta silgisi) fırlatmak, vurmak (elle, cetvelle, kalemle) , kızmak, itmek, ceza vermek, kulak çekmek, bağırmak, öğrencilerin eşyalarına zarar vermek (kitaplarını fırlatmak ve parçalamak), tekme atmak, sınıftan atmak, masaj yaptırmak, küçük düşürmek, alay etmek, ayrımcılık yapmak, derste telefonla konuşmak, kulak çekmek davranışlarını sergilendiği görülmüştür.

Özer, Gelen ve Duran (2016), “Deneyimsiz öğretmen davranışları” adıyla eğitim fakültelerinden yeni mezun olmuş veya mesleğine yeni başlamış, mesleki deneyimi az olan öğretmenlerin sınıf içerisinde tespiti amacıyla betimsel bir çalışma yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre deneyimsiz öğretmenlerin sık yaptığı davranış iletişim ve öğretim süreci ile mesleğe uyum ve öğretim süreci olmuştur. Bunların yanı sıra iletişim kuramama, derse hazırlıksız gelme, aşırı sert ya da yumuşak davranma, öğrencileri sık sık uyarmak, tarafsızlığını kaybetmek, sürekli aynı yöntemle ders anlatmak, slayta ve ders kitabına bağlı kalma davranışları olduğu ifade edilmiştir.

Güzel (2017), “Lise Öğrencilerinin İstenmeyen Öğretmen Davranışlarına Yönelik Algılarının İncelenmesi” adı altında Konya il merkezindeki ortaöğretim öğrencilerinin istenmeyen(olumsuz) öğretmen davranışlarına yönelik algılarını belirlemeye çalışmıştır.

55

Genel tarama modelinde yapılan araştırma, 2016-2017 yılında Konya il merkezinde lisede öğrenim gören 913 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada “İstenmeyen Öğretmen Davranışı Ölçeği” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Sonuçlar, istenmeyen öğretmen davranışının az da olsa olduğunu ve öğrencilerin bundan az da olsa etkilendiklerini ortaya koymuştur. Lise öğrencilerinin istenmeyen öğretmen davranışı ve istenmeyen öğretmen davranışının öğrenci üzerinde bıraktığı etki puan ortalamaları cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur.

İlgili araştırmalara bakıldığında 1997-2017 yılları arasında bu alanda yapılmış çalışmaların oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Çalışmaların sonuçlarına dikkat edildiğinde davranışlarla ilgili görüşlerin alındığı ve alınan görüşlerin çoğunlukla öğrencilerin olumsuz davranışları hakkında olduğu dikkat çekmektedir. Görüş alınırken çoğunlukla anketlerle nicel veriler elde edildiği ve bu araştırmada olduğu gibi odak grup görüşmesinin kullanılmadığı görülmektedir. Öğretmen davranışları üzerine yapılan çalışmaların azlığının yanı sıra, öğretmen davranışlarıyla ilgili yönetici veya öğrencilerin görüşlerine başvurulurken, öncesinde, bu araştırmada olduğu gibi öğretmen davranışları gözlenme yoluna gidilmemiştir.

56

BÖLÜM IV

YÖNTEM

Araştırmanın bu bölümde araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama araçlarının geliştirilmesi, verilerin toplandığı ortam, verilerin toplanması, verilerin analizi, araştırmada etik unsurlar ile araştırmanın geçerli ve güvenirliliğine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Araştırmanın Modeli

Bu araştırma sınıf öğretmenlerinin sınıf içindeki olumsuz davranışları bağlamında öğrencilerin bu davranışlara gösterdikleri tepkilerin açığa çıkarılması amacıyla yapılan nitel bir çalışmadır. Nitel araştırmaların amacı araştırma nesnesine bütüncül ve derinlemesine bakmak, onu karmaşıklık içinde incelemek ve bağlamı anlamaktır (Punch, 2002, s. 153). Nitel araştırmalar gözlem, görüşme ve belgeler gibi veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, sosyal olguları içinde bulundukları çevre içerisinde anlamayı ve yorumlamayı esas alan bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır (Yıldırım, Şimşek, 2004). Bu çalışma gerçek sınıflar içerisinde öğretmen ve öğrencilerin davranışlarını gözlem ve görüşme yaparak açıklamayı, anlamayı ve yorumlamayı amaçladığından nitel yaklaşımla tasarlanmıştır.

Araştırma Bogdan ve Biklen’in (1992) nitel durum çalışmalarından biri olan Gözlemsel Durum Çalışması veya Gözleme Dayalı Durum Çalışması (Observational Case Study) olarak desenlenmiştir. Bogdan ve Biklen, gözleme dayalı durum çalışmasını, bir örgütün/kurumun belli bir yeri (sınıf, öğretmenler odası, kafeterya) ile ilgili veri toplama amacıyla yapılan bir durum çalışması olarak açıklamaktadır (Bogdan ve Biklen, 1992, s. 63; Aytaçlı, 2012, s.4). Gözlemsel Durum Çalışması’nda araştırmacı bir kurum seçer ve bu kurumun belli bir yönüne odaklanır (Bogdan ve Biklen, 1992, s.63). Bu çalışmada da bir eğitim kurumu olarak üç devlet ilkokulunun sınıflarındaki öğretmen davranışları ve bu davranışların öğrenciler üzerine etkilerine odaklanılmıştır.

57

Her bir nitel araştırma deseninin odak noktası farklıdır. Durum çalışmasının odak noktası ise bir olayı var olduğu gibi tanımlamaya çalışmaktır. Tek bir birimi ya da sınırlandırılmış bir sistemi inceleme, yoğun betimlemeler yapma ve bağlama bağlı olarak yorumlama yönünden durum çalışması diğer nitel araştırma yöntemlerinden ayrılmaktadır (Hancock ve Algozzine, 2006 aktaran Leylum, Odabaşı ve Yurdakul, 2017, s.371).

Nitel yöntemlerden en sık kullanılan veri toplama yolu görüşmedir. Görüşme insanların perspektiflerini, tecrübelerini, duygularını ve algılarını ortaya koymada kullanılan oldukça güçlü bir yöntemdir (Bogdan ve Biklen’den aktaran Yıldırım, 1999, s.10). Bu çalışmada da gözlem yapılan sınıflarda eğitim gören 15 öğrenciyle de teyit amaçlı odak grup görüşmesi yapılmıştır. Odak grup görüşmesinde öğrencilerin daha cesur, daha yaratıcı, daha risk alabilir olacağı için bu görüşme türü seçilmiştir. Nitel araştırma yöntemleri içindeki bu durumlar odak grup görüşmesini bireysel görüşmelerden ayırmaktadır. Bireysel görüşmeye göre daha yeni ve az tercih edilen bir model olsa da rahat, tehditkar olmayan, özgür bir ortam sağlandığı takdirde katılımcıların ne düşündükleri ve hissettiklerini ifade etmeleri, yöntemi zengin bir veri kaynağı haline getirmektedir. Aynı zamanda bireysel görüşmelerde akla gelmeyecek konular veya unutulan bazı anılar ve düşünceler de grup görüşmelerinde diğer bireylerin açıklamaları sayesinde akla gelerek ek yorumlarda bulunmayı mümkün kılmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2005, s.151).

Çalışma Grubu

Bu çalışma gözlemsel durum çalışmasına uygun tasarlandığından herhangi bir evren ve bundan alınacak bir örneklem üzerinde değil araştırmaya katılmayı gönüllülük esasına dayalı olarak kabul eden öğretmenlerle gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2015-2016 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde Ankara ili Pursaklar ilçesinde yer alan kamu ilkokullarının 1, 2., 3.,ve 4. sınıflarının her sınıf düzeyinden üç sınıf öğretmeni ve bu sınıflarda eğitim gören

Benzer Belgeler