• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde konu ile ilgili yapılan bazı araştırmaların özetlerine yer verilecektir.

Aktaş’ ın Konya il merkezinde farklı sosyo-ekonomik düzeyde 11-15 yaş öğrenciler arasında şişmanlık prevalansı ve etkileyen etmenlerini belirtmeye çalıştığı araştırmasında; ülkemizde şişmanlık prevalansının kız ve erkek öğrencilerde yüksek sosyo-ekonomik aile gruplarında daha yüksek oranda olduğunu bulmuştur (%6.1 erkeklerde, % 7.3 kızlarda) (Aktaş, 2001).

Aktener ve arkadaşları “Yarı Kırsal Bir Bölgede 20-64 Yaş Arası Kadınlarda Şişmanlık Sıklığı” konulu araştırmalarında şu sonuçlara ulaşmışlardır. Tüm kadınların %25.9’u, 50 yaş ve üzeri kadınların %41.1’i, 20-49 yaş kadınların %22.2’si Şişman olarak bulunmuştur. Tüm kadınlar›n %6.3’unun BKİ’si 35.0-39.9 arasında, %1’inin BKİ 40.0’ın üzerindeydi. Elli ve üzeri yaş kadınlarda şişmanlık, 20-49 yaş grubu kadınlara göre anlamlı olarak daha fazladır. Araştırmaya katılan ve üc ve üzeri doğum yapan kadınların %31.8’i, bir-iki doğum yapan kadınların %19.6’sı şişman olarak tespit edilmiştir (Aktener vd., 2006).

Arı ve arkadaşlarının Muğla ili merkez köylerinde bir grup ilköğretim öğrencisi üzerinde yaptığı şişmanlık taramasında; tüm öğrencilerin %6.5’inin zayıf. %69.3’ünün normal, %11,2’sinin fazla kilolu ve %13’ ünün şişman olduğu belirlenmiştir. Kız öğrenciler baz alındığında; %6.3 zayıf, %69.6 normal, %13.4 fazla kilolu ve %10.7 de şişman olarak bulunmuştur (Arı ve Süzek, 2008).

Obezite Araştırma Derneği ve TEKHARF ’ ın (Türk Erişkinlerde Kalp Sağlığı Risk Profili ve Kalp Hastalığı) 1997-98 yılı çalışmalarında toplumumuzda fazla kilolu oranını erkeklerde %18-25, kadınlarda %27-34 olarak, şişman olanların oranları ise erkeklerde %24,kadınlarda %32 gibi yüksek bir oran olarak tespit edilmiştir. Çocukluk yaşı şişmanlığı son yıllarda artış göstermiş %8-12 gibi bir rakama ulaştığı bulunmuştur. Obezite Araştırma Derneği ve Cerrahpaşa Endokrin ve Beslenme Bilim Dalı ile 1998-2001 yıllarında yürütülen ve toplam 32925 kişi üzerinde yapılan taramada erkeklerde %24, kadınlar da %30-32 oranında şişman bulunmuştur (Bağrıaçık vd., 2003).

Ülkemizde 2000 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Sağlık Özel İhtisas komisyonunun bölgesel araştırmalara dayalı olarak hazırladığı raporda yetişkin kadınların %33’ ünün kilolu, %19’ unun şişman, erkeklerde ise %10’ unun kilolu ya da şişman olduğu bildirilmiştir. Okul öncesi çağlardaki çocuklarda %19’ u kilolu, %7’ si şişman olarak değerlendirilmiştir (Bozbora, 2002).

Cındık ve arkadaşlarının şişman okul çocuklarında böbrek fonksiyonlarını inceledikleri araştırmalarında şu sonuçlara ulaşmışlardır; Adana ilinde bulunan okul çocuklarında şişmanlık sıklığı %9,2; Ankara ilinde bulunan okullarda %10,6 olarak bulunmuştur. Araştırma kapsamındaki şişman çocuklar ve kontrol gruplarının yaşları ve cinsiyet dağılımı benzerdi. Şişman vakaların aile öyküsü incelendiğinde 12’sinde (%18) anne ve babanın her ikisinin şişman olduğu, 20’ sinde (%31) anne veya babasından birinin şişman olduğu ikisinin (%3) anne babaları şişman olmadığı halde ailede şişman kardeşlerinin olduğu, 31 vakada (%48) ailede şişman kimse olmadığı belirlenmiştir. Şişman çocuklar kontrol grubuyla karşılaştırıldığında ailede şişmanlık sıklığı kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur (Cındık vd., 2006).

Uskun ve arkadaşlarının ilköğretim öğrencilerinde şişmanlık gelişimini etkileyen risk faktörlerini inceledikleri çalışmalarında; denek öğrenciler şişman ve normal olmak üzere 2 gruba ayrılmış ve iki grubun davranışları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çalışmada; şişman olan grupta televizyon seyretme süreleri kontrol grubuna göre daha uzun, oyun süresi ise daha kısaydı. Araştırmada deney grubunu oluşturan şişman öğrencilerin evlerinin okula yürüyüş mesafesi olarak yakın olması da dikkat çekici bir özellik olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca şişman olan grupta öğün atlama ve düzensiz beslenme oranı daha yüksek olarak tespit edilmiştir (Demirel vd., 2005).

Ergün ve Erten’in 18-22 yaş aralığındaki 920 öğrenci üzerinde yaptığı BKİ ölçüm araştırmasında; kızların % 16.1 zayıf, %78.4 normal, %5 hafif kilolu ve % 0.5 şişman olduklarını bulmuşlardır. Aynı çalışmada erkek ergenlerin kız ergenlere oranla ortalama olarak daha şişman ve kilolu değerlerine sahip oldukları belirlenmiştir (Ergün ve Erten, 2004).

Gültekin ve arkadaşlarının Ankara’ da düşük sosyo-ekonomik bölgelerdeki öğrenciler üzerinde yaptığı bir çalışmada 12-17 yaş arası kız ve erkek öğrencilerin beden kompozisyonları ölçülmüştür. Bu çalışmada kız öğrencilerin BKİ ortalamaları yaşlarına göre; 12 yaş kız öğrencilerde ortalama 17.9 (n:91), 13 yaş kız öğrencilerde ortalama 19.1 (n:101), 14 yaş kız öğrencilerde ortalama 20.3 (n:91), 15 yaş kız

öğrencilerde ortalama 20.7 (n:88), 16 yaş kız öğrencilerde ortalama 21.1 (n:97), 17 yaş kız öğrencilerde ortalama 21.7 (n:92) olarak bulunmuştur (Gültekin vd., 2003).

Gümüşler’in Rize ilinde ortaöğretim öğrencileri üzerinde yaptığı şişmanlık prevalansı çalışmasında değerlendirmeye alınan 1710 öğrencinin %81,6’ sı (n=47) normal , %11,8’ i (n=202) kilolu, %3,9’ u (n=66) şişman ve %2,7’ si (n=47) zayıf bulunmuştur. Toplam 268 öğrenci %15,7 fazla kilolu ve şişman olarak bulunmuştur. Değerlendirilen öğrencilerin %45,3’ ü kız, %54,7’ si erkektir. Kızlarda fazla kiloluluk oranı %12,6, şişmanlık oranı %4,1 iken erkeklerde fazla kiloluluk oranı %11,8, şişman oranı %3,9 dur. BKİ bakımından cinsiyet açısından anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (Gümüşler, 2006).

Amerika’da 1988-1994 yılları arasında yapılan Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması (NHANES) III ‘de 12-19 yaş döneminde şişmanlık prevalansı %10,5 iken, NHANES 1999-2000 da bu oran %15,5 ‘ e yükselmiştir. Ülkemizde ise bu konuda sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bundak ve ark. yaptıkları çalışmada, 18 yaş Türk erkek çocuklar için fazla tartılı olma oranını %25.0, şişmanlık oranını %4.0 olarak bildirmişlerdir. 14 yaş Türk kızları için ise fazla tartılı olma oranını %15,0, şişmanlık oranını %1,0 olarak bildirmişlerdir. Öner ve arkadaşlarının Edirne’de 12- 17 yaş arasında 989 ergende yaptıkları prevalans çalışmasında, ergen erkeklerde fazla tartılı olma oranı %11,3, şişmanlık oranı % 1,6 saptanmıştır. Ergen kızlarda ise fazla tartılı olma oranı %10,6, şişmanlık oranı da %2,1 olarak saptanmıştır. Sur ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ise fazla tartılı olma prevalansını %11,9, şişmanlık prevalansını %2,0 olarak bildirmişlerdir. Cinaz ve arkadaşları ise 12600 okul çocuğunu kapsayan geniş bir saha çalışması yaparak BKİ persentil değerlerini çıkartmıştır. Çalışmalarında şişmanlık prevalansını %7.5, fazla tartılı çocuk prevalansını ise % 6.3 olarak saptamışlardır (Kara vd.,2008).

Memiş, üniversite öğrencilerinin şişmanlık durumları ve diyet ürünleri kullanma durumları üzerinde yaptığı çalışmada; BKİ ’lerine göre öğrencilerden %56,5’inin normal kiloda, %34,3’ünün zayıf, %7,5’inin hafif şişman, %1,7’sinin şişman oldukları, bel/kalça oranlarına göre ise %4,5’inin normal sınırın üzerinde oldukları görülmüştür. Kilo vermek veya ideal kilolarını korumak için öğrencilerin %36,7’sinin bazen, %5,0’inin her zaman diyet yaptıkları, diyet yapma durumları ile BKİ’leri ve cinsiyet arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli (p< 0.01) , beslenme eğitimi alma bakımından önemsiz (p> 0.05) bulunmuştur. Öğrencilerden %74,3’ünün diyet ürün kullanmadıkları, %19,0’unun bazen, %6,7’sinin her zaman

diyet ürün kullandıkları tespit edilmiştir. Diyet ürün kullanma ile BKİ’leri arasındaki ilişkinin ise önemsiz olduğu görülmüştür (p> 0.05). Diyet ürün çeşitlerinden en fazla kullanılanların sırasıyla kepekli şekersiz bisküvi, kepekli ekmek, kola, kepekli bisküvi, kepekli galeta, kraker grubu, maden suyu ve süt olduğu saptanmıştır. Diyet ürün kullanma nedenlerini öğrencilerin %34,0’ü kilosunu korumak, %29,1’i zayıflamak, %19,4’ü diyet ürünlerin lezzeti olarak belirtmişlerdir. Bu ürünleri kullananlardan %16,5’inin yararını gördükleri, %55,3’ünün de kısmen yararını gördükleri, bu ürünler hakkındaki görüşleri ile cinsiyetleri arasında önemli bir ilişki olmadığı(p>0.05) tespit edilmiştir (Memiş, 2004).

Neyzi ve arkadaşlarının İstanbul ilimizin yüksek sosyo-ekonomik gelir düzeyinde yer alan 1020 kız ergen üzerinde yaptığı araştırmada; ergenlerin ağırlık ortalaması 15 yaş için 55.3, boy ortalaması ise 161.7 olarak bulunmuştur. Aynı araştırmada 17 yaş kız ergenlerin ortalama ağırlık ortalamaları 57.2, boy ortalamaları ise 162.7 olarak bulunmuştur (Neyzi vd., 2008).

Okyay ve Uçku’nun İzmir ilinde 15-49 yaş arası kadınlar üzerinde yaptığı şişmanlık prevalansı araştırmasında BKI ortalaması yaş gözetmeksizin yapılan değerlendirmede 26,0 olarak bulunmuştur. Boy ve kilo ortalaması ise sırasıyla 157,8 cm ve 64,3 olarak bulunmuştur. 15-29 yaş arası kadınlarda yapılan değerlendirmede ise BKİ 30 ve üstü yüzde %6,3, BKİ 30 altı ise %93,7 olarak bulunmuştur. Bu araştırmada yapılan ileri analizlerde de kilo artışının 25 yaş ve sonrasında başladığı ancak önemli artışın 30 yaş ve üzerinde gerçekleştiği tespit edilmiştir. Kadınlarda 30 yaş sonrasında şişmanlık riski lojistik regresyon modeldeki değişkenlerin kontrolünden sonra 15-29 yaş grubu kadınlardan 3,5 kat fazla olduğu belirlenmiştir (Okyay ve Uçku, 2002).

Süzek ve arkadaşlarının Muğla ilinde ilköğretim öğrencileri üzerinde yaptığı bir araştırmada; kız ve erkek öğrencilerin yapılan ölçümlerinde BKİ standartlarına göre %9,8 zayıf, %74,0 normal kilolu, %6,3 ise şişman olarak bulunmuştur. Şişman olarak değerlendirilen öğrencilerin %67,3’ ü erkek, geriye kalan %32,7’si ise kız öğrencilerden oluşmaktadır. Bu çalışmada şişman oldukları belirlenen öğrencilerin beslenme alışkanlıkları incelendiğinde, şişmanlık oluşumunu etkileyen faktörler arasında öğle ve akşam yemeklerinde okulda tatlı yemek ve süt içmek istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (Süzek vd., 2005).

Şimşek ve arkadaşlarının “Ankara’da bir ilköğretim okulu ve lisede şişmanlık sıklığı” adlı araştırmasında elde ettiği sonuçlar şu şekildedir; çalışmaya alınan 1510

çocuğun % 48,5’i kız, % 51,5’i erkektir. Yaş dağılımları incelendiğinde 6-7 yaş arasında 273 çocuk (% 18,1), 8-10 yaş arasında 326 çocuk (% 21,6), 11-13 yaş arasında 394 çocuk (%26,1) ve 14-17 yaş arasında 517 çocuk (% 34,2) bulunmaktaydı. BKİ değerlerine göre tüm çocukların 72’sinin (% 4,8) şişman olduğu saptandı. BKİ değerlerine göre bütün erkek çocuklarının %4,1’i, bütün kız çocuklarının ise %5,5’i şişmanlık tanısı aldı. Diğer yandan BKİ değerlerine göre şişmanlık sıklığı 6-12 yaş arasındaki çocuklarda %4,4, 12-17 yaş arasındaki çocuklarda %5,4 olarak saptandı. İstatistiksel olarak değerlendirildiğinde şişmanlık saptanan ve saptanmayan olgular arasında yaş dağılımı ve cinsiyet dağılımı açısından anlamlı fark saptanmamıştır. Şişman çocukların; günlük öğün miktarı ortalama 3.5 öğün, bir öğünde tüketilen ekmek dilimi ortalama 4.5 dilim, bir günde televizyon izleme suresi ise ortalama 3.9 saat olarak saptanmıştır (Şimşek vd., 2005).

Kanada'da 2005 yılında 4298 ilkokul 5. Sınıf öğrencisinde yapılan bir araştırmada, fazla kilolu prevalansı %32,9, şişmanlık prevalansı ise %9,9 olarak bulunmuştur. ABD'de 1999-2002 arasında 6-11 yaş grubunu oluşturan çocukların %16'sının fazla kilolu sınıfına girdiğini bildirmektedirler (Bu oran 1965 yılının 4 katıdır). Benzer şekilde 1998'de İngiltere'de %23,6, 1995'de Almanya'da erkek çocuklarda %16,3, kız çocuklarda %20,7 oranında kilo fazlalığı saptanmıştır. Brezilya'da 2005 yılında 366 öğrenci (yaş aralığı 6-12) üzerinde yapılan araştırmada da fazla kiloluluk oranı %14.8, şişmanlık oranı ise %13.1 olarak bulunmuştur (Uğuz ve Bodur, 2007).

Uğuz ve Bodur’un yaptığı “Konya il merkezindeki ergenlik öncesi ve ergen çocuklarda aşırı ağırlık ve şişmanlık durumunun demografik özelliklerle ilişkisi” adlı çalışmada elde etiği verileri özetlemek gerekirse; 11-16 yaş çocuklar arasında aşırı ağır olma sıklığı % 17.8; şişmanlık sıklığı ise % 3.8 idi. Hesaplamalarda aşırı ağır ve şişmanların toplam oranı olan % 21.8 olarak belirlendi. Aşırı ağır/şişman oranlarında yaş ve cinsiyete göre önemli farklılık gözlenmezken, puberteye giren çocuklarda prepubertal olanlara göre aşırı ağır/şişman olma oranları (% 13,3’e karşılık % 26,6,) daha yüksekti. Kız çocuklarında BKİ değerlerinin annenin BKİ ile korelâsyonu dikkat çekici düzeyde iken, erkek çocuklarında BKİ değerlerinin babanın BKİ ile doğrusal ilişkisi saptanamadı. Kız ve erkek çocuklarının aşırı ağır/şişman olmasıyla anne ya da babanın şişman olması arasında ilişki saptanamadı (Uğuz ve Bodur, 2007).

Dünya Sağlık Örgütünün çeşitli yıllarda çeşitli ülkelerde yaptığı şişmanlık prevalansı çalışmalarında ülkeler bazında elde ettiği sonuçlar Şekil 1’de gösterilmiştir (Wang ve Lobstein, 2006).

Şekil 4’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından çeşitli yıllarda yapılan şişmanlık prevalansı araştırmalarının sonuçları verilmiştir.

Şekil 4. DSÖ Tarafından Çeşitli Yıllarda Yapılan Şişmanlık Prevalansı Araştırmaları ÜLKE ARAŞATIRMA YILI YAŞ ARALIĞI ERKEKLER KIZLAR CEZAYİR 2003 7-17 6.0 5.6 ETİYOPYA 1987-1995 5-17 0.1 0.4 MALİ 1993 5-17 0,2 0,5 SENEGAL 1992 5-17 0,1 0,5 SEYŞELLER 1999 5,9,12,16 9,2 15,8 GÜNEY AFRİKA 2001-4 6-13 14 17,9 ZİMBABVE 1990-4 5-17 1,7 2,4 BOLİVYA 2003 14-17 15,6 27,5 BREZİLYA 2002 7-10 23,0 21,1 KANADA 1996 7-13 33,0 27,0 ŞİLİ 2000 6 26,0 27,1 MEKSİKA 1995 5-17 32,3 31,1 TRİNİDAD TOBAGO 1999 5,6,9,10 8,1 8,8 ABD 1988-1984 5-17 26,8 28,1 VENEZUELA 1976-1982 10,15 21,1 17,2 BAHREYN 2000 12-17 29,9 42,4 İRAN 1995 6 24,7 26,8 LÜBNAN 1996 5-17 23,4 19,7 SUUDİ ARABİSTAN 2002 5-17 16,7 19,4 KUVEYT 1999-2000 10-14 30,0 31,8 HİNDİSTAN 2002 5-17 12,9 8,2 NEPAL 1997 5-17 0 0 SRİ LANKA 2002 10-15 1,7 2,7 TAYLAND 1997 5-15 21,1 12,6 AVUSTRALYA 1995 7-17 21,2 21,3 ÇİN 1999-2000 11,15 14,9 8,0 JAPONYA 1996-2000 6-14 16,2 14,3 YENİ ZELENDA 2000 11,12 30,0 30,0 SİNGAPUR 1993 10,15 20,4 14,6 TAYVAN 2001 6-18 26,8 16,5 BULGARİSTAN 1998 7-17 18,9 16,1

KIBRIS 1999-2000 6-17 25,4 22,6 ÇEK CUMHURİYETİ 2001 5-17 14,7 13,4 DANİMARKA 1996/7 5-16 14,1 15,3 FİNLANDİYA 1999 12-17 19,4 11,2 FRANSA 2000-2001 7,8,9,12 19,1 19,3 ALMANYA 1995 5-17 14,1 14,0 YUNANİSTAN 2003/4 6-11 40,1 36,4 MACARİSTAN 1993-4 10,15 17,8 15,9 IZLANDA 1998 9 22,0 25,5 İTALYA 1993-2001 5-17 26,6 24,8 MALTA 1992 10 32,7 38,5 HOLLANDA 1997 5-17 8,8 11,8 POLONYA 1996 5-17 16,7 13,6 PORTEKİZ 2002/3 7-9 29,5 34,3 RUSYA FED. 1992 5-17 24,2 19,7 SLOVAKYA 1995-99 11-17 9,8 8,2 İSPANYA 1998-2000 5-16 31,0 19,5 İSVEÇ 2001 6-11 17,6 27,4 İSVİÇRE 2002 6-12 21,0 23,2 TÜRKİYE 2001 12-17 11,4 10,3 İNGİLTERE 2001 5-17 21,8 27,1 AVUSTURYA 2003 8-12 22,5 16,7 BELÇİKA 1998-9 5-15 27,7 26,8 ESKİ YUGOSLAVYA 1995-2002 6-17 18,6 16,7 (Wang ve Lobstein, 2006).

Yiğit, Düzce ilinde ilköğretim öğrencilerinin şişmanlık durumlarını ölçmek için yaptığı çalışmada şu sonuçlara ulaşmıştır; BKİ ’lerine göre 11-12 yaş grubu erkek ve kız öğrencilerin hepsi normal, 12-13 yaş grubu erkek öğrencilerin 61,7’si normal, %3.1’i hafif şişman, %1.5’şi aşırı şişman, kız öğrencilerin %63.6’sı normal, %4.5’i hafif şişman, %1.3’ü şişman, 13-14 yaş grubu erkek öğrencilerinin %26.0’sı normal, %3.1’i hafif şişman, kız öğrencilerin %27.9’unun normal oldukları belirlenmiştir. Bel/kalça oranlarına göre erkek öğrencilerin %100,0’ünün normal değerlerde, kız öğrencilerin %65,6’sının normal değerlerde, %34,4’ünün normal değer sınırının üzerinde oldukları tespit edilmiştir. Öğrencilerin %65,1’inin günde üç öğün yemek yedikleri, öğrencilerin %66,6’sının bazen, %22,8’inin her zaman öğün atladığı, en çok atlanılan öğünün öğle yemeği olduğu ve öğün atlama nedenlerinin başında öğrencinin canının istememesi geldiği belirlenmiştir. Öğün arasında bazen yiyecek tüketenlerin oranı %49,1, her zaman yiyecek tüketenlerin oranı %48,3’dür. Öğün aralarında en çok tüketilen yiyeceğin %37,7 tüketilme oranı ile meyve olduğu saptanmıştır (Yiğit, 2006).

4. YÖNTEM

4.1. Araştırma Modeli

Bu araştırmada model olarak genel tarama modelinde betimsel bir araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmamıza katılan öğrencilerin geçmişte ve şu anda mevcut durumlarını ölçmeyi amaçladığımız için bu yöntem kullanılmıştır. Araştırmamıza konu olan katılımcılar oldukları halde değerlendirilmiş herhangi bir müdahale yapılmamıştır. Bu amaçla konu ile ilgili bilimsel dergilerde yayınlanmış makalelerden, her türlü basılı yayınlardan ve elektronik ortamda yayınlanan her türlü bilimsel kaynaktan da yararlanılmıştır.

4.2. Araştırmanın Yöntemi

Araştırma verilerinin toplanmasında kullanılacak yöntem; tanımlayıcı (deskriptif) araştırma yöntemidir. Bu yöntemin seçilmesinde ve uygulanmasında temel etken; araştırmanın amacının bir konudaki mevcut duruma ilişkin hipotezleri ölçmeyi amaçlamasıdır. Bu sebeple survey tekniği ile toplanacak veriler tanımlayıcı araştırma yöntemine göre değerlendirilecektir (Arlı ve Nazik, 2001).

4.3. Evren ve Örneklem

Araştırma evrenini; Şanlıurfa ilinin Siverek İlçesinde ikamet eden, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı genel ve mesleki liselerde öğrenim gören, 15-19 yaş arası 2154 kız ergen oluşturmaktadır.

Örneklem olarak Şanlıurfa ili Siverek ilçesi Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencilerinden rastgele örneklem yoluyla seçilen 400 kız öğrenci oluşturmaktadır.

Bu öğrencilerin 128’ i 9. Sınıf, 96’ sı 10. Sınıf, 120’ si 11. Sınıf ve 76’ sı da lise 12. Sınıf öğrencilerinden seçilmiştir.

4.4. Verilerin Toplanması

Araştırma verilerinin toplanmasında, araştırmacı tarafından hazırlanan anket kullanılmıştır. Hazırlanana anket 3 bölümden oluşmaktadır. Anketin birinci bölümünde öğrencilerin kişisel ve demografik özelliklerini tespit etmeyi amaçlayan 11 soru yer almaktadır. Anketin ikinci bölümü öğrencilerin beslenme durumunu belirlemeyi amaçlayan 14 sorudan oluşmaktadır. Üçüncü bölüm ise öğrencilerin, şişmanlık ile ilgili görüşlerini ve besin tüketim sıklıklarını ölçmeyi amaçlayan 8 sorudan oluşmaktadır. Hazırlanan anket formu yukarıda özellikleri belirtilen toplam 33 sorudan oluşmaktadır. Anket formunun doldurulmasında kullanılan öğrencilerin boy ve kilo ölçümleri bizzat araştırmacı tarafından ölçülmüştür. Öğrencilerinin boylarının ölçülmesinde esnemez mezro kullanılmıştır. Öğrenci sırtından duvara dayalı ve dik şekilde dururken boyları ölçülmüştür. Katılımcı öğrencilerin kilolarının ölçülmesinde dijital baskül kullanılmıştır. Öğrencilerin üzerinde ağırlık yapabilecek her türlü nesneyi çıkardıktan sonra ölçüm yapılmıştır.

4.5. Verilerin Analizi

Hazırlanan anketlerle elde edilen veriler bilgisayarda SPSS 14.0 ( Statics Packets for Social Sciences) programından yararlanılarak değerlendirilecektir. Anket sorularından elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde mutlak ve yüzdelik (%) değerleri gösteren çizelgeler hazırlanarak soruların ve elde edilen verilerin özelliğine göre khi-kare önemlilik testi uygulanmıştır. Katılımcıların BKİ’leri ile diğer değişkenler arasında anlamlı ilişki durumunu tespit etmek amacıyla bu yöntem tercih edilmiştir.

Benzer Belgeler