• Sonuç bulunamadı

İDEOLOJİK YÖNELİMLER ÜZERİNDEN BİR DEĞERLENDİRME

Bu çalışmanın amacı, siyasi partilerin gençlik kollarında aktif olarak çalışan gençli-ğin, politikleşme süreçleri ve ideolojik yönelimleriyle ilişkili olarak karşılaştırmalı bir inceleme ortaya koymaktır. Makalenin ana malzemesi, Türkiye’de aktif siyaset yürüten on siyasi partinin (AKP, BBP, CHP, DTP, DP, EMEP, MHP, SP, ÖDP ve TKP) İstanbul gençlik teşkilatlarında çalışan, 18-24 yaş arası toplam 68 gençle yapılan 10 odak grup çalışmasından elde edilmiştir. Bahsedilen odak grupları 23 Ağustos-15 Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir1. Görüşülen gençlerin sayısı nispeten yüksek olsa da, bu incelemeden ancak mütevazı bir katkının beklene-bileceği açıktır. Burada, siyasi parti gençliğini, partiler arasında oluşan farklılıklar, benzerlikler üzerinden değerlendirme yoluna gidilmekle beraber, değerlendirme öl-çütümüz odak gruplardan elde ettiğimiz malzeme olacaktır. Yani, örneklemden yola

Giriş

1 Bu çalışmada odak gruplarını oluşturmak için temas kurduğumuz siyasi parti yetkililerine, projemize gösterdikleri anlayış ve desteklerinden ötürü teşekkür etmek istiyoruz. Bu türden araştırmaların zorluğu anımsandığında, bizlerin bu süreci nispeten kolayca atlatabilmemiz , bu yakın destek ve ilgiyle mümkün oldu. Odak gruplar için görüştüğümüz ve bizlere üç saate yakın zamanlarını veren gençlere de çok müteşekkiriz. Böylesine bir araştırma için çok mütevazı bir beklentimiz vardı. Öğrenmek! Bizler, sahaya çıktık ve yeni şeyler öğrendik. Şimdi sıra bunları paylaşmakta...

Gençler Tartışıyor: Siyasete Katılım, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politikleşme Öyküleri ve Ideolojik Yönelimler Üzerinden Bir Değerlendirme

linçli tercihleriyle, formel siyasal örgütlenmelerden uzak tutulmalarıdır. Ama bu tercih de son derece politik olabilmektedir, eğer cemaat yapısını farklı bir toplumsal-politik örgütlenme olarak görebilirsek. Yine hemşeri örgütlenmeleri benzeri yapıların politik işlevler de üstlendiklerini anımsarsak, benzeri ağ örgütlenmelerine dahil olan gençlerin dolaylı/ dolaysız politikleştikleri sonucuna ulaşabilir miyiz? Bizim bu proje kapsamında görüştüğümüz, Okmeydanı Cemevi’ne düzenli olarak giden gençler, bu kanaatimizi güçlendirdi. Gençlerin formel politik örgütlenmelerde olmadıkları, dolayısıyla siyasete ilgisiz olduklarını savunanların genellikle önemsemedikleri bir başka olgu, Kürt Ha-reketi veya İslamcı Hareket gibi toplumsal hareketlere dahil olan, ama parti veya sivil toplum kurumu örgütlenmelerinde yer almayanlar. Bu hareketlerin kendi örgütlenme, aidiyet mantıkları, hatta yer yer feda kültürünü öne çıkaran anlayışları anımsandığında, politik gençlik havuzunun genişlediği de fark edilebilir.

Bu anlamda çok önemli bir başka dinamikten de bahsetmeliyiz. Özellikle Sağ par-tilerin ve onların Ocak, Vakıf gibi yan örgütlenmelerinin Çevre’nin Merkez’e entegre olma araçlarından birisi olduğu ve bu işlevin 1970’lerden bu yana değişmeden devam ettiğidir. Buradaki “Çevreye”, İstanbul gibi büyük kentlerin varoşları da dahildir elbet-te. Bir genç, Ülkü Ocağı’na katıldığında, onu modernleşme süreçlerinin kazanımlarına ortak edebilecek, yukarıya taşıyabilecek bir örgütlenmeye de katılmış olmaktadır. Kimi cemaatlerin eğitim yoluyla vaat ettikleri bir yükselme ümidi, özellikle Sağ partilerin gençlik kolları ve yan örgütlenmeleri için de geçerlidir. Bu dinamik anlaşılmadan, “gençliğin siyasal katılımı yetersizdir” yargısında bulunmak yanıltıcı olabilir. Tam da bu noktada, Bahaatin Akşit’in önemli bir sorusunu paylaşmak isteriz: “Batı ülkelerinde sonunun geldiği iddia edilen toplumsallığın Türkiye’de derinlerde bir yerden gelen dal-galar halinde dönüşmekte (olup olmadığı)” sorusu bizce de çok anlamlıdır6.

Makalemizin önemli bir başka ayağı da, gençlerin ideolojik değer ve tutumları-na dair karşılaştırmalı bir değerlendirme sunmaktır. Burada temel eksen, gençlerin dünyayı, ülkelerini, siyaseti ve ‘ötekilerini’ algılamada ne türden değer ve tutumlar ortaya koyduklarıdır. Yine insan doğası gibi ideolojik yönelimlerin temelini oluştu-ran sorunlar karşısında nasıl konumlandıklarını anlamayı da önemsiyoruz. İlginç bir başka nokta da ütopyacı düşünme/düşün(e)meme ekseni üzerinden karşılaştırılma-ları olabilir. Arakarşılaştırılma-larındaki farklılık iddiakarşılaştırılma-larına rağmen, onkarşılaştırılma-ları bu zaman ve mekanda yaşama ortak kaderleri nedeniyle nelerin benzeştirdiği, önemli bir sorudur.

Politikleşme ve partilileşme hikayeleri

Odak grup çalışması için siyasi partilerden cinsiyetlerin eşit dağılımına dayalı, 18-24 yaşları arasında sekiz genç talep edilmiştir. Buna rağmen toplam 51 erkek, 17 kadın-çıkarak, araştırmanın evreni hakkında spekülatif genellemeler yapmaktansa,

malze-memiz hakkında konuşmayı deneyeceğiz. Yine de, genel olarak gençliğin değerleri ve siyasal yönelimleri konusunda bizden önce yapılan araştırmalardan yararlanmak gibi bir şansımız var. Tahmin edilebileceği gibi bu araştırmaların büyük bir kısmı sayısal verilere dayalı. Bu odak grubu çalışması da, daha önce TÜSES öncülüğünde gerçekleştirilen Kentsel Gençlik Araştırması’nın verilerinden yola çıkılarak oluştu-ruldu2. Dolayısıyla, bu proje kapsamında, sadece alandaki diğer sayısal temelli araş-tırmalarla yetinilmedi, kent gençliğinin değerlerinin anlaşılması için bir başka sa-yısal araştırma daha gerçekleştirildi. Bu araştırmaların sonuçlarını inceleyerek, odak gruplarda derinlemesine ele almak için kimi sorular belirlendi. Böylece, gençleri kendilerine bakmaları için özne olmaya teşvik ettik ve genel sınırların dışında çok da müdahale etmedik. Bu türden niteliksel araştırmaların sınırlı sayıda olduğu anım-sandığında, odak grup çalışmamızın alana önemli bir katkı olacağını umuyoruz3.

Siyasal sosyalizasyon konusundaki bölüm, gençlerin nasıl politikleştiğine ve mev-cut partilerine nasıl üye olduklarına dair bilgiler içermekte. Bu bağlamda, “sağ-sol ayrımı yaparak ilerlendiğinde anlamlı farklılıklar yakalanıyor mu?” sorusu bizim için önemli. İdeolojik partilerle, genel olarak merkez özelde de merkez sağ ve sol partiler arasında ne türden farklılıklar olduğu da ilişkili bir başka soru. Parti gençlik teşkilat-larının, formel sivil toplum kurumlarıyla veya toplumsal ağ örgütlenmeleriyle, çeşitli cemaatlerle ne türden ilişki veya gerilimlere sahip oldukları da bizim için önemli. Partileri modern rasyonel örgütlenmeler olarak görüp, cemaat benzeri yapılanmalarla doğal bir gerilim ve rekabet mi öngörmeliyiz? Veya bu bakış açısının yetersiz oldu-ğundan hareketle, bu yapılar arasında melez iç içe geçişler mi aramalıyız?

Sahiden de partilerin gençlik kollarına katılım, yeniden açıldıkları 1997’den bu yana yapılan araştırmalarda oldukça düşük seyretmektedir. Bu çalışmanın parçası olduğu proje kapsamında yapılan Kentsel Gençlik Araştırması’nda bu sonuç yüzde 3 çıkmaktadır4. Oysa Özer Ozankaya’nın 1966’da üniversiteli gençlerle ilgili olarak yaptığı bir araştırmada, siyasi parti faaliyetlerine aktif olarak katılma oranı erkek öğrenciler için yüzde 6.3, kız öğrenciler için yüzde 1.8’dir5.

Burada ilişkili bir başka nokta, formel örgütlenmelere katılımın az olduğu tespi-tinden yola çıkarak, gençliğin örgütlü hayattan uzak durduğu sonucuna ulaşılıp, ula-şılamayacağıdır. Basit bir örnek, kimi cemaatlere katılan gençlerin bu cemaatlerin

bi-2 Kentsel Gençlik Araştırması (2007) için 1203 kişilik bir örnekleme ulaşıldı.

3 Bu sınırlı ilginin bir istisnası için bkz., B. Caymaz, “Siyasi Partilerin Gençlik Kolları”, N. Yentürk vd., Türkiye’de Gençlik Çalışmaları ve Politikaları içinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2008.

4 Bkz. TÜSES Kentsel Gençlik Araştırması (2007). Konuyla ilgili diğer araştırmalar da benzer sonuçlar vermektedir. Örneğin, Ferhat Kentel’e göre bu oran yüzde 3.7’dir. Bkz. Ferhat Kentel, Türk Gençliği 98: Suskun kitle büyüteç altında, İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, İstanbul, 1999, s.16.

5 Aktaran Birol Caymaz, “Siyasi Partilerin Gençlik Kolları,” Aktarılan Özer Ozankaya (1966), Üniversite Öğrencilerinin Siyasal Yönelimleri, SBF Yayınları, Ankara, s. 127.

6 Bahattin Akşit, “Laikleşme Tipolojisi ve Türkiye’deki Laiklik Deneyimi”, Ahmet Öncü, Orhan Tekelioğlu (der.) Şerif Mardin’e Armağan içinde İstanbul, İletişim Yayınları, s. 99.

Gençler Tartışıyor: Siyasete Katılım, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politikleşme Öyküleri ve Ideolojik Yönelimler Üzerinden Bir Değerlendirme

Büyükbabam eski CHP milletvekili, halam kadın kollarında. Öyledir ya CHP’lilik, böyle üç kuşak önceye falan gider, atadan, deden kalır o partililik.

B’nin politikleşme sürecinde de ailesi başrolde:

Ailemde herkes siyasetle ilgili, kız kardeşim de siyasetçi, babam da siyasetçi.

YC9C’nin CHP kökenli ailesi de son derece politik bir geçmişe sahip. Önceleri kız-larının siyasetle ilgilenmesine karşı çıkmışlar, ama sonra destekleyici bir tavır takın-mışlar. Özellikle Anne’nin karşı çıkma nedeni çok tanıdık:

Annem 1980’de bu Kazancı yokuşunda gidip de ölenler, yani o gün oradaymış ve Ka-zancı yokuşunda büyük yaralar almış ve dedem kıdemli albay, çok zor kurtarmış falan. Annem kesinlikle karşı çıktı, çünkü annem çok korkuyordu ‘aman kızım’ falan diye…

Demokrat Partili gençlerin hikayelerinde, kendilerini 1950’lerin DP Geleneğiyle öz-deşleştirmekle beraber, daha çok DYP kökenli ailelerden geldikleri görülüyor. Bir üye, RP-AKP kökenliyken, iki üye de Merkez Sağ geleneğin dışından geldiklerini paylaşı-yorlar. Aileden DP geleneğiyle bağları olan Kayserili YC3A, İstanbul’a gelince DYP Şişli Gençlik Kolları’na üye oluyor ama ilk deneyimi beklediği gibi çıkmıyor:

2006’da İstanbul’a geldim ve birinci yılında DYP’nin Şişli ilçe gençlik kollarına kendim başvurdum. Aileme gideceğim falan demedim. Kendim gittim fakat oradaki ortamı beğenmedim, çünkü üniversitede okuyordum, her ne kadar üniversiteye yeni başlasak da belli bir kültürümüz var, belli bir bilgimiz var fakat oradaki konuşulanlar çok fazla sarmadı açıkçası. Bir gün gittim bir daha da gitmedim..

Yine ailesi DP geleneğinden gelen YC3B ve YC3C, DP’yle ilk temaslarının ve ar-dından üyeliklerinin internet (Facebook) üzerinden olduğunu vurguluyorlar. Bu da son dönemlerde siyasal tartışmalarda internetin giderek artan önemine dair bir başka örnek. DP geleneğinden gelmeyen, hatta ailesi CHP’li olan YC3D, önce DYP’ye katılmış, ardından da DP’ye:

Bir şekilde Çiller benim için çok önemli bir figürdü, çok güçlü bir karakter. Tansu Çiller’e hayranlıkla ben DYP’ye üye olacağım dedim.

Merkez sağ ve sol partilerden farklılıklar gösteren, ideoloji partileri diyebileceğimiz MHP, SP ve BBP’li gençlerle yapılan görüşmelerde, bu partileri benzeştiren kimi ortak unsurların öne çıktığını gördük. Milli Görüş geleneğinin Milli Gençlik Vakfı, dan oluşan 68 kişilik bir tablo ortaya çıktı7. SP, MHP ve BBP odak gruplarının tümü

erkeklerden oluşmaktaydı. Sanırım bu bulgular, siyasetin büyük ölçüde erkeklerin gü-dümünde olduğu bir ülke için şaşırtıcı değildir. Gençlerin yaş ortalamalarına gelince en yüksek yaş ortalaması 25’le CHP’li gruptayken, en düşük ortalama, 19’la ÖDP’li gençlere ait. Tüm partiler hesaba katıldığında ortalama 22.4 olarak çıkıyor8.

AKP’de asıl dinamiği Milli Görüş’ten devralınan kadro ve ilişkiler oluşturmakla beraber, partinin merkez sağ partilere özgü bir çeşitliliğe ulaşabildiği görülüyor. Partiyle daha önce hiç bağı olmayan YC1A, Tayyip Erdoğan’ın karizmasından et-kilenerek AKP’yi seçtiğini vurguluyor ve onun taşra kökenine rağmen yükselme hikayesinden etkilendiğini vurguluyor:

Başbakan hapse girmiş, çıkmış, bir şeyler olmuş filan, biliyorsunuz köylü figürü, Ana-dolu figürü, mesela ben Orduluyum, Fatsalıyım, o adam yalnız, bir taraftan çıkmış gelmiş ortada takılmış, çalışmış, etmiş, vs. benim gibi yaşamış bir adam. Sonra kader daha farklı bir yol çizmiş, şu olmuş, bu olmuş, şimdi başbakan olmuş.

YC1B de, partiyi dışarıdan izlerken, Cumhurbaşkanı seçimleri için Meclis’te 367 yeter sayısı gerekip gerekmediğiyle ilgili tartışmalar nedeniyle partiye katılmaya karar vermiş. Böylece lider, parti performansıyla kendi üyeliklerini ilişkilendiren iki AKP’li varken, iki kişi de, gençlik teşkilatının örgütlenme çabalarıyla partiye katıldıklarını vurguluyor. Dört üyeninse, aile bağlantılarıyla teşkilata katıldıklarını söylemeleri ilginç. YC1C’nin annesi, YC1D’nin da teyzesi Kurucular Kurulu üyeleri olduklarından özendirici bir rol oynamışlar. Yine YC1E’nin annesi İstanbul İl Kadın Kolları Gençlik Teşkilatı’nda. YC1F ise, kendisini “6 yaşından beri gençlik kollarına girmiş sayıyor”; çünkü anne ve babası Milli Görüş geleneğinin önceki partilerinde de aktif olarak çalışmışlar. Bu son hikayelerin hepsinde siyasette aktif kadınların belirleyici olmaları dikkat çekici.

Bu noktada kendisini merkez solda gören CHP ve merkez sağda yer alan De-mokrat Parti üyesi gençlerin, partilerine katılma hikayelerine bakmak ilginç ola-bilir. CHP’li gençlerin çoğunluğu ailelerinin köklü CHP’liliğine vurgu yaptılar. CHP örneğinde siyasete teşvik etme anlamında parti liderinin etkisinden bahseden olmamakla beraber, Mustafa Kemal’e ve bir örnekte de İsmail Cem’e hayranlığın yönlendirici olduğunu paylaşanlar oldu. İki kişi, son dönemde artan politizasyonun etkisiyle partiye geldiklerini ve aileden CHP’li olmadıklarını vurguladılar. Diğer tüm örneklerde ailenin CHP’liliği açıkça teşvik edici olduğu görülüyor. YC9A, ken-di hikayesinden yola çıkarak durumu özetliyor:

7 Kabaca sağ ve sol partiler ayırımı üzerinden gidersek, odak gruplara katılan 35 sağ parti üyesinden 7’si (Yüzde 20) kadındır. Sol parti odak grubuna katılan 32 kişiden 10’u (Yüzde 31) kadındır.

8 Sırasıyla AKP, MHP, DP, SP ve BBP’nin her biri 23 yaş ortalamasına sahipken, bu oran EMEP için 21, TKP için 22, ÖDP için 19 ve CHP için 25 olarak ortaya çıkıyor.

Gençler Tartışıyor: Siyasete Katılım, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politikleşme Öyküleri ve Ideolojik Yönelimler Üzerinden Bir Değerlendirme

Görüştüğümüz MHP’li gençlerin çoğu Mersin kökenliydi. Bu durum tesadüfi olsa da, bu ilde Kürt sorunu üzerinden artan gerilimin ve politikleşmenin onları da etkilediği açıktır. DTP Odak Grubunda da Mersin’in gergin ortamının kendi poli-tikleşmelerini etkilediği bilgisini paylaşan örnekler vardı...

BBP Odak Grubunda da benzer politikleşme öyküleri olmakla beraber, MHP’lilerin kendilerini meşru merkezin bir parçası gibi görme eğiliminde oldukla-rı ve politik etkinliklerinde daha rahat hareket ettikleri anlaşılıyor. MHP’liler, kent üniversitelerinin hepsinde meşru bir bileşen gibi algılandıklarının bilinciyle daha farklı kesimlerle ilişki kurma pratiği geliştirmişken, bu değişimin BBP örneğin-de çok fazla gözlemlenmediğini gördük. BBP’lilerin bu durumu açıklama biçimi, kendilerinin daha bağlanmış bir ideolojik grup oldukları ve bu niteliği daha fazla önemsedikleri. Yaş ortalaması 22 olan 7 BBP’li gencin, İstanbul kökenli olduğunu söyleyen bir üyesi dışında diğerleri, Balıkesir, Malatya, Kırıkkale, Kırşehir, Gazian-tep gibi illerden gelmişler. Üç gencin ailesi işçi kökenli ve genel olarak alt-orta sınıf kökenli gençlerin en fazla olduğu odak grubunun BBP olduğu söylenilebilir.

Büyük kent hayatını olumsuzlama yaygın bir tepkiyken, Alperen Ocakları’nın onlar için bu anonimliğin ve kaotik ortamın içinde, “sobası tüten sıcak bir ocak” gibi algılandığı açık. 1980 öncesinde de Ülkü Ocakları’nın özellikle büyük kent ortamında yalnız hisseden veya daha iyi koşullara kavuşma azmindekiler için bir tutunum imkanı sağladığı anımsandığında, bugün Alperen Ocakları’nın böylesi bir işlev gördüğünü söylemek mümkündür. Taşra-kent, veya kent varoşu-kent merkezi geriliminin politikleşme hikayelerinde çok önemli bir dinamik olduğu açıktır. Bura-da sadece kültürel olarak yoksun hissetmenin yakınlaştırıcılığınBura-dan bahsetmiyoruz. Siyasetin modernleşme süreçlerine eklemlenme aracı olarak ciddi bir işlev gördü-ğünü ve Türkiye Sağı’nda “Ocak Kültürü’nün” böylesi bir işlevin araçları olarak da önemsenmesi gerektiğini vurguluyoruz. Kültürel yakınlığın bir dayanışma biçimini teşvik ederek, siyasal ve iktisadi kazanımların çıkış noktasını oluşturması formülü anlaşılmadan, Türkiye Sağı hakkındaki bilgimiz de eksik kalır...

BBP’li gençlerin büyük kısmı geleneksel değerleri paylaşan ailelerden gelme-leri ve yine MHP’liler gibi ortaokul-lise döneminde Alperen Ocakları’yla tanış-malarına rağmen, iki gencin ailelerinin farklı siyasal tercihlere sahip oldukları ve bu nedenle bir gerilim yaşandığını paylaştıklarını vurgulayalım. YC4A’nın ailesi, geleneksel olarak Ülkücü tabandan gelmekle beraber, yine de bazı gerilimler ya-şandığını paylaşıyor:

Kendi babam da benim görüşüme yakın, 80’den önce üniversite okumuş, çok ya-kından görmüş, kendi de bulunmuş ama ben açıkçası kendimi çok anlatamam ona çünkü medyanın yönlendirici bir özelliği var, medya bizim içinde bulunduğumuz kurumu nasıl gösteriyor ki ben nasıl kendi aileme anlatabileyim?

ardından Anadolu Gençlik Vakfı ve İmam Hatipler üzerinden oluşturduğu örgüt-lenme ağının, görüştüğümüz gençlerin politikleşme hikayelerinde de izdüşümleri yakalanabiliyordu. MHP ve BBP de, Ocak kültürü diyebileceğimiz yaygın bir ör-gütlenme dinamiğine sahipler ve Anadolu’da bu dinamik sayesinde ortaokul-lise düzeyindeki örgütlenme deneyimlerinin, daha sonra üniversite eğitimi alan partili gençlerin neredeyse hepsinin siyasetle ilk tanışma biçimleri olduğu görülüyor9. Bu anlamda bakıldığında ÖDP, EMEP ve TKP gibi partilerde siyaset daha çok büyük kent üniversitelerinde tanışılan bir deneyimken, ideolojik yönelimli sağ partilerin, üniversite öncesi dönemde ve Anadolu kentlerinde de meşru örgütlenme ağlarının olduğu açıktır. Kısacası, radikal sol bir partiye sempatisi olan bir gençseniz, aktif siyasete katılım için büyük kentlerde üniversiteye başlama döneminizi beklemeniz gerekebiliyor.

MHP’li gençlerin politikleşme hikayeleriyle ilgili sorulara, bütün gençlerden yanıt alınamamakla beraber, yukarıda bahsedilen dinamiklerin doğrulandığı görüldü. Aile-lerinin MHP kökenli (tercih edilen ifade daha çok Ülkücü kökenlidir) olduğunu söyle-yenler, aile etkisiyle beraber, Alparslan Türkeş’in aileleri üzerinden kendilerindeki et-kisinden de ayrıca bahsetmektedirler. YC2A’nın hikayesi bu bakımdan özetleyicidir:

Benim anne baba tarafı, yani ikisi de ülkücü, annem 1980’leri falan hızlı yaşamış... Türk siyasetine gelmiş en büyük siyasetçi herhalde Alparslan Türkeş’tir, orada herkes hemfikirdir...Bendeki etkilerden bir tanesi, ilkokuldaydım babamın şey demesinden Başbuğ’u gördüğünde “siyasetçi budur, bu adam gelirse ülke kurtulur” demesiyle...

YC2B de Türkeş’in cenazesinin ailesi üzerindeki tesirini çok iyi anımsıyor: .

Ben küçükken mesela Alparslan Türkeş’in vefatına yetiştim, ailede onu hatırlayabiliyo-rum yaş itibariyle. Mesela o zaman dedemin veya anneannemin ağladığını o vefatta hatırladığım için oradan küçüklükten etkilenmek gibi bir şey olabilir… yaşlarında. O etki her halde kafamda yer etti belki bilmiyorum aileden gelme.

Bu türden paylaşımlara özellikle ortaokul düzeyinde öğretmen, arkadaş etkisiyle Ülkücü harekete yakınlaşma anıları eşlik ediyor. YC2D gibi, YC2C de bu örnek-lerden birisi:

Ben ortaokulu Anadolu lisesinde okudum, orada bir tane...büyüğümüz vardı, onun üzerimde büyük emeği vardır. Onun anlatımları sonucunda MHP Ülkü Ocakları’nın vizyonunu, misyonunu tanıdım.

9 Ülkü Ocakları’yla ilgili oldukça bilgilendirici bir çalışma için bkz., Kemal Can, “Radikal Milliyetçiliğin En Büyük Örgütü: Ülkü Ocakları,” Türkiye’de Sivil Toplum ve Milliyetçilik, Stefanos Yerasimos ve diğerleri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000.

Gençler Tartışıyor: Siyasete Katılım, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politikleşme Öyküleri ve Ideolojik Yönelimler Üzerinden Bir Değerlendirme

CHP dışındaki sol parti gençliğinin politikleşme ve partilerine katılma süreçlerine bakıldığında, öncelikle altı çizilmesi gerekli olan nokta, üniversitelerde veya mahal-lelerde gençlikle ilgili alan çalışması yapma kültürü olduğu için, doğal bir iş bölümü oluştuğudur. Parti içi demokrasi, grupların temsil edilebilmesi gibi vurguların ÖDP odağında dile getirildiği, EMEP ve TKP’lilerin farklı örgüt anlayışları nedeniyle, parti içi sorunlardan bahsetmedikleri gözlendi. TKP, ÖDP ve EMEP örneğinde parti kim-liğiyle ciddi özdeşlik söz konusu olduğu halde, genel başkan veya parti ileri gelenlerine sıklıkla referans verme, onları rol modelleri olarak öne çıkarma anlayışı yok. Bu