• Sonuç bulunamadı

İdari Yargıda Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama

D- İdari Yargıda Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı

1. İdari Yargıda Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama

Danıştay tarafından çelişmeli yargılama; dava sırasında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla sunulan delil veya mütalaalar ya da görüşlerin her biri hakkında bilgi sahibi olma ve bunlar hakkında yorum yapma imkanının yani cevap hakkının kullanılması olarak tanımlanmıştır379. Silahların eşitliği ilkesi ise;

iddia ve savunmanın eşit olması ilkesi olarak özetlenmiştir380

.

378 Danıştay 12.Dairesi'nin 2005/6353 Esas sayılı dosyada verdiği 2006/540 sayılı ve 22.02.2006

tarihli karar.

379 Danıştay 12.Dairesi'nin 2005/6353 Esas sayılı dosyada verdiği 2006/540 sayılı ve 22.02.2006

tarihli karar. Karara ulaşmak için www.danistay.gov.tr adresindeki Danıştay Bilgi Bankasından faydalanılabilir.

380Danıştay 10.Dairesi'nin 1996/7166 Esas sayılı dosyada verdiği 1998/5511sayılı ve 03.11.1998

Yine, Danıştay silahların eşitliği ilkesi ile ilgili olarak; AİHM kararlarında belirtildiği üzere adil yargılamanın en önemli gereklerinden biri olarak, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından davanın tarafları arasında tam bir eşitlik gözetilmeli (silahların eşitliği), buna bağlı olarak da toplanan deliller hakkında taraflara görüş bildirme olanağı tanınmalıdır görüşündedir381

. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü belgenin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri, ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir, verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu ilke gereğince mahkemeler veya Danıştay tarafından temin edilen veya taraflarca re'sen sunulan önemli belgelerin taraflara tebliği, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin gereğidir. Danıştay bir çok kararında bu hususa vurgu yapmıştır.

Ancak, uygulamada ortaya çıkan sıkıntıların giderilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda Ceza Muhakemesi Kanununun “İçeriği Devlet Sırrı Niteliğindeki Belgelerin İncelenmesi” başlıklı 125. Madde ile aynı kanunun 47. maddesi ve AİHM ihlal kararları paralelinde İdari Yargılama Usul Kanununun 20/3 maddesinin gözden geçirilmelidir382

.

381

Danıştay İdari Dava Daireleri E:2008/1633, K: 2005/3292, T:12/06/2008

382 2577 sayılı İYUK'nun 20.maddesinin 3.fıkrası; "Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin

güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez."şeklindedir.

Devlet Sırrı niteliğindeki belgelerin yargı organlarıyla paylaşılmasına

ilişkin kesin ve net ölçütlerin konulması, söz konusu bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması konusunda bir yasal düzenleme yapılmalıdır.

Silahların eşitliği ilkesi ile ilgili olarak kamu gücünü oluşturan idareler ile davacı şahıs veya kurumlar arasında eşit bir dengenin sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde daha zayıf konumda olan kişi veya kuruluşların idareler karşısında daha zayıf silahlara sahip olması sonucuna ulaşılacaktır. Zira idari yargıda görülen davalarda, genelde uyuşmazlığı çözecek bilgi ve belgeler idarenin elindedir383

. Bu nedenle özellikle ellerindeki belgeleri mahkemelere tümüyle ibraz etmeyen ya da seçerek ibraz eden idareler karşısında mahkemelerin uygun silahlarla davanın görülmesini sağlamak gibi bir görevi daha da önem kazanmaktadır.

Bu konuda yapılan araştırmalarda mahkemeler haricinde tarafların da bilgi ve belgelere ulaşmada sıkıntı yaşadığı ortaya çıkmaktadır384

.

İdari yargı sisteminde, Danıştay savcısının düşüncesi önceleri taraflara tebliğ edilmezken, 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile Danıştay Kanunu'nda değişiklik yapılarak Danıştay savcısının düşüncesinin taraflara tebliğ edilmesi yöntemi benimsenmiştir385. Ancak bu düzenleme yapılana kadar böyle bir

uygulamanın yapılmaması adil yargılanma hakkının ihlali niteliği taşımaktadır. Nitekim AİHM'in Türkiye aleyhine verdiği ihlal kararları mevcuttur386

. Yine bu ilke uyarınca, Danıştay Savcısı'nın mahkeme ve kurullar önünde dinlenilmesine gerek görüldüğü durumlarda bu olanak davanın yanlarına da tanınmalıdır387

. İdari Yargıda davalı idareye yönelik ara kararların ve ara karar cevaplarının davacıya tebliğ edilmemesi silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğu

383Akıncı,age, s.243 384Akıncı,age,s.246-251

385Söz konusu Kanun 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 386Karaduman ve Tandoğan-Türkiye kararı, 3.6.2008,Bşv.No:41296/04

https://aihm.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=9621 (12.08.2012)

387

yönünde eleştiriler yapılmaktadır. Yapılan her ara kararının ve ara kararı cevabının taraflara tebliği uygulamasının yargılama sürecini uzatacağı da düşünülmektedir. Bu nedenle her ara kararı ve cevabı olmazsa bile davanın sonucuna etki etme ihtimali olan belgelerin taraflara tebliği gerekmektedir. 2577 sayılı yasanın 21. Maddesinde sonradan ibraz edilen belgelere ilişkin düzenlemeye yer verilmekte olup bu madde yoluyla da sorunun uygulamada çözülebilme imkanı mevcuttur. İdari davalarda yargı mercilerince verilen ara kararların ve son kararı etkileyebilecek yanıtların taraflara tebliği hususunun yaygınlaştırılması amacıyla eğitimlerin düzenlenmesi, bu hususun yasal bir alt yapıya da kavuşturulması gerekmektedir.