• Sonuç bulunamadı

İdari Para Yaptırımının Uygulanması

Belgede İdarenin parasal yaptırımları (sayfa 154-158)

YAPTIRIMLARININ TÜRLERİ

A- İdari Para Yaptırımının Uygulanması

İdari para yaptırımlarının uygulanabilmesinin ilk koşulu idari para yaptırımı uygulanan kişinin bu yaptırımdan haberdar olmasıdır. Zira ancak ilgilinin haberdar olduğu işlemler ilgili hakkında hüküm doğurur533.

İlgilinin huzurunda tutanak tanzimi halinde, tutanaktan derhal haberdar olunabilmektedir; ancak ilgilinin gıyabında alınan idari para yaptırımı kararları açısından bildirim büyük önem taşımaktadır.

Kabahatler Kanunumuz bildirim usulünü 16. maddesinde iki türlü olarak belirtmiştir: Birincisi, kişinin huzurunda tutanağın tanzimi; ikincisi ise kişinin gıyabında kararın alınmasında tebliğ usulüdür.

Kabahatler Kanunu’nun 26. maddesinin birinci fıkrası, gıyapta alınacak idari para yaptırımı kararlarının tebliği usulü konusunda, 11.02.1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na yollama yapmıştır. Buna göre, idari yaptırım kararları Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tebliğ olunacaktır534.

Yurtcan, hukukumuzdaki bildirim usullerini doğrudan ve vasıtalı bildirim

usulü olarak ikiye ayırmaktadır535. Buna göre:

-Doğrudan Bildirimler; kişinin yüzüne karşı sözlü olarak bildirilmesi usulü

olarak tefhim ve kişinin huzurunda tanzim edilen kararın elden verilmesi suretiyle yapılan bildirim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

-Vasıtalı Bildirimler; Tebligat olarak isimlendirilen bildirim usulüdür ki şu

şekillerde olabilmektedir:

İlk yol, yazılı işlemin, ilgiliye, aracılık eden bir kişiyle ulaştırılmasıdır. Burada aracılık eden örneğin posta memuru olabilmektedir.

İkinci yol ise, gösterme, asma veya ilan yoluyla bildirilmesidir.

Kabahatler Kanunu’nun, idari para yaptırımları açısından, kararın huzurda alınmış olması halinde kararın bir örneğini elden vermek (md. 26, fıkra 2); gıyabında alınmış olması hainde ise Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılması şeklinde bir bildirim usulü benimsemiştir.

İdari para yaptırımlarının uygulanmasında ikinci olarak, huzurda verilen veya tebliğ edilen idari para yaptırımının kesinleşmesini belirtmek gerekir. İdari para yaptırımı kararının uygulanabilmesi, yani tahsili yoluna gidilebilmesi için kesinleşmesi gerekir. Ancak yaptırıma maruz kalan kişinin yaptırım kararının hemen akabinde parayı belirtilen yere yatırması halinde, kesinleşme konusundan bahsedilmeyecektir.

534 Ekinci, s.97.

İdari para yaptırımlarının kesinleşmesi konusunda, özel kanunlar yaptırımın türüne ve organa göre farklı kesinleşme şekilleri öngörmüşlerdir. Bu çerçevede, kesinleşme şekli, kural olarak idari para yaptırımına karar veren merciye itirazen başvurmak ve idarenin bu konuda bir karar vermesi veya kanunda belirtilen yargı organına müracaat etmek ve mahkemenin bu konuda karar vermesi şeklinde olmaktadır.

Örneğin Kabahatler Kanunu, 27. maddesinde, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğini; bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararının kesinleşeceğini hükme bağlamıştır.

Bu çerçevede, idari para yaptırımlarının uygulanabilmesi için gerekli olan kesinleşme süreci, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulup başvurulmamasına göre belirlenecektir.

İdari para yaptırımına itiraz edilmemesi ya da itirazen yapılan inceleme neticesinde itirazın reddedilmesi hallerinde yaptırım kararı kesinleşir ve tahsil edilebilir hale gelir.

İdari para yaptırımlarının tahsili, özel yasalarca ayrıca bir infaz ya da tahsil yolu öngörülmemişse, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre infaz ve tahsil edilecektir536.

Ancak bu noktada hemen belirtmek gerekir ki, Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, idari para yaptırımı kararlarının uygulanmasında, kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması durumunda taksitlendirmeye gidilebilir. Ancak bu durumda, idari para yaptırımının ilk taksitinin peşin ödenmesi gerekir. Taksitlendirme de ancak, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesi

536 Nazaroğlu, s.104; Erman, Sahir, Ticari Ceza Hukuku, 3. Baskı, İstanbul, 1992, s. 178; Arslan, s.

şeklinde olabilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde ise, idari para yaptırımının kalan kısmının tamamı tahsil edilecektir.

Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinin dördüncü fıkrasına göre ise; “Genel

Bütçe’ye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçe’ye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.”

İdari para yaptırımlarında belirlenen paralar genellikle herhangi bir alacakmış gibi, icra müdürlükleri eliyle infaz edilmektedir537. İnfaza ilişkin özel bir hüküm bulunmaması durumunda, idari para cezalarının, 6183 sayılı yasanın üçüncü maddesindeki ‘para cezası’ terimi içerisinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir538. AATUHK’un 3. maddesinde para cezalarının “amme, tazminat, inzıbati mahiyette olsun olmasın bütün para cezalarını ifade ettiği” belirtilmiştir. Bunun yanında, özel kanunlarda da idari para yaptırımlarının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı belirtilebilmektedir (Örneğin, 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu madde 15/3).

Kabahatler Kanunu, 17. maddesinin dördüncü fırkasıyla, idari para yaptırımının, ilgilinin rızası halinde, idarî para yaptırımı veren kamu görevlisi tarafından infazına imkan vermektedir. Buna göre, Kabahat dolayısıyla idari para yaptırımı veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirecektir539.

537 Oğurlu, s. 110. 538 Erman, s. 178. 539 Özbek I, s. 55.

Yine Kabahatler Kanunu, 17. maddesinin dördüncü fıkrasında, idari para yaptırımının kanun yoluna başvurmadan önce ödenmesi halinde, bunun dörtte üçünün tahsil edileceğini hükme bağlamıştır.

Bunlarla birlikte, Kabahatler Kanunu, idari para yaptırımlarının arttırılması usulünü de 17. maddesinin son fıkrasında hükme bağlamıştır540. Buna göre; “İdarî

para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.”

Tahsil ve infazın sonuçları konusuna İdari Para Yaptırımının Uygulanmasının sonuçları başlığı altında değineceğiz.

Belgede İdarenin parasal yaptırımları (sayfa 154-158)