• Sonuç bulunamadı

İbranamenin Muhtevası 1. Tarafları

Belgede K I S A L T M A L A R (sayfa 21-26)

İbraname de bir sözleşme olması nedeniyle iki ayrı taraf gerektiren bir hukuki işlemdir.

İbranamenin tarafları da işveren ve işçidir. Ancak ibranamede taraf sayısı ikiden fazla olamaz. Bu kapsamda işveren veya işveren vekilinden biri ibranamenin tarafı olabilirken niteliği gereği ikisi de ayrı ayrı taraf olamaz. Bu kapsamda işçi ile bir işveren aynı ibraname ile birden fazla işçisi ile

132 EREN, F: a.g.e, sh: 207,

133 ERMAN, Ç: a.g.e, sh: 38,

134 Yargıtay 9. HD. 10.12.1996 tarihli ve E: 1996/14576, K: 1997/22643 sayılı kararı; 21. HD. 02.04.2002 tarihli ve E: 2002/2463, K: 2002/2773 sayılı kararı, bkz: ÖZDEMİR, E: a.g.e, sh: 42 ve 21,

135 Yargıtay 9. HD. 16.02.2005 tarihli ve E: 2004/13375, K:2005/4441 sayılı kararı, aynı Dairenin 13.05.1997 tarih ve E:1996/3755, K:1997/8805 sayılı kararı, (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 21.04.2009)

136 EREN, F: a.g.e, sh: 207,

sözleşme yapamaz. Her işçi için ayrı ayrı ibraname düzenlenmelidir137. Bu nedenlerle ibraname ancak iki taraflı yapılan bir sözleşme niteliğindedir.

İbraname, yukarıda işaret ettiğimiz gibi138, bir tasarruf işlemi olduğundan, geçerliliği için tarafların kural olarak tasarruf ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir139. Ancak ibranamenin tarafları olan işçi ve işverenin sahip olmaları gereken ehliyetin nitelikleri açısından bazı farklılıklar vardır.

a. İşçi

İbranamenin tarafı olan işçi MK’nun hükümlerine göre tam ehliyete sahip olduğunda, her türlü tasarruf işlemini yapabilecek olup, doğal olarak ibra sözleşmesine de taraf olabilmektedir. Ancak ibra eden işçi ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise ibra sözleşmesinin geçerliliği bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu kapsamda; MK. m.16/1’e göre, ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça kendi işlemleri ile borç altına giremezler. Ancak böyle bir rıza olmadan yapılmış olan ibra, sonradan icazet verme ile geçerlilik kazanabilir140. Kanuni temsilcisi, önceden rızası olmadan, sınırlı ehliyetsiz tarafından yapılan işleme icazet vermezse, işlem askıda hükümsüz olmadan kesin hükümsüz olmaya dönüşür ve hiç bir sonuç doğurmaz141. MK.m.449 hükmüne göre ise kanuni temsilcinin rızası ile dahi sınırlı ehliyetsizin önemli bir bağış yapması mümkün değildir. Ayrıca ibra bir tasarruf işlemi olması nedeniyle, bu türde işlemlerin yapılabilmesi için sadece medeni hakları kullanma ehliyeti yeterli değildir. Bunun yanında tasarruf ehliyeti de gerekmektedir142. Mesela müflis borçlusunu ibra edemez. Bu halde alacaklının medeni hakları kullanma ehliyeti mevcut olmakla beraber tasarruf yetkisi sınırlıdır143. Ayrıca iflas etmiş kişilerde de ibraname yapma yetkisi bulunmamakta, hatta iflas masasının da böyle bir yetkisi bulunmamaktadır144.

Ancak bu konuda şunu da ifade etmek gerekir ki; küçükler için kanuni temsilci tarafından verilmiş çalışma izni, aynı zamanda ibra yetisini de kapsamamaktadır. Bu kapsamda; yargı kararlarındaki tartışmalara rağmen145, kanuni temsilcinin izniyle çalışma yetkisi tanınan küçüğün bu izninin ibrayı da kapsamayacağı ifade edilebilir146.

Sonuç olarak ibranamenin bir tarafı olan işçinin ibranameyi geçerli olarak yapabilmesi, medeni haklarını kullanma açısından tam ehliyet sahibi olmasına bağlıdır.

137 ERMAN; Ç: a.g.e, sh: 40,

138 İbranamenin tasarruf işlemi olduğu yönünde ayrıntılı bilgi için bkz; sh: 19,

139 MOLLAMAHMUTOĞLU, H: a.g.e, sh: 846,

140 ÖZ, T: a.g.e, sh: 86,

141 EREN, F: a.g.e, sh: 1223,

142 TURANBOY, N.K: a.g.e, sh: 71,

143 ÖZ, T: a.g.e, sh: 87,

144 ÇİL, Ş: a.g.e, sh: 9,

145 Yargıtay’ın bu konuda çelişkili kararları olmakla beraber çoğunlukla bu iznin ibra yetkisi vermeyeceği görüşündedir. Yargıtay 9.HD. 06.08.1964 tarihli ve E: 1964/5288, K: 1964/5147 sayılı kararı; 10.HD.

04.04.1975 tarihli ve E: 1975/1222, K: 975/1865 sayılı kararı; 9.HD. 24.12.1982 tarihli ve E: 1982/9313, K:

1982/10094 sayılı kararı, (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 21.04.2009); aksi görüş için bkz; ÇENBERCİ, M: a.g.e, sh: 719; ÇİL, Ş: a.g.e, sh: 18,

146MOLLAMAHMUTOĞLU, H: a.g.e, sh: 847,

b. İşveren

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde işveren “……işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” olarak tanımlanmış olup, bu kapsamda işveren vekili de “…İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler“ şeklinde tanımlanmıştır. İşveren ve işveren vekilinin ibraname yapabilmek yönünden bir farkları yoktur.

İşveren veya işveren vekili açısından bakıldığında; ibraname ile kural olarak işveren veya vekilinin bir yükümlülük altına girmeleri pek söz konusu olmamaktadır. Bu yaklaşımla da işveren veya vekilinin ibraname yapma yetkilerinin olabilmesi için tam ehliyetsiz olmamaları yeterlidir147.

2. Miktar İçermesi Kuralı

İbraname düzenlenirken, işçinin hak ettiği alacak kalemleri ayrı ayrı ve miktar içerecek şekilde yazılabileceği gibi, uygulamada hiç miktar belirtmeden, “kıdem tazminatımı aldım” veya “ihbar tazminatımı aldım” şeklinde bir ifade de yazıldığı görülmektedir148. İbraname, bu şekilde miktar içeren ve içermeyen ibranameler olarak hem Yargıtay kararlarında hem de doktrinde ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Bu kapsamda uyuşmazlık durumunda, işçinin aleyhine bir ispat aracı olacağından dolayı, Yargıtay “ibranamenin dar yorumlanması” kuralını uygulamaktadır. Ancak bu yorumla miktar içermemesi o ibranamenin geçersiz olacağı sonucunu da doğurmamaktadır149.

Konuyu değerlendirirken, miktar içermeyen ibranameleri; maddi ve manevi tazminat alacakları yönünden miktar içermeyen ibranameler ve maddi ve manevi tazminat alacakları dışındaki alacaklar bakımından miktar içermeyen ibranameler olarak ikiye ayırabiliriz.

a. Maddi Ve Manevi Tazminat Alacakları Dışındaki Alacaklar Bakımından Miktar İçermeyen İbranameler

Maddi ve manevi tazminat alacakları dışındaki alacaklar bakımından miktar içermeyen ibranamelerde açıkça sayılan alacak kalemleri bakımından kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bu alacak isimlerinin ve miktarlarının ibranamede sayılması gerekir150. Dolayısıyla ibranamede açıkça sayılan ve işçi tarafından alındığı ifade edilen haklar açısından bir ibra etme söz konusu olacaktır.

Ancak genel ifadeler içeren ibranameleri bu yaklaşımla doktrinde ve Yargıtay uygulamasında haklı olarak geçersiz sayılmaktadır151. Maddi ve manevi tazminat alacakları dışındaki alacaklar bakımından Yargıtay uzun yıllardır yerleşmiş içtihadıyla, miktar içeren ibranameleri makbuz olarak

147 SATILMIŞ, M: a.g.e, sh: 41,

148 MOLLAMAHMUTOĞLU, H: a.g.e, sh: 846,

145 ÖZDEMİR, E: a.g.e, sh:34,

150 Yargıtay, 9. HD. 26.02.2001 tarihli ve E: 2005/19872, K: 2001/3451 sayılı kararı; aynı Dairenin 12.12.2000 tarihli ve E: 2000/13999, K: 2000/13684 sayılı kararı; aynı Dairenin 01.02.2005 tarihli ve E: 2004/8761, K:2005/2729 sayılı kararı (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 22.04.2009); ERMAN, Ç: a.g.e, sh: 32; TURANBOY, N.K: a.g.e, sh: 77; DOĞAN, M: a.g.e, sh: 171,

151 Yargıtay, 9. HD. 02.05.2001 tarihli ve E: 2000/4626, K: 200177670 sayılı kararı (Kararın tam metni için bkz;

Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 22.04.2009),

değerlendirmektedir152. Doktrinde de, miktar içermeyen ibranamelerin makbuz niteliğinde sayılabileceğine işaret edilmiştir153.

b. Maddi Ve Manevi Tazminat Alacakları Yönünden Miktar İçermeyen İbranameler

Maddi ve manevi tazminat alacakları yönünden miktar içermeyen ibranameler açısından konuyu değerlendirdiğimizde; Yargıtay’ın bu tür ibranamelere şüpheyle yaklaştığı ve bunları kural olarak geçersiz sayma eğilimde olduğu söylenebilir154. Bu kapsamda Yargıtay, maddi tazminat ile ilgili kapsamlı bir kararında “…alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu surette borçlunun borcundan kurtulmasını kapsayan akde “ibra” denir. İbranamenin kural olarak işçiye yapılmış olan ödeme ile sınırlı olarak bağlayıcılığı aslıdır. Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için işçiye yapılan ödemenin miktar olarak ibranamede açıkça gösterilmesi koşuldur. ……..başka bir anlatımla işçiye yapılan ödemeyi belli etmeyen sözleşmenin, işvereni borcundan kurtaran bir ibraname olarak nitelendirilemeyeceği açık-seçiktir.” ifadesiyle belirttiği görüşünü, bir çok benzer konulu kararlarında görebiliyoruz. Buna göre Yargıtay, miktar içren ibranameyi, üzerinde yazılı olan miktarın ödendiğini gösteren bir belge anlamında değerlendirmektedir155. Sonuç olarak, konusu maddi veya manevi tazminat alacağı olan ibranamelerde her durumda alacağın miktar olarak ibranamede de yer alması gerekmektedir. Bunun yanında, ibranamede yazılı olan miktar ile işçinin hak ettiği miktar arasında açık bir oransızlığın mevcut olması halinde de Yargıtay bu şekilde içeriği ve gerçek durum arasında bu şekilde bir orantısızlık bulunan ibranameleri de makbuz hükmünde saymıştır156.

Sonuç olarak miktar içerip içermemesi açısından ibranameleri değerlendirdiğimizde; kural olarak ibranamelerin miktar içermesi durumunda miktar içeren alacaklar açısından makbuz niteliğinde olduğunu kabul etmek gerekir. Bunun yanında işçinin haklarının korunması adına “ibranamenin dar yorumlanması” kuralının işletilmesi şartıyla, ibranamede ödendiği belirtilen ve açıkça zikredilen alacakların da, aksi başka belgeyle ileri sürülemeyen hakların da ödendiği genel olarak kabul edilmektedir157.

152 ÖZDEMİR, E: a.g.e, sh:12; Yargıtay 9. HD. 16.02.2005 tarihli ve E: 2004/133375, K: 2005/4441 sayılı kararı, aynı Dairenin 19.02.2002 tarihli ve E: 200278475, K: 2002/24475 sayılı kararı ve 05.10.2004 tarihli ve 2004/23719, K:2004/22044 sayılı kararı (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 22.04.2009),

153 MOLLAMAHMUTOĞLU, H: a.g.e, sh: 849; ÖZDEMİR, M: a.g.e, sh: 12 vd; ÇİL, Ş: a.g.e, sh: 50,

154 ÖZDEMİR, E: a.g.e, sh:33,

155 Yargıtay 9. HD. 13.05.1997 tarihli ve E: 1996/3755, K: 1997/8805 sayılı kararı, (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 22.04.2009)

156 Yargıtay 10. HD. 24.02.1978 tarihli ve E: 1250, K: 1293 sayılı kararı, bkz; MOLLAMAHMUTOĞLU, H:

a.g.e, sh: 849;

157 MOLLAMAHMUTOĞLU, H: a.g.e, sh: 850,

3. Çekince Kaydı Olan İbranameler

İbranamenin içeriğinden, işçinin haklarından vazgeçtiği veya tamamen almış olduğu açıkça, net olarak anlaşılmalıdır158. İşçinin ibranamede ihtirazi kayıt koyduğu hakları ile ilgili olarak, o ibraname hüküm doğurmaz. Dolayısıyla, Yargıtay’a göre işçinin bu hakları almış olduğu bu ibranameye rağmen araştırılır ve buna göre karar verilir159. Bu kapsamda işçinin bir ibranameyi imzalarken bazı haklar açısından ihtirazi kayıt koyması halinde Yargıtay bu şekilde kayıt içeren ibranamelerin, işçinin ihtirazi kayıt koyduğu alacaklar açısından geçerli olmayacağına hükmetmektedir160. Bizce de bu yaklaşım isabetlidir. Şöyle ki; iş hukukunun temel ilkelerinden olan

“işçinin korunması” ve bu ilkenin devamı olan “ibranamenin dar yorumlanması ilkesi” de bunu gerektirir.

Bir ibranameyi imzalayan işçiler, hesaplama güçlüğü nedeniyle ya da sağlıklı karar veremediklerinden ibranameye ihtirazi kayıt koyabilmektedir161. İhtirazi kayıt herhangi bir hakkın tamamına veya fazlaya ilişkin kısmına yönelik olabileceği gibi, ibranamenin tamamına yönelik de olabilmektedir.

İbranamede işçinin ihtirazi kaydı, açıkça belli bir hak ile ilgili olabileceği gibi, bir hakkının fazlasının saklı olduğu şeklinde bir ifade içerebilir. Bu tür bir çekince, herhangi bir hakka ilişkin çekincedir. Buna karşılık herhangi bir hak belirtmeden “fazlaya ilişkin haklarım saklıdır.” “her türlü kanuni haklar saklı…” şeklinde kayıtlar ibra belgesinin bütününe yönelik çekince sayılır162. Bunun yanında, “kanuni haklar aranmak üzeredir ve arayacağım” ya da “kanuni haklarım bakidir.” şeklinde ifadeler de uygulamada ihtirazi kayıt olarak kabul edilmektedir163. Bir kararında Yargıtay, dava dilekçesinde paraya ihtiyacı olduğundan ibraname imzalamak zorunda kalacağından bahseden ve ihtirazi kayıt koymadan ibraname imzalayan işçinin dava dilekçesini ihtirazi kayıt olarak kabul etmiştir164.

İbranamelerde, ihtirazi kayıt olması halinde bu kaydın veya bu kayıt yerine geçen ifadelerin öncelikle dikkate alınması ve genel bir yaklaşımla “ihtirazi kayıtsız ibranamelere değer verilmelidir”

ifadesiyle yukarıda değinilen; icap ve kabulün açık, anlaşılır ve birbirine uygun olması gerektiği ifademiz beraber değerlendirildiğinde; ibranamenin işçi tarafından hüküm doğurması için, bu ibranamenin açıkça belirlenen ve miktar vs ifadelerle de sınırlanan kısmının doğrudan geçerli olabileceği söylenebilir. Aksi durumdaki ibranamenin tamamının veya ibranamede belirtilen hakların

158 Bkz; sh: 25,

159 Yargıtay 9. HD. 31.05.2006 tarihli ve E: 2006/35134, K: 2005/15857 sayılı kararı, bkz; ÇİL, Ş: a.g.e, sh: 175,

160 Yargıtay, 9. HD. 20.12.1999 tarihli ve E: 1998/16567, K: 1999/1944 sayılı kararı, bkz; ÖZDEMİR, M: a.g.e, sh: 30

161 ERMAN; Ç: a.g.e, sh: 75,

162 Yargıtay 9HD. 09.03.1976 tarihli ve E:1976/1958, K.1976/975 sayılı kararı ve yine aynı Dairenin 9.HD.

31.05.2004 tarihli ve E:2005/24106, K.2005/37492 sayılı kararı (Kararların tam metni için bkz; Diyalog mevzuat bilgisayar programı, son kullanma tarihi; 22.04.2009)

163ERMAN, Ç: a.g.e, sh: 76,

164 Yargıtay HGK. 17.12.2003 tarihli ve E.2003/9-760, K.2003/760 sayılı kararı, bkz; ERMAN, Ç: a.g.e, sh: 76, dpnt; 272,

ibra edildiği yönünde bir sonuca ulaşılmaz. Bu hakların alındığı veya vazgeçildiği ayrıca ibranameye rağmen araştırılmalıdır165.

II) İBRANAMENİN ŞEKLİ

Belgede K I S A L T M A L A R (sayfa 21-26)

Benzer Belgeler