• Sonuç bulunamadı

Herhangi bir mesele hakkında müstakil bir görüş ileri süren kimsenin mezhep sahibi olarak nitelendirilmeyeceği ortadadır. Bu şekilde farklı görüş ileri sürenlerin mezhep sahibi kabul edilmesi, mezhepleri sayılamayacak hale getirecegi için müelliflerimiz de meseleler hakkında bir esas, bir kural, bir ölçü aramışlardır. Böylece bu kural çerçevesinde, meseleler hakkında ortaya çıkan görüşleri mezhep olarak adlandırmışlardır.

Genel olarak mezhepler tarihi müellifleri, “tevhid; kader ve kaza; imân; va’d ve vaîd; nübüvvet ve imâmet” hususlarında farklı bir görüş öne süren kimse veya grubun görüşlerinden oluşan anlayışı fırka olarak kabul etmişlerdir.807 Meşhur müelliflerimizden Bağdâdî (ö.429/1037), İbn Hazm (ö.456/1064) ve Şehristânî (ö.548/1153) gibi mezhepler tarihçileri küçük farklılıklar dışında bu konuda hemen hemen birbirleriyle uyuşmuşlardır. Buna göre dört ana başlık altında aşagıdaki hususlardaki ihtilaflar fırka sayılmak için şart olarak aranmıştır:

Tevhîd başlığı altında Allah’ın isim ve sıfatlarla isimlendirilip vasıflandırılması, onun mahiyetinin bilinebilme ve zatının görülebilme imkânı, Allah’ın kelam sıfatı ve Kur’ân’ın mahluk olup olmadığı, hâlik-mahlûk ilişkisi gibi hususlar ele alınmıştır.

Kader ve kaza başlığı altında Allah’ın kudretinin mahiyet ve sınırı, insanın cebr veya hurriyet altında bulunması, onun hayra, şerre ve yaratmasının hilafına bir şeye kadir olup olmayacağı, nesne ve olayların yaratılmazdan önce bilinmesi, kaderin değişmesi ve insan iradesinin sınırı gibi hususlar ele alınmıştır.

İman, va’d ve vaîd başlığı altında imânın mahiyeti, ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, imân-amel münasebeti ve birbirlerine etkileri, İman-İslâm farklılığı, imânda artma ve eksilme meselesi, cennet ve cehennem varlığı, mahiyeti ve sürekliliği, azab ve mükâfatın mahiyeti, imân-küfür-nifak-şirk ayrımı gibi hususlar ele alınmıştır.

806 İbn Hazm, Fisal, II, 267.

Nübüvvet ve imamet başlığı altında nebilerin ismeti ve tebliği, tebliğ ulaşmayanların durumu, nübüvvetin devamı ve sürekliliği, İmâmetin Kureyşîliği, tayinle mi yoksa seçimle mi olacağı, birden fazla imamın varlığı, fasıkın ve mefdûlün İmâmeti, emir bi’l-maruf nehiy anil münkerin mahiyeti, şartları ve sınırları, imamların gaybet ve zuhuru gibi hususlar ele alınmıştır.

Yukarıdaki ana hususlardan ortaya çıkan fırkaların sayısı hakkında müellifler değişik görüş ve yorumlarda bulunmuşlardır. Makrizî’ye (ö.845/1442) göre ana mezheplerin sayısı 4808 iken, İbn Hazm’a (ö.456/1064) göre 5;809 İbnü’l-Cevzî (ö.597/1201)810 ve Malatî’ye (ö.377/987)811 göre 6; Şehristânî’nin (ö.548/1153)812 bir tasnifine göre 4, diğer bir tasnifine göre813 ise 6’dır; Makdîsî’ye (ö.355/966)814 göre 7; Bağdâdî (ö.429/1037815, Şatıbî (ö.790/1388)816 ve Seyyid Şerif Curcânî’ye (ö.816/1413)817 göre 8; İsferâyînî’ye (ö.471/1078)818 göre 9; Eş’ârî’ye (ö.324/936)819 göre ise 10’dur.

Âlimlerin böyle değişik neticelere varmış olmalarının sebebi fırkaların sayısını tespit hususunda farklı metotları benimsemiş olmalarıdır. Nitekim Şehristânî aynı metodu benimsemiş iki müellifi bulmanın mümkün olmadığını belirtmektedir.820

Bizim burada özel olarak ele aldığımız konu İbn Hazm oduğundan, onun fırkaları tasnif ederken esas aldığı kriterlere ayrıca yer verebiliriz. Aşağıdaki

808 Makrizî, Ebu’l-Abbas Takiyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir, Kitâbü’l-Mevâiz ve’l-İ’tibâr bi

Zikri’l-Hıtat ve’l-Âsâr, Beyrut ts. II, 345.

809 İbn Hazm, Fisal, I, 368. 810 İbnü’l-Cevzî, a.g.e., s. 28.

811 Malatî, Ebu'l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed b. Abdurrahman, et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehli’l-

Ehvâ’i ve’l-Bida’, Beyrut 1388/1968, s. 91.

812 Şehristânî, a.g.e., I, 11. 813 Şehristânî, a.g.e., I, 257-258.

814 Makdîsî, Muhtâr b. Tahir,el-Bed’ ve’t-Târîh, Bağdâd, Mektebetu’l-Musenna, ts., V, 124–150. 815 Bağdâdî, a.g.e., s. 26.

816 Şâtıbî, Ebû İshak İbrâhim b. Musa b. Muhammed el-Gırnati, el-İ’tisâm, Mısır 1332/1914, II, 206–

220.

817 Curcanî, Ebu'l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali, Şerhu’l-Mevâkıf, İstanbul 1321, III,

282.

818 İsferâyînî, Ebu'l-Muzaffer İmadüddin Şahfur b. Tahir, et-Tebsîr fi’d-Dîn ve Temyîzi’l-Fırkati’n-

Nâciye ani’l-Firaki’l-Hâlikîn, Beyrut 1403/1983, s. 15–16.

819 Eş’ârî, Ebu'l-Hasan İbn Ebî Bişr Ali b. İsmail b. İshak, Makâlâtu’l-İslâmiyyîn ve İhtilâfi’l-

Musallîn, Beyrut 1427/2006, s. 12.

hususlardan birinde veya daha fazlasında Ehl-i Sünnet’ten farklı bir görüşü benimseyen kişi veya gruplar İbn Hazm’a göre fırka olarak adlandırılmıştır:821

b. Tevhid ve Allah’ın sıfatları822

Allah’ın hangi isimler ve sıfatlarla isimlendirilip ve vasıflandırıacağı, Allah’a cisim nispet edilip edilemeyeceği, Kur’ân’ın mahlık olup olmadığı, mushaflarda bulunan şeylerin Kur’ân olup olmadığı, Allah’ın azab ve mükâfatının mahiyeti ve sürekli olup olmaması, varlık alanında geçen bir varlığı adem halinde bilip bilemeyeceği, ilminin onun kendisi olup olmadığı, hayra ve şerre kadir olup olamayacağı, yaratmasının hilafına bir şeye güç yetirip yetiremeyeceği, Allah’ın istitaatının onun fiiliyle mi yoksa fiilinden önce mi olduğu, imân ve küfür gibi zıt fiilleri bir araya getirip getiremeyeceği, yaratıklarına hayırlarda bulunması lütuf mu yoksa vacib mi olduğu, alemdeki varlıkları sayıp sayamayacağı, onun bir şey olup olmadığı hususlarıyla sadece Allah’ın kendisine has olan ya da diğer varlıklarda da bulunan halleri (ahvâl) hususu mezheplerin birlerinden ayrımasında etkili olmuştur.

c. Kader823

İnsanın cebr altında olup olmadığı, insanın fiilleri de dâhil olmak üzere Allah’ın bütün nesne ve olayları bilip bilemeyeceği, bunlara ilişkin ilminin Levh’ı- Mahfûz’da yazılıp yazılmadığı, varlık ve olayların tümünün Allah tarafından yaratılıp yaratımadığı, sorumluluk açısından insan iradesinin (istitaat) rolü, kaderin değişip değişemeyeceği ve bunlara Allah’ın güç yetirip yetiremeyeceği hususlarını kapsar.

d. İman ve küfür824

İmanın mahiyeti, kalb veya lisan ile tasdiki, imân-amel münasebetleri, İmanda artma ve eksilme olup olmadığı, imânın geçerli olması için bilgi ve delîlin rolü, imânın tasdikten mi yoksa marifetten mi ibaret olduğu, imânda istisna (inşallah ben mü’minim) meselesi, İslâm ile imânın aynı olup olmadığı, tebliğin ulaşmadığı

821 İbn Hazm, Fisal, I, 369–372.

822 İbn Hazm, Fisal, I, 410–421; II, 3–48. 823 İbn Hazm, Fisal, II, 54–59, 84–85. 824 İbn Hazm, Fisal, II, 168, 209–267.

kimsenin imân durumu, müminlerin cehenneme girip girmeyecekleri, kafirlerin cehennemden çıkıp çıkmayacakları, cennet ve cehennemin henüz yaratılıp yaratılmadığı, kafirlerin, çocukların, hayvanların cezalandırılma şekilleri ve şefaatin var olup olmadığı hususlarını kapsar.

e. İmamet ve müfadele (Sahabe arasındaki üstünlük)825

İmamın gerekli olup olmadığı, imamın nass ve tayin ile mi yoksa seçimle mi olduğu, imamın Kureyşten olmasının şart olup olmadığı, ilk dört halife’nin imâmetinin meşrûiyeti, birden fazla imamın varlığı, fâsıkın imâmeti, emir bi’l-maruf nehiy ani’l-münker’in mahiyeti, şartları ve sınırları, imamların gaybeti ve yeniden zuhuru ile nübüvvetin Hz. Peygamber’den sonra devam edip etmediği hususlarını kapsar.

İbn Hazm, İslâmî fırkaları ele alırken onların dayandıkları itikadi konularına göre beş grupta inceler. Bunlar: Ehl-i Sünnet, Mürcie, Mutezile, Şiâ ve Havâric. Bu fırkaların dayanaklarını belirterek birbirinden ayırır.826 Şöyle ki,

“Mürcie’nin üzerinde ittifakla durduğu temel prensipleri, “İman ve küfür”, bunların mahiyeti, tanımı ve vaîd konularıdır. Bu konuların dışında ise diğer fırkalar gibi, bunlar da ihtilafa düşmüşlerdir.”827

“Mutezile’nin tutundukları temel dayanakları, “Tevhid ve ilahi sıfatlar” konusudur. Daha sonra bunlara Kader, Fısk, İman ve Vaîd konularını da eklemişlerdir.”828 Şiâ’yı ele alırken “Dayanakları, İmâmet ve peygamber (s.a.v)in ashabı arasındaki kimin üstün olduğu konusu olup, bunun dışındaki konularda ise, diğer fırkalar gibi ihtilafa düşmüşlerdir” der.829

Hariciler hakkında şöyle der “Temel dayanakları, “İman-Küfür, bunların mahiyetinin ne olduğu ve Tekfir, Vaîd ve İmamet” konularıdır.830

825 İbn Hazm, Fisal, III, 3–108.

826 Islam fırkalarını anlatırken geniş bilgi verilecektir. 827 Bkz. İbn Hazm, Fisal,I, 369.

828 Bkz. İbn Hazm, Fisal,I, 370. 829 Bkz. İbn Hazm, Fisal,I, 370. 830 Bkz. İbn Hazm, Fisal,I, 370.

Benzer Belgeler