• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM İŞVEREN - ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNDE İŞ SAĞLIĞI VE

3.5 İşverenlerin Yükümlülükleri:

3.5.5 İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi:

İşverenler, devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde alınması gereken iş

sağlığı ve güvenliği önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasını izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi işçilerin ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve dercesine göre;

- İşyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla,

- Bir veya birden fazla işyeri hekimi ile gereğinde diğer sağlık personelini görevlendirmekle,

- Sanayiden sayılan işlerde iş güvenliği uzmanı olan bir veya birden fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle, yükümlüdürler (İK. m.81/1).

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve İş Kanunu işyeri sağlık ve güvenlik hizmetlerinin işveren tarafından oluşturulacak birim tarafından yerine getirilebileceği gibi işletme dışından hizmet alımı yoluyla da yerine getirilebileceği hükme bağlanmıştır.

BÖLÜM 4. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YAPTIRIMLARI

İş sağlığı ve güvenliği kurallarını ihlal eden işverenlere özel hukuk ve kamu hukuku yaptırımları uygulanır. Özel hukuk yaptırımları borçlar hukuku temeline dayanır. Kamu hukuku yaptırımları ise idari para cezaları ve cezai yaptırımlardır. Gerek alt işverenler, gerekse asıl işverenler, işveren sıfatına sahip oldukları için, kanunların işverenler için öngördüğü bütün yükümlülüklere tabidirler.[49] Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ise, kanunda düzenlenen yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları kaçınılmazdır.

4.1 İdari Para Cezaları:

İdari para cezaları, 6331 sayılı yasanın yetki verdiği durumlarda (İş Sağlığı Güvenliği Kanunu Madde a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, 26/1-h, 26/1-ı, 26/1-i, 26/1-j, 26/1-k, 26/1-l, 26/1-m, 26/1-n, 107/1-a, 107/1-b, 107/1) idarenin araya bir yargı kararı girmeden, doğrudan doğruya bir işlemle ve idare hukukuna özgü usullerle kamu yararını korumak amacıyla, uygulamış olduğu yaptırımlardır.[50] İş güvenliğine ilişkin idari yaptırımların uygulanabilmesi için işyerinde mutlaka bir iş kazası veya meslek hastalığı meydana gelmesi gerekmez. İdari yaptırımlar esas itibariyle bu durum meydana gelmeden önce uygulanırlar. İşverenler, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelere uymamaları halinde kendilerine idari para cezası uygulanır.

İdari yaptırımları; idari para cezaları (İSG Kanunu), işin durdurulması veya işyerinin kapatılması, işçilerin çalışmaktan alıkonulması şeklinde sıralamamız mümkündür (İK.

m.79/1) .[62]

İşveren, makine, tesisat ve tertibat veya işin durdurulması ya da işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan işçilerinin ücretlerini ödemek zorundadır.[51] Asıl işveren–alt işveren ilişkisinde alt işverenler de idari yaptırımların muhatabı olabilirler. Alt işveren, asıl işverenin iş organizasyonunda faaliyet gösterir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, asıl işverene ait işyeri alt işveren açısından da işyeri kabul edilir. Bu açıdan alt işveren iş sağlığı ve güvenliği kurallarının getirdiği yükümlülüklere uymazsa kendisine idari yaptırım uygulanabilir.

4.2 Cezai Yaptırımlar:

Cezai yaptırımların gündeme gelebilmesi için işyerinde iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmaması sonucunda ölüm ya da yaralanma meydana gelmesi gerekir.

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Kişinin öngördüğü sonucu istememesine karşın sonucun meydana gelmesi halinde ise bilinçli taksir söz konusu olur (TCK. m.22).

İş sağlığı ve güvenliği hukuku bağlamında bilinçli taksir hali önem taşır. İşyerinde gerçekleşen iş kazalarının büyük bir kesimi işverenler tarafından öngörülebilecek düzeydeki basit iş kazalardır. Bu tür olaylarda işverenlerin ya da vekillerinin ortaya çıkabilecek sonucu öngördükleri ve fakat alınması gerekli önlemleri almadıkları kabul edilebilir.[52]

4.2.1 Taksirle Öldürme:

Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile

cezalandırılır (TCK. m.85).

İşverenin uyması gereken iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymaması sonucu iş kazası

meydana gelmiş ve işçi ölmüşse işveren taksirle öldürmeden sorumlu tutulacaktır. yükümlülüklerini yerine getirmemesi neticesinde iş kazası meydana gelmiş ve işçinin yaralanmışsa bu durumda işveren bundan sorumlu tutulacaktır.

Asıl işveren – alt işveren ilişkisinde, alt işverenin işçisinin geçirdiği iş kazasından dolayı ölüm ya da yaralanma meydana gelmişse cezai sorumluluk alt işverene aittir. İK.

m.2/6’daki “birlikte sorumluluk” cezai değil hukuki sorumluluktur.

4.3 Hukuki Yaptırımlar:

İşverenin , iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının gerektirdiği önlemleri almaması nedeniyle iş kazası medyana gelmişse işverenin ayrıca hukuki sorumluluğu doğar.[53] Bu takdirde, işçinin veya ölümü halinde destekten yoksun kalanların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararları için genel hükümlere göre işverene yönelmeleri mümkündür.[54] İşçinin 5510 sayılı Kanun kapsamına girmemesi halinde ise, işçi ya da ölümü halinde destekten yoksun kalanlar tüm zararlarını işverenden talep edebilirler.

Bunun yanında iş güvenliği önlemlerinin gereği gibi alınmaması halinde uygulanabilecek hukuksal yaptırımlardan birisi de manevi tazminattır. Kazalanan işçi ya da ölümü halinde destekten yoksun kalanlar manevi tazminat talep edebilirler.[55]

4.3.1 İşverenin Hukuki Sorumluluğunun Niteliği:

Kusursuz Sorumluluk Görüşü: Kusursuz (objektif) sorumlulukta, sorumluluğun doğması için failin kusuru aranmaz. Maddi zararı tazmin borcunun doğabilmesi için, olay ile zarar arasında uygun nedensellik bağının ispatı yeterlidir.[56] Kusursuz sorumluluğun temelinde zararın tamamına mağdurun katlanmasının yaratacağı adaletsiz sonuç yatmaktadır. Ortaya çıkması muhtemel bu adaletsiz sonuçların önüne geçmek amacıyla tehlike sorumluluğu kavramı yaratılmıştır.[57] Burada işverenlerin sorumluluktan kurtulabilmesi, ancak illiyet bağının kesildiği durumlarda söz konusu olacaktır.

4.3.2 Kusur Sorumluluğu Görüşü:

Kusur sorumluluğunu savunan yazarlara göre, Borçlar Kanununda yer alan temel sistem kusur sorumluluğudur. Kusursuz sorumluluğun doğabilmesi için özel düzenleme gerekir.

İşverenin işçiyi gözetme borcu konusundaki kusurlu davranışı, gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmasıdır.

4.3.3 Yargıtay Uygulaması:

Yargıtay konuya ilişkin olarak olayın özelliğine göre değerlendirme yapmakta ve işverenin sorumluluğunu ya kusur ya da kusursuz sorumluluğa dayandırmaktadır.

Yargıtay’a göre mevzuatta yer almamakla birlikte modern teknolojinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması işverenin kusurlu bir davranışı olarak kabul edilir. Yargıtay, kusursuz sorumluluğa dayanarak verdiği kararlarda belli ilkelere dayanmaktadır.

Bunlardan ilki çıkar ilkesidir. Çıkar ilkesine göre, yapılan işte en çok işverenin çıkarı bulunduğundan ortaya çıkan neticeden işverenin de sorumlu tutulması gerekir. İkincisi hakkaniyet ilkesidir. Bu ilkenin temelinde, hiçbir kusuru bulunmasa da işverenin kazalanan

işçinin kazasından duyduğu elem ve ızdırabın bir bölümüne katlanması düşüncesi yatar.

Yargıtay’ın kullandığı üçüncü ilke ise, tehlike (risk) ilkesidir. Bu ilkeye göre de, işveren yürüttüğü iş nedeniyle bir tehlike yaratmaktadır. Söz konusu tehlike, kazada işverenin bir kusuru olmasa da onu sorumlu tutmak açısından yeterlidir. Yani bu ilkeye göre, tehlikeyi yaratan onun sonuçlarına katlanmalıdır.[58] Yargıtay, konuya ilişkin bir kararında, “…

işveren iş akdiyle, iş ve işyeri tehlikelerine karşı korumayı taahhüt ettiği gibi, önlenmesi mümkün olmayan tehlikelerden doğacak zararları da taahhüt etmiş sayılır…”[59]

Asıl işveren – alt işveren ilişkisi kanuna uygun bir biçimde kurulduysa yani muvazaa söz konusu değilse, alt işverenin işçilerine karşı asıl işveren ile alt işveren müteselsil olarak sorumludur. Bu durumda işyerinde, alt işverenin işçisinin ölümü ya da yaralanması ile sonuçlanan bir iş kazası meydana gelmesi durumunda, hukuki sorumluluk bakımından asıl işveren ile alt işveren müteselsil olarak sorumlu tutulacaktır.

BÖLÜM 5. ULUSLARARASI ÖRNEKLER İÇERİSİNDE İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ 5.1 FIDIC Nedir?

“Federatıon Internatıonale Des Ingenieurs Conseils” (FIDIC) 1913 yılında İsviçre'nin Lozan kentinde kurulmuş “Müşavir Mühendisler Uluslararası Federasyonu”dur.

FIDIC, Müşavir Mühendisler tarafından kurulmuş tüzel kişiliği haiz bir dernektir. Bu derneğin önemi ise; ortaya koyduğu sözleşmeler ve sözleşme standartlarını üreten bir kuruluş olmasında yatmaktadır.

Bu federasyona, her ülkeden ancak bir tek kuruluş üye olabilmektedir ve federasyon bugün 65 ülkeden üyeye sahip uluslar arası bir meslek kuruluşu niteliğindedir. Türk Müşavir Mühendisler Mimarlar Birliği (TMMMB) 1987 yılında birliğe üye olarak, birliğin Türkiye'deki temsilciliğini üstlenmişti. [64]

5.1.1 FIDIC Kitapları

Şuan kullanılmakta olan FIDIC altı kitaptan oluşmaktadır. Bunlar "1. Red book – Kırmızı Kitap (İşverenen tarafından planlanan bina ve mühendislik sözleşmeleri için)”;

“2. Yellow Book – Sarı Kitap (Tesis ve tasarım yapım sözleşmeleri için)”; “3. Silver Book – Gümüş Kitap (Anahtar teslimi proje sözleşmeleri için)”; “4. Green Book – Yeşil Kitap (İhale Bedeli 500.000 USD’yi geçmeyen sözleşmeler için)”; “5. White Book – Beyaz Kitap (İşveren/Müşavir hizmet anlaşmaları için)”; “6. Gold Book – Altın Kitap (Tasarım, yapım, işletim projelerine yönelik sözleşmeler için)”. [64]

5.1.2 FIDIC Kırmızı Kitap

Devlet ricalinin ve gizemli senaryoları olan dizilerimizin dilinden düşürmediği Kırmızı Kitap olmasa da uluslararası inşaat/müteahhitlik hizmetlerinin kırmızı çizgileri diyebileceğimiz Kırmızı Kitap’ı/Şartnameyi incelemeye başlayalım.

İngilizce adı olan ‘Conditions of Contract for Construction –for Building and Engineering Works Designed by the Employer’ Türkçe karşılığı ‘İnşaat İşleri Sözleşmesi Şartları – İşveren Tarafından Planlanan Bina ve Mühendislik İşleri için’ anlamına geliyor.

Kırmızı Kitap’ın önsözünde şöyle bir tanım yer almaktadır.

“Bu sözleşme türü, işveren ya da onun temsilcisi Mühendis tarafından planlanan bina ve mühendislik işleri için tavsiye edilmektedir. Bu tür sözleşmeler için söz konusu olan olağan düzenlemeler uyarınca Müteahhit, İşveren tarafından temin edilen bir plan uyarınca işleri yerine getirmektedir. Buna karşın bu işler arasında, Müteahhit tarafından planlanmış, sivil (askeriye ile olmayan) işlerin, mekanik işlerin, elektrik işlerin ve/veya inşaat işlerinin bazı unsurları yer alabilir.” [65]

5. Alt İşveren/Aday Taşeronlar/Alt Yüklenici 6. Eleman ve İşgücü

7. Demirbaş, Malzeme ve İşçilik 8. Başlama, Gecikmeler ve Durdurma 9. Testin Tamamlanması

10. İşlerin İşveren Tarafından Teslim Alınması 11. Kusura Karşı Tekeffül (Kesin Kabul) 12. Ölçme ve Değerlendirme

13. Değişiklikler ve Uyarlamalar 14. Sözleşme Bedeli ve Ödeme 15. İşveren Tarafından Fesih

16. Yüklenici/Müteahhit Tarafından İşlerin Durdurulması ve Fesih 17. Risk ve Sorumluluk

18. Sigorta

19. Mücbir Sebepler

20. Talepler, Uyuşmazlıklar ve Tahkim

5.1.3 FIDIC Kırmızı Kitap İşveren Alt İşveren İlişkisi

Madde 4.1 işlerin bir kısmının İşveren adına, Alt İşveren’e verilmesi konusuna referans vermektedir.[65]

Madde 4.4; İşverenin kontrat kapsamındaki işlerin tamamını alt işverene veremeyeceğini ifade eder.[65]

Madde 4.5 Alt işverenin lehine işlerin verilmesi koşulu.[65]

Madde 4.21.a İşverene hakediş hesaplamalarını gösterir dokümanların alt işveren faaliyetlerini de detaylı olarak kapsaması koşulunu açıklar. [65]

Madde 5, Madde 5.1; İşveren adına işleri resmen yürütücek olan önerilmiş alt işeverenlerin müşteriye veya müşteri temsilcisi mühendise sunulmasını belirtir. [65]

Madde 5.2; Önerilmiş alt işverene müşteri tarafından itirazın işverene yapılması. [65]

Madde 5.3; Alt işveren hakedişinin, işveren tarafından ödenmesini açıklayan maddedir.

[65]

Madde 5.4; Mühendisin İşveren’den, Alt İşverene hakedişinin tam ve eksiksiz ödendiği kanıtını isteme maddesidir. [65]

Madde 13.5.b İşverenin, alt işverenden satıl aldığı makina ve ekipmanları içerir. [65]

Madde 15.2.f İşverenin veya Alt işverenin herhangi bir kişiye, kuruma veya tarafa kontratla ilgili olarak para, ödül ve rüşvet vermesi durumudur. [65]

Madde 17.3 Müşterinin riskleri maddesinde işveren ve alt işveren çalışanlarına itaf edilmektedir. [65]

Madde 18.4 İşveren sigortası Alt İşvereni de kapsaması konusunu içerir. [65]

Madde 19.1.d.(iii) Force Majeure maddesi, grev, iş bırakma ve lokavt konularının İşveren veya Alt işveren dışındaki kişileri kapsaması durumunu açıklar. [65]

Madde 19.5 Force Majeure sonucunda Alt işverenin etkilenmesini içerir. [65]

Madde 20.4 İşveren ve Alt İşveren çalışanları ile sınırlı olmayan ve işlerin idaresinden kaynaklanmayan başkaldırma, kargaşa ve karışıklıkları içermektedir. [65]

Madde 24.1; İşveren yada Alt İşverenden birinin elemanlarına yada diğer şahıslara ödenecek tazminat ve telafi bedellerine referans vermektedir. [65]

Madde 63.1; İşverenin işlerin tamamını Alt İşverene verme durumunu inceler. [65]

Madde 65.7; Savaş sebepli işlerin sona erdirilmesi durumunda, uygun zamanda işverenin donanımının işyerinden çekilmesi ve alt işverenin de aynı faaliyetler için benzer olanakların sunulması bu maddenin kapsamında incelenir. [65]

5.2 SA8000 Nedir?

Sosyal Sorumluluk Standardı 8000, son yıllarda adından söz edilmeye başlananan bir yönetim sistemidir. Türkiye’de henüz çok yenidir. Bu standart ile belge alan yerli kuruluş sayısı ise iki elin parmakları kadardır. Rekabet parametreleri arasına kalite ve maliyet kadar, sosyal sorumluluklara ve ahlaka uygun faaliyet göstermek de girmeye başlayınca, gündeme taşınmıştır. Gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte daha da güçlenen sivil toplum örgütlerinin, ekolojik çevreye zararlı, işgücü-yoğun eski teknolojilerini gelişmekte olan ülkelere transfer ederek, hem gelişmiş ülkelerin hukuki düzenlemelerinden kaçan, hem de ucuz iş gücü sayesinde yatırımlarının ömrünü uzatmayı amaçlayan uluslararası işletmeler üzerinde, artan baskılarının bu standardın ortaya çıkmasında önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. Son yıllarda giderek artan kalite bilinci de bu gelişmeyi, “kaliteli ürünler, ancak işgörenlerin mutlu olduğu çalışma koşullarında üretilebilir” savıyla desteklemiştir.

İşletmelerin müşterilerine “daha kaliteli ve güvenilir ürünler sunma” sorumluluğunu vurgulayan ISO 9000 ve doğal çevreye karşı olan sorumluluklarını düzenleyen ISO 14000 , İş Sağlığı ve Güvenliği OHSAS 18001 serileri gibi standartların varlığı öteden beri bilinmektedir. Bu yazımda, “Sosyal Sorumluluk 8000 Standardı” ve standardın kapsamı, tanımı ve yaygınanlaşmasına katkı sağlamak amacıyla “işgörenlere” karşı olan sosyal sorumluluklar ve Türkiye’deki mevcut durum konu edilmektedir.

5.2.1 SA8000 Standardının Oluşumu

SA 8000, ISO 9001 ve ISO 14001' i örnek alan, performans koşulları kadar prosedür ve sistem koşullarını da önemseyen, yönetim sistemi ile davranış kodunun bileşimi bir standarttır. SA 8000, dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm standardın “amaç ve kapsamı”nı tanımlamakta, ikinci bölümde, bir işletmenin belge almaya hak kazanabilmesi için standarda ek olarak uymak zorunda olduğu yerel yasaları, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün temel düzenlemelerini ve Birleşmiş Milletler Anayasasını belirtmekte; üçüncü bölüm, standartla ilgili “işletme”, “tedarikçi”, “çocuk işgören” ve “zorla çalıştırılan işgören” gibi kavramları tanımlamakta, son bölüm ise, işletmenin yönetim sistemini uygularken ve belge alırken uymak zorunda olduğu genel koşulları açıklamaktadır.

İşletmelerin uymak zorunda oldukları bu koşullar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Çocuk İşgücü:

15 yaşın altında çocuk işgücü çalıştırılamaz.

Zorla çalıştırılan işçi:

İşletmede zorla işçi çalıştıramaz veya işgörenlerin, kimliklerini ya da belli bir “deposit”i işletmeye bırakmalarını isteyemez.

Sendika kurma ve toplu pazarlık hakkı:

İşçiler sendika kurma, sendikaya katılma ve toplu pazarlık hakkına sahiptirler.

Çalışma saatleri:

İşçiler haftalık 48 saatten fazla çalıştırılamaz.

Maaş ve ücretler:

Ücretler en azından ülkenin “asgari ücret” seviyesinde ve personelin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar olmak zorundadır.

Sağlık ve güvenlik:

İşletme, sağlıklı bir çalışma ortamı sunmak, kaza ve yaralanmaları önleyici tedbirleri almak, sağlık ve güvenlik eğitimi vermek, temiz sağlık tesisleri ve içilebilir su sağlamak zorundadır.

Ayırımcılık ve disiplin uygulamaları:

İşçiler cinsiyet, etnik köken vb nedenlerden dolayı farklı muameleye tabi tutulamaz ve işgörenlere dayak, küfür vb. fiziksel ve psikolojik baskı uygulanamaz.

İşçiler tek başlarına standarda uymaları yeterli olmayıp, birlikte çalıştıkları Alt İşveren ve tedarikçi işletmelerin de uyması gerekmektedir.

5.2.2 SA 8000 Standardina Niçin Gerek Duyuldu?

SA 8000 Standardı’na ihtiyaç duyulmasının nedenleri, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki Alt İşveren’e ait kötü çalışma koşullarının artık göz ardı edilemeyecek bir boyuta ulaşmış olması, sivil toplum örgütlerinin çalışma koşullarını iyileştirme yönündeki çabaları ve tasarruf sahiplerinin yatırım kararı verirken kar kadar, aday işletmelerin sosyal sorumluluklarına uygun faaliyet gösterip göstermediklerini de dikkate almaya başlamaları olarak sayılabilir.

Ekonomik krizin de etkisiyle çalışan kesim, özellikle de işçi ve memurlar, insan onur ve gururuna yakışır bir ücret alamamaktadırlar. “Sosyal Devlet” kavramı yeterince yerleşmediği için, sosyal güvenlik sistemi “sağlık” gibi en temel ihtiyaçlara dahi cevap veremeyecek bir durum söz konusudur. Küçük çocuk çalıştırmada, Kenya, Bangladeş ve Haiti’den sonra 4. sırada yer alan Türkiye; Cezayir, Mısır, Hindistan, Endonezya, Bolivya, Guatemala, Nikaragua, Malezya, Filipinler, Pakistan gibi ülkelerden bile kötü durumdadır.

5.3 OHSAS 18001 Nedir?

Müşterilerin ve tüketicilerin, ürün ve hizmet almakta oldukları kuruluşlardan olan beklentileri giderek artış göstermektedir. Artık sadece kaliteli ürün veya hizmet sunmak yetmemekte, bunun yanı sıra kuruluşlardan sosyal sorumluluklarını da yerine getirmeleri beklenmektedir.

Bu beklentiler, klasik "kalite" tanımlarının da geçerliliğini yitirmesine sebep olmuş;

tanımlarda, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ifadeler geçmeye başlamış ve tanım, sosyal sorumlulukların eklenmesi ile birlikte genişletilmiştir. Artık "kalite" denilince, kuruluşların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata ne derece uygun olduğu, ilgili taraflar için güvenli ve sağlıklı çalışma ortamını oluşturup oluşturmadığı ve bu ortamı sürekli iyileştirip iyileştirmediği de sorgulanmaktadır.

Çalışma ortamları, yapılan işlemlerden ve kullanılan, üretilen maddelerden kaynaklanarak, kişisel sağlık ve güvenlik riskleri oluşturan çeşitli ortam faktörleri ile doludur. Günlük yaşantımızın ortalama üçte birini geçirdiğimiz işyerlerimizde daha sağlıklı ve güvenli şekilde yaşamamız için alınması gereken tedbirlerde her çalışanın ve yöneticinin temel sorumluluğu bulunmaktadır. İnsana yaraşan bu güvenli ortamları sağlayabilmek ancak bu husustaki kuralları yaşam tarzı olarak benimsemekle sağlanabilir.

Çalışanlar için tüm yönleriyle sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulamaması, çalışma hayatının günümüzdeki en önemli sorunlarından biri durumundadır. Birçok ülkede, özellikle bizim gibi sanayileşme yolunda ilerleyen ve gelişmekte olan ülkelerde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya çıkmakta, bu sorunlar çalışanların sağlığı yanında iş verimini de etkilemektedir. Hem üretim hem de hizmet sektörlerinde, işyerlerini çalışanlar için sağlıklı ve güvenli hale getirmek, kanunlarca zorunlu kılınmıştır.

İşte tam bu noktada, Occupational Health and Safety Assessment Series ifadesinin baş harflerinin bir araya getirilmesi ile kısaltılan ve Britanya Standartları Enstitüsü (BSI) tarafından 1999 yılında yayımlanan OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı, bu zorunluluğu yerine getirmede yardımcı olabilecek, tetkik edilebilir ve uluslararası platformda kabul gören bir standart olarak karşımıza çıkmaktadır.

OHSAS 18001 her türde sektöre ve faaliyetleri tüm organizasyonlara uygulanabilen, iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele alınıp sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmesi için kullanılan etkin bir araçtır. Bu standart yardımıyla iş sağlığı ve güvenliği risklerinin belirlendiği, analiz edildiği ve önlemlerle asgari seviyeye indirildiği, yasal mevzuata uyumlu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hedeflerin bulunduğu ve bunların gerçekleştirilmesi için uygulamaların hayata geçirildiği bir yönetim sistemi kurmak mümkündür. Bu sayede çalışanlar acil durumlara hazır, iş sağlığı ve güvenliği performansını izleyen, izleme sonuçlarını iyileştirme faaliyetlerini başlatmak için kullanan, faaliyetlerini denetleyen, yaptıklarını gözden geçiren ve dokümante eden bir kuruluşta iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine gereken önemi veren bir sistemin parçası olacaklardır.

OHSAS 18001'in temel amacı; iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal mevzuatın ışığı altında, kuruluştaki söz konusu riskleri ortadan kaldırarak veya en aza indirerek, sağlıklı, güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak ve bu ortamı yönetmektir. Daha detaylı anlatmak gerekirse OHSAS 18001'in üç ana başlıkta toplayabileceğimiz amaçları şunlardır:

1. Çalışanları korumak: Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak iş sağlığı ve güvenliğinin ilk amacıdır.

2. Üretim güvenliğini sağlamak: İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle oluşabilecek iş gücü ve iş günü kayıplarının en aza indirilmesi, dolayısıyla iş veriminde artışın sağlanmasıyla üretimin (ürün ve/veya hizmet) korunması iş sağlığı ve güvenliğinin amaçlarından biridir.

3. İşletme güvenliğini sağlamak: Çalışma ortamlarında alınan tedbirlerle, işletmeyi tehlikeye sokabilecek yangın, patlama, makine arızaları ve devre dışı kalmaların ortadan kaldırılması işletme güvenliğini sağlayacaktır.

Birçok kuruluş, değişen yasalara uyum sağlamak ve iş güçlerini korumak amacıyla risk yönetimi stratejilerinin bir parçası olarak bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi uygulamaktadır. Bu sistem, kuruluşların tutarlı bir şekilde sağlık ve güvenlik risklerini tanımlamasına ve denetlemesine, kaza risklerinin azaltmasına, yasalara uyuma yardımcı olmasına ve genel performansı artırmasına olanak sağlayan bir çerçeve sunarak güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamını teşvik eder.

OHSAS 18001, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki gereklilikleri belirlemesi ile birlikte ayrıca kalite ve çevre standartları ile uyumlu uluslararası bir standarttır. Bu sebeple OHSAS 18001, diğer yönetim sistemlerine rahatlıkla entegre edilebilmektedir. OHSAS 18001, hem kuruluşların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal mevzuata uyumlu olduğunu gösterirken hem de iş ortamının sürekli iyileştirilmesi sayesinde iş yerindeki üretkenliği ve

Benzer Belgeler