• Sonuç bulunamadı

6- HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

1.2. Suça İştirak

Suça iştirak 5237 sayılı kanunda 37 ila 41. maddeler arasında aynı başlık altında düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK madde 37’de faillik konusu düzenlenmiştir.

Madde metnine göre; “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur” denilmektedir. Şeriklik kavramı ise yine aynı yasanın 38. maddesinde “azmettirme”286 ve 39. maddesinde “

yardım etme”287başlığı altında düzenlenmiştir. İştirakin söz konusu olduğu suçlar bakımından faillerin ve şeriklerin farklı şekillerde cezalandırılmaları öngörülmüştür.

Eşyada Tasarruf, Karşılıksız Yararlanma, Suç Eşyasını Satın Alma, Bilgi Vermeme Suçları, Bilge Yayınevi, Ankara 2013, s. 181., PARLAR, Ali/HATİPOĞLU, Muzaffer, 5237 Sayılı TCK’da Özel

ve Genel Hükümler Açısından Asliye Ceza Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara 2007, s. 459.,

EKİNCİ, Mustafa/ESEN, Sinan, Hırsızlık, Yağma, Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık, Hileli

ve Taksirli İflas, Karşılıksız Yararlanma, Belgelerde Sahtecilik ve Bilişim Alanında Suçlar, Adalet Yayınevi, 2005, s. 139., MERAKLI, Serkan, DEÜHFD, Prof. Dr. Bilge Umar’a Armağan, Cilt 11,

İzmir 2010, s.1698., POLAT, Halil, 5237 sayılı TCK’da Yer Alıp Uygulamada En Çok Karşılaşılan

Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara 2009, 599-600.

286Madde 38-(1) “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. (2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz. (3) Azmettirenin belli

olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hallerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.”

287Madde 39-(1) “Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez. (2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım

eden sıfatıyla sorumlu olur: a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını

kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek. b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak. c)

86

Ancak şunu da belirteli ki azmettirme halinde azmettiren madde 38/1 gereğince işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır. Bu bakımdan eyleme katılan kişinin fail, azmettiren veya yardım eden olup olmadığı önem kazanmaktadır288.

5237 sayılı TCK madde 40/2’ ye göre; “Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur” denilmektedir. Bu bakımdan suça iştirak eden kişilerin müşterek fail olarak mı yoksa azmettiren ya da yardım eden sıfatıyla cezalandırılıp cezalandırılamayacağı hususunun açıklanması gerekmektedir.

Güveni kötüye kullanma suçu faili bakımından özgü bir suç olarak kabul edilmektedir. Nitekim bu suçta fail sözleşme ile eşyanın zilyetliği kendisine devredilen kişi olabilecektir. Malik ile fail arasında mevcut sözleşmeye taraf sıfatını haiz olmayanlar bu suç bakımından fail olarak kabul edilemezler. Ancak sadece azmettiren ya da yardım eden olarak cezalandırılabilirler. Malikin kendisine ait eşyanın zilyetliğini faile eşyanın saklanması amacıyla devri halinde, fail kendisine devredilen eşyayı satarsa bu halde bu eylem 5237 sayılı TCK madde 165’de düzenlenen “suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi” suçunu oluşturacaktır289.

Ancak bu hususta farklı görüşler de mevcuttur. Verilen örnekten hareketle fail olan zilyedin zilyetliği devretmesinden evvel tarafların anlaşması koşulu ile zilyetliğin devrine konu eşyayı satın alan kişinin güveni kötüye kullanma suçuna iştirak ettiği ve 5237 sayılı TCK madde 39/2-a,b maddeleri gereğince suça yardım eden kişi sıfatıyla sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir. Burada zilyet olan faile malı satması yönünde telkinde bulunularak yardım eden sıfatıyla suça iştirak edilmiş olduğu kabul edilmektedir. Burada eşyanın zilyetliği devredildikten daha sonra zilyetliğin devrine konu taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşmeye aykırı şekilde zilyede devredilen eşya ya da malın satılması eylemine iştirak gündeme gelmektedir.

288KOCA, Mahmut/ ÜZÜLMEZ, İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 10. Baskı, Seçkin Yayınları, Eylül 2017, s. 442.

289TEZCAN, Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Güncellenmiş 11. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2014, s. 652. Benzer mahiyette görüş için bknz. MERAKLI, Serkan, DEÜHFD, Prof. Dr. Bilge Umar’a Armağan, Cilt 11, İzmir 2010, s. 1702-

87

Bu nedenle eylem suç eşyasının satın alınması olarak nitelendirilmeyecektir290. Kanımızca burada ““suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi” suçunun oluştuğunun kabulü gerekir. Zira iştirak oluştuğunun kabul edildiği görüşe göre kişinin yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiş ise de eşyanın teslim edildiği zilyet yani failin malın kendisine satılmasını isteyen kişi ile anlaşması halinde bu durumda eşyayı almak isteyen kişinin sadece yardım eden olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira zilyet konumunda olan failin eşyanın kendisine teslim edildikten sonra suç işleme iradesinin bulunmadığını farz edelim. Bu durumda üçüncü kişi konumunda olan eşyayı almak isteyen kişinin suça azmettiren olup olmadığının da tartışılması gerekmektedir. Zira kanunda yardım etme bakımından 39/2-a fıkrasında “suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek” ibaresi bulunmaktadır. Burada aslında failde suç işleme iradesi mevcuttur. Yardım eden kişi failin suçu işlemesi için teşvikte bulunmakta ve suç işleme kararını kuvvetlendirmektedir. Zilyet olan failde suç işleme iradesi oluşmamış ise bu halde, suç işlemesi yönünde bir kimse telkinde bulunursa TCK madde 38 gereği azmettiren sıfatı ile sorumlu olacaktır. Ayrıca yine belirtelim ki zilyetten kendisine teslim edilen eşyayı satın almak isteyen kişi zilyette bulunan eşyanın zilyede ait olmadığını ve satma konusunda tasarruf yetkisi olmadığını biliyorsa bu halde tam olarak suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçunu işleme kastı ile hareket ettiğini kabul etmek gerekir.

Bu gibi bir durumda zilyetten devir amacı dışında tasarrufta bulunduğunu bilerek elinde bulunan şeyi satın alan kişinin suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçunu işlediğine şüphe yoktur. Ancak zilyede devredilen malın bu durumu bir üçüncü kişi tarafından biliniyorsa ve zilyedin elinde bulunan mal bu üçüncü kişi ile birlikte bir başka kişiye satılırsa bu halde güveni kötüye kullanma suçuna iştirakin varlığı kabul edilebilecektir291.