• Sonuç bulunamadı

İşârî Yorumların Şeriata Muhalif Olmadığı, Aksine Dini Yaşam İçin Faydalı

2.4. İşârî Tefsir Anlayışının Savunusu ve Eleştirilere Verilen Cevaplar

2.4.4. İşârî Yorumların Şeriata Muhalif Olmadığı, Aksine Dini Yaşam İçin Faydalı

İşârî yorumların meşruiyetine dair serdedilen görüşlerden biri de bu yorumların şeriata aykırı olmadığı, dolayısıyla bir sakınca içermediğidir. Bu görüşe göre işârî yorumlar Kur’ân’ın ruhuna uygun olduğu gibi onun icazına ve belagatine de hizmet eder. Üstelik ahlaki konulara vurgu yapmaları sebebiyle pek çok fayda ihtiva etmektedirler.

Tâcüddîn b. Atâullah el-İskenderî (ö. 709/1309) Letâifu’l-Minen adlı eserinde, sûfîlerin ayet ve hadisleri görünen manaları dışında yorumlamalarının tahrif olmadığını söylemektedir. Çünkü sûfîler zahirî anlamı kabul ederler ancak bununla birlikte Allah’ın kendilerine lütfettiği özel manaları da anlarlar. Bu noktada İbn Atâullah her ayetin bir zahrı bir de batnı olduğunu ifade eden hadisi hatırlatmaktadır. Ona göre bu tarz yorumlara tahrif diyen muarızlara bakılıp da sûfîlerin ortaya koyduğu ince manaları öğrenmekten vazgeçilmemelidir. Şayet onlar ayetlerin ilk anlamlarını reddetselerdi o zaman bu tahrif olurdu. Hâlbuki onlar böyle dememişlerdir.417

Konuya İbn Atâullah el-İskenderî’ye benzer şekilde bakan Gördük’e göre bir ayete verilen işârî anlam, özelde o ayetin, genelde bütün ayetlerin açıkça ifade ettiği manalara aykırı değilse, Kur’ân’la çelişmiyorsa ve İslâm’ın ruhuna aykırı değilse bu anlamın reddini gerektiren bir sebep yoktur. “Bu çerçevede yapılmış olan bir işârî yorum, o yorumu yapan müfessirin kendi kanaatidir ve sübjektiftir. Şahsî kanaatlere itiraz etmenin gerekmediği de açıktır. Şayet yapılan işârî tefsir, zahir ve sarih manayı destekleyerek ayetin daha iyi anlaşılmasını sağlıyorsa, o zaman zaten bir problem yok demektir” diyen müellif, işârî yorumların öznelliğine dolayısıyla bağlayıcı olmamalarına da vurgu

suretiyle görmek, göstermek; cehlin istibdadına kuvvet vermektir. Evet her şeyi zahire hamlettire ettire nihayet Zahiriyyun mesleki müteassifesini tevlid etmek sanında olan eyl-üt tefrit ne derecede muzır ise; öyle de her şeye mecaz nazarıyla baktıra baktıra nihayette Bâtıniyyunun mezheb-i bâtılasını intac etmek şe’ninde olan hubb-u ifrat dahi çok derece daha muzırdır.” Said Nursi, Muhakemat, Envar Neşriyat, İstanbul, 1195, s. 27

416 Gördük, Tarihsel ve Metodolojik Açıdan İşârî Tefsir, s. 184, 176 417 Suyûtî, a.g.e., s. 874

91

yapmış olmaktadır. Öte yandan işârî yorumların içeriğine de dikkat çekerek bu yorumlarda iddia edildiği gibi tahrifin söz konusu olmadığını belirtmektedir. “Bugün size dininizi tamamladım”418 ayeti İslam’ın itikat, şeriat ve ahkam boyutuyla ilgilidir. İşârî/tasavvufi tarzda yorum yapanların ise bu alanlarda olmayan bir şey ortaya attıkları yahut olan hükümleri tahrif sadedinde tefsir yapmaları söz konusu değildir. Sûfîlerin yorumları daha ziyade kendi tecrübe ettikleri manevi haller, marifetullah, ahlak, nefs terbiyesi vb. alanlarla ilgilidir. İşârî yorumlar söz konusu olduğunda en uç örneklerden biri sayılan İbn Arabî dâhil olmak üzere, kendi kafasından mü’minleri bağlayıcı şer’î bir hüküm ihdâs eden ve bunu kendine gelen ilhâmla yaptığını söyleyen “gerçek bir sûfî” örneği göstermek mümkün değildir. Dolayısıyla bu noktadaki itiraz Kur’ân’ı tahrif eden Bâtınîler’in yorumlarına yöneltilmelidir. İbn Hazm’ın konuyla ilgili sert tutumu da tarif kaygısından ve keyfî yorum yapma alışkanlığının yayılması endişesinden kaynaklanmaktadır.419

Elmalılı tefsirinin işârî yönünün incelendiği bir çalışmada işârî tefsir, Nursî’nin yukarıdaki sözlerine de atıf yapılarak savunulmaktadır. Buna göre işârî yorumların sakıncaları olmakla beraber sakıncaları var diye bu bilgi hazinesinin yolu kapatılmamalıdır. Zira az kötülük sebebiyle çok iyiliği olan bir iş terkedilemez. Zahir ve bâtın konusunda da itidalli olunmalıdır. Sadece zahirî tefsir ile yetinenler Kur’ân’ın derûnî anlamlarına nüfuz edemez. Çünkü işârî manalar Kur’ân’ın icaz ve belagatine hizmet eder. Bu yüzden bu tür işaretlere itiraza gerek yoktur.420

İşârî yorumların ahlâka olan olumlu etkileri hakkında şöyle denilmiştir:

İşârî tefsirde müfessir şöyle bir hedef de gözetmiş olabilir: Sözün veya haberin, bizim ruh dünyamız, ahlak yapımız ve derûnî alemimiz ile olan ilgisi. Onlara göre, hadiste önemli olan, kulun kulluğuna haberin verdiği mesajdır. Bir örnek olmak üzere, ileride ele alacağımız: “Dum ale’t-tahârati yuvessaʿ aleyke’r-rızk”421 haberine bakalım. Bize ilk bakışta maddi temizlik olarak

görünen bu duruma, Sadreddin Konevî sayfalarca mukaddimeler yaparak, problemi tafsilata tabi tutarak, “iç temizliğinden, ruh paklığından ve manevi arınmadan” söz etmektedir. Verdiği örnekler makul, deliller güçlü, tefsir tarzı ise, doyurucu ve sülûkumuza/ahlak dünyamıza yardım edici niteliktedir. Yani, fizik yapısını ve çevresini temizleyen insan, manen ve ahlaken da arınmalıdır ki, rızkı geniş olabilsin. Hadisi böyle anlamanın kimseye bir zararı yoktur, üstelik çok da faydalıdır.422

Mahmut Ay, yukarıdaki görüşlere benzer bir şekilde işârî yorumların faydasından Kur’ân kıssaları özelinde bahsetmektedir. Buna göre işârî tefsirlerde, Kur’an’da anlatılan kıssalar çift boyutlu bir şekilde kurgulanmış olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla kıssalar zahiri anlamlarının

418 Kur’ân, Mâide Sûresi, Ayet: 3

419 Gördük, Tarihsel ve Metodolojik Açıdan İşârî Tefsir, s. 132, 191, 195-197

420 Muhammed Çelik, “İşârî Tefsirin Sınırları ve Elmalılı Hamdi Yazır’da İşârî Tefsir”, Dicle Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, 4 (2), 2002, s. 9

421 Alâuddîn Ali b. Hüsâmüddîn el-Müttakî el-Hindî, Kenzü’l-ʿUmmâl fî Süneni’l-Akvâl ve’l-Efʿâl, thk. Bekrî Hayânî

vd., 5. Baskı, Müessesetü’r-Risâle, 1981, c. 16, s. 129

92

yanında insanın iç âleminde cereyan eden hadiselere de sembolik bir üslupla işaret eder. Ay, böyle yorumların imkânı hakkında şöyle demektedir:

Zahirî tefsiri iptal veya göz ardı etmeksizin yapıldığı takdirde böyle bir yorum tarzının, zahirî tefsir şartları açısından meşruiyetinde bir sorun olmayacağını, bilakis yorum zenginliği olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Hatta bazı işârî yorumların, isrâiliyyât kökenli zahirî yorumlardan çok daha anlamlı ve derinlikli olduğuna inanıyoruz. Mesela Hz. Musa’ya hitaben “İki pabucunu çıkar!” emrinin, işârî tefsirlerde olduğu gibi “her iki dünya sevgisini de kalbinden çıkar!” şeklinde anlaşılmasının, zâhirî tefsirlerde olduğu gibi “eşek derisinden olduğu için iki pabucunu da çıkar!” şeklinde anlaşılmasından çok daha anlamlı ve derinlikli olduğu izahtan varestedir. Zira ilâhî huzura çıkmanın engeli olarak, “eşek derisinden yapılmış pabuçlar” yerine “dünya ve ahiret sevgisi”ni düşünmek, bu ayetin mesajını çok daha manidar ve evrensel kılacaktır.423