• Sonuç bulunamadı

İğ Biçimli (Fusiform) Ungentariumlar

5. SİNOP HELLENİSTİK VE ROMA DÖNEMİ UNGUENTARİUMLARI

5.1. ESERLERİN TİPOLOJİK OLARAK İRDELENMESİ

5.1.1. İğ Biçimli (Fusiform) Ungentariumlar

Çalışmalarımız sırasında irdelenen eserlerden 42 âdetinin iğ ya da topaç biçimli unguentarium olduğu gözlenmiştir. Günümüze kadar gerçekleştirilen çalışmalarda bu tipin ilk örneklerinin MÖ 4. yüzyıla kadar geri gittiği142 ve aynı

zamanda Klasik Dönem’in önemli formlarından olan bodur lekythosların devamı oldukları araştırmacılar tarafından saptanmıştır143. Bu formun amphoriskos, lekythos,

alabastron gibi eski Yunan kaplarından türediği de araştırmacılar tarafından belirtir144.

İğ biçimli unguentariumlar MÖ 4. yüzyıl ortalarından MÖ 1. yüzyıl sonlarına kadar Akdeniz coğrafyasında sıkça kullanılmışlardır145. Erken dönem örneklerinde

form özellikleri olarak dışa çekik olan ağız-dudak profili, kısa ve ayak kısmına göre daha ince olan boyun, geniş omuz, şişkin karın ve henüz oluşmaya başlayan kalın ayak kısmı dikkat çeker146. İlerleyen süreçlerde ise kısa olan ayak uzamaya başlamış,

karındaki şişkinlik de inmeye başlar147. Buna ek olarak, zamanla formun boynunda

da uzama geçekleşir ve MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru tam olarak "İğ" biçimini alır. Erken evrelerde bulunmayan ayak kısmı dönemin geç evreleri ile birlikte (MÖ 2. yüzyıl) uzamış bununla birlikte boyun ve ayak uzunlukları eşit olmuştur. Boyun ve 142 Rotroff 2006, 15.

143 Anderson Stojanović 1987, 106. 144 Camilli 1999, 24 - 37; Rotroff 2006, 138.

145 Anderson Stojanović 1992: 81-83, No. 570-573, Pl. 68; Tavukçu 2006, 227, Kat. No. 107, Çizim 53; Başaran vd. 1997, 560, Res. 23; Civelek 2006, 56-58, Çiz. 11-8; Dündar 2008, 18; Heimberg 1982: Taf. 44, No. 739-740, 745; Henninger - Kossatz 1979, Taf. 55-1; Jones 1950, 230, No. 237, Pl.135; Kahane 1952, 131, Lev. 7c; Kızıl 2009, Res. 120-121; Lapp 1961, 195, Type 91b; Metzger 1994, 72-73, 34-35, 37; Özkan - Erkanal 1999, Resim 63a-d; Rotroff 2006, 159-160, 298, No. 512, Pl. 55, Fig. 67; Özyiğit 1990, 136, Res. 10; Rudolf 1978, 223, No. 59, Pl. 30; Saraçoğlu 2011, 25, Kat. No. 30, U30, Fig. 3; Thompson 1934, 368, Res. 52.

146 Civelek 2006, 49. 147 Yaşar 2012, 8.

21

ayak uzunlukları dönemsel farklılıkları ortaya koymada önemli rol oynar. Oldukça uzun bir kullanım evresine sahip olan iğ biçimli tip Erken, Olgun ve Geç Hellenistik Dönemler’de farklı gövde profillerine sahip olmuştur148. İğ biçimli unguentariumlar,

birkaç yüzyıl kullanılmışlar ve doğal olarak torba biçimli unguentaiumlara oranla daha fazla profil çeşitliliğine sahip olmuşlardır149.

Sinop Müzesi envanterine kayıtlı 42 adet İğ biçimli unguentariumda da yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız tipolojik gelişim özellikleri net bir biçimde gözlenmiştir.

Sinop müzesinde inceleyeceğimiz ilk ve en erken örnek 3-1-85 numaralı eser, çift kulplu yuvarlatılmış dik ağız kenarından silindirik boyuna, boyundan küresel gövdeye geçmekte ve halka kaide ile sonlanmaktadır.

Çalışma konusunu oluşturan eserlerden ilk grubu keskin omuzlular oluşturmaktadır. Bunlardan 10 adet yer almaktadır. 2-101-54 nolu eser üzerinde herhangi bir bezeme yoktur. Eserin en belirgin özelliği Erken Hellenistik Dönem’de oldukça geniş olan ayağın küçülmeye başlamasıdır. Yuvarlatılmış dik dudak kenarından belirgin omuzdan kaideye daralan formdadır. 2-119-54 nolu eserimiz üzerinde yatay bant şerit şeklinde boyunda üç sıra, gövde de bir sıra boya bezeme yer almaktadır. 1.7 cm ağız çapına, 1.9 cm kaide çapına sahiptir. Sarımsı turuncu renkte kil ve astar rengindedir. 2-90-54, 2-178-54, 19-2-76, eserlerinde ayak bölümünün oluşmaya başladığı görülmektedir. Vurgulu olan omuz genişliği azalıp kabın en geniş bölümü omuzdur. Ayak bölümünün oluşmaya başlaması ile birlikte kabın boyunun uzadığı görülmektedir. Benzer örnekleri Kerameikos150, Atina151, Korinth152,

Makedonya153, Perge154, Knidos155 ve Patara’da156 MÖ 4. yüzyılın sonlarına verilmiştir. 2-179-54, 8-19-70, 2-96-54, 2-214-54, 2-95-54 nolu eserler, iyi pismiş sert kil dokulu, gözeneksiz hamur yapısı ile oldukça kalitelidir. Cidar kalınlıkları 0.3

148 Rotroff 2006, 153-154.

149 Anderson Stojanovic 1987, 108. 150 Kerameikos IX, Lev. 96, E 86, 1.

151 Thompson 1934, 335, Res. 15, B7; Boulter 1963, Lev. 46, H 1. 152 Corinth VII, 3, 98.

153 Corinth VII, 3, Lev. 20, 584, Lev. 58, 584.

154 Çokay, Karaçallı Nekropolü, İstanbul, 2003, 117–118, 250, BZ 4. 155 Şahin, 1992, şek. 36, no. 211–212.

22

mm’dir. 1.8-1.5 cm arasında ağız çapları değişmekte ve sarımsı turuncu renkte astar ve kil rengine sahiptirler. İyi fırınlanmış ve sert yapıdadır. Silindirik boyun henüz oluşmaya başlayan ayak kısmından daha incedir. Kap, oldukça kaliteli bir yüzeye sahiptir. Kabın ayak kısmı yeni oluşmaya başlamıştır. Eserlerde en geniş kısmın omuzlardan kısımlarıdır. Ayak kısmının çok büyük farklılık göstermediği anlaşılmaktadır. Form olarak yuvarlatılmış dudak kısımları, hafif sarkık ağızlı, şişkin omuzlu ve kaidelidir. Yakın benzerine Silifke Müzesi’nde rastladığımız eser MÖ 3. yüzyılın başlarına verilmiştir157. Genel form yapısı nedeniyle bizde bu görüşe

katılmaktayız.

Çalışma konusunu oluşturan eserlerden ikinci grubu şişkin omuzlular oluşturmaktadır. Bunlardan 10 adet yer almaktadır. Bu grup fomları; kaideli ve şişkin karınlılardan oluşmaktadır. Eserler, dışa çekik ağız kenarlı, silindirik boyunlu ve geniş omuzludur. 11-3-71 ve 16-2-77 nolu unguentariumun karın kısmı biraz daha ovaldir ve boyun ağız kısmına doğru hafif genişlemekte, gövde, yere doğru genişleyen kaide üzerine oturmaktadır. 13.3-11 cm arasında yüksekliğe sahip olan unguentarium, geniş omuz ve kaide biçimleriyle dikkat çekerler. Mylasa’da Geç Klasik Dönem’e tarihlenen mezarlarda ortaya çıkarılan amphoriskos158 benzerlik

gösterir. 2-86-54, konik boyunlu olması ile daha farklı olup 2-87-54, kmk17, 1-53- 44 numaralı eserler ile aynı form içinde değerlendirilmiştir. Yuvarlatılmış dudak, silindirik dar boyun, şişkin karın, halka kaidelidir. 2-88-54, 2-116-54 numaralı örnekleri yuvarlatılmış dışa çekik ağızlı, 9-45-71, 2-93-54, 10-3-72 örneklerin karın kısımları daha ovoid devam etmekte ve 2-96-54 aşağı sarkık ağızlıdır. 9-45-71 ve 10- 3-72 nolu eserin dış yüzeyinde bant şeklinde boya bezeme görülmektedir. Bu grup içinde değerlendirilen örneklerin ağız çapları 1.8- 2 cm arasında değişmekte ve turuncu, açık kahve tonlarında kil ve astar rengine sahiplerdir. İyi derecede fırınlanmış sert dokuya sahiptirler. Yakın benzerlerine Tralleis’te ve Patara’da rastlanır. Patara kazılarında ele geçen unguentarium, kontekst buluntuları ile birlikte MÖ 4. yüzyılın son çeyreğine tarihlenmiştir159. MÖ 4.yüzyılın sonu Erken 3. yüzyıl

başına tarihlenmiştir160.

157 Laflı 2003 a, Tafel 34, b. 158 Kızıl 2009, Resim 25. 159 Dündar 2008, s. 12.

23

Çalışma konusunu oluşturan eserlerden üçüncü grubu yumurta-ovoid gövdeliler oluşturmaktadır. Bunlardan 24 adet yer almaktadır. Ele aldığımız 1-106- 44 nolu eserler, form olarak aynı gurup içerisinde değerlendirilmişlerdir. Oldukça kaliteli olup iyi derecede pişirilmişlerdir. Boyları 18.2 cm. ile 18.4 cm arasında değişen unguentariumların aynı atölye üretimi olması muhtemeldir. Sarkık ya da hafif sarkık ağız kenarlarından silindirik boyuna belirgin geçiş, boyundan ovoid gövdeye geçiş, gövdeden uzun halka geçmekte ve yivlendirilmiştir. 14-4-72, 1-4-49, 14-3-72, 8-14-70, 10-1-84 numaralı örnekler ise ovoid gövdeleri tama oval ve keskin geçiş yoktur. 8-14-70 numaralı eser gövde formu olarak aynı özellikleri göstermekte, boyun kısmında ince boya bant bezemelidir. Boyundan gövdeye geçiş yivli, ağız aşağı sarkık ve yivlendirilmiş yüksek kaide ile sonlanmaktadır. 2.4-2.6 cm arasında değişen ağız çapları, kırmızısı sarı ve turuncu tonlarında kil-astar rengine sahiptirler. İyi pişirilmiş, sert dokuludur. Erken Hellenistik Dönem uzantıları olan dudak yapısı bu eserde mevcuttur. Gövde basıklığı ortadan kalkmaya başlamış bunun sonucunda da gövde yapısı incelip uzamaya başlamıştır. Kerameikos mezarlarında ele geçen ve kontekst buluntularıyla MÖ 3. yüzyıl içlerine tarihlendirilen unguentariumlar161 ile

Sinop Müzesi unguentariumları içerisinde bulunan benzer unguentariumlar, MÖ 3. yüzyıl başlarına verilmiştir162. Bu grup eserlerin incelen ve uzamaya başlayan gövde

yapılarıyla MÖ 3. yüzyılın ortalarına ait olduklarını düşünmekteyiz. Aynı grup içerisinde 2-107-54, 2-106, 1-5-79, 9-58-71 örnekleri dışa çekik ağız kenarlı, silindirik boyunlu, şişkin karınlı, uzun silindirik ayaklıdır. Gövde profillerinin incelip uzadığı dikkat çekmektedir. 2.5-2.4 arasında değişen ağız çapları, turuncu tonlarında değişen kil ve astar renkleri, iyi pişirilmiş örneklerimizin boyun kısımları ağız kısmına doğru genişlemektedir. Özellikle 2-107-54 nolu unguentariumun benzerine Sinop unguentariumları içerisinde rastlanmış olup söz konusu benzer eserler, MÖ 2. yüzyıl içlerine verilmiş163, Stobi’de164 MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına verilmiştir.

Labraunda’da165 MÖ 2. yüzyıla verilmiştir. Tralleis’te166 MÖ 2. yüzyıl ortalarına

verilmiştir. Mylasa167 mezar buluntuları içerisinde Hellenistik Döneme,

161 Keramikos IX, Taf. 96 Abb. 1 E 88, 1. 162 Tuluk 1999, Abb. 3, a, Kat. Nr. 9.

163 Henninger-Kossatz 1979, s. 174-186, Taf. 55,1.

164 Anderson-Stojanović 1987, 107, Fig. 1b; Anderson-Stojanović 1992, Pl. 67, no. 564-567, Tip D. 165 Hellström 1965, 27, Pl. 12, no. 167.

166 Civelek 2001, Lev. 29, U 5, U 41, U 81, Lev. 30, U 39, U 46. 167 Kızıl 2009, Res. 171.

24

Stratonikeia’da168 MÖ 2. yüzyıl içlerine verilmiştir. 2-105-54, 8-17-70, 8-23-71, 9-

83-71 nolu eserin karın genişlikleri grup içerisindeki diğer kapların karın genişliğinden daha fazla olduğu buna karşın vurgulanmış omuz ile ayak ve boyun uzunluklarının benzer olduğu anlaşılmıştır. 2.6-2.8 arasında değişen ağız çapları, kırmızımsı sarı ve turuncu renklerinde kil-astar renklere sahipler. İyi pişirilmiş, sert dokulu formlar; yuvarlatılmış ağız kenarlı, silindirik boyunlular ve uzun kaideye sahiplerdir. Stratonikeia’da rastladığımız eserler169, MÖ 2. yüzyıl içlerine verilmiştir.

Tralleis unguentariumları içerisinde erken 2. yüzyıla verilmişlerdir170. Söz konusu eserler, MÖ 2. yüzyılın sonlarına ait olmalıdır. 8-23-71, 9-83-71 eserler ağız kısmı ve 9-83-71 eserin kaide kısmı noksandır.

9-5-84, 9-3-84, 2-112-54, 9-136-71, 8-29-71 nolu eserler bir önceki örnekler ile benzerlik göstermekle beraber yumurta formu daha silindirik hale gelmiştir. 9-5- 884 örneğinin kaide kısmı, 9-136-71, 8-29-71 örneklerinin ağız kısımları kırıktır. İçi dolu olan ince silindirik ayak, ayakta durmasını zorlaştırır. 2.6-2.5 arasındaki ağız çapaları, turuncu tonlarında değişen renklere sahiplerdir. Söz konusu eserlerin, aynı atölye ve aynı mezar kontekstine ait olduklarını düşünüyoruz. Kapların en önemli dönem özelliği, gövdenin incelip uzamasıdır. Dönem sonlarına doğru benzer tipteki eserlerin yoğunluklarında artış olduğunu gözlemliyoruz. Bu formdaki unguentariumların İzmir Müzesi’nde bulunan yakın benzeri, MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına verilmistir171, Eretria’da172, Tarsus’da173, Halikarnassos’da174, Tralleis’de175

ve Assos’da176 MÖ 2. yüzyıla, Patara’daki benzer eserler, MÖ 2.yüzyıl sonu

1.yüzyıla verilmiştir177. Bergama’da MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına178, Metropolis’te MÖ

2. yüzyılın 2. yarısına179 verilmişlerdir.

2-84-54, 8-16-70, 8-25-71, 9-98-71, 8-27-71, 17 ordu, 1-54-44, 2-100-54 nolu eserler, dışa çekik ağız yapıları, omuzlara doğru daralan boyun, şişkin karın, 168 Civelek, 2006, Çiz.8.

169 Baldıran 1999, s.349, 19-20.

170 Ölmez 2000, s. 35, Lev. XXVIII-K17, Lev. XXIX-K18. 171 A.g.e., Tuluk 1999, Taf. 4, d.

172 Metzger, 1994, 72–73, Lev. 34–35, no. 37. 173 Tarsus I, Fig. 135, 235–236.

174 Vaag, Nørskov, Lund, 2002, 42, Tip 4a, Lev. 44, no. 261–263.

175 Civelek 2001, 89–90, Lev. XXXI, U9-U13-U14; Ölmez 2000, 75, Lev. 39-40, K 38-4. 176 Filges, 1990, 84, 86, Fig. 7.

177 Dündar 2008, Lev. 12, Kat. No. U106. 178 Kunisch 1972, Abb. 7, 1-2.

25

silindirik ayak ve yuvarlak kaide biçimi ile dikkat çekerler. Eserlerin yakın benzerlerine Sinop unguentariumları içerisinde rastlanır. Söz konusu unguentariumların, 9,8 cm ile 11,4 cm arasında değişen yüksekliklere ve 1.8-1.9 cm arasında değişen ağız çapalarına sahiptirler. Kil yapılarında yoğunlukla mika ve kum tanecikleri vardır. Dudak kenarları, hafif yuvarlatılmış olup ayak kısmına göre daha kalın bir boyna sahiptirler. Karın yapısının da inceldiği anlaşılmaktadır. Önce ayak kısmı, yuvarlak bir kaide ile son bulmaktadır. Üzerlerinde herhangi bir bezeme ya da firnise rastlanmamıştır. Sadece 2-84-54 örneğinin boyun kısmında boya bezeme görülmektedir. Bu örnekler dış yüzeyleri ince bir şekilde yivlendirilmiştir. Mylasa’da ele geçen ve genel olarak Hellenistik Dönem içlerine verilen180 unguentariumlara

daha yakın olduklarını düşünüyoruz. Söz konusu unguentariumların genel form biçimleri nedeniyle MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına ait olduklarını düşünmekteyiz. 29-1- 84, 11-1-78, 8-15-70 nolu eserler biraz daha farklı özellik göstermektedirler. 29-1-84 konik kaideli ve 8-15-70 yivli halka kaideye sahiptir. 2.2- 1.7 cm arasında değişen ağız çapları, kırmızımsı sarı ile turuncu tonlarında kil-astar renkleri, iyi pişirilmiş orta sertlikte hamur dokuları mevcuttur. Boyutu küçülüp karını kısmı daralmış ve karın ortasında keskin dönüş yaparak daralmaktadır. 1-2-79 nolu eser ele alınan ve yaygın olarak bilinen iğ ve torba biçimli unguentariumlardan farklı bir tip olarak karsımıza çıkmaktadır. Kaide tipinden dolayı “konik kaideli’’ olarak adlandırılır. 1- 2-79, nolu eserlerin genel formları, kil yapıları ve üretim biçimlerinden dolayı biz de MÖ 2. yüzyıl sonu MÖ 1.yüzyıla tarihlenebileceğini düşünmekteyiz. MÖ 2. yüzyıla, Patara’daki benzer eserler, MÖ 2.yüzyıl sonu 1.yüzyıla verilmiştir181. Bergama’da

MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına182, Metropolis’te MÖ 2. yüzyılın 2. yarısına183

verilmişlerdir.

Çalışma konusunu oluşturan eserlerden dördüncü grubu torba gövdeliler oluşturmaktadır. Bunlardan 36 adet yer almaktadır.

8-20-70, 8-18-70, 9-121-71 numaralı 3 adet pismiş toprak konik kaideli unguentarium, birbirinden küçük farklar ile ayrılmalarına rağmen tipolojik olarak bir gurup oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 13.5 cm. ile 19.2 cm. arasında yüksekliğe

180 Kızıl 2009, s. 403-404, Res. 119, Res. 120. 181 Dündar 2008, Lev. 12, Kat. No. U106. 182 Kunisch 1972, Abb. 7, 1-2.

26

sahip olan, boyun ve karın kısmından dolayı oldukça büyük bir hacme sahip olan bu kaplar, dışa çekik ağzı, dudağın hemen altından başlayan dışa doğru hafif boğumlu, ince ve uzun silindirik boynu ile yumurta biçimini andıran gövdesi ve ayakta kolayca durmasını sağlayan içi bos ve dolu olabilen yüksek konik kaidesiyle Anadolu’da nadir olarak görülen özgün bir kap formudur. Önceliğimiz 8-20-70 numarasına sahiptir. 25.2 cm’lik yüksekliği ile grup içerisindeki en yüksek kap olup kırmızımsı kahverengi astara sahiptir. Eserin boyun kısmı kaide ve gövde yüksekliğinden daha kısadır. Dudak kısmı dışa taşkın olup ağız, çentik biçimlidir. Çentikli ağız biçiminin İzmir Müzesi’nde bulunan bazı konik kaideli unguentariumlar ile yakın benzerlikler gösterdiği dikkat çekmektedir184. Kabın cidar kalınlığı kaide kısmına kadar aynı

kalınlıkta devam etmektedir. Konik kaide kısmı, gruptaki diğer kaide yüksekliklerinden daha kısa ve dışa doğru hafif oval biçimlidir Bu yönüyle gruptaki diğer kaplardan farklılık göstermektedir. Silindirik boyun kısmı, geniş boyun ve yumurta biçimli gövdesi ile iç haznesinin oldukça geniş olduğu anlaşılmaktadır. Fazla şişkin olmayan karın biçimi ve kaidenin kısa oluşu erken dönem özelliği olup Kahil, form bakımından eserin bir benzerini Hellenistik Döneme tarihlemiştir185.

Eserin İzmir Müzesi’nde bulunan unguentarium ile olan yakın benzerliği dikkat çekicidir186. Çalışma konumuz içerisindeki kapların form olarak yakın benzerlerine

İzmir187 ve Çanakkale Müzeleri188 ile Alanya Müzesi’nde189, Parion190 antik kenti

nekropol buluntuları içerisinde rastlanmıştır.

1-42-44, 9-26-71, 9-17-71, 9-102-71, 9-97-71, 9-179-71, 9-29-71, 9-12-71, 9- 52-71 numaralı eserler konik kaideli unguentariumları devamı şeklinde aynı zamanda da yeni farklı bir form örneği olup ayrı değerlendirilmektedir. 2.5-2.8 arasında değişen ağız çapları, turuncu tonlarında kil ve astar renkleri, iyi fırınlanmış, sert dokulu hamur özelliğine sahiptirler. Kütlesel daha kaba bir kaide formunun uzayan dar gövde profili ile devam etmektedir. Masif bir görünüme sahip olan örnekler hamur, kil ve form özellikleri göz önüne alındığından MS 1.yüzyıl içinde değerlenmektedir. 9-152-71 nolu eser çalışma konumuz içerisindeki farklı form

184 Tuluk 1999, Abb. 10 Kat. Nr. 63a, 50b, Abb. 11 66c. 185 Günay 1989, 23-24.

186 Tuluk 1999, Abb.11, a, Kat. Nr. 64.

187 Günay 1989, Çiz. 12 b, Çiz. 13 a,b,c,d, Çiz. 14 a,b,c, Çiz.15 a,b,c. 188 Tavukçu 2006, s.97, dn.598.

189 Laflı 2003a, s.98, Form XXIV, (Taf. 168 b-170c).

27

yapısı ile tek örnektir. 14 cm yüksekliğinde olup çok açık kahverengi hamur rengine sahiptir. Silindirik boynu, şişkin karın biçimi ve içi dolu konik kaideye sahiptir.

Yapmış olduğumuz araştırmalarda yakın merkezlerde benzer örneğine rastlayamadığımız eserin en yakın benzerine Patara unguentariumları içerisinde rastladık. Patara’da oldukça fazla sayıda olduğunu bildiğimiz ve literatüre “Esen Tipi”191 olarak geçen unguentariumlar ile benzer olduğunu düşündüğümüz

örneğimiz, MS 1. yüzyıl sonu MS 1.yüzyıl başlarına verilmiştir. 9-6-84, numaralı eser bu grubun içinde değerlendirilen diğer örneklerden farklılık göstermektedir. İçe çekik ağız kenarlı, ağızdan belirgin kalın boyuna geçmekte, boyundan gövdeye düz devam etmektedir. Torba dipli unguentariumların öncesi olarak bilinen form, kaideden gövdeye geçerken belirgin bir geçiş yapmakta ve bu geçiş yaparken gövde altında hafif bir sarkma yapmıştır.

28

Benzer Belgeler