• Sonuç bulunamadı

4. Bölüm, Bulgular Ve Yorumlar

4.1.2 İçerik Özellikleri

4.1.2.1 Konu

Göçmen olan çocukların geçim sıkıntısı ile memleketlerinden başka yere göçmeleri, yaşadıkları yere alışmada zorluk çektikleri ve yalnız kaldıkları anlatılmaktadır. Daha sonra bu göçmen çocuklar birbiri ile tanışarak kaynaşmışlar ve sonraki hayatlarında da hep birbirlerinin yanında olmuşlardır.

4.1.2.2 Çevre

Bodrum’da küçük bir balıkçı köyünde olay geçmektedir. Yazın insanların tatil için doldurdukları kışın ise boş olan bir köydür. Yazın canlıdır, hareketlidir ama kışın çocuklar için çok sıkıcıdır. Eserde yazın canlılığı betimlenmiştir ve okuyucu o canlılığı okurken yaşamaktadır.

34 4.1.2.3 İleti

Memleketinden, vatanından ayrı kişiler gurbette hem maddi hem manevi zorluk yaşamaktadırlar. Kendilerini yaşadıkları yerde yalnız hissetmektedirler. Ama bir aradayken birbirlerine destek olurlar ve yaşadıkları yerlerde eğitim alarak oraya uyum sağlarlar ve sonraki hayatlarına daha mutlu bir şekilde devam edebilirler.

4.1.2.4 Karakter Cuma

“Siyah kıvırcık saçlı başı, neredeyse dala değecek kadar eğiliyor, minik esmer bacakları kasılıyordu.” (s.9)

“ Kara kirpikli iri kadife bakışlar kadının yüzünde dolaştı.” (s.11)

Cuma’yı diğer karakterlerin anlatması ile önce fiziki özelliklerini öğreniyoruz. Daha sonra Canan Hanım ve ailesi ile kurduğu diyalogdan duygusal özelliklerini öğreniyoruz. Cuma kendi kültürünü yaşayan bir çocuk. Dört yaşında olmasına rağmen yavuklusundan ayrıldığına üzülüyor. Bu yaşta yavuklusu olamayacağını söyleyenlere ise,

-Daha minik bir bebe… Dayımgilin kızı. (s.15)

Bu cümlesinden beşik kertmesi olduğunu ve çocuğun kültürü gereği bunu normal karşıladığını görüyoruz.

Canan Hanım’ın büyük kızı tek başına gemi ile denize açıldığında Cuma, kızların tek başına gezemeyeceğini söylüyor.

Kıyafetleri eski ama temiz.

Cuma açık bir karakter kitabın sonuna kadar tüm özelliklerini öğreniyoruz. Devingen bir karakter. Öğretmen olduktan sonra daha farklı düşündüğünü anlıyoruz. Bunu da son görselde aile fotoğraflarında Rabiş’in giydiği kıyafetten anlayabiliriz.

35

Herkes tarafından sevilen, akıllı, mücadeleci, fakir bir kız.

“ Olsa olsa dört, beş yaşlarındaydı. Kara kıvırcık saçları, denizin tuzuyla yapış yapış olmuştu. Çıplak ayaklarında, süslemeleri solmuş, minik topuklu, tahta takunyalar vardı. Besbelli, eskidiği ya da küçüldüğü için kentli yazlıkçılardan biri vermişti.”(s.45)

Annesinin çalıştığı otelin önüne tezgâh kurup annesi ile yaptığı takıları satıyordu. Amacı para kazanmak değildi. Ailesi çalışırken kendisinin de çalışmak istemediydi. Rabiş açık bir karakter tüm özelliklerini öğrenebiliyoruz kitapta.

Ercüment

“ Altı yaşlarında var ya da yoktu. Mısır püskülü benzer saçları, teninin yanıklığını daha da belirginleştirmişti. Gözleri masmavi ve çakmak çakmaktı. Sevimli bir gülümsemeyle yüzü aydınlandı.” (s.63)

Ercüment çekingen ama sonradan daha sıcak davranabiliyor. Çok açık bir karakter değil. Tüm özelliklerini öğrenemiyoruz.

Rabiş ve Cuma ile çok yakın arkadaş oluyor. Yabancılığı git gide azalıyor. Yasin

Suriye’den göçüp gelen bir çocuk. Cuma öğretmenin öğrencisi ve onun sayesinde Türkiye’ye alışmıştır.

Canan Hanım

Görgülü, bilgili, eğitimli bir kadın. Eserde diğer kadınlar ve çocukları yönlendiren biri.

Güler Öğretmen

36 4.1.2.5 Dil ve anlatım

Gökten İnen Üç Yıldız adlı çocuk romanı daha çok 4. ve 5.sınıflara hitap etmektedir. Araştırmacı eserde anlamı bilinmeyen iki kelime tespit etmiştir. Çocukların kelime dağarcığını geliştirmek için yeni kelimeler yer almaktadır. Eserde anlamı bilinmeyen kelimelerin az olması, okuyucunun metni daha iyi anlamasını sağlamıştır. Metin açık, sade, akıcı ve anlaşılırdır. 3. kişi tarafından anlatılmıştır.

Eserde anlamı bilinmeyen kelimeler;

“…. Fener Adası’nın burnundan pupa yelken çıktı…” (s.24) “… çarşıda pazarda işportacılık yapardın.” (s.108)

Çocuk romanında yer alan deyimler; “Kendine özgü bir türkü tutturmuştu.” (s.9) “… cümleler boğazlarında düğümlendi.” (s.18)

“Kolu kanadı kırık, gözlerinde düş kırıklığı, üzüntüsünü göstermekten kaçınan…” (s.18)

“ Besbelli, her çocuk gibi yüz bulduğu evden ayrılmak istemiyordu.” (s.20) “Biraz gecikse gözleri yollara uzanıyordu.” (s.22)

“Güneşin soluğu sıcaklığı yitirmeye başlar başlamaz evin yolunu tutuyorlardı.” (s.23) “ Büyük kentlerde hangi çocuk bir şeftali ağacının çekirdeğini toprağa gömmeyi akıl edebilirdir ki?” (s.27)

“ Arapça, Türkçe sözcükler iç içe girmiş, dilinin ucunda düğümlenip kalmışlardı.” (s.52)

“Rabiş’in son kelimeleri boğazında düğümlendi.” (s.56) “Sen ona kulak asma evladım.” (s.62)

“ Başına bir kaza gelecek diye annesinin ödü patlıyor.”(s.63)

37

Deyimler ve atasözleri dilin zenginliğini ve inceliklerini göstermektedir. Çocuk eserlerinde deyim ve atasözlerinin kullanılması çocuğa estetik dil zevki vermesi bakımından önemlidir. Bu hikayede deyimler kullanılması çocuğun okurken farklı düşünmesine katkı sağlamaktadır. Eserde atasözüne rastlanmamıştır. Yazar, atasözü ile çocuk okura farklı bir anlatım kazandırabilirdi.

Metinde yer alan ikilemeler; “Allah Allah!” (s.19)

“Poz poz fotoğraflar çekildiler.” (s.22) “Kuş! Kuş! Canım kuş…” (s.25)

“Bizimki yerinde zıp zıp zıplamaya başladı.” (s.26)

“Sonra çıplak ayaklarının taş zeminde çıkardığı şap şap sesleri duyuldu.” (s.29) “Çok üzüldü çok…” (s.31)

“Yemek bile yemeden ağlaya ağlaya uyuya kaldı.” (S.31)

“Okulun kapısından koşa koşa giren çocukların peşine takılıp koridorlarda bir kez daha yankılandı.”(s.77)

Anlatılarda ikilemelerin kullanılması ile ahenk sağlanmaktadır. Yukarıdaki cümlelerde verilen ikilemeler metne bu özelliği kazandırmaktadır.

Kitapta geçen benzetmeler;

“Gözlerindeki bulutlar dağılıverdi.” (s.14)

“Cuma’nın yüreğinde sanki dev bir ozan soluk alıyordu.” (s.15) “Yüreklerine bir taş gelip oturdu.” (s.30)

“Sapsarı mısır püskülü saçlar inatla savruldu.” (s.66)

“Gerçekten de Ege’nin koynuna gizlenmiş bu küçük köyde…”(s.72) “Aylardır allı morlu bir cümbüşün yaşandığı dağlar sararmıştı.” (s.77)

38

5 ve 6. Sınıflara hitap eden bu eserde benzetmeler anlatımın yalınlığını bozmayacak şekilde verilmiştir. Okuyucunun zihinsel gelişimine benzetmeler yapılmıştır.

Eserde tespit edilen noktalama yanlışları:

“Çocuğun bozmaya niyetli olmadığı suskunluğu karşısında, daha fazla direnemeyeceğini anlamıştı.” (s.11)

“Pisi… Pisi… gelsene!” (s.12)

“O çağırmıştı babasını da, dayısını da…” (s.13)

“Kızları da, büyük oğlu da köyün çocuklarıyla birlikte büyümüşlerdi.”(s.21) “O akşamüstü de, her zamanki gibi balkonda toplanmışlardı.” (s.23)

“Kardeşi, kaynı, kocası hele oğlu hep yanındaydı, ama memleketten buraya göçen tek kadın kendisiydi.” (s.31)

“Müşterilerin yemek servisi başlamadan, anasıyla yaşlı ılgının altındaki tahta masada karınlarını doyuruyorlardı.”(s.47)

“Gezeriz… amcangilde, dedende kalırız.” (s.81)

Bu eserde araştırmacı tarafından tespit edilen noktalama hatalarının sayısı az olarak görülmüştür. Okuyan çocuğa dilin kurallarını sezdirmesi bağlamında bu durum eserin eksikliği olarak görülmüştür.

Benzer Belgeler