• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I : TÜRKİYE İLE IKBY ARASINDAKİ TARİHSEL İLİŞKİLER

4. Türkiye’nin Irak Politikasında IKBY’nin Özelliklerinin Etkileri

4.7. IŞID Meselesi ve Musul'un Önemi

Türkiye ile Irak arasındaki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) meselesinden önceki bölümlerde kısaca söz edilmiştir. Bu bölümde ise IŞİD meselesi ve Musul’un önemi Irak ile Türkiye arasındaki ilişkiler bağlamında daha geniş bir şekilde değerlendirilmektedir. Özellikle de IKBY’nin bu konuya nasıl müdahil olduğu ve Türkiye’nin IŞİD meselesine dair politikasına Irak’ın nasıl tepki verdiğine bakılmaktadır. IŞİD henüz ortaya çıkmadan önce Irak patlamaya hazır bir bomba gibi durmaktaydı. Çünkü Nuri el-Maliki'nin uygulamış olduğu mezhepçi politikalar halkının

92

çoğunluğu Sünni olan Musul'da uzun sreden beri tepkiyle karşılanmaktaydı. Dolayısıyla IŞİD’in Irak’ta ortaya çıkması sürpriz olmamış tam tersine beklenen bir durum olmuştur. Suriye’deki kriz, parçalanma ve terör ortamı nedeniyle Irak’taki sosyal ve siyasi hayata sirayet etmiştir. Örgüt 2014 yılında Irak ve Suriye’deki birçok şehri işgal ederek daha da güçlenerek sahneyeçıkmıştır(Duman, 2013).

IŞİD Arap Baharı’nın Ortadoğu’da devlet otoritelerini sarsmasıyla oluşan güç boşluğunda düzensiz savaş stratejilerini kullanarak Irak ve Suriye’de geniş topraklar üzerinde hakimiyet kurmuştur. IŞİD olarak bilinen terör örgütü devletlerin parçalanmasını tetikleyerek hızlandırmıştır (Yeşiltaş & Diğerler, 2016, s. 39-52). Örgüt lideri Ebu Bekir El-Bağdadi 2003 yılının Temmuz ayında El-Kaide’den ayrılarak Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgütü ilan etmiştir.

Türkiye ile Irak arasında IŞİD meselesi ve Musul’un gündem olarak ortaya çıkması 10 Haziran 2014 tarihinde başlamıştır. Bu tarihte IŞİD Irak'ın ikinci büyük şehri olan Musul’u kontrol altına almıştır. Türkiye IŞİD karşıtı blogta yer almış ve onu terör örgütü olarak ilan etmiştir. Ayrıca IŞİD en büyük zaarlardan bir tanesini de Türkiye'ye vermiştir. IŞİD Musul’u ele geçirdiğinde Musul’daki Türkiye Başkonsolusluğu’nda görevli 49 Türk memuru rehin almıştır. IŞİD bu rehineleri ancak üç ay sonra serbest bırakmıştır. Türkiye bu olaydan dolayı ve IŞİD'in Musul’u kontrol etmesinden dolayı Maliki yönetimini suçlamıştır. Bununla birlikte IŞİD Musul’a bağlı olan Sincar ve Başik ile Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Irak'ın Musul kentine bağlı Telafer ilçesinin kontrolünü de ele geçirmiştir (IŞİD, Türkmen , 2014). IŞİD daha sonra IKBY topraklarına saldırmaya başlamış ve Peşmerge güçleriyle savaşmaya başlamıştır. Hatta IŞİD'in ilerleyerek IKBY’nin başkenti Erbil'e 40 kilometre mesafeye kadar yakınlaştığı ve bu mesafede çatışmaların yaşandığı bilinmektedir. bir bölgede çatışmaların şiddetlenmesi ve cephelerin genişlemesi beraberinde birçok yeni durumu da ortaya çıkarmıştır. IŞİD Ezidilerin yaşadığı şehir olan Sincar'e saldırmış ve binlerce Ezidi kaçmak için dağlara sığınmış ve buraya mahsur kamışlardır. Bu durumdan istifade etmeye çalışan PKK da Sincar ve Sincar etrafında askeri varlığını artırmış ve IŞİD'le silahlı çatışmalara girmiştir. Bu sırada Peşmerge güçleri ise Musul'un kuzeyini ve doğusunu güvenlik altına almaya çalışmış ve Irak ordusu ile koordineli bir şekilde IŞD'le savaşmıştır. Çatışma ortamının yaygınlaşması sonucu binlerce Ezidi, Türkmen, Hristiyan ve Arap IKBY’e göç etmeye zorunda kalmışlar. Irak Türkmen topluluğu da IŞİD'in 2014 yılında kuzey ve batı Irak'taki geniş toprak alanlarını ele geçirmesinin en

93

büyük etkisini hisseden gruplardan olmuşlardır. Bu nedenle Türkiye Türkmen topluluğunun rolünü canlandırmak, onların hayatlarını koruyabilmek ve topraklarına geri dönmelerini sağlayabilmek için Kızılay ile AFAD organizasyonlarıyla Türkmenlere yardım ulaştırmıştır. (Erkmen, 2014).

Bu dönem, önceden ele alındığı gibi Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin en kötü olduğu dönemlerden birisi olmuştur. Bununla bereber Türkiye ile IKBY arasındaki ilişkiler bakımından ise en iyi dönemlerinden birisi olmuştur. IŞİD’e karşı Türkiye IKBY’nin peşmerge güçlerine hem destek vermeye hem de eğitim vermeye başlmıştır. Aynı zamanda IŞİD'e karşı mücadelede yaralanan 60 IKBY güvenlik kuvveti mensubunun tedavilerinin Ankara'daki kamu hastanelerinde yapılmıştır. 2014 yılında İstanbul'da Dünya Ekonomik Forumu toplantısında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani ile bir araya gelmiştir. Erdoğan bu görüşmede Türkiye'nin IKBY ile ilişkilerini güçlendirmesine vurgu yapmış; Türkiye'nin bütün alanlarda IKBY ile bu ilişkilerine ve anlaşmalarına olan bağlılığını yinelemiş ve Türkiye bütün alanlarda IKBY’ye yardım edecektir demiştir. Bununla birlikte Türkiye Sünni askerlere de yardım etmeye çalışmıştır. Çünkü IŞİD saldırılarından dolayı Musul’daki Irak Ordusu mensubu ve çoğunluğu Sünni olan askerler Erbil ve Dohuk’a kaçmışlardır. Bü yüzden Türkiye onlara destek vermiştir. (Turkey Vows, 2014) IŞİD olaylarından sonra Türkiye için Musul’un önemi yeniden ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Türkiye’nin Irak politikasında IKBY’nin önemi de bir kez daha ortaya çıkmıştır. Musul Türkiye için önemli bir yerdir. Türkiye ile Irak arasında Musul meselesi tarihi bir anlaşmazlıktır. 2014 yılından sonra Musul Meselesi Türkiye ve Irak arasında tekrar üzerinde en çok tartışılan önemli bir konulardan biri haline gelmiştir. Musul`un Türkiye için ayrı bir önemi vardır. Zira bu bölgeler üzerinde tüm komşu ülkelerin hesapları olurken Türkiye için daha farklıdır. Çünkü Türkiye Musul meselesinden dolayı Irak ve İngilizlerle uzun bir dönem mücadele etmiştir.

Musul'un IŞİD'den geri alınması için ABD öncülüğünde uluslararası bir koalisyon oluşturulmuş ve Irak’a askeri anlamda yardım etmeye başlamıştır. Irak ile Suriye üzerinde başta hava saldırıları ve IŞİD’e karşı yardımlar yapılması konusunda ülkeler bir araya gelmişlerdir. Bu bağlamda Türkiye özellikle yapılacak askeri yardımlar konusunda net olarak Irak’a IŞİD’le mücadelede her türlü yardımın yapılacağına yönelik açık bir şekilde pozisyon almıştır (Duman, 2013). Bu operasyon için Musul çevresinde koalisyon devletleri tarafından kamplar kurulmuştur. Irak'ın isteğiyle

94

Türkiye de burada bir kamp kurmuştur. Bununla ilgili olarak Erdoğan Al Jazeera kanalıyla yaptığı röportajda şöyle demiştir: “Sayın İbadi, 2014'teki Türkiye ziyaretinde bizlerle bunları konuştuğunda ve bizden kendilerinin eğitim amaçlı talepleri oldu ve bu talepler sebebiyle de biz o zaman Başika Kampı'nı kurduk. Bunların hepsinden bilgileri var, haberleri var". Yani Başika Kampı koalisyon kamplarından biri olarak kurulmuştur (Başika Kamp, 2015). Barzani de Başika kampı için şunları ifade etmiştir: “IŞİD, IKBY’e saldırmaya başladığı zaman uluslararası koalisyon güçleri bölgeyi korumaya başladı. Peşmerge güçlerinin eğitilmesi için birkaç askeri kamp kuruldu. Aynı zamanda Türkiye de Musul'dan kaçan polis ve emniyet güçlerinin eğitilmesi için iki askeri kamp kurdu. Bunun yanında Musullu gönüllü güçlere de eğitim verilmeye başlandı ve kamp açıldı. Oradaki kampların güvenliğinin sağlanması için başka askerler sevk edildi. Bunların hepsi Irak merkezi hükümetiyle dayanışma içinde yapıldı ancak bazı taraflar, bu durumu abarttı." (Barzani'den, 2016) 2015 yılında Abadi Hükümeti ABD ve koalisyon güçleriyle bir operasyon planı hazırlamışlardır. Bu operasyona 'Musul Operasyonu' adı verilmiştir. Türkiye de Başika'daki kampta Peşmerge ve Haşdi Vatani güçlerini teröre karşı eğiterek Musul operasyonuna hazırlamıştır. Türkiye bu operasyona bizzat kendi güçleriyle katılmak istemiş ama Irak’in yeni hükümeti bu isteği reddetmiştir. Bü yüzden Ankara ile Bağdat yeniden karşı karşıya gelmeye başlamıştır. Ancak Türkiye`nin peşmergelerle “yakın dirsek teması” ve Türkiye IKBY’nin tarafını tutması Irak ile Türkiye ilişkilerini yeniden bozmuştur. 2015 yılında Başika'da bulunan Türk askeri, nöbet değişimi yaparak 150 asker ve 20'ye yakın tank ile birlikte Zelikan Kampı'na gönderildi. Bu nöbet değişimi sırasında Abadi, Türk askerinin Musul yakınlarındaki Başik’ten çekilmesi çağrısında bulundu. Hatta BM Güvenlik Konseyi'ne başvurarak bu isteğini resmi elden dile getirdi. Ama Türkiye bu karara uyamıştır. Çünkü Türkiye için Musul'un özel bir önemi vardır (Başika Kamp, 2016).

Musul operasyonu 17 Ekim 2016 yılında Irak Başbakanı Abadi'nin yaptığı basın açıklamasıyla başladı. Operasyona, IKBY güçleri olan Peşmerge ve ABD koalisyon güçlerinin yanı sıra Türkiye'nin Başika Kampı'nda eğittiği Haşdi Vatani güçleri de katılmıştır. Burada Türkiye'nin operasyona neden katılmakta ısrar ettiği ve Musul'un neden Türkiye için o kadar önemli olduğu şöyle açıklanabilir.

Musul Türkiye için sınırsız ve derin bir stratejiye sahiptir. Musul’u idare etmek Irak’taki bütün Sünnileri idare etmek ve mezhepler arasında denge kurmak demektir. Ayrıca Şii mezhebe denge kurmak için karar alma sürecinde merkezi bir yerdir. Türkiye açısından

95

Musul ile tarihi ve kültürel bağın olmasının yanı sıra şehirde yaşayan Türkmenlerin varlığının da korunması gerekmektedir. Bununla birlikte Musul’daki Türkmenler ve Türkmenlerin topraklarına güvenli bir şekilde geri dönmelerini güvence altına almak ve Şiilerden korumak için Türkiye Türkmenlere yardım etmektedir. Yai Türkiye'nin Türkmen politikası çerçevesinde de Musul önemlidir. (Anwar, 2018, s. 99-121).

Türkiye’nin Irak’taki özellikle Musul bölgesindeki askeri varlığı çok önemlidir. Türkiye Irak arasında askeri konulardan doğan gerginlikler bulunmaktadır. Türkiye askeri varlığını bölgede devam ettirmek istemiştir. Bu politika üzerine Irak Başbakanı Abadi ile Irak parlementosu Türk askerinin Musul yakınlarındaki kamplardan çekilmesini istemiştir. Ancak Türkiye bu karara uygun görmemiş ve reddetmiştir. Türk askerlerinin Irak'taki ve Musul civarındaki varlığının bir çok siyasi ve askeri önemi vardır. Türkiye’nin amacı, Irak'ta PKK varlığı ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile PKK'nın Irak'taki faaliyetlerini izleyebilmektir. Türkiye'nin Irak içindeki PKK'ya karşı oluşturduğu askeri ve siyasi politikasına Irak karşı çıkmakta IKBY ise destek vermektedir. Buna IKBY özellikle KDP ile IKBY hükümeti büyük bir katkı sağlamaktadırlar. Hatta 2018 yılında Türkiye Sincar bölgesinde PKK’yı vurduğu zaman, PKK IKBY ile KDP'yi suçlanmıştır (Anwar, 2018, s. 99-121).

Musul, İran ile Türkiye arasında da önemlidir. Çünkü Musul'un jeostratejik konumu hem IŞİD'in ülkedeki varlığı açısından hem de Irak'ın toprak bütünlüğü bakımından önemlidir. IŞİD İran'ın Ortadoğu bölgesindeki yayılmacı emellerine özellikle de Şii hilali projesine büyük katkı sağlamıştır. Bu çerçeveden bakıldığında İran açısından Musul ve Halep'in oldukça stratejik bir önemi vardır. Özellikle 17 Ekim'de başlayan Musul operasyonu, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran arasında ciddi rekabete yol açmaktadır (Ali Ş. , 2017). Bu yüzden Musul'un batısının İran ile Şiiler için ehemmiyeti çoktur. Çünkü bu bölge Akdeniz’e ulaşmak için önemli bir koridordur.Yani İran Akdeniz’e ulaşmak maksadı ve Şii Hilali’ni gerçekleştirme planlarında Musul ve batısı stratejik bir yerdir. İran bu proje için büyük çaba harcamakta ve siyasal yatırım yapmaktadır. Çünkü bu yolla Körfez’den, ardından da aynı hat üzerinde Akdeniz'e kadar inen bir hâkimiyet koridoru oluşturmayı amaçlamaktadır. (Havîn, Êvar, 2017) Eğer bu proje başarılı olursa İran rahat bir şekilde Ortadoğu'daki Sünni bölgelere üstünlük sağlayabilir. Türkiye bu çerçevede Musul'un önemini çok iyi anlamaktadır. Bunun için Türkiye Musul’u Şii Hilali’nden koparmak ve Iran ile Irak’ın Şii milislerinden uzak tutmak için çaba harcamaktadır. İran’ın Musul’daki askeri varlığı

96

dikkate alındığında, Türkiye bütün Sünni bölgeler ile Sünni ülkeleriyle aynı yönde bir tavır sergilemektedir (Anwar, 2018, s. 99-121).

IŞID saldırıları başladığında en büyük zararı Sünni Araplar, Ezidiler, Hristiyanlar ve Türkmenler gördüler. Türkiye bu yüzden Musul operasyonuna katılmak istedi. Bununla bereber Türkiye, özellikle Irak’taki siyasi süreç içerisinde IŞİD’in etkinliğinin kırılması noktasında Sünnilerin siyasi sürece katılımının sağlanması konusunda bir tavır benimsemektedir(Duman , 2014 g).

Bu çerçevede IŞİD ortaya çıktığı zaman Türkiye ile Irak ilişkileri gergindi. Özellikle de Türkiye ile IKBY arasındaki gelişen siyasi ve ekonomik iyi ilişkiler ve IŞİD meselesinden dolayı anlaşmazlıklar artmıştı. Çünkü Irak’a göre Türkiye sınırlarının kontrolünü sağlamamıştır. Irak'a göre IŞİD’e katılan yabancı savaşcıların hepsi Türkiye üzerinden geçerek katılım sağlamıştır. Hatta ABD Başkanı Donald Trump’ın eski IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, foreign Affairs gezetesinde yayınladığı makalede bu meseleye şöyle değimiştir: “ABD bir kaç defa Türkiye ve Erdoğan'ı sınırlarının kontrolünü sağlamak için uyarmışlardır, fakat Türkiye bu talebimizi altı ay sonra kabul etti.

Bu yüzden IŞİD ve Musul konuları ile ilgili olarak IKBY Türkiye’nin Irak politikasında büyük bir faktör olmuştur. Türkiye peşmerge güçleri ile Haşdi Vatani Sünni Arap grubuna askeri eğitim vermiştir. Türkiye bu yolla hem Türkmenlere hem de Sünnilere destek vermiştir. Musul operasyonuna İran ise desteklediği Şii Haşd-i Şaabi milisleri üzerinden katılmıştır. Bununla beraber Türkiye IKBY yoluyla Sünni Araplara ve Türkmenlere de destek sağlamıştır. Yine Musul operasyonu zamanında Irak’taki İran destekli Şii milisilere karşı mesafeli durmuştur.