• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber‟in Farklı Olaylar Üzerine Okuduğu Âyetleri Belirtmesi

BÖLÜM 3: TEFSİR YÖNTEMİ AÇISINDAN ES-SÎRETÜ’N-NEBEVİYYE

3.2. Âyetleri Sünnetle Tefsiri

3.2.4. Hz. Peygamber‟in Farklı Olaylar Üzerine Okuduğu Âyetleri Belirtmesi

Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) hayatı adeta Kur‟ân‟dır. O, yaĢanan birtakım hadiseler karĢısında veya aktardığı bazı olaylar üzerine ashabına Kur‟ân‟dan âyetler okumuĢ, adeta onları Kur‟ân‟la terbiye etmiĢtir. Aynı zamanda bu durum, Kur‟ân‟ın bir anlamda tefsirini de oluĢturmuĢtur. ġimdi buna Ġbn HiĢâm‟dan örnekler verelim.

1. Örnek:

Hz. Peygamber (s.a.s.) Hayber seferinden dönerken geceleyin, sabah namazına uyandırmak üzere Bilal‟i (r.a.) görevlendirmiĢtir. Ordu istirahate çekilmiĢ, Bilal de (r.a.) nöbet tutmaya baĢlamıĢtır. Fakat sabaha doğru dayanamamıĢ ve uyumuĢtur. GüneĢ doğduğunda herkesten önce uyanan Hz. Peygamber (s.a.s.), Bilal‟e (r.a.): “Bize ne yaptın ey Bilal!” diye sormuĢ, o da “Seni tutan beni de tuttu, ya Resûlallah.” demiĢtir. Peygamber (s.a.s) de “Doğru söyledin.” diyerek devesiyle bir müddet gittikten sonra devesini çöktürmüĢ ve abdest almıĢtır. Resûlullah‟ın abdest aldığını gören ashap da abdest almıĢ ve Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) imamlığında namaz kılmıĢtır. Namazın

733 Ġbn Kesîr, Tefsîr, VI, 349.

734 Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, V, 333; VI, 527.

154

bitiminde Allah Resûlü Ģöyle buyurmuĢtur: َلاَعَ تَو َكَراَبَ ت ََّللَّا َّنِإَف ،اَىوُُتِْرَكَذ اَذإ اَىوُّلَصَف َة َلاَّصلا ْمُتيِسَن اَذإ يِرْكِذِل َةلاَّصلا ِمِقَأ :ُلوُقَ ي “Namazı unuttuğunuz zaman hatırladığınız anda kılınız. Çünkü Allah Teâlâ: *يِرْكِذِل َةلاَّصلا ِمِقَأَو “Beni hatırlamak için namaz kıl!”736 buyurmaktadır.737

Ġbn HiĢâm‟ın ele aldığı bu örnekte görülmektedir ki; Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadise üzerine, ilgili âyete atıfta bulunarak, bu âyetin; “Namazı unuttuğunuzda veya kaçırdığınızda, onu hatırladığınız zaman, namaz kılın!” manasına geldiğini vurgulamıĢtır. Mezkûr âyetle ilgili rivayet tefsirlerinde farklı görüĢlere yer verilmektedir. Mesela rivayet tefsirinin öncülerinden Taberî, bu konuda iki görüĢ olduğunu, birincisinin “Benim için namaz kıl. Çünkü namazı kılarsan beni hatırlamıĢ olursun.”, ikincisinin de “Onu (namazı) hatırladığın zaman namaz kıl!” Ģeklinde olduğunu aktarmıĢtır. Birinci görüĢü tercih eden Taberî, bu görüĢü Mücâhid‟in “Kul namaz kıldığı zaman Rabbini zikretmiĢ olur.”, “Kul Rabbini zikrettiği zaman Rabbine ibadet etmiĢ olur.” sözlerinin kuvvetlendirdiğini belirtmiĢtir. Ġkinci görüĢü savunanların ise Ebû Hüreyre‟den rivayetle Hz. Peygamber‟in (s.a.s.): “Kim herhangi bir namazı unutursa, onu hatırladığında kılsın.” hadisine dayandıklarını belirtmiĢtir.738

Yine rivayet tefsirinin önde gelen isimlerinden Ġbn Kesîr de aynı âyetin “Beni anmak için namaz kıl!” veya “Beni andığın esnada, benim için namaz kıl!” Ģeklinde yorumlandığını belirtmiĢ, ikinci görüĢe delil olarak Hz. Peygamber‟in (s.a.s.): “Sizden biriniz uyur, namazdan geri kalırsa yahut onu unutursa, hatırladığı zaman onu kılsın. Çünkü Allah Teâlâ *يِرْكِذِل َةلاَّصلا ِمِقَأَو buyurmuĢtur.” hadisine yer vermiĢtir. Bununla

beraber Ġbn Kesîr bu görüĢler arasında herhangi bir tercihte bulunmamıĢtır.739

Taberî ve Ġbn Kesîr bu âyetin tefsirinde Ġbn HiĢâm‟ın aktardığı, Hayber dönüĢü yaĢanan hadiseye

736 Tâhâ, 20/14.

737 Ġbn HiĢâm, II, 289; Ayrıca bkz. Ġbn Mace, “Salât” 10; Tirmizî, “Tefsîr” “Sûretü Tâhâ” 21, Taberî,

Tarih, III, 17; eĢ-ġâmî, Ebû Abdillâh ġemsüddîn Muhammed b. Yûsuf b. Ali es-Sâlihî (ö. 942/1536), Sübülü’l-hüdâ ve’r-reşâd fî sîret-i hayri’l-ibâd, tahk. Âdil Ahmed Abdülmevcûd, Ali Muhammed

Muavviz, 1. Basım, Beyrut: Dârü‟l-kütübi‟l-ilmiyye, 1414/1993, V, 149-150.

738 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVIII, 283-284.

155

değinmemekle beraber aynı manayı ifade eden hadisi belirterek âyet hakkındaki görüĢlerini onunla delillendirmiĢlerdir. Her ne kadar tefsirlerinde temas etmeseler de Taberî‟nin Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk adlı eserinde ve Ġbn Kesîr‟in de

es-Sîretü’n-nebeviyye‟sinde bu hadiseye yer vermiĢ olmaları740, Ġbn HiĢâm‟ın yorumunu destekler mahiyettedir. Dirayet tefsirinin önde gelen isimlerinden Râzî ise âyette geçen “benim zikrim için” ifadesiyle ilgili pek çok görüĢe yer vermiĢ ve bu görüĢlerin içerisinde “Bir namazı unutursan, onu kaza et!” görüĢünü de ele almıĢtır. Bu görüĢü te‟yit eden hadisi belirtmiĢ ama Peygamberimiz ve ashabının yaĢadığı olaya değinmemiĢtir.741

Ġbn HiĢâm‟ın bu hadiseyi nakletmesi âyetin daha kolay anlaĢılmasını ve somut hale gelmesini sağlamıĢtır. Tâhâ, 20/14 ayetini Peygamberimiz ve ashabının yaĢadığı bu olayla değerlendirdiğimiz takdirde, “Unuttuğun namazı hatırladığında, namaz kıl!” Ģeklinde anlamak daha uygundur. Zaten namazı hatırlamak, bir bakıma Allah‟ı hatırlamaktır. Eğer namaz uyku veya unutkanlık sebebiyle kılınmamıĢsa, Allah Rasulü‟nün de örnek uygulaması gereğince hatırlandığı anda kılınmalıdır. Böylece âyetteki emir de yerine getirilmiĢ olur.

Görülüyor ki, Ġbn HiĢâm Peygamberimizin hayatındaki olayları aktarırken, sadece meydana gelen olayları nakletmemiĢ, aynı zamanda olaylar esnasında Resûlullah‟ın okuduğu âyetlere ve âyetlerle ilgili yaptığı kavlî ve fiilî açıklamalarına da yer vermiĢtir.

2. Örnek:

Ebû Saîd el-Hudrî‟den nakledildiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.s.), mi„rac olayından bahsederken Cebrâil‟in (a.s.) kendisini göğün kapılarından “hafeze kapısı” adı verilen bir kapıya getirdiğini bildirmiĢtir. O kapıda adı Ġsmâil olan bir melek görevlidir. Onun elinin altında on iki bin melek bulunmaktadır. Onlardan her meleğin eli altında da yine on iki bin melek vardır. Raviye göre Hz. Peygamber (s.a.s.) bu olayı anlattığı zaman Ģu

740 Bkz. Taberî, Tarih, III, 17; Ġbn Kesîr, es-Sîretü’n-nebeviyye, III, 403. Ġbn HiĢâm‟ın Ġbn Ġshâk‟tan aktardığı bu rivayeti, Taberî Ġbn Ġshâk‟ın içinde bulunduğu râvi zinciriyle rivayet ederken, Ġbn Kesir doğrudan Ġbn Ġshâk‟ın Sîre‟sinden nakletmiĢtir.

156

âyeti okumuĢtur: * َوُى َّلِْإ َكِّبَر َدوُنُج ُمَلْعَ ي اَمَو “Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir.”742 Ġbn HiĢâm‟ın naklettiği bu rivayete, Taberî743

ve Ġbn Kesîr senedi ve metni farklı olarak değinmiĢ, Hafeze kapısına bakan ve kendisine Ġsmâil denilen meleğin elinin altında yetmiĢ bin melek olduğunu belirtmiĢlerdir.744

Bununla birlikte Ġbn Kesîr,

es-Siretü’n-nebeviyye ve el-Bidâye ve’n-nihâye adlı eserinde Ġbn HiĢâm‟ın, Ġbn Ġshâk‟tan naklettiği

bu rivayete aynı isnadla yer vermiĢ, onun garip hadislerden olduğunu ve senedinde zayıflık bulunduğunu belirtmiĢtir.745

Taberî ve Ġbn Kesîr bu âyetin tefsirinde Allah‟ın ordularını, ancak Allah‟ın bilebileceğini ve burada O‟nun ordularının çokluğuna dikkat çekildiğini ifade etmiĢlerdir.746

Kurtubî747 ve Taberânî‟nin Evsat‟ını748 kaynak gösteren Süyûtî749

ile ġevkânî750 bu rivayete tefsirlerinde değinen müfessirlerdendir. Onların yer verdiği rivayette de melek sayısı Ġbn HiĢâm‟ın belirttiğinden farklıdır. Zaten mezkûr müfessirlerin Ġbn HiĢâm ile ortak râvisi Ebû Saîd el-Hudrî‟dir (ö. 74/693-94). Diğer ravileri farklıdır. Ġbn HiĢâm, bu haberi Ġbn Ġshâk kanalıyla aktarmıĢ, o da bu hadisi “Ebû Saîd el-Hudrî‟den kendisini itham etmediğim bir zat bana anlattı” sözleriyle nakletmiĢtir. Bu cümle, seneddeki zayıflığı ortaya koymaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir hadis otoritesi olan Ġbn Kesîr, bu rivayete temkinli yaklaĢmıĢ, onun garîb ve zayıf hadislerden olduğunu belirtmiĢtir. Nitekim böyle detay rivayetler Kur‟ân‟ın mübhemât kısmına girer. Kur‟ân çoğu defa ayrıntıya girmemiĢtir. Verdiğimiz bu örnek de göstermektedir ki Kur‟ân‟ın mübhem bıraktığı bazı hususların açıklandığı eserlerden birisi de es-Sîretü’n-Nebeviyye‟dir. Her ne kadar Ġbn HiĢâm‟ın naklettiği

742 Müddessir, 74/31; Ġbn HiĢâm, I, 369; Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVII, 346; Ġbn Kesîr,

es-Sîretü’n-nebeviyye, II, 98; el-Bidâye ve’n-nihâye, III, 111.

743 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVII, 345.

744 Ġbn Kesîr, Tefsîr, V, 22.

745 Ġbn Kesîr, es-Sîretü’n-nebeviyye, II, 98; el-Bidâye ve’n-nihâye, III, 137, 138. Ġbn Kesîr bu rivayeti doğrudan Ġbn Ġshâk‟tan nakletmiĢtir.

746 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XXIV, 31; Ġbn Kesîr, Tefsîr, VIII, 270.

747 Kurtubî, X, 207.

748 Taberânî, VII, 138.

749 Süyûtî, Dürrü’l-mensûr, VIII, 334.

157

hadiste melek sayısı farklı olsa da vurgulanan mana müfessirlerin vurguladığı manayla aynıdır.

Ġbn HiĢâm‟ın bir siyer klasiği olan bu eserinde Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) Kur‟ân‟ı tefsirini Ģu açılardan ele aldığı görülmektedir: Âyetlerin anlaĢılması için bazen sened ve metinleriyle Peygamberimizin hadislerine yer vermiĢtir. Bu yönüyle eseri adeta bir rivayet tefsiri niteliği taĢıyan Ġbn HiĢâm, siyer-i nebevîyi naklederken, Hz. Peygamber‟le (s.a.s.) insanlar arasında geçen diyaloglara da yer vermiĢtir. Bu diyaloglarda bazen Allah Resûlü insanlara sorular sormuĢ, bazen de farklı etnik gruplardan ona sorular yöneltilmiĢtir. Bu sorulara Peygamberimizin verdiği cevaplar bazı âyetlerin tefsirini oluĢturmuĢtur. Ġbn HiĢâm, Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) meydana gelen vakalarla ilgili okuduğu âyetleri belirtmekle hem Allah Resûlü‟nün âyetleri tefsirine yer vermiĢ hem de sahâbeye sunduğu prensipleri aktarmıĢtır. Sîre‟de örneklerini gördüğümüz bu hususlar, Kur‟ân‟ın anlaĢılmasında büyük kolaylık oluĢturur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemi, dinî hayatın yaĢanması hususunda ihtilafların az olduğu ve meydana gelir gelmez de Peygamberimiz tarafından hemen çözüme kavuĢturulduğu bir dönemdir. Ġbn HiĢâm ana kaynaktan gelen bilgileri sonraki nesillere aktarmakla mühim bir hizmet ifa etmiĢtir.