• Sonuç bulunamadı

Endüstriyel Toplumda Kadın ve Değişen Rolleri

12. Ergenlik çağından önce yetim kalan kız çocuklarının, yakınlarının himayesine verilmesi ile Ġslam onların eli altında bulunmasını da koruma, eğitme, durumu ile

2.2. Din Hizmetinin Tanımı

s

Hizmet kelimesi Arapça “h d m” kökünden gelen bir isimdir. Sözlükte iĢ, görev, iĢ görme, birinin iĢini görme anlamlarına gelmektedir. Aynı kökten “hadim” ve bu kelimenin çoğulu “hademe” kelimeleri türetilmiĢtir (Mutçalı, 1995:217). Hizmet kelimesinin anlamını biraz daha açacak olursak, bir kimsenin iĢini görme, bir kimsenin iĢini görme, bir kimsenin ihtiyacı olan ve onun için yararlı olan bir iĢi yapma manaları da yüklenebilmektedir (Doğan, 1996:496 )

“Din hizmeti” kavramı, Ġslam terminolojisindeki ifadesiyle; “irĢad, tebliğ, davet, va‟z-u nasihat, hitabet, tavsiye, talim ve terbiye, inzar ve tebĢir, emr-i bi‟l-ma‟ruf, nehy-i ani‟l-münker (iyiliği emredip, kötülükten sakındırma)” gibi konuları kapsayan hizmet alanlarını oluĢturmaktadır (Karaca, 2008:8).

61

Ayrıca hizmet kelimesi baĢka kelimelere de sıfat olarak kullanılmakta ve bazı iĢ sahalarını ifade etmektedir. Örnek olarak: sağlık hizmeti, askerlik hizmeti, eğitim hizmeti, din hizmeti, sosyal hizmet…Günümüzde çeĢitli hizmet alanları birbirinden ayrılmıĢ ve organize olmuĢtur. Din hizmetleri de bunlardan bir tanesidir.

Din hizmeti bir faaliyet alanı olarak değil de yalnız baĢına “din hizmeti” olarak kullanılınca din konusunda yapılan iĢ, görev manalarına gelmektedir. Din hizmeti kavramı tanımlanırken din hizmetinin tebliğ ve irĢad metodunu kullandığına değinilmiĢti. Din hizmetini, tarihsel süreçte daha iyi anlayabilmek için sırayla bu kavramlar tanımlanacaktır.

Hz. Muhammed ve diğer bütün peygamberler tebliğin önemi üzerinde durmuĢlardır. Çünkü Peygamberler Allah‟tan aldıkları vahyi tebliğ ediyorlardı. Tebliğ Peygamberlik özelliğidir ve her Peygamber görevini onunla yerine getirmiĢtir. Fakat Tebliğ kavramı yanında davet, nasihat ve irĢad gibi kelimelerin de sık sık kullanıldığı görülmektedir (Karaman, 2007:48).

Tebliğin kelime manası, taĢımak, götürmek, ulaĢtırmak, bildirmek, eriĢtirmek Ģeklinde tanımlanmaktadır. Terim anlamı ise peygamberlerde bulunması gereken sıfatlardan biri lup, peygamberlerin Allah‟tan vahiy yolu ile aldığı ilahi hükümlerin hiçbirini gizlemeden, eksiltmeden ve herhangi bir ilavede bulunmadan insanlara bildirmesi Ģeklinde tanımlanmaktadır.(Karagöz,2007:639)

ĠrĢad, kelimesi ise sözlükte “doğru yolu göstermek” anlamında kullanılırken, dini bir kavram olarak da, mü‟minleri dini görevlerini yerine getirmeye çağırmak demektir (Karagöz, 2007:320). Diğer dini emirlerde olduğu gibi tebliğ ve irĢat da Peygamberlerden kavimlerine intikal eden bir sorumluluk olmuĢtur. Tebliğ ve irĢadın ihmal edildiği dönemlerde, toplumun bozulması, inkârcılığın artması, ibadet ve itaatin azalması kaçınılmaz olmaktadır (Karaman, 2007:63)

Kur‟an‟ı Kerimde bu konu ile ilgili birçok ayeti kerime bulunmaktadır. Konumuz ile alakalı, kadın ve erkek her müslümanın uygulamaya çalıĢması gereken aĢağıda geçen emir, din hizmetinin önemine de iĢaret etmektedir. “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. ĠĢte onlar kurtuluĢa erenlerdir.” (K.K,3/104 ayrıca bknz: Leyl 92/15, Kasas 28/87, Yusuf 12/108)

62

Yine Hz. Muhammed birçok hadisi Ģeriflerinde bu konuya değinmektedir. Hadis-i Ģerifler ve ayet-i kerimeler yapılan din hizmeti çalıĢmalarının manevi kazanımlarını bizlere göstermektedir.

Konu din olduğu için dinin kendine has özellik ve prensipleri göz önüne alındığında ve dinin aĢkın ve evrensel boyutu hesaba katıldığında din hizmetinin, bir insanın veya birçok insanın ihtiyacı olan ve onarlın yararına olacak iĢ ve iĢleri tevazu ile ve gönüllü olarak yapmak anlamına geldiğini ifade edebiliriz. Tabii bunu yaparken maddi bir karĢılık yani ulvi ve aĢkın değerlere nispetle çok değersiz olan maddi bir karĢılık beklememek gereklidir (Selçuk, 1999:97).

Din alanındaki hizmetler müstakil bir faaliyet alanı kabul edilerek ve din hizmetlerinin bir meslek alanı olduğu anlaĢılmaktadır. Ancak din hizmetinin bir meslek alanı olup olmadığı ve yapılması karĢılığında ücret veya maaĢ alınıp alınmamasının dinde doğru olup olamayacağı hakkında farklı görüĢler mevcuttur.

Din hizmetinin, din konusunda aydınlatıcı bilgiye sahip ve mükâfatını yüce yaratıcıdan bekleyen gönüllü kimseler tarafından da yürütüldüğü toplumsal bir gerçektir. Mevlana Celaleddin Rum-i Hz. “halka hizmet, Hakka ibadettir” buyurarak her çağda geçerli ve benimsenen bir düsturu topluma mal etmiĢtir. Din hizmetini bir meslek alanı olarak değil de benimsediği dini değerleri, diğer insanlara aktarma çabası her dinin mensubu için geçerli bir kaide olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu konuda Mevlüt Özcan, Din görevlisinin el kitabı isimli kitabında slogan cümle olarak “her Müslüman dinin görevlisidir” ifadesine yer vermektedir.

ĠrĢat ve tebliğ çerçevesinde Ģekillenen din hizmetini sunanların, Salih amel iĢlemiĢ olup mükâfatlandırılacakları hem ayetlerle hem de hadisi Ģeriflerle kadın ve erkek herkese müjdelenmiĢtir. Bu yüzden Hz. Peygamber devrinden bu yana kadınlar da birebir bu faaliyetin içinde olmuĢlardır. Bunun en güzel örneklerini ise Hz. Peygamber‟in eĢlerinde ve kadın sahabeler de görmekteyiz. Zira Hz. Peygamber eĢlerinin her konuda eğitim almasını bizzat desteklemiĢ ve öğrendiklerini toplumla paylaĢmasını onlara emretmiĢtir. Bazıları kadınların daha çok annelik ve ev idaresi gibi kendisini ilgilendiren konularda eğitilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Oysa Ġslam dini buna karĢı çıkmıĢtır en güzel örneği ise Hz. AiĢe olmuĢtur, çünkü döneminin bütün ilimleri ile meĢgul olmuĢtur. Öğrendiklerini de birçok insana aktarmıĢtır. Zira Hz. Peygamber

63

“dininizin yarısını Hz. AiĢe‟den öğrenin” buyurarak kadınların din hizmetindeki yerini bizlere iĢaret etmiĢtir. Hz. AiĢe kadınların her alanda bilgilenmelerini teĢvik etmiĢtir ve “ Ensar kadınları ne güzel kadınlardır. Utangaçlık, onların dini doğru öğrenmelerine engel olmadı” (Buhari, ilm,50) demiĢtir.

Hz. AiĢe dıĢında da birçok kadın âlim yetiĢmiĢ olup bu kadınlar yaptıkları din hizmeti ile Ġslam Tarihine geçmiĢlerdir. Tarih boyunca tefsir, hadis, fıkıh vb. dallarda hatırı sayılır kadın âlimler yetiĢmiĢtir. Sahabe içerisinde Hz. AiĢe, Fatıma, Ebubekr‟in kızı Esma, Ümmü‟d Derda, fetva verecek düzeyde fıkıh bilmekte meĢhur kadınlardandır (BeĢer, 2009:110)

Ġslamiyet‟in ilk yılların da, camilerde ve umumi yerlerde Ġslamiyet‟i tebliğ ve irĢad eden kadınlar, yaptıkları din hizmeti faaliyetlerini daha sonra da kendilerini din öğretmenliğine vererek sürdürmüĢlerdir (Ağaoğlu, 1985:36).

Sahabe devrinden sonra da Ġslam âlemin de ilim öğrenip tebliğ yapan ve fetva veren kadınlar çok olmuĢtur. Hacı Zihni Efendinin “ MeĢahirunnisa” adlı eserinde bu isimlere yer vermiĢtir (Tekyıldız ve Özpirinççi, 1975:91).

Konumuza din hizmetinin günümüzde bir faaliyet alanı olduğunu ve belirli eğitim süreçlerinden geçilerek din hizmeti sunma konusunda nasıl uzmanlaĢıldığı konusuna da değinilecektir. Din hizmetini bir tebliğ, irĢat faaliyeti olarak tanımlamakta mümkündür zira bu hizmet sunulurken en çok bu metotlarla halka ulaĢılmaktadır.

Teknik anlamda din hizmetini, dinin anlatılması, bazı ibadet, dua ve törenlerin düzenlenip yönetilmesi olarak alırsak ve organizasyonunun yapılmasının bir kurum olarak Türkiye‟de Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığına verildiğini kabul edersek, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığının organize edip sunduğu, camilerde ve cami dıĢında topluma götürdüğü hizmetlere “din hizmeti” diyebiliriz (Selçuk, 1999:98). Günümüzde, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı 84.195 kiĢiden oluĢan kadrosu ile dini hizmetlerin yürütülmesini gerçekleĢtirmektedir (Diyanet, 2008:3).