• Sonuç bulunamadı

HELLENİSTİK DÖNEMDE MİMARİ VE HEYKELTRAŞLIK

İskender’in İmparatorluk kurması Grek sanatı bakımından son derece önemli bir olay oldu. Böylece Grek sanatı birkaç küçük kentin ilgi merkezi olmaktan çıkarak, dünyanın neredeyse yarısının ortak sanatı halini aldı. Bu değişiklik sanatın niteliklerini ister istemez etkiledi. Bundan sonraki dönem, genellikle Grek sanatı olarak değil de Hellenistik sanat olarak anılmaya başlandı353.

Pers işgalinin İskender ile son bulması Antik Çağ mimarisindeki geleneksel bazı biçimlerin önemlerini kaybetmesi, yeni bir uygulama ve düşüncenin etkin bir biçimde mimari sanatında da oluştuğunu söylememizi olanak verir. Özellikle M.Ö. II. yüzyıl da oluşan dini yapıların kutsal alanlarının, önceki örneklerde görülen büyük ölçülerini yitirdiği ve dinselliğin öne çıkmasının ikinci plana atıldığı görülür. Tapınaklardaki bu yeni oluşum halkın daha özgür bir biçimde kutsal alanları kullanabilmesine imkân vermiştir354.

Gerçekten de Hellenistik Dönemin en önemli özelliklerinden biride mimarinin dinsel etkilerden oldukça arınmış olmasıdır. Bunun gerçekleşmesinde Geç Klasik Dönem’den itibaren dinsel duyguların giderek zayıflamasının etkisi olmuştur. Dinsel yapılar artık kentin en önemli yapıları olma özelliğini kaybetmiştir. Stoalar, pazar yerleri, gynasiumlar, tiyatrolar, vb. gibi halka açık yapılara daha çok önem verilmiştir355. 351 Özçelik 2004, 187. 352 Bosch 1943b, 164-166. 353 Gombric 1999, 106 vd. 354 Özgünel 2001, XXXVIII. 355

Antik Dönem’de ve Hellenistik Dönemde tapınaklar, günümüz ibadethanelerinden farklı olarak cemaatin toplanmasına yönelik değildi. Yapı, tanrının barındığı bir ev gibi algılanmış ve yalnızca dinsel törenler sırasında rahipler ile özel bir görev gerçekleştirecek kişilerin içeriye girmesine izin verilmiştir. Cemaat tapınağın dışında toplanmaktadır356. Tapınak yapımında eski mimari üsluplara bağlı

kalınarak Dor, İon ve Korinth tarzları usta bir şekilde karıştırılarak kullanıldı. Ayrıca tapınakların yanısıra, saray inşaatı daha da önem kazanmaya başladı. Bunlar da daha çok doğu mimarisinden faydalanıldı. Şehirler ise bir plan dâhilinde inşa edilmeye başlandı357.

Hellenistik Dönem, Grek Klasik Dönemi’ne ait bütün yapı unsurlarının dağıldığı bir dönem olmuştur. Grek unsurlarının yerine yeni mimari biçimler ve unsurlar ortaya çıkmıştır. Öyleki Romalılar’ın yararlanacağı mimari unsurların bu devirde adeta hazırlandığı görülür. Dolayısıyla Hellenistik mimari, saray geleneklerine cevap vermekte, kişisel ve dünyevi yapıların önem kazanmasına yol açmıştır358.

Hellenistik Dönem’de heykeltıraşlık büyük gelişme göstermiştir. Resmi meydanların ve galerilerin devlet adamlarının heykelleriyle, kütüphanelerin ise bilim adamlarının heykel ve büstleriyle süslenmesi adet olunca, heykeltıraşlar geniş bir çalışma alanı buldular359.

Bu dönemde ideal betimlemelerin yerine kişi karakterini yansıtan özelliklerin yer aldığı görülür. Fakat İskender İmparatorluğu’nun gösteriş ve tantanaya olan eğilimi, saray mimarisinde tanrı heykellerinin yerini, kralların heykellerinin alması, bunların tanrısal ifadede yapılmasına da sebep olmuştur. Vücuttaki hareket ve adale abartmasının ele alınmasıyla, Barok stilin nasıl ortaya çıktığı biraz olsun anlaşılıyor. Bu dönem heykellerinde uzun boylu gösterim, vücudun dolgun gösterilmesi, ağır vakur duruş, vücut güzelliği gibi özellikleri de vardı.

356 Bean 1995, 181. 357 Özçelik 2004, 187. 358 Turanî 1997, 176. 359 Özçelik 2004, 188.

Ayrıca hareketlerin dengeli verilişi, günlük hayatla ilgili sahneler, vücut damarlarının bile gösterilmesi, yüzlerdeki acı mutluluk ifadesi, iç dünyanın yansıtılması bu dönemin başarısıdır. Çıplak çocuk, ihtiyar kadın, fakir halk gibi konularında, heykel sanatına girdiği görülür. Artık muntazam düzenli saçlar yerine dağınık, doğal duruşlu saçlar alır ve kişinin özelliklerini yansıtan heykeller ortaya çıkar.

Ayrıca elbisenin şeffafmış gibi verilmesi sonucu heykellerde bütün vücut uvuzlarının görülmesine sebep olmuş. Işık gölgenin bütün imkânları kullanılarak başarılı heykeller yapılmıştır. Başka bir yenilik olarak da, heykelin hareketi bulunduğu yer hakkında bilgi sahibi olmamıza imkân verecek şekilde yapılmaya başlanıyor360.

Hellenistik Dönem’de Anadolu’da heykeltıraşlık çalışmalarının merkezi Pergamon idi.361 Pergamon akropolündeki Büyük Sunağı II. Eumenes M.Ö. 180 yılında yaptırarak Zeus ve Athenea’ya sunmuştur. Bu yapı Hellenistik Dönem plastik sanatının en önemli örneklerini oluşturmaktadır. Pergamonlar’ın Galatlara karşı kazandıkları zaferi simgelemektedir. Buradaki plastik eserlerde, M.Ö. IV. yüzyıl sanat hareketlerinde daha da kuvvetlenmiş olan Barok bir ifade vardır362. Burada Grek heykel sanatının uyum ve inceliğini aramak boşunadır. Sanatçının güçlü ve dramatik etkiler elde etmek istediği açıktır. Savaş çok şiddetli geçiyor. Savaşı kazanan tanrılar, hantal devleri kırıp geçiriyor. Devler acıdan çılgına dönmüş, her yeri kırıp geçiriyor. Her yer şiddet hareketleriyle uçuşan kumaşlarla dolu. Etkiyi daha da çarpıcı hale getirmek için, kabartmalar yüksek kabartma olarak yapılmış. Figürler neredeyse yerinden fırlamış gibi işlenmiştir363.

Bu dönemde büyüklük gösteren en önemli sanat dalı portre olmuştur. Hellenistik kralların sanatçılara kralın portrelerini yaptırması, bu sanatın gelişmesine

360 Turani 1997, 176-179. 361 Akurgal 1988, 214 vd. 362 Akurgal 1987, 355. 363

hız vermiştir. Bu devirde, Skopas, Praxiteles ve Lysippos gibi büyük heykeltıraşlar yetişmiştir364.

Hellenistik sanat çarpıcı ve yırtıcı yapıtlardan hoşlanıyordu. Amacı etkilemekti. Bunu da başarıyordu. Sanatçılar büyü ve dinle olan bağlarını büyük ölçüde kopartmış, artık sadece teknik sorunlarla ilgilenmeye başlamışlardı. İşte bu çağda, bu ortamda, varlıklı insanlar sanat yapıtlarını toplamaya, orijinallerini ele geçiremedikleri ünlü yapıtların kopyalarını yaptırmaya ve buldukları özgün yapıtlara inanılmaz ücretler ödemeye başladılar. Yazarlar sanat ile ilgilenmeye, sanatçıların yaşam öykülerini yazmaya başladılar. Günlük yaşam konularının ve manzaraların sanatın içine girmeye başladığı bir dönem olmuştur365.

364 Bosch 1943b, 176 vd. 365 Gombrich 1999, 108-111.

X. HELLENİSTİK DÖNEMDE BATI ANADOLUDAKİ PROPAGANDA