• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2. KONYA VE İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN FETVA

2.5. HELALLER-HARAMLAR

Bu başlık altında giyinme, cinsi hayat, günlük hayat, hayvan besleme, eti yenen ve yenmeyen hayvanlar konuları ele alınıp alt başlıklara ayrılmıştır. Müftülüklere gelen sorular içerisinde helaller-haramlar konusu, Konya Müftülüğü Bayan Fetva Biriminde 198 soru ve % 17,6; İstanbul

Müftülüğü Fetva Biriminde ise 1703 soru ve % 23,9 ile her iki fetva biriminde de ikinci sırada yer almaktadır.

2.5.1. Giyinme

Helaller haramlar konu başlığı ile gelen sorular içerisinde giyinme ile ilgili Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 12; İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 67 soru gelmiştir. Bu konu ile ilgili kadının pantolon giymesi, pantolonla sokağa çıkması ve bu kıyafetle namaz kılmasının caiz olup olmadığı sorulmaktadır. Kamusal alanda başörtüsüne ait yaşanan sıkıntılar da müftülüklere az sayıda sorulmaktadır. Başörtüsü ile ilgili sıkıntıların yaşanmasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ses çıkarmadığı, pasif kaldığı şeklinde eleştiriler gelmektedir. Bunun yanında yaşanan sorunun dini açıdan hükmü müftülüklere sorulmaktadır. Başörtüsünün dini bir gereklilik değil Arap kültürünün bir ürünü olduğu yönünde medya organlarınca yayınlar yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu tür yayınlara kısa süre içerisinde cevap verebilmelidir. Bunun sağlanması için de yayın organlarını kullanmalıdır.

Bu konu ile ilgili Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine gelen bazı sorular şu şekildedir:

—“Tesettürün gerçek sınırı nedir?” —“Ayak ve topuklar örtülmeli midir?”

—“Kur’an-ı Kerim’de tesettür ayeti var mıdır?” —“Dinimizde peruk takmanın hükmü nedir?”

2.5.2. Cinsi Hayat

Bayan Fetva Birimine 175 soru gelmiştir. Bu konu başlığında cinsellik, doğum kontrolü ve tüp bebek konuları ele alınmaktadır.

2.5.2.1. Cinsellik

Cinsellik ile ilgili Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 49; İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 28 soru gelmiştir. Evde kadının, cinselliği besleyecek kıyafet giymesinden kaş aldırmaya, güzellik salonlarına gitmekten mübarek gün ve gecelerde cinsel ilişkiye kadar değişen sorular bulunmaktadır. Kadın gerek eşinin isteği gerekse de çevresinin uyarılarıyla estetiğe yönelirken dinin cinsellik konusunda ne emrettiğini, neyi tavsiye ettiğini de öğrenmek istemektedir. Mübarek gün ve gecelerde erkek kadın birlikteliği her iki fetva birimine de en çok sorulan sorulardandır. Meşru ve gayr-i meşru ilişkiler, zina, homoseksüellik, lezbiyen… vs. gibi konular da müftülüklere sorulmaktadır. Eşlerin gayri meşru cinsel talepleri, kadını en çok zorlayan konulardan biridir. Aile anlaşmazlıkların temelinde, ayrı yaşamalarda, çok kısa süren evliliklerde ve genelde psikiyatr tedavilerinin nedenleri arasında cinsel problemlerin etkili olduğu gözlemlenmiştir. Eşlerin birlikte porno izlemelerinin caiz olup olmadığı da gelen sorular arasındadır. Burada bir anlamda pornoya erkek-gereklilik açısından meşrutiyet kazandırılmaya çalışılırken, cinselliğin öznelliği, mahremiyeti de yok edilmektedir. 64

İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine konuyla ilgili şu şekilde sorular da gelmektedir.

— “Kocam ilişkiden hoşlanmıyor. Ben ise çok sağlıklı bir kadınım. Bu durum beni hasta ediyor. Çocuklarım var boşanamam, ne yapmalıyım?”

— “Beyim emekli olduktan sonra çok değişti. Beni hiç rahat bırakmıyor. Gecem gündüzüm birbirine karıştı. Bunu kimseyle konuşamıyorum. Bu adama ne oldu böyle gençliğinde yapmadığını bu yaşta yapıyor. Boşanacak durumda değilim. Sizce ne yapmalıyım?”

— “Eşim bana karşı çok ilgisiz. Eve geldiğinde hemen hemen hiç konuşmuyor. Hep çok yorgunum diyor. Cinsel yönden de çok soğuk. Ben çocuk istiyorum. O ise “olur acele etme” diyor. Acaba benden hoşlanmıyor mu? Bir başka kadının olmadığını söyledi. Onun ilgisini çekmek için yaptığım şeylere ise “maskaralığa gerek yok” diye karşılık verdi. Ne yapacağımı şaşırdım. İşi çok ağır ama böyle de olur mu? Neler tavsiye edersiniz.”

—“Eşim 35 yaşında sürekli 4–5 senem kaldı deyip çok sık ilişki talep ediyor. Benim işim, çocuklarım, evim var. Aslında çok iyi anlayışlı bir insan ama ne oldu böyle anlamıyorum. Bu beni çok yıpratıyor. Zaten kendisi de kızıyor ama bunun bir süresi yok mu? Ne kadar sıklıkla cinsel ilişki verilmiş? Bir de sizi arayım dedim. Bir de ben beyimi üzdüğüm için

günaha girdim mi?”65

Geleneksel toplum hayatında öğrenilmiş cinsel roller, toplumsal kalıp yargılar, erkeğin talebi üzerine şekillenmiştir. Kadının yaşadığı durumlar ise her zaman ikinci plandadır. Bu durum kadını, maddi manevi birçok açılardan rencide ederken, aile hayatında herhangi bir ölçü gözetilmeden biteviye bir cinsel yaşam da kadını kısa sürede hem fiziksel hem de psikolojik anlamda hasta etmektedir. İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine gelen soruların önemli bir kısmını bu tür problemlere ait sorular oluşturmaktadır:

— “10 senelik evli ve bir çocuk annesi bir hanımım. Eşimle okulda tanıştık. Ailem vermedi. Ben de kaçtım. Evliliğimin ilk aylarından itibaren eşim benden cinsel açıdan uygun olmayan kadını hasta eden ilişkiler istedi. Karşı koymak mümkün değildi. Her itirazım fiziksel şiddetle karşılık buluyordu. Dolayısıyla zaman içinde karşı koymalardan vazgeçtim. Eşim işi gereği fazla boş zamanı var, işi de yorucu değil. Dolayısıyla bütün enerjisini bana harcıyor. Gün, saat, hastalık… vs eşim için önemli değil. Bu durum sosyal ilişkilerime de kısıtlama getiriyor. Hatta o kadar ki ailemin bana gelmesine, benim onlara gitmeme bile engel oluyor. Kardeşime yakın bir yerde oturuyordum. Oradan da taşındık. Komşu gezmeleri ise mümkün değil. Kur’an Kursuna gidip Kuran öğreneyim dedim. O da fiziksel şiddetle karşılık buldu. Boşanmaya yanaşmıyor. Zaten toplumda boşanmış kadına iyi gözle bakılmıyor. Ben de “ bak hem kaçtı hem beceremedi” diyecekler diye boşanmak istemiyorum. Bunlar beni çok düşündürüyor, nasıl hareket edeceğimi bilemiyorum. Bir terapiste gittim. Ama pek faydası olmadı. Hem fiziksel hem de psikolojik anlamda hasta oldum. Biraz sinirlensem her yerim titriyor, bayılmalar başladı. Kendimden korkmaya başladım. Eşim buna da kızıyor. Her zaman sağlıklı hizmete hazır olmalıyım. Ne yapacağımı şaşırdım. Hiçbir yöntem beni kurtaramıyor. Bana yardım eder misiniz?” 66

Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine gelen sorulardan bazıları ise şöyledir.

—“Kardeşimin düğünü için gün aldık. Şimdi takvime baktığımda Berat Kandiline denk geliyormuş. Değiştirmemiz mi gerekir?”

— “Cuma ve Perşembe geceleri cinsel ilişki caiz mi?” — “Ramazanda gece cinsel ilişki caiz mi?”

—Mübarek günlerde cinsel ilişki caiz mi, eşim olur diyor, ben olmaz, o zaman nasıl ibadet edeceğiz ki”… vs.

Konya Müftülüğü Fetva Birimine gelen soruların İstanbul Müftülüğü Fetva Birimine gelen sorulara göre daha kapalı ve cinselliği tam olarak yansıtmayan sorular olduğu görülmüştür.

Toplum hayatında cinsellikle ilgili soru sorulması hoş

karşılanmamaktadır. Ancak cinsellik de diğer ihtiyaçlar gibi doğal bir ihtiyaçtır. Toplumda bu ihtiyaç ile ilgili dini bilgilendirme yeterli düzeyde yapılmamaktadır. Yaygın ve örgün eğitim kurumlarında cinsellikle ilgili bilgiler dini esaslara uygun ve yeterli düzeyde verilmelidir. Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı, yeterli sayıda ve uzman kadın personel bulundurmalıdır. Kadınlar cinselliğin, dini çerçevede kaldığı sürece aile huzurunu ve neslin devamını sağladığını; dini çerçeveden ayrıldığında ise toplumsal çöküşe ve hastalıklara sebep olduğunu bilmelidir.

2.5.2.2. Doğum Kontrolü

Doğum kontrolü ile ilgili Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 25; İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine 128 soru gelmiştir. Kürtaj, doğum kontrolü konusu içerisinde değerlendirilmiştir.

İnsan hayatının korunması İslam dininin beş temel ilke ve amacından birisidir. İnsan yaşama hakkı, erkek spermi ile kadın yumurtasının birleştiği andan itibaren Allah tarafından verilmiş temel bir hak olup artık bu safhadan itibaren anne baba da dâhil hiçbir kişinin bu hakka müdahale

etmesine meşru mazeret olmadığı sürece izin verilmemiştir.67 Doğum

kontrolünün gebeliği önleme şeklinde olmasına İslam âlimleri olumlu

baktıkları halde, çocuk düşürmeye karşı çıkmışlardır. Tıbbi ve dini bir zaruret bulunmadığı durumlarda bunu bir cinayet ve büyük bir günah

saymışlardır.68 Bu görüşün eğitim uzmanlarına sıkça sorulan doğum

kontrolünün dini yönden caiz olup olmadığı sorusuna yanıt olarak verildiği uzmanlarca belirtilmiştir.

Ailelerde doğum kontrolünün çoğunlukla kadınlar tarafından uygulandığı görülmektedir. Erkekler bu duruma pek yanaşmamaktadırlar. Kadın hamile kalınca ilk itiraz eden ise erkek olmaktadır. Kürtaj olarak da günaha girme psikolojisini yaşayan kadın bu durumda mağdur edilmekte maddi ve manevi ciddi gerginlikler yaşamaktadır. Müftülüğe gelen sorulara bu konuda ailelerde yaşanan gerginlikler de yansımaktadır.

— “Beyim ikinci çocuğumu istemedi. Bizi sokağa attı. Ben de kürtaj olmak zorunda kaldım. Bana günah mı?”

— “Üçüncü çocuğumuza hamileymişim. Bir aylık. Ama beyim istemiyor. “Zaten zor geçiniyoruz nasıl bakacağız” diyor. Ben ise günahından korkuyorum. Beyim de “ben de Allah’a inanır ibadetlerimizi yaparız.” diyor. Ben Allah yakın olmaya çalışan bir kadın olarak nasıl yaparım. Allah’ın gücüne gidecek diye çok korkuyorum. Bugün beyim evi terk etti. Çocuğu aldırmadan gelmeyecekmiş. Ben ise ne yapacağımı şaşırdım. Tek başıma bu kadar sorunun altında nasıl kalkarım, bu çocuklara nasıl bakarım?”

— “Kocam çocuk istemiyor. Olur bakalım. Acelesi ne diyor. Ben ise çok seviyorum. Bir seneden fazla oldu. Pek ilişkiye de girmiyor. Hep yorgunum diyor. Korunan da o. Benim ne zaman çocuğum olacak? Kocamı nasıl ikna edebilirim?”

— “Beyim çocukları çok seviyor. 3 aylık bir bebeğimiz var. Beyim yine çocuk istiyor. Doğum kontrolüne karşı çıkıyor ve korunmuyor. Ondan gizli doğum kontrolü yaptırsam günah mı?”

Şehirleşme de kültürel anlamda doğurganlığı engelleyen faktörlerden sayılmaktadır. Şehirde hayatın daha pahalı olması, nüfusun artması, yaşam şartlarının zorluğu, yöntem kullanma imkânlarına ulaşmanın kolaylığı ve çok çocuk sahip olmaya ait “olumsuz değer” algısı gibi faktörler gebeliği önleyici yöntemleri kullananların sayısını artırmaktadır. Gelir seviyesi de aile planlamasına olumsuz etki etmektedir. Gelir düzeyi düştükçe doğurganlığın azaldığı, çocuk düşürmenin ve gebeliği önleyici yöntem kullanmanın arttığı görülmektedir. Bunun yanında kent hayatında küçülen ailede, kararlara katılma oranının aile üyeleri arasında paylaşılması, akrabalık bağlarına verilen önemin azalması da çocuk sayısını olumsuz anlamda etkilemektedir.

Kadınları yöntem kullanmaya mecbur eden faktörlerin başında çocuk sayısı gelmektedir. Dolayısıyla kadının doğurganlığının aktif olduğu yaşlarda yöntem kullanımı en üst seviyeye çıkmaktadır. Bununla birlikte şaşırtıcı bir şekilde ailelerin doğum kontrolünde geleneksel yöntemleri kullandıkları ortaya çıkmıştır.

Doğum kontrol yöntemlerinde geleneksel davranma biçimlerinin daha çok tercih edilmesi, sosyo-kültürel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Eski çağlardan itibaren, eşlerin çocuk sahibi olmayı kontrol altına alma metotlarının başında azil gelmektedir. Dinler, özelde İslam dini de yönteme

olumlu yaklaşmış, azil yapmayı yasaklamamıştır..69

Doğum kontrolü olarak korunmanın her iki fetva birimine gelen sorulardan genellikle kadınların uyguladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum ataerkil aile yapısının uzantısı olarak değerlendirilebilir. Ailede doğum kontrol yöntemlerini uygulamak da kadının görevleri arasında yer almaktadır. Tıbbi anlamda ise insan bünyesine en az zarar veren yöntemlerin erkeğin korunması olduğu da bir gerçektir. Burada da

toplumsal cinsiyet rolleriyle şekillenen zihin algısı ve erkeğe sağlanan konfor karşımıza çıkmaktadır. Dindar çevreler kürtaja olumlu bakmazken; aile planlamasını desteklemekte fakat korunmanın kadının görevi olduğu algısını korumaktadır.

İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine genellikle ekonomik sebepler öne sürülerek erkeğin zorlamasıyla çocuğun aldırılması durumuyla karşılaşılmaktadır. Kadın, bu durumun kendisini bağlayıp bağlamadığını merak etmekte; bedeninden bir parçanın alınması ve bunun dinen yasaklanmış olduğunu, ömür boyu taşıyarak psikolojik anlamda olumsuz olarak etkilenmektedir. Nitekim önceki senelerde yapılmış kürtajların kefaretlerini nasıl ödeneceğine dair sorular bu durumun psikolojik boyutunu göstermektedir. Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine ise bebeğini emzirdiği veya bebeğinin çok küçük olduğu gibi mazeretlerle çocuğunu aldırmanın günah olup olmadığı sorulmaktadır. Her iki şehirdeki durum alınan karardan rahatsızlık duyulduğu ve meşrutiyet arayışları olduğu şeklinde değerlendirilmektedir. Gerekçeler farklılık gösterse de her iki şehirde de kadınların kürtaja yöneldiği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca kürtaja karar verdiği halde günahının derecesini merak edenler de bulunmaktadır. Mübarek günlere denk gelen gebeliklerde ise kürtaj isteğinin kadında gerginliğe sebep olduğu ve genellikle bu talepten vazgeçildiği öğrenilmektedir.

Durum böyle olmakla birlikte ülkemizde yapılan nüfus

araştırmalarından alınan sonuçlara göre hamile olan kadınların % 50 si istemedikleri gebelikleri yaşamaktadırlar. Bunda ailedeki çocuğun sayısı kadar, eşlerin aile planlaması ve doğum kontrolü hakkında farklı düşünmeleri de etkili olmaktadır.

İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimlerine konu ile ilgili gelen sorular da gündelik hayatta yaşananları örneklendirmektedir:

— “Kürtaj olan ne kadar sadaka vermesi gerekir?”

— Hamilelik kontrollerinde çocuk sakat çıkarsa kürtaj olunur mu?” — Hamile olduğunu bilmediği için ilaç kullanmış olan bir kişi, çocuk

sakat doğacak düşüncesiyle kürtaj olur mu?”70

Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine konu ile ilgili gelen bazı sorular ise şöyledir:

— “Anne karnındaki ceninin kaç güne kadar ve hangi şartlarla aldırılması caiz olur?”

— “Beyim çocuk istemiyor. Korunuyorduk ama yine oldu. Kocam aldır diyor. Ama daha ikinci çocuğumuz olacak. Daha sonra yaşım geçiyor. Bana zor olabilir. Ne tavsiye edersiniz. Kürtaj olmasam beyime karşı geldiğim için günah olur mu?”

— “3 haftalık hamileyim aldırsam olur mu?”

— “1 yaşında bebeğim var. Emziriyorum. 1 haftalık hamileyim aldırsam olur mu?”

— “Yeni hamileyim. 40 günü doldurmadan aldırsam günah olur mu?” — “2 aylık hamileyim. Bir sürü maddi sıkıntımız var. Bu çocuğu

aldırsam olur mu?”

Dinimizin doğum kontrolü olarak hangi yöntemleri müsaade ettiği din eğitimcileri tarafından kadınlara anlatılmalıdır. Toplum, kürtaj’ın dinen cinayet olarak değerlendirdiği konusunda yeterince bilgilendirilmelidir. Toplumun yeterli bilgi alamamasında hizmet götüren diyanet personelinin eksiklikleri görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin 6851’i üniversite mezunu, 13608’i iki veya üç yıllık yüksekokul mezunu, 49593’ü lise ve imam hatip lisesi mezunu, 5381’i de ilk ve ortaokul mezunudur.71

Sahasında iyi yetişmemiş ve niteliksiz personelle yurt içi ve dışında kaliteli din hizmeti sunmak mümkün değildir. Bu sebeple diyanet personeli bu alandaki eksikliklerini gidermelidir. Diyanet personeli tarafından kadınlar, her konuda olduğu gibi kürtaj konusunda da yeterince bilgilendirilmelidir.

2.5.2.3. Tüp Bebek

Teknolojinin çocuğu olmayan ailelere getirdiği çözüm, nikâhlı eşlerden alınan spermle yumurtanın rahim dışında suni ortamda döllenmesi

dini açıdan da kabul görmüştür.72

İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine gelen sorularda dini açıdan çiftlerin nikâhlı olma zorunluluğunun bilgisizlik veya umursamazlık nedeniyle göz ardı edildiği görülmektedir. İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine gelen sorularda yaşanan problemleri açığa çıkarmaktadır.

— “Beyimin spermleri çok zayıf döllenme olmuyor. Sağlıkçılar tarafından kaynımın spermlerini kullanıp kullanmayacağım soruldu. Ben çok şaşırdım irkildim. Ahlaki bulmuyorum sizinde fikrinizi almak istedim. Böyle bir şey doğru mu siz ne dersiniz?”

— “Benim yumurtalarım zayıf, dışarıda döllenme olmuyor. Beyimle Amerika’ya gidip yabancı bir kadının yumurtasıyla döllenme yapılmasını düşünüyoruz. Sonra da bana konacak. Bu caiz olur mu?”

— “Komşum çocuk sahibi olamıyor. Yumurtası zayıfmış bize söyledi. Ben de çok üzüldüm. Yardımcı olabileceğimi söyledim. Çok sevindi. Doktordan randevu aldım. Yarın gideceğiz. Bir de size sorayım dedim.

Komşuma yumurtalarımı versem günah olur mu?”73 Konya Müftülüğü

72 Ali BARDAKOĞLU, “Haramlar ve Helaller”, İlmihal,c.2, TDV Yay., Ankara, 2002, s. 141 73 Nevin MERİÇ, Fetva Sorularında Değişen Kadın Yaşamı, s. 168

Bayan Fetva Birimine konu ile ilgili sadece bir sorunun gelmiş olması ise düşündürücüdür.

2.5.3. Günlük Hayat

Bu konu başlığı altında hurafe, dua, rüya, büyücülük, yemin, vesvese, yalan, isim koyma, taciz, vakıf malı, tokalaşma, müzik ve oyun, kötü alışkanlıklar, çocuk eğitimi, kan parası, hediye, buluntu eşya, kabir ziyareti, organ nakli ile ilgili Konya ve İstanbul Bayan Fetva Birimine gelen sorular ele alınmıştır.

2.5.3.1. Hurafe

Akla ve gerçeğe aykırı söz demek olan hurafe, mantıki temeli olmayan telakki ve uygulamaları din adına ileri sürüp benimsenen batıl inanç ve davranışları ifade etmektedir.74

Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimine konu ile ilgili olarak

—“Salı günü uğursuz mudur? Bu günde herhangi bir işe başlanmaz mı?”

—“Hamile kadın saçını kestirirse bebeğin rızkı da kesilir mi?”

—“Bazı yatır ve türbeleri ziyaret etmeden hacca gidilmezmiş doğru mu?”

gibi sorular sorulmaktadır.

Geleneksel din anlayışının uzantısı olan bidat ve hurafeler, toplumumuzun din eğitimi konusundaki eksikliğini ortaya koymaktadır. Bazı günleri uğursuz sayan, dilek ağaçlarına bez parçaları bağlayan kadınlar, günlük hayatta karşılaştıkları sorunlarına çözüm yolları

aramaktadır. Din eğitimi ihtiyacı karşılanmayan kadınlar, din istismarcılarının eline düşmektedir. Hurafelerle ilgili inanışların yok edilmesinde özellikle yaygın öğretim kurumlarına önemli görevler düşmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı toplumda dini istismar eden kişi ve gruplara karşı halkı doğru ve yeterli bir şekilde bilgilendirmelidir.

2.5.3.2. Dua – Tasavvuf

İstanbul ve Konya Müftülüğü Bayan Fetva Birimlerine dua ile ilgili olarak namazın sonunda okunacak tespih, mübarek gün ve gecelerde yapılacak dua ve özel ibadetlerin olup olmadığı her iki fetva birimine de sıkça sorulmaktadır. Ayrıca herhangi bir sıkıntı için çekilen tefriciyeler, salâvatlar da sorulan sorular içerisindedir. Yine tarikat zikir nedir; tarikata girmenin şart olup olmadığı... vs. şeklinde az da olsa soru sorulmuştur. Tasavvufla ilgili soruların az sayıda olmasının tarikatların varlıklarını devam ettirmeleri ve bu tarikatlara üye olanların bilgilenme noktasında tarikatlarının ileri gelenlerini referans almaları etkili olmaktadır

Konu ile ilgili Konya Müftülüğü Fetva birimine gelen bazı sorular ise şöyledir:

—“Dua ve tespihi belli sayılarda okumak zorunlu mudur?” — “Namaz kılmayan birine dua edilebilir mi?”

2.5.3.3. Rüya

İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine konu ile ilgili 201 soru gelmiştir. İstanbul Müftülüğü Bayan Fetva Birimine daha çok görülen rüyalar tabir ettirilmektedir. Rüyanın psikoloji üzerindeki etkisi düşünüldüğünde yorumun insan açısından rahatlatıcı rolü yadsınamaz. Böylece insanın, rüyadan dolayı yaşadığı gerginlikte hafifletilmiş

olmaktadır. Toplum hayatında yaşanılan olaylar da rüyalara etki etmekte hatta belirlemektedir. Nitekim 17 Ağustos depreminden sonra görülen rüyaların içeriğinin genelde; yakında olacak bir sonraki depremin gün, saat ve nasıl olacağına dair bilgiler ihtiva ettiği gözlemlenmiştir. Bu durum rüyaların toplumsal gerginlikleri de içerdiğine dair güzel bir örnektir. Bazı rüya soruları detaylandırıldığında kişinin psikiyatrik tedavi gördüğü de ortaya çıkmıştır. Bu sonuç psikiyatr-rüya ilişkisini teyit etmesi açısından dikkat çekicidir. Bu konu için müftülüğün aranması ise kişinin rüyaya verdiği önem kadar, dini duyarlılığı da ifade etmektedir.

Konya Müftülüğü Bayan Fetva Biriminde ise rüya ile ilgili kayıtlı soru bulunmamaktadır. Bu sebeple iki fetva birimi mukayese edilememiştir.

2.5.3.4. Büyü

Arapça’da sihir kelimesi ile ifade edilen büyü, gözbağcılık ve hile yolu ile insanları manyetize ederek tabiat kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır. Türkçe’deki büyü kelimesi ise başta sihir, muskacılık ve büyü olmak üzere kişilerin maddi ve manevi

Benzer Belgeler