• Sonuç bulunamadı

2. HAZİNE TAŞINMAZLARI VE SATIŞ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

2.2 Hazine Taşınmazlarının Satış Yönünden İncelenmesi

2.2.1 Hazine taşınmazlarının satışa çıkarılma yetkisi

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 46. md. “Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmazlarının satışına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) yetkilidir. Satış bedelleri genel bütçeye gelir kaydedilir…” hükmü yer almaktadır.

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve bu kanunun 74. md. istinaden çıkarılan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ise satış işlemleri Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

Hazine taşınmazlarının satışa çıkarılması yetkisi ve görevi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca her yıl yayımlanan Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda belirlenen parasal limitlere göre Bakanlık ya da taşra teşkilatındadır.

9 2.2.2 Satılamayacak olan hazine taşınmazları

Hazineye ait taşınmazlardan özel kanunları gereğince satışına izin verilmeyen taşınmazlar ile satılabilmesi için izin alınması gerekli olan ancak ilgili kamu idaresince satışında sakınca bulunan, izin verilmeyen taşınmazlar satılamazlar.

Satılamayacak olan Hazine taşınmazları 313 sıra sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde (satış konulu) ayrıntılı olarak sayılmış olup, bu taşınmazlar satışa konu edilemezler.

Hazinenin mülkiyetinde olup, satışı gerçekleştirilemeyecek olan taşınmazlar; herhangi bir kamu hizmeti için tahsisi yapılan taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında olup tescili mümkün olmayan taşınmazlar, Kıyı Kanunu’na göre kıyı olarak tanımlanan alanlarda kalan yerler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olup, Kültür ve Turizm Bakanlığınca satılması uygun görülmeyen taşınmazlar (birinci ve ikinci derece arkeolojik sit ile birinci derece doğal sit alanlarında kalan taşınmazlar), Milli Parklar Kanunu uyarınca milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları içinde kalması nedeniyle Orman ve Su İşleri Bakanlığına tahsis edilmesi gereken taşınmazlar, Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu’na göre uygulama alanı ilan edilen bölgelerde kalan ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce satışı uygun görülmeyen taşınmazlar, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında kalıp Genelkurmay Başkanlığınca satılması uygun görülmeyen taşınmazlar, 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında kalan taşınmazlar ile 2924 sayılı Kanun gereğince Orman ve Su işleri Bakanlığı yönetimine geçen taşınmazlar, Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsisi gereken taşınmazlar, 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu’nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’a göre tapu tahsis belgesi verilen taşınmazlar, Mera Kanunu kapsamında kalan taşınmazlar, kısmi satın alma talebi olan ancak, ifraz edilmesi Hazine menfaatine olmayan taşınmazlar ve benzeri özel kanunları gereği satışı mümkün olmayan, Hazine taşınmazlarının satışının yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

10 2.2.3 Hazine taşınmazlarının satılabilme şartları

Özel kanunlarında satılamayacağı belirtilen taşınmazların dışında kalan, Hazinenin özel mülkiyetinde olup satılmasına engel bir durum (şerh, beyan) bulunmayan taşınmazlardan 327 sıra sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde belirtildiği şekliyle “belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunan ancak nazım veya uygulama imar planı dışında (plansız alanlarda) kalanların satışı yapılamaz” denilmektedir. Bu nedenle satış işlemine konu olabilecek taşınmazlar belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunuyorsa imar uygulamasına girmiş olmaları gerekmektedir. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6360 sayılı Ondört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmiyedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla yapılan değişiklikle Ondört Büyükşehir Belediyesinin ve mevcut bulunan onaltı Büyükşehir Belediyesinin sınırları İl idare sınırları olarak belirlenmiştir. Ancak Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Büyükşehir olan otuz il valiliğine gönderdiği 14.05.2014 tarihli ve 14261 sayılı yazılarında 30.03.2014 tarihinden önce geçerli olan belediye ve mücavir alan sınırlarına göre satış işlemlerinin devam etmesi gerektiği bildirilmiştir.

Belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise Hazine mülkiyetindeki taşınmazların satış işlemlerinde imar uygulamasının olup olmadığı aranmamaktadır. Taşınmazların satışına engel bir durum yoksa mevcut vasfıyla satılabilmektedir. Satış işlemleri Devlet İhale Kanunu’nun 36. ve 45. maddelerine göre yapılmakta olup, İhale ile satılamayan taşınmazlar tekrar aynı usul ile satışa çıkarılır. Ancak Hazine taşınmazları hiç bir şekilde pazarlık usulü ile satışa çıkarılamaz.

4706 Sayılı Kanun’un 4. md. (c) fıkrasına göre yapılan taşınmaz satışlarında ise Hazinenin hisse oranı yüzde kırkı veya hisse miktarı uygulama imar planı sınırları içinde dört yüz, dışında ise dört bin metrekareyi aşmamak şartıyla satın almak isteyen hissedarlarına rayiç bedel üzerinden doğrudan satışı yapılabilmektedir. Bu fıkra uyarınca yapılan satışlarda taşınmazların imarlı olup olmadığına göre değerlendirilmesi yapılmakta ve doğrudan hak sahibi olan hissedarlarına satılabilmektedir. Hissedarları tarafından Hazine payından hisselerine düşen kısmın satın alınmak istenmemesi halinde almak isteyen diğer hissedarlara, onlarında satın almak istememesi halinde, Hazine

11

hissesi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. md. göre açık ihale usulü ile satılabilmektedir.

2.2.4 Hazine taşınmazlarının üzerinde izinsiz yapılan yapıların hazineye geçme şartları

Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler üzerinde 19.07.2003 tarihinden sonra izinsiz olarak yapılan yapılarla ilgili olarak 4706 Sayılı Kanun’un 5. maddesinin onbirinci fıkrasında; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesisler, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal eder. Yapı ve tesisleri yapanlar herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler” şeklinde hüküm olup ikinci cümlesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir7.

4706 Sayılı Kanun’un 5. maddesinin onbirinci fıkrasındaki hüküm nedeniyle izinsiz yapı yapanların herhangi bir hak ve tazminat talep edememelerine karşı Anayasa Mahkemesine itirazda bulunulmuştur. İtiraz gerekçesinde hükmün, 1982 Anayasası’nın 2., 10., 13., 35., ve 40. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir. Söz konusu fıkranın birinci cümlesinin Anayasa’nın 2. maddesinde hüküm altına alınan hukuk devleti ilkesine, 35. maddesinde hüküm altına alınan mülkiyet hakkı ilkesine ve 13. maddesindeki malikin bireysel yararı ile kamu yararı arasında dengenin gözetilmesi açısından ölçülülük ilkesine aykırı olduğu ve aynı fıkranın ikinci cümlesinin ise Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine, 10. maddesindeki herkesin kanun önünde eşitliği ilkesine ve 40. maddesindeki hak ve özgürlükleri zarar görenlerin yetkili makama başvurabilmeleri ilkesine, yine Türk Medeni Kanunu’na göre bu gibi durumlarda başkalarının taşınmazı üzerinde yapı yapanların tazminat hakkının olmasına karşılık Hazine taşınmazları üzerinde yapı yapanların bu hakkının olmaması Anayasa’nın 10. maddesiyle garanti altına alınan eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

7 AYM; 3.7.2014 tarih ve E:2014/9 ve K:2014/121

12

Anayasa Mahkemesi’nin 03.07.2014 tarihli Kararı ile bahsedilen fıkranın birinci cümlesinin Anayasaya aykırılık teşkil etmediğine, ikinci cümlesinin ise hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Söz konusu karar ve 4706 Sayılı Kanun uyarınca bir yapının Hazineye intikal etmesi için; (i) yapının Hazinenin özel mülkiyetinde ya da DHTA olan yer üzerinde izinsiz olarak yapılmış olması ve (ii) 19.07.2003 tarihinden sonra yapılmış bir yapı olması gerekmektedir.

Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak yapılan yapı ve tesisler, kamuya ait mülkiyet hakkını ihlal etmektedir. Hazinenin bu hakkından vazgeçmesi ya da kişiler lehine fedakârlıkta bulunması düşünülemez. Bu fıkranın Hazine taşınmazları üzerinde kaçak, çirkin ve plansız yapılaşmanın önlenmesi amacı güttüğü açıktır. Hazineye ait bir taşınmazın eğer özel kanunlarına göre satılması gereken ya da yine özel kanunlarına göre satılamayacak bir taşınmaz olmaması halinde genel hükümlere göre satışı mümkündür.

Ancak bu satış işlemi için Hazine taşınmazının sorunsuz olması gerçek değerini bulması açısından önemlidir. Taşınmazın üzerinde izinsiz olarak yapılan bir yapının bulunması İdarece taşınmazın en iyi şekilde değerlendirilmesini kısıtlamakta olup, toplumsal faydası daha fazla olacak şekilde (tahsis kira, vb.) değerlendirilemediği gibi satış sürecinde de sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. İhale ile satışa çıkarılması durumunda üzerinde başkaları tarafından yapılan yapı olması ve hukuki durumu taşınmazların satın alma taleplerini azaltmakta veya sadece yapıyı yapan tarafından ihaleye katılım olmakta ya da hiç katılım olmamaktadır. Bu durum taşınmazın özelliklede değerli ve ihtiyaç duyulan bölgelerde atıl kalmasına ve idarece taşınmazın ihaleye hazırlanması ve çıkarılmasında gereksiz yere zaman kaybı ve masrafa yol açmaktadır. Ayrıca taşınmazın Hazinece kamunun faydasına yönelik olarak ve gelir getirici faaliyetlerde kullanımı da engellenmektedir. Bu nedenlerle izinsiz olarak yapılan yapıların İdarece Hazine taşınmazı gibi değerlendirilmesinde toplumsal fayda olduğu ortaya çıkmaktadır.

2.2.5 Hazine taşınmazlarının üzerinde izinsiz yapılan yapıların değerleme işlemleri

4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 03.07.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanun ile değiştirilen 5. md. onbirinci (son) fıkrasında; Bu maddenin yürürlük tarihinden sonra Hazine taşınmazları üzerinde yapılan her türlü izinsiz yapı ve tesisler doğrudan,

13

herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal eder. Yapı ve tesisleri yapanlar herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler, şeklinde hüküm bulunurken, bu hükme karşı itirazlar nedeniyle Anayasa Mahkemesince verilen 03.07.2014 tarihli ve E: 2014/9 ve K: 2014/121 sayılı karar ile söz konusu kanunun 5. md. onbirinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olmadığı ve itirazın reddine, ikinci cümlesinin ise Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu karar 12.12.2014 tarihli ve 29203 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı üzerine konu hakkında düzenlemeye gidilerek Bakanlıkça (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) 2015/1 sıra numaralı genelge yayımlanmıştır. Hazineye ait taşınmazlar üzerinde izinsiz yapılan yapılar hakkında bu genelge hükümlerine göre işlem tesis edilmektedir. Mahkeme kararı gereğince, Hazine taşınmazları üzerinde yapılan her türlü izinsiz yapı ve tesislerin başka bir işleme gerek kalmadan Hazineye intikal etmesi kuralı devam etmekle olup, bu yapı ve tesisleri yapanların herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceklerine ilişkin hükmünün iptal edilmesi nedeniyle, bu yapı ve tesisleri yapanlar genel hükümlere göre hak ve tazminat talep etme hakkına sahip olmuşlardır. Türk Medeni Kanunu’nun 722 ve devamı maddeleri değerlendirildiğinde Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak yapılan yapıların taşınmazın bütünleyici parçası olarak Hazineye geçmesi gerektiği ve yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir fıkrası uyarınca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) tarafından, Kanun metninden de açık bir şekilde anlaşılacağı üzere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan yapıların intikali söz konusu olduğundan, maddenin yürürlük tarihi olan 19.07.2003 tarihinden sonra yapılan yapılarda, yapıyı yapanların iyi niyetli olmadıklarından hareketle yapının taşıdığı en az değer üzerinden tazminat verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak, kararın yürürlüğe girdiği 12.12.2014 tarihine kadar Hazine mülkiyetinden çıkanlar ile kalıcı nitelikte yapı olmayan, malzemesi taşınabilir, takılıp, sökülebilir nitelikte olan yapı ve tesisler bu kapsamda değerlendirilmemektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin bahsedilen iptal kararına göre, 19.07.2003 tarihinden sonra Hazine mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde yapılan, Hazineye intikal eden yapılardan, yerinde korunması mümkün olan ve taşınmazın değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan

14

durumlarda bu yapı ve tesisler için 2015/1 sayılı Milli Emlak Genelgesinde belirtilen şekilde hesaplanan asgari levazım bedelinin ödenmesi gerekmektedir.

2015/1 sayılı Milli Emlak Genelgesinde asgari levazım bedelinin hesaplanması konusunda şu şekilde bahsedilmiştir: Kamulaştırma Kanunu’nda bir başkası adına tapulu olan, sahipsiz ya da zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerlerin kamulaştırılmasında yapıların asgari levazım bedeli ödeneceğine ilişkin hükmün bulunduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre8 ise bir başkasının malik olduğu taşınmaz üzerine kendi levazımı ile yapıyı yapan kişinin ancak levazımın asgari değerini isteyebileceği yönünde kararların istikrar kazandığı belirtilmiştir. Konu ile ilgili olarak TC Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2014/5197 E. 2014/16813 K. sayılı kararındaki somut davada “mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın kamulaştırma bedelinin tespitinde, bilirkişi raporunda ağaçlar yönünden yaş, cins ve sayılarına göre maktuen değer biçilmesi doğru ise de taşınmaz üzerinde bulunan ve davacı adına tapunun beyanlar hanesinde kayıtlı binaların asgari levazım bedeli belirlenip ona göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece dava konusu edilen yapıların resmi birim fiyatları üzerinden hesaplanan tüm bedeline hükmolunması doğru görülmemiştir” denilmektedir. Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/12884 E. 2013/15843 K. sayılı kararında ise; davacı tarafından, Hazineye ait olan Antalya ili, Kepez ilçesi Varsak Mahallesi 2120 numaralı parselin imar ihya edilerek, üzerinde nar bahçesi yetiştirildiği, uzun zamandan beri taşınmaza zilyet olunduğu ve ecrimisil bedellerinin ödendiği, taşınmaz ihale edilirken ihale şartnamesinde taşınmaz üzerinde bulunan nar ağaçlarının davacıya ait olduğunun belirtildiğinin anlaşıldığı ve davacının kendisine ait olmadığını bildiği bir taşınmazda ağaç yetiştirdiği için iyi niyetli olmadığına ve davalının da TMK’nun 722., 729. maddeleri uyarınca asgari levazım bedelinden sorumlu olduğuna, gerek öğretide gerekse uygulamada asgari levazım değerinin tüm malzemenin işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerinden, yapım ve dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağının benimsenmiş olduğu belirtilmiştir.

Yine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2014/104 E. 2014/12419 K. sayılı kararı ile 2014/16497 E. 2015/19 K. sayılı kararlarında da başkası adına tapulu, sahipsiz veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş taşınmazlar üzerindeki muhtesat bedellerinin asgari levazım bedeli üzerinden ödenmesine yönelik karar verilmesi yönünde yerel mahkeme

8 Yargıtay 13.HD. E:2002/13054 ve K:2003/1148

15

kararlarını bozduğu görülmüştür. Tanrıvermiş (2017) tarafından ise levazım değerinin herhangi bir yapının yapımında kullanılan bütün malzemenin, işçilik ve yapımcı karı gibi unsurlar çıkarıldıktan sonra elde edilen bedeli olduğu ifade edilmiştir.

İnceleme sonuçlarına göre 19.07.2003 tarihinden sonra Hazineye ait taşınmazların üzerinde yapılan, Hazineye intikali gereken, yerinde korunması mümkün olan ve İdarece yapının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan her türlü yapı ve tesislerin asgari levazım bedelinin; Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca her yıl belirlenen yapı yaklaşık birim maliyet bedeli, müteahhitlik karı % 25 oranında, işçilik ücreti % 30 oranında ve ayrıca, yapım yılı ve yıllarına göre yıpranma payı da dikkate alınarak ve aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplanması gerektiği belirtilmiştir (EK 1). Asgari Levazım Bedeli Eşitliği; Yapı yaklaşık maliyet bedeli, toplam inşaat alanı ile birim maliyet bedeli çarpılarak bulunur.

Müteahhitlik karı; yapı yaklaşık maliyet bedelinin %25’i olarak hesaplanır. Malzeme bedelinin ise % 70’i alınır, yapının yıpranma payı oranı da ondalık kesir olarak alınıp hesaplama yapılmaktadır.

ALB = 0,70 (malzeme bedeli) x (YYMB - MK) x (1 - YPO) YYMB = TİA x BMB

MK = YYMB x 0,25

 Asgari Levazım Bedeli (ALB)

 Birim Maliyet Bedeli (BMB)

 Müteahhitlik Karı (% 25) (MK)

 Toplam İnşaat Alanı (TİA)

 Yapı Sınıfı (YS)

 Yapının Yaşı (YY)

 Yapı Yaklaşık Maliyet Bedeli (YYMB)

 Yıpranma Payı Oranı (Ondalık olarak alınacaktır.)(YPO)

 Örnek, Yıpranma Payı Oranı % 10 ise 0,10 olarak alınacaktır.

 İşçilik Bedeli (% 30) (İB)

 Malzeme Bedeli (% 70)(MB)

16

3. HAZİNE TAŞINMAZLARININ SATIŞ İŞLEMLERİ SÜRECİ VE ÜZERİNDEKİ YAPILARIN DURUMU

Hazineye ait taşınmaz mallar satılarak elden çıkarılabilmektedir. Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlardan tam mülkiyet sahibi olduğu taşınmazları ihaleye çıkarabildiği gibi 4706 Sayılı Kanun’un 4. md. (c) fıkrasında belirtilenve hissedarlarına hisseleri oranında doğrudan satılması gereken miktarlardan fazla, taşınmazda hazineye ait hisse bulunuyorsa yine genel hükümlere göre ihaleye çıkarılabilmektedir.

Devlet İhale Kanunu’na göre taşınmazlar genel hükümlere göre ihaleye çıkarılmaktadır.

Ayrıca taşınmazlar, 4706 Sayılı Kanun hükümlerine ve çeşitli özel kanunlara göre özel satış işlemine de konu edilebilmektedir. İhale yoluyla satışta, ilana çıkan taşınmaz için 2886 Sayılı Kanunda sayılan genel şartları taşıyan herkes talipli olabilirken, özel satışlarda, o kanunla getirilen özel şartları sağlayan gerçek ve tüzel kişilere satış yapılabilmektedir. Devlet İhale Kanunu’na göre ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. md. (c) fıkrası gereğince Hazinenin hissedar olduğu taşınmazlardaki hazine payının hissedarlara doğrudan satışı aşamasında yapılan işlemler ve satışa çıkarılan taşınmazlar üzerinde yapı bulunuyorsa yapı bedelinin nasıl tahsil edileceğine ilişkin durumlar üzerinde inceleme yapılmıştır.

3.1 İhale Yolu İle Satılan Hazine Taşınmazlarının Satış İşlemleri Süreci ve Üzerindeki Yapıların Durumunun İncelenmesi

İhale, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun tanımlar kısmında, bu Kanunda belirtilen yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek biri üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili makamların onayı ile tamamlanan ve sözleşmeden önceki yapılması gereken işlemlerdir, denilmektedir.

2886 Sayılı Kanun’un 36. maddesinde; aynı kanunun1. maddesinde yazılı işlere ilişkin ihalelerde, tekliflerin gizli olarak verilmesini sağlayan kapalı teklif usulünün esas olduğu,

17

ancak bununla birlikte tahmin edilen bedeli her yıl Genel Bütçe Kanunu ile tespit edilecek tutarı geçmeyen ihalelerin açık teklif usulüyle yapılabileceği ifade edilmektedir.

Hazine taşınmazlarını satışa çıkarma yetki ve görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında (Milli Emlak Genel Müdürlüğünde) olmakla birlikte yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun (İ) Cetveli’nde belirtilen parasal sınırlara göre yetki devri yapılarak taşra teşkilatlarına da yetki verilmiştir. Yine (İ) Cetveli’ndeki parasal sınırlara göre ihale yönteminin kapalı teklif ya da açık teklif usulünden hangisinin uygulanacağı da belirlenmektedir.

3.1.1 2886 Sayılı Kanuna göre satış işlemleri süreci

Hazinenin özel mülkiyetindeki bir taşınmazın satışa çıkarılması süreci, taşınmazı satın alma isteğini belirten talebinin gelmesi ya da İdarece resen taşınmazın satılmasına karar verilmesiyle başlar. Satışa çıkarılacak olan taşınmazın öncelikle MEOP ve TAKBİS kayıtlarına bakılır. TAKBİS kayıtlarında taşınmazın Hazineye ait olup olmadığı, hissedarlarına satılması gereken bir taşınmaz olup olmadığı ile birlikte şerh ve beyan (442 Sayılı Kanun, 2942 Sayılı Kanun 31/B şerhi, kesinleşmiş mahkeme kararı, tescile yönelik dava vd. beyanlar) gibi kısımları incelenir (Tanrıvermiş 2017). MEOP sisteminden üzerinde idarece herhangi bir işlem (tahsis, irtifak hakkı tesisi, kiralama, vs) tesis edilip edilmediği kontrol edilir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede satışa engel olacak bir durum varsa taşınmaz satışa çıkarılmaz ve talep sahibine satılamayacağına ilişkin nedeni belirtilerek bilgi verilir.

Hazineye ait her taşınmaza bir taşınmaz numarası verilerek, MEOP sistemine bu numara üzerinden kayıt yapılmaktadır. Yine her taşınmaz için bir dosya açılır ve taşınmaza ait her türlü bilgi belge dosyasında muhafaza edilir. Bu nedenle taşınmazın dosyası da incelenerek satışa engel bir durumun olup olmadığı belirlenir. Eğer herhangi bir engel yoksa taşınmaza ilişkin ilgili kurumlardan taşınmazın bulunduğu yere göre satışında sakınca olup olmadığı sorulur (örneğin; sit, orman, imar planı gibi), takyidatlı tapu kaydı, güncel imar durum belgesi temin edilir.

18

Taşınmazın satışa hazırlanmasında en önemli işlemlerden biride mahalli tespitinin yapılmasıdır. Tespit yapılırken yeri, üzerinde herhangi bir yapı, işgal olup olmadığı, cinsi, yola cephesi, eğimi vs. özelliklerine dikkat edilerek taşınmaz tespit tutanağı düzenlenir (EK 2). Taşınmazın fotoğrafları MEOP sistemine yüklenir.

Taşınmaz için edinilen tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek satılıp satılamayacağına karar verilir. Satışa engel bir durum yoksa rayiç bedel tespiti yapılır. Bedel tespiti yapılırken taşınmaz üzerinde Hazineye geçmesi gereken (19.07.2003 tarihinden sonra

Taşınmaz için edinilen tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek satılıp satılamayacağına karar verilir. Satışa engel bir durum yoksa rayiç bedel tespiti yapılır. Bedel tespiti yapılırken taşınmaz üzerinde Hazineye geçmesi gereken (19.07.2003 tarihinden sonra