• Sonuç bulunamadı

Hayvan Figürlü Örnekler

Belgede Alara kazısı çini buluntuları (sayfa 158-163)

6.1. SÜSLEME ÖZELLĠKLERĠ

6.1.2.1. Hayvan Figürlü Örnekler

(Katalog: 44,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55)

Hayvan figürlü çiniler krem rengi astar üzerine yapılmıĢtır. Figür olarak kuĢ figürleri baĢta olmak üzere dört ayaklı hayvan figürleri görülmektedir. Figürlerin bir kısmında; figür ile çevresindeki süslemeleri ayıran çizgi, figürün Ģekline göre kavislendirilir (Katalog No: 45,50,51,54). Yani etrafları ortadaki figürün vücuduna uydurulmuĢ bir Ģekilde konturlanmıĢtır (Yetkin, 1965: 74). Diğer kısmında ise böyle

bir uygulama söz konusu değildir (Katalog No:46,47,48,49,52). Kavisli çizgi uygulaması figürü vurgulamak amaçlı olmalıdır.

Figürlerin hepsinin hatları siyah kontur çizgisi belirlenmiĢtir. Bazı örneklerde rezerv tekniği uygulanmıĢ (Katalog No: 50,54), böylece desenler çizilmiĢ, içi yerine dıĢı boyanmıĢtır.

Hayvan figürlerinin dıĢında kalan alanlar, boĢluk doldurmak adına çeĢitli süslemelere tabi tutulmuĢtur. Soyut süslemelerin (Katalog No: 50,51,52) yanında, sivri yapraklı (Katalog No: 47) ve yuvarlak sık yapraklı dallar bu süslemelerdendir (Katalog No:46,48,49). Dolgu motifleri bazen açık renk zeminde koyu boyalar ile bazen ise boyanmıĢ zeminde rezerv tekniğinde uygulanmıĢtır.

Anadolu Selçuklu saray çinilerinde genelde figürlü parçalarda, figürün sağında ve solunda yükselen sık yapraklı dallar bazen serbest Ģekilde zemin çizgisinden dalgalanarak yükselmekte (Fot. 26), bazen figürü daire veya oval Ģeklinde çevrelemekte (Fot. 27), bazen ise yanlara uzatılmıĢ ellerin içinden geçen bitki dalları (Fot. 28) olarak uygulanmıĢtır (Grube, 1976: 148; Ġskenderzade, 2010: 372).

Soldan sağa: Fotoğraf No: 101,104- Katalog No: 48,51

Ġncelenilen örnekler arasında fazla hasar görmüĢ ve figürün seçilebildiği parçalardan birkaçında tavus kuĢu figürü görülmektedir. Anavatanı Hindistan olduğu kabul edilen (Parman, 1993: 387) ve farklı dönemler ile kültür çevrelerinde cennet simgesi olarak da kabul edilen tavus kuĢunun bulunduğu yeri cennete çevireceği de umulmuĢtur. Selçukluların etkilendiği iki kültürün, Bizans ve Ġran’ın sanat

geleneklerinde de çok sevilen, eski Ġran’da ayrıca, özellikle tüyleri iktidar ifade eden tavus kuĢu figürü, Selçuklu saray köĢk çinilerinin de bu geleneğin uzantısı olarak karĢımıza çıkmaktadır (Fot. 29-30/R. Arık ve O. Arık, 2007: 304).

Kubad Abad Sarayı tavus kuĢları (Fot. 29)--Konya Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi

Bir diğer parçada yer alan tavĢan figürü, sanatçının gözlem gücünü yansıtmakla beraber, doğaya bağlı, gerçekçi sayılacak özellikler gösteren bir üslupla iĢlenmiĢtir. Bu Ģekilde resmedilen tavĢan figürü öncülerini 11. yüzyıl Fatimi Dönemi kaplarında ve 12-13. yüzyıl Rakka seramiklerinde görülür (R. Arık ve O. Arık, 2007: 311). TavĢan figürlerine Anadolu’da ayrıca Kubad Abad Büyük ve Küçük Saray kazıları sırasında lüster ve sıratlı tekniğinde, sekiz köĢeli yıldız çini formunda rastlamaktadır (Fot. 31).

Soldan sağa: Fotoğraf No: 107-Katalog No: 54, Fot. 31 Kubad Abad çini deposunda ele geçirilen tavĢan figürlü çini (Rüçhan Arık’tan )

Belirgin olan hayvan tasvirlerinin yanında tam olarak tanımlanamayan, ancak dört ayaklı hayvanlara ait olan kırık çini parçaları da mevcuttur (Katalog

No:46,47,50,53). Ayakları ya da kuyrukları seçilen parçalarda benzer örneklerindeki gibi muhtemelen yırtıcı hayvanlar tasvir edilmiĢ olmalıdır.

Alara Kalesi’nden çıkan hayvan figürlü çinilerin benzer örneklerine; Kubad Abad Sarayı, Alanya Ġç Kale Sarayı, Kayseri Huand Hatun Hamamına ait çini buluntularında da rastlanılmaktadır.

Soldan sağa: Fotoğraf No: 103- Katalog No: 50, Kubad Abad Büyük Saray-Konya Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi (Fot. 32)

Anadolu Selçuklu çini süslemelerinde, tek baĢlarına bir tablo özelliği gösteren (Bozer, 2001: 178), hayvan figürlü plaka örneklerinin çok çeĢitli ve gerçekçi uygulamaları kesinlikle tesadüfî değildir. Özellikle saraylara ait sayısız ve çeĢitli uygulamalardan, devletin bir kısım uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu uygulama, hayvan figürlü çiniler olduğunda, Ģüphesiz avcılıktır. Av konusu Selçuklu saraylarında insan figüründen sonra gelen en önemli süsleme programını oluĢturmaktadır (Öney, 2008: 415). Nitekim tarihi kaynaklar Anadolu Selçuklularının yaygın avcılık uygulamalarına baĢvurduklarını kanıtlar niteliktedir. Ġbni Bibi eserinde, Ayaz adında bir kölenin Ģahinle avlandığından bahsetmesi, av ve inĢaat emiri olarak Sadettin Köpek’in göreviyle birlikte, Cemalettin adında bir kiĢi için avcılıktan sorumlu devlet emiri atama belgesi, Anadolu Selçuklu hükümdarlarının avcılığa vermiĢ oldukları önemin kanıtı niteliğindedir. Kayserinin 1277 tarihinde Memlük Sultanı Baybars tarafından ele geçirilmesini aktaran El- Umari’nin anlatımında, Selçuklu sultanlarının hayatlarının önemli bir parçası olarak avcılık ve av hayvanları fikrini güçlendirmektedir (Redford, 2008: 114).

Yazılı belgelerin dıĢında Selçuklular’ın avcılık alıĢkanlıkları ve avları hakkında bilgi edinebileceğimiz önemli verilerden biri Kubad Abad Sarayına ait olan alçı kabartma panodur. Bu örneğin haricinde Kubad Abad, Alanya Ġç Kale Sarayı, Antalya Aspendos tiyatrosu, Alanya Alara Hamamı, Kayseri Huand Hatun Hamamı ve benzer Selçuklu yapılarında ele geçirilen çini parçalar, benzer temalara sahip av imgelerini içerdiği ortadadır (Öney, 1967: 121-159). Bahsedilen yerlere ait çini parçalarda tasvir edilen hayvanlar, hem yırtıcı hem av hayvanlarıdır. Bunların dıĢında, yukarıda bahsettiğimiz, Kubad Abad’daki Büyük Saray’ın sultana ait özel bir kısmından gelen tek bir alçı kabartma panosunda tazı ile avlanan avcının arkasında görülen melek kabartması, ava uğur getiren bir simgeyi betimlemektedir (Öney, 2008: 416; Fot. 33). Resmedilen bu ve diğer kaynaklar hepsinde bir av köpeğinin ya da baĢlıklı avcı bir kuĢun eĢlik ettiği atlıyla birlikte, avlanan bir kiĢiyi göstermektedir. Bizzat Alâeddin Keykubat’da dâhil olmak üzere pek çok Selçuklu hükümdarının sikkelerinde, sarayda ve diğer Selçuklu eserlerinde sunulan imge budur (Artuk, 1980: 268). Bu sikkelerin ortaya koyduğu üzere, avcılık sadece kent çevresindeki inziva köĢelerinde uygulanan saraya ait bir imtiyaz değildi. Sultanın gücünü ve yeteneğini gösteren ayrıcalıklı faaliyetlerin parçasıydı. Ayrıca Selçuklu giyim kuĢamının önemli unsuru olan deri postu, kürk desenli baĢlık giyen mutlak hükümdarların ve diğerlerinin yaygın betimlemeleriydi (Özden, 2007: 176-181). Bütün bunlar göz önüne alındığında avcılık Ortaçağda yaygın bir spordu demek yanlıĢ olmaz (Redford, 2008: 112). Özellikle kıĢların çoğunu Toros Dağlarının güneyinde, Alanya’da ve çevresinde, Antalya’da veya Alara ve Aspendos gibi noktalarda geçirdikleri bilinen sultan ve saray eĢrafının, söz konusu mekânların doğal özellikleri, avcılığa elveriĢli olması bunun ispatı sayılabilir. Tüm saray çevrelerinde, soylular için bir idman ve güç gösterisi olan av, yine tarih boyunca tüm anıtsal tasvirlerde en önemli konulardan biri olmuĢtur. Avdan dönüĢ, av aletleriyle hazırlanan ziyafetlerle sona erer; içki, raks ve müzik bu ziyafetleri tamamlardı (Turan, 1958: 97; R. Arık ve O. Arık, 2007: 303).

Ġncelenilen çini örnekler göz önüne alındığında saray ve köĢklere ait çini süslemelerde iĢlenilen hayvan figürlerinin; kartal, ördek, deve kuĢu, tavus kuĢu, tavĢan, geyik, keçi, deve, fil, balık, ayı, köpek, panter, kurt, kedi ve at olduğu

görülmektedir. Bahsi geçen bu hayvanların büyük bir kısmına, 12-13. yüzyıllarda Toros Dağları’nda ve diğer Selçuklu yerleĢmelerinde rastlanılmaktaydı (Redford, 2008: 113).

Selçuklu saray ve köĢklerinin çini süslemeli duvarları; hem mitsel hem de gerçek avcılığı göstermekteydi. Yabani doğaya hükmetme ve dünyanın dize getirme, diğer yandan ise efsaneler ile aralarında bağ kurma düĢüncesiyle oluĢan Selçuklu çini süslemelerdeki kompozisyonlar Anadolu Selçuklu saray ve köĢklerinde kendini gösterme yeri bulmuĢtur (Redford, 2008, 114).

6.1.2.2. Ġnsan Figürlü Örnekler

Belgede Alara kazısı çini buluntuları (sayfa 158-163)