• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: BAĞIMSIZLIK SONRASI AZERBAYCANDA ENERJİ

2.2. Azerbaycan Hususundaki Rekabet Karşısında Azerbaycan’ın Duruşu

2.2.3. Haydar Aliyev Dönemi

Fakat 4 Haziran’da iç bölgelerde Rusya destekli askeri isyan başlamıştır. İç savaş tehlikesini gerekçe gösteren Ebülfez Elçibey, Bakü’yü terk ederek yönetimi Haydar Aliyev’e devretmiştir Cemilli, 2007: 39-41) (Aras, 2008: 54) (Seyidov, 2006: 25), (Soltanov, 2012: 78).

İlginç olan başka bir nokta, darbenin Elçibey’in Haziran ortalarında İngiltere’ye ziyarette bulunarak, Batılı şirketlerle petrol anlaşması imzalamak yolunda önemli görüşmeler yapacağı zamana denk gelmesidir. Darbenin hemen ardından darbeci Suret Huseyinov’un Nezavisimaya gazetesine verdiği bir demeçte petrol anlaşmasının önce Rusya ile yapılması gerektiğini söylemesi de bu bağlamda anlamlıdır (Mahmudov, 2006: 72).

2.2.3. Haydar Aliyev Dönemi

1993 darbesinden sonra iktidara gelen Haydar Aliyev pragmatik politikalar izleyen ülkedeki otoritesini pekiştirmiş ve iktidarı döneminde kendisine karşı olan darbeleri başarılı bir şekilde bertaraf ederek, kendisine yönelik iç ve dış baskıları azaltmayı

Haydar Aliyev Devlet Başkanı seçildikten sonra Rusya’ya yönelik yumuşak söylemler kullanarak Rusya’nın saldırganlığını yatıştırmaya çalışmıştır. Haydar Aliyevle Elçibey yönetimi arasında benzer ve farklı yönleri vardır. Aliyev ne kadar Rusya yanlısı politikalar üretse de Elçibey döneminde ülkeden çıkarılan Rus ordusunun Azerbaycana dönmesine itiraz etmiştir. Elçibey BDT üyeliğine tamamen karşı çıkıyordu ama Haydar Aliyev Azerbaycan’ı BDT’ye üye yapmıştır (Soltanov, 2012: 79).

Rusya ile iyi geçinerek Ermenistan’a olan desteğini ve Azerbaycan’ın iç işlerine müdahelesini durdurmak için Aliyev selefinden farklı dış politika izleyeceğini, Rusya ile ilişkilerini her yönde geliştireceğini beyan etmiştir. 20 Eylül 1993’de Azerbaycan Parlamentosu BDT’ye üyeliği onaylamış ve 24 Eylül 1993’de Aliyev Moskova’ya giderek BDT’ye üyelik ve ortak güvenlik ve iktisadi işbirliği anlaşmalarını imzalamıştır (Veliyev, 2006: 68).

Devletbaşkanlığına gelmesinin ardından bölgede aktif dış siyaset yürütmeye başlayan Aliyev, Rusya ile Batı arasında denge siyaseti güderek daha verimli iç ve dış politika yürütülmesi açısından bölgede istikrarın korunmasını sağlamıştır. Böylece devletin elinde en büyük ve tek koz olan Azerbaycan doğal kaynaklarının ülke çıkarları doğrultusunda kullanılması için fırsat elde edilmiştir. Nitekim Azerbaycan çok geçmeden Batı devletlerinin ilgisini kendine çekmeyi başarmıştır (Mammadova, 2011: 167) .

Haydar Aliyev göreve gelir gelmez, 25 Haziran 1993’te Hazar Denizi’nin Azerbaycan sektöründe petrol üretilmesi konusunda SOCAR’ın Batılı petrol şirketleri ile yaptığı görüşmelere ara verilmesi ve Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden Akdeniz’e indirileceği boru hattı projesinin iptal edilmesini talimatını vermiştir. Ardından 1993 sonbaharında Rusya yetkilileri ile petrol görüşmelerine başlamış, 23 Ekim 1993’te iki ülke yönetimleri arasında yapılan antlaşma ile Rus şirketi Lukoil’a Hazar’ın Azerbaycan sektöründe petrol araştırmaları yapma hakkı verilmiştir. Yürütülen “yakınlaşma” politikası sonucu, 1994 başında Rusya Başbakanı Çernomırdin, Azerbaycan’ın Batılı şirketlerle antlaşma yapmasına itiraz etmediklerini bildirmiştir. 4 Şubat 1994’te ise, SOCAR, Rus şirketi Lukoil’in Azerbaycan’ın kendi hissesinden %10 pay alacağını konsorsiyum ortaklarına resmen açıklamıştır. 1994-2003 yılları arasında Azerbaycan sınırları içerisinde Hazar Denizi’nde 15 ve karada 7 petrol yatağı olmak üzere toplam 22

antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşmalar arasında Şahdeniz yatağı antlaşması iki nedenle büyük önem taşımaktadır. Birincisi, Şahdeniz yatağının iki büyük kuyusunda tahmini potansiyel olarak 100 milyon ton petrolle beraber, tahmini potansiyel 400 milyar metreküpe ulaşan doğal gaz rezervlerinin bulunması ve Azerbaycan’ın bölgede doğal gaz konusunda Rusya ve İran’a rakip olması: ikincisiyse bu projenin İran’ın katılıp, ABD’nin katılmadığı tek proje olmasıdır. TPAO da “ Mega Proje” dışında, yalnız Şahdeniz projesinde paya sahiptir (Karimov, 2007: 35-37).

Haydar Aliyev’in yürüttüğü enerji politikası devletin dış politikasının genişlenmesinde ve liberal ekonomiye geçiş döneminde ülkeye gerekli mali kaynağın temin edilmesinde çok büyük rol oynamıştır. Enerji güvenliğinin temin edilmesi önemli derecede sağlansa da, bu konunun bölgesel ve uluslararası gelişmelerin paralelinde kırılgan yapıya sahip olduğunu görmekteyiz. Bakü – Tiflis – Ceyhan Boru hattının yanı sıra diğer bir takım projelerin Bakü – Tiflis – Erzurum gaz hattı Batının desteyi ve katlımıyla gerçekleşmesi, İran’ın bölgedeki gelişmelerin dışında kalmasına yol açmıştır. Yabancı sermaye yatırımları başarlı şekilde devam etmiştir (Turan, 2005: 75-79) .

Azerbaycan dış politikasında önemli değişikliğe neden olan 11 Eylül olayları, Haydar Alıyev döneminde yaşanmıştır. 11 Eylül sonrası Orta Asya ve Güney Kafkasya’da ABD’nin ilgi alanı olması, Azerbaycan’nın Batı yönlü dış politika sürecini hızlandırarken, aynı zamanda Rusya’yı dengelemek daha da kolaylaşmıştır. Özellikle bu süreç sonrası Rusya ve İran gibi devletlerin Azerbaycan’ı kendi kutuplarına çekme çabaları, Güney Kafkasya’daki gelişmeleri Orta Asya’dan daha farklı kılmaya başlamıştır. 11 Eylül sonrası Azerbaycan, ABD’ye anti-terör operasyonlarında desteğini açıklamış ve koalisyonun üyesi olmuştur. NATO’nun Afganistana hava koridoru Azerbaycan üzerinden geçmekteydi ve bu nedenle Afganistan savaşı’nda Azerbaycan’ın desteği önemli rol oynadı. 11 Eylül’den sonra ABD’nin Azerbaycan’ın Deniz Kuvvetlerine verdiği yardım Hazar’da Azerbaycan’ın pozisyonunu kuvvetlendirici rol oynadı (Veliyev, 2006: 72).

Haydar Aliyev’in Azerbaycan’a yaptığı en büyük hizmet, bağımsızlık sonrası dönemde iç istikrarın sağlanması ve devlet otoritesinin hakim kılınması olduğu söylenebilir. Aliyev döneminin ikinci başarısı Rusya Federasyonu, Türkiye ve İran’la birlikte Batı çıkarlarının kesiştiği bir coğrafyada denge siyasetini yürütebilmesi olmuştur.

Azerbaycan gibi stratejik enerji kaynaklarının mevcut olduğu bir coğrafyada Sovyetler sonrası karmaşık dönemde hakimiyet sağlayıp bölgesel anlamda istikrara katkıda bulunmak, yani “güvenlik üreten” bir ülke konumuna gelmek büyük oranda Aliyev iktidarının gerçekleştirdiği bir başarı olmuştur. Ülkede iç istikrarı sağlayan Azerbaycan dış politikasına yön verip tutarlı bir politika izleyen Aliyev, 11 Ekim 1998 tarihinde ikinci kez devlet başkanı seçilmiştir. 12 Aralık 2003 tarihinde görevinin başındayken vefat etmiştir. Vefatının ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’na oğlu İlham Aliyev seçilmiştir (http://politikaakademisi.org/?p=377,20.07.2012).