• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: BAĞIMSIZLIK SONRASI AZERBAYCANDA ENERJİ

2.1. Hazar Havzasında Uluslararası Rekabet

2.1.5. Avrupa Birliği

SSCB’nin çöküşü, Rusya’nın Sovyet iktidarının yerine ekonomik ve politik yetersizliği, Batılı hükümetlerin bölgeye girerek, Batı ekonomik kuruluşları ve yatırımcıları dahil olmak üzere petrol şirketleri tarafından takip edilmeye başlamıştır (Anush, 2004: 141-145).

AB, ekonomik bütünleşmenin ardından dünyanın en büyük ekonomisi haline gelmiştir. Avrupa’daki doğalgaz ve petrol üretimi sınırlı olduğundan, Birlik enerji ihtiyacının büyük bölümünü ithalat ile karşılamaktadır. İthalat oranı petrolde %80,2, doğalgazda ise %54,5’dir (Kantörün, 2010: 84).

Hazar Bölgesine kendi ağlarını atmış bir diğer aktör ise Avrupa Birliğidir. AB, Ruyadan olan doğal gaz bağımlılığından kurtulmak için 1991’de bağımsızlık kazanmış Orta Asya ve Güney Kafkasya ülkelerine çeşitli programlarıyla yaklaşmaya başlamıştır. AB’nin bölgeye yönelik adımları TACIS, TRASECA, INOGATE, Doğu Ortaklığı, Komşuluk Politikası gibi programlardan oluşmaktadır. Çünkü, AB kendi enerji ithalatının büyük bir kısmını Rusya, Kuzey Afrika, Basra Körfezi ve Nijeryadan yaptığı için bölgeye enerji açısından bir alternatif olarak bakmaktadır (Gurbanov, 2011: 7).

Bunun için, INOGATE programı özellikle önem taşımaktadır. INOGATE- Programının esas hedefleri, yeni bağımsız devletlerin aşağıdaki konularda çabalarını desteklemektedirler:

• Bölgesel gaz ulaştırma sisteminin, petrol ve petrol ürünlerinin nakli sistemlerinin yeniden yapılanması, geliştirilmesi ve modernizasyonu,

• Hazar Bölgesinden ve Merkezi Asya bölgesinden Avrupa ve Batı pazarlarına karbonhidrat nakli için alternatif yolların belirlenmesi,

• Bu hedeflere ulaşılması ve programın tam olarak uygulanması için TACIS çerçevesinde yardım yapılmaktası

• Yenilenme, geliştirilme ve modernizasyon konularında öncelikli projelerin tespiti ile birlikte bunların gerçekleşebilme ve uluslararası mali kuruluşlar tarafından finanse edilebilme olanaklarının araştırılması,

• Yönetici kadronun çağdaş gaz nakli sistemleri, yönetim ve organizasyon konularında eğitilmesi,

• Uluslararası standartlar ve Avrupa Enerji Şartı ilkeleri çerçevesinde, istikrarlı bölgesel ihracat pazarlarının oluşturulması için hukuki düzenlemelerin hazırlanması,

• Çevrenin korunmasına ilişkin çağdaş teknolojik yöntemlere uygun olarak sınır bölgeleri altyapısına yatırım yapılmasının sağlanması (Hüseynov, 2001: 253-254).

Azerbaycan’ın esas dış ticaret ortağı AB devletleridir. Azerbaycan bu devletlerle 2006’da 5,267.6 milyon dolarlık ticaret gercekleştirmiştir. Bunun 1,692.3 milyon dolarını ithalat, 3,676.5 milyon dolarını ise ihracat oluşturmuştur. Azerbaycan’ın en büyük ticari ortağı İtalya olmuştur. Azerbaycan’ın 2006’da yaptığı ticaret hacminin % 25.5’i veya 2,970 milyon doları bu ülkenin payına düşmüştür. Bunun sebebi, Azeri-Cirag-Güneşli petrol yatağından üretilen petrolün Ceyhan limanından İtalya’ya satılmasıdır. Bunun dışında Azerbaycan İtalya’dan sadece 125 milyon dolarlık mal ithal etmiştir. Azerbaycan’ın ikinci en önemli ticari ortağı Rusya’dır. Bu ülkeyle ticaretin hacmi 1525,8 milyon dolardır. Rusya aynı zamanda Azerbaycan’a en çok mal ihraç eden devlettir. Azerbaycan bu ülkeden 2006’da 1181,58 milyon dolarlık mal ithal etmiştir. Oysa Azerbaycan’ın AB’nin üç büyük devleti olan Büyük Britanya, Fransa ve Almanya ile toplam ticaret hacmi sadece 1285,4 milyon dolar olmuştur (İbrahimov, 2008: 183).

AB’nin Enerji Politikasındaki başlıça hedefleri şu şekilde açıklanabilir:

• Rekabet gücü,

• Enerji arzının güvenliği ve çevrenin korunması arasında bir dengeye varmak,

• Doğalgazın payını artırmak,

• Nükleer enerji santralleri için azami güvenlik şartları tesis etmek,

• Yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaktır (Ercan, 2011: 4-7).

Bu amaçlar için enerji tüketiminde kömürün payını koruyarak, doğalgazın payını arttırmak, nükleer enerji santrallerinin güvenliğini azami ölçüde sağlamak ve yenilebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak temel önceliklerdir. AB’nin dış enerji kaynaklarına bağımlılığının artması sonucu, Orta Doğu, Hazar bölgesi ve Rusya ile yakın ilişkiler kurulmaktadır. Enerji güvenliğini sağlamak ve sürdürülebilir kalkınmayı devam ettirmek amacıyla, tek bir Avrasya enerji pazarı oluşturmak istemektedir. Bunun için de çoklu boru hatları politikası izleyerek, enerji ithalatında kaynak çeşitliliği yaratmayı düşünmektedir (Turan, 2010: 11-12).

Rusya’da enerji kaynakları ve bu enerjinin işletilmesi yaşamsal çıkar haline gelmiştir. Bu yüzden Rusya doğalgaz ve petrolün çıkarılmasından işletilmesine ve ihraç edilmesine kadar bütün konularda dünya enerji pazarında söz sahibi olmak istemektedir. Rusya’da bulunan rezervler açısından doğalgaz petrole göre daha fazla öneme sahiptir. Rusya son yıllarda petrol açısından da atılım yapmış olmakla beraber, rezervler bakımından petrol hala doğalgaza rakip olabilecek bir durumda değildir. Bunun için de Rusya dünya enerji pazarında koz olarak doğalgazı kullanmaktadır (Erbil, 2010: 102). AB, doğalgaz ve petrol rezervleri açısından nispeten fakir bir bölge olduğu ve ihtiyacı olan petrol ve doğalgazın büyük bir bölümünü ithal etmek zorunda olduğu için enerji arzı güvenliği için stratejik önem kazanmıştır. AB, enerji arzı güvenliğini arttırmak için enerji ithal ettiği ülke ve bölgeleri çeşitlendirmek ve Rusya'ya olan bağımlılığını azaltmak istemektedir. Bu amaçla Hazar bölgesi petrol ve doğalgazın Rusya dışındakı güzergahlardan Avrupa'ya taşınmasını sağlamak istemektedir. AB'nin Komşuluk Politikası'nı Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ı da içine alacak şekilde doğuya Kafkaslara doğru genişletmesinin ardındakı sebeplerden birinin de bu olduğu ifade edilmektedir. Bu politikanın, Rusya'nın yakın çevre olarak nitelendirdiği bu bölgede bir "komşuluklar çatışması" potansiyeli yarattığı ifade edilmektedir (Özkan, 2010: 32). ABD ve AB’nin Kafkasya’da hedefleri hemen hemen aynıdır, ABD ve AB arasında işbirliği vardır ve bu işbirliği 4 element etrafında inşa edilmiştir:

• Kafkasya ülkeleri ile teröre karşı savaşta işbirliği,

• Azerbaycan’ın ılımlı, laik bir İslam ülkesi olarak gelişmesini teşvik etmek,

• Azerbaycan petrol ve doğal gaz enerji kaynaklarını geliştirmek için ihracat,

• Hukukun üstünlüğü, yönetişimin iyileştirilmesi ve geliştirilmesine yardımcı olmak (Yalowitz, Cornell, 2004: 114).

Azerbaycan’ın Batıya yönelmesi, Rusya’nın nüfuz alanından çıkmak istemesinin başlıca sebepleri şunlardır:

Azerbaycan kendi topraklarında çıkan çatışmaların çözümü konusunda, Rusya’nın çok istekli olmadığı kanaatine vardı. Mevcut gerginliği Rusya’nın bölgedeki kendi nüfuzunu korumak için kullandığı fikri oluşmuştur. Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra, SSCB’nin sunduğu sistem yerine, liberal-demokratik devletlerin kurmuş olduğu dünya düzenini benimsemeye çalıştı. SSCB’nin mirasını devralan Rusya, Güney Kafkasya devletleri için daha çok, SSCB’ni hatırlatıyordu. Liberal-demokratik adımların atılması konusunda da Rusya, Güney Kafkasya devletlerine öncülük yapamadı (Çarpaz, 2006: 137).