Son dönem Osmanlı âlim ve şairlerinden biri olan Mollacıkzâde Mehmed Râ’if Efendi, Rumeli Kazaskeri Mollacıkzâde İshak Efendi’nin (v. 1195/1781) oğlu olan Müderris
48
Şeyh Yahya Efendi Matbaası, İstanbul 1291. [Eser üzerine yüksek lisans tezi yapılmaktadır. Zeynep Cevahir Altıntaş, “Eyüp Sabri Paşa’nın Kasîde-i Bürde Şerhi”, (Yüksek Lisans Tezi, İÜ)]
49 Bahriye Matbaası, İstanbul 1302.
50 Matbaa-i Kerimiye, Kazan 1318.
51
Madve Yayınları, İstanbul 1986.
52 Mısır Millî Kütüphanesi: Türkçe Yazmalar, nr. Talat 877.
53 Çorum Hasan Paşa İl Halk Kütüphanesi, nr. 2132/2.
22 Muhammed Besîm Efendi’nin küçük oğludur.55
Sülale, Mollacık Mehmed Efendi evlâdı olduğundan Mollacıkzâde ailesi olarak iştihar etmiş ve bu isimle anılır olmuşlardır.56
Mehmed Râ’if ise Mollacıkzâde er-Rûmî ismiyle meşhurdur.57
Yenişehr-i Fenâr kadılarından olup58, Hanefî mezhebine mensup bir âlimdir.59
Mehmed Râ’ifîn kendisi, dedesi ve amcalarına bakarak Mollacıkzâde ailesinin genel itibariyle bir kadı/kazasker ailesi olduğunu ifade edebiliriz. Mollacıkzâde İshak Efendi, sonrasında oğlu Atâullah Efendi ile torunu Mehmed Râ’if’in bulunacağı mevki olan Yenişehr-i Fenâr kadılığı (1170/1756) vazifesinde bulunmuş, daha sonra sırasıyla Edirne pâyesi (1173/1760), Mısır mollalığı (1175/1761-62), Mekke mollalığı (1176/1763), İstanbul kadılığı (1183/1769) ve Anadolu kazaskerliğinin (1189/1775) ardından en nihayetinde Rumeli kazaskerliğine yükselmiştir (1194-95/1780).60
Amcaları Ahmed Muhtar Efendi ile Atâullah Efendi de aynı şekilde Anadolu ve Rumeli kazaskerliği vazifesinde bulunmuşlardır.61
Esas itibariyle meşhur Mollacıkzâdeler, Cizye Muhasebecisi Mollacık Mehmed Efendi oğlu Mollacıkzâde İshak Efendi ve oğullarından müteşekkil olan bu kazasker ailesidir. Mollacık Mehmed Efendi, eşi Ayşe
55 Ârif Hikmet, Tezkire-i Şuʻarâ, haz. Sadık Erdem (Ankara: TTK, 2014), s. 72 vd. Ârif Hikmet Bey,
tezkiresinde, Mehmed Râ’if’in amcalarını da zikreder. Burada anılan zâtlar, babası Besîm Efendi’nin ağabeyi Ahmed Muhtâr Efendi ile küçük kardeşi Atâ (Atâullah) Efendi’dir. (s. 72) Sicill-i Osmânî, Atâullah Efendi’yi İshak Efendi’nin ikinci oğlu olarak kaydetmiştir. Bkz. Mehmed Süreyya, “Atâullah Mehmed Efendi (Mollacıkzâde)”, Sicill-i Osmânî, III, haz. Nuri Akbayar (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996), s. 336.
56 Bkz. Mehmed Süreyya, “Mehmed Efendi (Mollacık)”, Sicill-i Osmânî, III, s. 1011-1012.
57 Ömer Rızâ Kehhâle, Muʻcemu’l-Mü’ellifîn, III, (Beyrut: Müessesetu’r-Risâle, 1993), s. 289.
58 Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî, I, haz. Cemâl Kurnaz-Mustafa Tatcı (Ankara: Bizim Büro
Yayınları, 2001), s. 300.
59 Kehhâle, a.g.e., s. 289.
60 Mehmed Süreyya, “İshak Efendi (Mollacıkzâde)”, Sicill-i Osmânî, III, s. 805; Türk Dili ve Edebiyatı
Ansiklopedisi, “İshak Efendi”, IV, (İstanbul: Dergâh Yayınları, 1981), s. 410. 61
Bkz. Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi, Târih-i Şânîzâde (Şânîzâde Tarihi), I, haz. Ziya Yılmazer (İstanbul: Çamlıca, 2008), s. 605-606; Mehmed Süreyya, “Atâullah Mehmed Efendi (Mollacıkzâde)”,
Sicill-i Osmânî, I, s. 336; Mehmed Süreyya, “Muhtar Ahmed Efendi (Mollacıkzâde)”, Sicill-i Osmânî,
23
Hanım, oğlu İshak Efendi ve kerimesi Lebâbe Hanım62
Beyazıt-Süleymaniye yolu üzerindeki Kaptan İbrahim Paşa Camii haziresinde medfûndurlar. Ahmed Muhtar Efendi, eşi Esmâ Hanım ve oğlu Muhammed Mes‘ûd Efendi’nin bir arada yer aldığı İshakefendizâdeler’in aile sofasıysa Karacaahmet’te yer almaktadır.63
Eksik isimler olmakla birlikte sülale kütüğünü şu şekilde gösterebiliriz:
Mollacık Mehmed Efendi Ayşe Hanım
Sadrazam Koca
Râgıb Paşa Lebâbe Hanım Mollacıkzâde Ali Paşa
Hatice Hanım
Mollacıkzâde İshak Efendi Abdülfettâh Mehmed Efendi Bey
Mehmed Ahmed Muhammed Nureddin Mehmed Atâullah Muhtar Besîm Efendi Ârif
Efendi Efendi Efendi Efendi
Muhammed Mes‘ûd Mehmed Râ’if Efendi Efendi
Grafik IV: [Mollacıkzâde Ailesinin Şeceresi]
62 Lebâbe Hanım, III. Selim dönemi devlet adamı ve Osmanlı’nın en meşhur sadrazamlarından biri olan,
aynı zamanda büyük bir kütüphane vakfeden meşhur Koca Râgıb Paşa’nın zevcesidir. [Bkz. Bahaeddin Gürfırat, Kapudân İbrâhim Paşa Câmii Hazîresinde Medfûn Olan Zevât, 1964, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, TY09868, vr. 9a.] Dolayısıyla Sadrazam Koca Râgıb Paşa, Mollacık Mehmed Efendi’nin damadı, İshak Efendi’nin de kayınbiraderidir.
24 Şiir ve inşâda mahir olduğu nakledilen64
Mollacıkzâde Mehmed Râ’if Efendi’nin ulema zümresi içerisine dahil olması ise 1210 senesi Muharremi’ne (1795) tekabül
eder.65 İstanbullu olup66, bir müddet Rumeli kazaskeri kassâmlığı hizmetinde vazife almış olan Mehmed Râ’if67, daha sonra Yenişehr-i Fenâr kadısı olmuş68
, vazifesine başladıktan 3 ay sonra 1240 (1824-25) tarihinde vefat ederek69
aynı şehirde bulunan Şahoğlu Câmii haziresine defnedilmiştir.70
Her ne kadar Mollacıkzâde’nin tam da vefat ettiği tarih dolaylarına ait, Yenişehir’deki Türk mimari eserlerini gösteren ve yirminin üzerinde caminin işaretlendiği bir harita71
mevcut ise de, kayıtlarda zikredilen Şahoğlu Camii’nin ismi bu haritada yer almamaktadır. Bu durum, o tarihte şehirde aslında daha fazla eser olduğu görüşünü destekleyen bir bilgi olabileceği gibi, adı geçen caminin, haritanın merkezinde yer alan Şeyhoğlu Camii olma ihtimali de söz konusudur. Diğer birkaç ihtimal ise mezkûr caminin, haritada yer alan Ömer Ağa Camii yahut arşiv kayıtlarına dayanan saha çalışmalarıyla tespit edilen Şeyhzâde Elhâc Ömer Mescidi72
olarak anılan bir başka eser olabileceğidir. Nitekim Ârif Hikmet, şârihin defnedildiği caminin Ömer Dede
64
Ârif Hikmet, a.g.e., s. 73.
65 A.g.e., s. 73.
66 Mehmet Nâil Tuman, a.g.e., s. 300.
67 Mehmed Râ’if’in Ağa Kapısı kassamı vazifesinde bulunduğuna dair, ekler bölümünde sureti aktarılmış
olan bir arşiv belgesi için bkz. BOA, HAT, nr. 1553/50, 29 Zilhicce 1235 [7 Ekim 1820]; Mehmed Süreyya, “Râif Mehmed Efendi (Mollacıkzâde)”, Sicill-i Osmânî, IV, s. 1345; Dâvûd Fatîn Efendi,
Tezkire-i Hâtimetu’l-Eşʻâr, (İstanbul: İstanbul İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı, 1271), s. 101;
Şemseddin Sâmi, Kâmûsu’l-Âlâm, III, (İstanbul Mihran Matbaası, 1308), s. 2263.
68
Mehmed Râ’if’in Yenişehr-i Fenâr kadısı olarak atandığına dair, ekler bölümünde sureti aktarılmış olan tevcihat belgesi için bkz. BOA, HAT, nr. 1565/12, 1 Safer 1240 [25 Eylül 1824]; Mehmed Es‘ad Efendi,
Târih-i Es‘ad (Vak‘a-Nüvîs Es‘ad Efendi Tarihi), haz. Ziya Yılmazer (İstanbul: OSAV, 2000), s. 266.
69 Fatîn Tezkiresi, Kâmûsû’l-Âlâm ve Tuhfe-i Nâilî, vefat tarihini 1239 olarak; Tezkire-i Şuʻarâ (Ârif
Hikmet) ve Sicill-i Osmânî ise 1240 olarak kaydetmişlerdir. Yenişehr-i Fenâr kadısı olduğuna dair bir üst dipnotta gösterilen tevcihat belgesi 1240 tarihli olduğuna göre, atamasından 3 ay sonra vefat eden Mehmed Râ’if’in vefat tarihini 1240 olarak düşünmeliyiz.
70 Ârif Hikmet, a.g.e., s. 73; Mehmet Nâil Tuman, a.g.e., s. 300.
71
Tezin son kısmındaki ekler bölümünde de aktarılmış olan bu harita için bkz. Yusuf Halaçoğlu, “Teselya Yenişehiri ve Türk Eserleri Hakkında Bir Araştırma”, Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S. 2-3, (İstanbul: 1974): s. 89-100 (s. 96-97 arasında).
25
olarak da anıldığını ilave etmiştir73. Bu ikinci ihtimali düşündüren daha kuvvetli bir amil ise eserin bir başka kaynakta “Şahzâde Hacı Ömer Efendi Mescidi” olarak aktarılmasıdır.74
Yine de şehrin kadısının bir mahalle mescidindense, daha merkezî bir mahalde ve daha büyük camilerden birinin haziresine defnedilmiş olma ihtimali daha
kuvvetlidir.
İhtimale dayalı olarak konuşmamızın gerçek nedeniyse elimizdeki kaynaklara dayanarak bu bilgiyi teyit etmenin oldukça güç oluşudur. Nitekim Evliyâ Çelebi’nin 22’si kârgir cami olmak üzere 71 mihraptan ve çok sayıda medrese, han, hamam, bedesten, tekke gibi Osmanlı mimari eserinden bahsettiği Yenişehir’de75
ne yazık ki bugün sadece birkaç adet eser ayakta kalabilmiştir.76
1941 depremi, bakımsızlık ve ilgisizlik ile Yunanlıların tahripkâr tutumları77
gibi faktörlerin bir araya gelmesi neticesinde tarihî ve mimari eserlerin yıkılması ya da yok edilmesi dolayısıyla, eserini çalıştığımız Mollacıkzâde Mehmed Râ’if Efendi’nin medfûn olduğu hazirenin yerini tam olarak tespit edememiş bulunuyoruz.78