• Sonuç bulunamadı

4.4. Mollacıkzâde’nin Ziyâ’u’l-Fu’âd fî Şerhi Bânet Suʻâd İsimli Kasîde-i Bürde

4.4.3. Gidişat ve Muhteva

Eser sırasıyla;

1- Hamdele, salvele ve tarziye (Kaʻb b. Züheyr için)92, 2- Sebeb-i teşrîh93 ve tevsîm94,

3- Bürde hadisesinin başından sonuna dek anlatıldığı bir mukaddime95, 4- Kasidenin vezninin verildiği bir fasl96,

5- Kasidenin beyitlerinin tek tek ele alındığı şerh97 kısmı,

6- Dua ve ferâğ kaydı98

92 A.g.e., vr. 1b. 93 A.g.e., vr. 1b-2b. 94 A.g.e., vr. 2a. 95 A.g.e., vr. 2b-9b. 96 A.g.e., vr. 9b-10a. 97 A.g.e., vr. 10a-62b.

34 kısımlarından müteşekkildir.

Buradaki muhteva başlığı dahilinde, şerhi yapılan kasidenin söylenmesine vesile olan hadiseler silsilesinin metinde nasıl aktarıldığına değineceğiz. Bu kısım, yukarıda da belirtildiği gibi eserin mukaddime başlığı altında yer alır.

Mukaddime bölümü, Ka‘b ve Büceyr’in babaları olan Muallaka şairi Züheyr b. Ebî Sülmâ’dan bahsederek başlar. Bu kısımda Hz. Ömer’in onun için “şiirde insanların en seçkini” ifadesini kullandığı aktarılır ve nesebi hakkında bilgiler

verilir.99

Bunun ardından Bürde hadisesine geçilerek Büceyr ve Ka‘b’ın, Efendimizin risalet ilanını işittikten sonra Medine’ye doğru yola koyuldukları, Ebraku’l-Azzâf denilen mevkie geldikten sonra Ka‘b’ın beraberinde getirdikleri koyunlara refakat etmek üzere burada kaldığı, Büceyr’inse tek başına Medine’ye giderek burada hemen Müslüman olduğu zikredilir.100

Bu kısımda Züheyr’in bir rüyası nakledilir. Nitekim Büceyr’in kardeşini geride bırakarak Medine’ye varır varmaz Müslüman olması vaziyeti bu rüyanın açığa vurulmasıyla anlaşılır olacaktır. Risalet zamanına yetişemeyen, ancak

hayattayken Ehl-i Kitap’tan kimselerle birlikte oturup kalkan ve onların ahirzaman peygamberini bekleyişlerine iştirak eden Züheyr, rüyasında semadan bir ip uzatıldığını, ancak kendisinin bu ipe uzanamayıp elinin boş kaldığını görür. Bu mahrumiyetini, ahirzaman peygamberinin risaletine yetişmeye ömrünün vefa etmeyeceği şeklinde tevil eden Züheyr, oğullarını toplayıp onlara

98 A.g.e., vr. 62b.

99 A.g.e., vr. 2b.

35

durumu anlattıktan sonra, ahirzaman nebisine yetişirlerse hiç tereddüt göstermeksizin ona tabi olmaları gerektiğini; ona uyan ve boyun eğen kimselerin

iki cihan saadetine kavuşacaklarını, karşı koyup inat edenlerinse cehennem yoluna doğru sürükleneceklerini anlatır. Bu nasihatine uymalarını onlara vasiyet

eder.101

Büceyr’in Medine’ye varıp Müslüman olduğu haberini alan Ka‘b, ona bir mektup ileterek bu tercihinin iradî olup olmadığını sorarak hem Resûlullâh’ı hem de kardeşi Büceyr’i de hicvederek onu, atalarının dininden yüz çevirmekle itham eder. Söz dinlemeyip kararında sebat ederse ona acımayacağını, ayağı kayarsa umursamayacağını kendisine bildirir.102

Ka‘b’ın ilettiği bu haberi alan Büceyr, durumu Resûlullâh’a arz eder.103

Bunu işiten Efendimiz, “Sizden ol kimse ki Ka¡b bin Züheyr’e mülâ…î ola, bilâ- emân …atl eylesün” emrini vererek Ka‘b’ın görüldüğü yerde öldürülmesini ferman eder.104 Şârih, bu hadisenin Resûlullâh’ın Tâ’if’ten dönmesinin hemen ardından vuku bulduğunu da burada ifade eder.105

Bunun üzerine Büceyr, Ka‘b’a bir mektup daha gönderir ve bu mesajında Ka‘b’ı ikaz ederek onu İslâm’a davet eder. Ayak direyip hicve devam eden

Abdullah b. ez-Ziba‘râ ve Hubeyre b. Ebî Vehb gibi Mekkeli şairlerin sağa sola kaçışıp saklandıklarını ve dünyanın onlara dar edildiğini bildirir; bu kaçıştan kurtulamayacağını Ka‘b’a söyler. Resûlullâh’ın, af dileyen isyankârların özür ve

101 A.g.e., vr. 3b-4a. 102 A.g.e., vr. 4a-4b. 103 A.g.e., vr. 4b. 104 A.g.e., vr. 5a. 105 A.g.e., vr. 5a.

36

tövbelerini kabul ettiğini, İslâm’a girmelerinden evvel yaptıklarından dolayı onları sorumlu tutup cezalandırmadığını da sözlerine ilave eder.106

Bu mektubun ardından endişesi daha da ziyadeleşen Ka‘b için sıkıntılı günler başlar. Kaçmaya devam ederek Muzeyne kabilesine iltica eden şair, buradaki insanların yoğun psikolojik baskılarına maruz kalır. Ka‘b için “O artık bir ölüdür” demeye başlarlar.107

Günler ilerledikçe âlem ona daha da dar gelen Ka‘b, en nihayetinde bu kaçışın sonuna gelir. Bir karar vermek zorunda olan şair, yaptıklarından avdet ettiğini ilan etmek üzere bir şiir hazırlayıp bizzat Peygamber’in huzuruna

gitmeye karar verir ki bu olay, hicretin 9. senesine tekabül eder.108

Cuheyne kabilesinden bir tanıdığıyla anlaşıp onu Peygamber’in yanına götürmesini ister. Huzura gelen şair, daha önce hiç görmediği Peygamber’i, önceden işittiklerinden hareketle daha görür görmez tanır. Sahabe cemaatini Resûlullâh’ın etrafında halkalanmış olarak bulan Ka‘b, ileri doğru çıkarak Efendimize yaklaşır, yanına varıp elini eliyle buluşturur ve kendisini tanıtarak af diler. Resûlullâh, Hz. Ebûbekir’e dönerek ondan, Ka‘b’ın evvelce iletmiş olduğu hicviyeyi hatırlatmasını ister. Hz. Ebûbekir’in hicvi tekrarlaması üzerine Ka‘b aslında böyle demediğini söyleyerek hicvini değiştirip manayı düzeltmeye çabalar.109 106 A.g.e., vr. 5a-6a. 107 A.g.e., vr. 6b. 108 A.g.e., vr. 7a. 109 A.g.e., vr. 7b-8a.

37

O sırada Ensâr’dan bir sahabi atılıp Ka‘b’ı öldürmek için izin ister. Resûlullâh da onun pişman ve tövbekâr olarak huzura geldiğini ifade ederek

buna izin vermez.110

Ka‘b kasidesini okumaya başlar. ِِ اللِِ فوِ يِ سِِ نِ مِِ دِ هِ نِ مِ/ِِ هِِ بِ ءاِ ضِ تِ سِِ يِ فِ يِ س لِِ لوِ سِ رلاِِ نِ ا ِ م

ِ س ِ ل

ِ لو beytine geldiğinde Efendimiz hırkasını çıkararak Ka‘b’a giydirir.111

Hz. Muaviye bu hırkayı daha sonra Ka‘b’dan satın almak istediyse de o, bu hususi ihsanı satmaya asla yanaşmadı. Hz. Muaviye, şairin vefatından sonra mezkûr hırkayı yirmi bin dirhem karşılığında varislerinden satın aldı. İslâm sultanları arasında elden ele devredilen hırka, son olarak Osmanlı Devleti’ne ulaşarak saray-ı hümâyûna intikal etti.112

Bunun ardından “Li-mu√arririhi” kaydıyla şârih tarafından aktarılan ek bilgide bir başka rivayet daha zikredilmiştir. Bu rivayet ise elde mevcut bulunan hırkanın, Efendimiz tarafından, Mısır ile Yenbu‘ arasında bulunan İyle beldesi ahalisine ihsanda bulunulan elbise olduğu, Ka‘b’a hediye edilen hırkanın ise zamanla kaybolduğu yönündedir.113

Benzer Belgeler