• Sonuç bulunamadı

Hasene-Seyyie Mukayesesi

KUR’ÂN’DA DOLAYLI OLARAK YAPILAN MUKAYESELER

E. Hasene-Seyyie Mukayesesi

Muhatabını ikna ederken onun bilinçaltına kadar işleyebilme etkisine sahip olan Kur’ân, bunu, sadece büyüleyici lafızları ile değil, muhatabının akıl, mantık ve his dünyasına da hitap etmesiyle de gerçekleştirir. Kur’ân, Hak-Bâtıl, Habis-Tayyib mukayesesinden sonra, ayrıca Hasene-Seyyie

665 İbrahim 14/24-26.

666 Enfal 8/37; Âl-i İmran 3/179.

667 Nahl 16/97, Tevbe 72.

sesini de yapıp, muhatabının hem his hem de akıl ve mantık dünyasında derin etkiler bırakır.

Hasenat, نسح (h-s-n) kökünden gelip, Kur’ânî boyutta yani en genel an-lamıyla iyi, güzel olan davranışlar manasındadır.668 Daha özel manada ise Cibril hadisinde geçtiği üzere “Allah’ı görüyormuşçasına kulluk etmek”669 ve yaptığı işi en güzel şekilde yapmak anlamını içerir.670 Seyyiat ise ءاس (sâe) kökünden gelip, Kur’ânî bağlamda, genel anlamıyla hasenat kelimesinin tam zıddı olup, kötü, yerilmiş, kaba olan gibi anlamları haizdir.671 Özelde ise yerine göre küçük günah, kusur vb. anlamlara geldiği gibi672 büyük günah anlamına da gelmektedir.673 Diğer taraftan نسح ha-sü-ne kelimesi zafer ve ganimet, tevhid, mahsul bolluğu, hayırlı akıbet, güzel söz, fiil ve davranış anlamına gelirken; seyyie hezimet, şirk, bereketsizlik, peşin azap ve kötü söz anlamında da kullanılmıştır.674

Hayatın ve ölümün yaratılmasının; en güzel şekilde kim hareket edecek diye imtihan edilmesi maksadından neşet ettiğini675 haber veren Kur’ân, sözün en güzeline uymanın,676 Allah’ın rızasını kazanma yolunda geçirilen her bir imtihanın677 husn olduğunu haber vermektedir. Allah’ın her şeyi be-lirli bir ölçüde yarattığını ve yarattığının yaratılışını güzel kıldığını haber

668 Nisa 4/69; Furkan 25/75,76.

669 Buhari, İman, 37; Müslim, İman, 57; Süleyman b. el-Eş‘as es-Sicistânî Ebû Davûd , (ö. 275), Sünenü Ebî Dâvûd, nşr.: Muhammed Nâsıruddîn el-Elbânî, Riyad, Mektebetü’l-Maârif, t.y., Sünne, 16.

670 Bakara 2/185; Maide 5/93; Araf 6/178, bkz. Elmalılı, Hak Dini, I, 381.

671 Nisa 4/22, 38, 97; Neml 27/58.

672 Nisa 4/31.

673 Hud 11/78; Fatır 35/10.

674 Mukâtil b. Süleyman, Kur’ân Terimleri Sözlüğü, , çev.: M. Beşir Eryarsoy, İstanbul, İşaret Yay., 2003, 134-137 ; er-Râğıb, el-Müfredât, “h-s-n” md., 284.

675 Mülk 67/2.

676 Bakara 2/82; Zümer 39/18.

677 Enfal 8/17.

veren678 ayetlerden hareketle, varlık sahasındaki her şey O’nun yaratmasın-dan ötürü hasendir diyebiliriz. Buna karşılık, yaratılmışlar arasındaki müna-sebetler dolayısıyla insanın hoşuna gitmeyen ve başına gelen seyyie, yani kötü sonuç kendindendir, kendi yaptıkları sebebiyledir. Musibetin Allah’tan gelmiş olması bu durumu değiştirmez. Zira kendisine doğru ve eğri yol gös-terilmiş olan muhatabın eğri yolu tutmasından ötürü başına gelen seyyie, yaratılma açısından seyyie değil adaletin tecellisidir. Bundan ötürü bu ceza Allah açısından hasen; insan açısından seyyie olmaktadır.679 Şu durum da göz ardı edilmemelidir. Başa gelen her bir musibet illa bir günahın bedeli demek değildir. Yukarıda da geçtiği üzere Allah yolunda geçirilen her bir imtihan husn’dur. Bu imtihan, bazen insan bazında bir seyyie hükmünde olsa da, insanın seyyie kabul ettiği bu imtihana, zorluklara, musibetlere karşı Allah’ın gösterdiği şekilde direnç göstediği oranda, O’na olan kurbiyyeti artacaktır. Dolayısıyla bazen muhataplara birtakım sıkıntılar, seyyieler ve-rilmesi de aslında bir husn’dur.680

Kur’ân, kendisinin “hasenat” adını verdiği fiilleri işleyene, bunun karşı-lığı olarak en az on katıyla mükafat verileceğini, dünya hayatında güzel ge-çimlikler bahşedileceğini, üzerlerine bereketler yağdırılacağını, korkuların-dan emin kılınacağını, bir seyyienin akabinde işlenen hasenatın o seyyiata keffaret olacağını ve nihâyetinde varılacak yerin “husn” olanın Allah yanın-da olduğu müjdesini verir.681 Diğer taraftan da “hasene”yi işleyene on misli ile karşılık verilirken “seyyie” yi işleyene de sadece o seyyie oranında ceza verilmektedir.682

678 Zümer 39/62; Furkan 2; Secde 32/7.

679 Rad 13/11; Nahl 16/34; Şura 42/30.

680 Ali Ünal, Kur’ân’da Temel Kavramlar, 288, 289.

681 Bakara 2/138; Nisa 4/31, 125; Maide 5/65; Araf 7/96; Hud 11/114; Taha 20/86; Müminûn 23/96; Tahrim 66/8.

682 Enam 6/160; Şura 40/42.

Pek çok âyette kusurların affedebileceği müjdesi vardır.683 Fakat yine de muhatapların “Nasıl olsa affedileceğim.” düşüncesine gitmemesi gerekmek-tedir.684 Zira sürekli olan bu küçük günahlar, kişiyi daha büyük hatalar yapmaya iter ki bu da nihâyetinde önü alınmaz bir hal olur. Kur’ân bu ko-nuda muhataplarına uyarı mahiyetinde “Seyyiatı işleyen bizi geçebileceğini, atlatabileceğini mi sanıyor!”685 buyurarak durumun önemini gözler önüne se-rer. Zira seyyie, kişinin yüz üstü Cehenneme atılmasına bile neden olabi-lir.686

Kur’ân’da, Şeytan’ın veya dünya hayatının kendisini aldattığı insanla-rın687 zaman zaman kendilerini hasenatı işleyenler ile bir tuttuğu ve hatta onlardan üstün gördüğünün örnekleri mevcuttur.688 Bundan ötürü Allah seyyiata giriftar olanlar için: َءاَوَسَ ِتاَِلْاهصلاَاوُلِمَعَوَاوُنَمآََنيِذهلاَكَْمُهَلَعْهنََن أَ ِتاَئِ يهسلاَاوُحََتَْجاََنيِذهلاََبِسَحَْمًأ

ََنوُمُكَْيحَاَمَءاَسَْمُُتَاََمَِوَمُهاَيْهمَّ “Yoksa (seyyiâtı) kötülükleri işleyenler, hayatlarında ve ölümle-rinde kendilerini, îmân edip sâlih amel işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı sanı-yorlarlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!.”689 demiştir. Bu sorunun sorulmasının sebebi seyyiâtı işleyen kimselerin cennete girme umudundan kaynaklan-maktadır. Bu umudun boşa olduğunu haber vererek: لاك ََلَخْدُيَنَأَْمُهْ نِ مَ ئِرْماَُّلُكَُعَمْطَيَأ

َ ميِعَنََةهنَج “Onlar cennete girdirilme umudu içerisindeler mi? Asla!”690 َ َلاَوَُةَنَسَْلْاَيِوَتْسَتَ َلاََو

َُةَئِ يهسلا “Zira hasene ile seyyie asla bir değildir.”691 diye buyurarak muhataplarına istifhâm-ı inkârî yoluyla mukayese örneklerini verip böylece onları düşün-meye sevk etmekte ve bir seçim yapmaya davet etdüşün-meye devam etmektedir.

683 Nisa 4/31; Maide 5/12; Enfal 8/29; Hud 11/114; Tahrim 66/8.

684 Lokman 31/33; Fatır 35/5.

685 Ankebut 29/4.

686 Yunus 10/27; Kasas 28/84; Fatır 35/10.

687 Enam 6/80; Araf 7/51; Âl-i İmran 3/24.

688 Kehf 18/35-36.

689 Casiye 45/21.

690 Mearic 70/38.

691 Fussilet 41/34.

Muhataplarına karşılaştırmalar yapmaya devam eden Kur’ân, onlardan bir kısmının kendilerini kıyamette, şefaat edilme sayesinde kurtarılacakları düşüncesine sahip olanlarına ayrı ikazlarda bulunmaktadır. Sıradaki başlık-ta bu mevzu işlenecektir.