• Sonuç bulunamadı

HALK BİLİMİNİN OLUŞUMU VE PERFORMANS TEORİNİN

Latin Amerikalılar halk= köylü tarifi üzerinde ısrarla durmuşlardır. Halk vahşilerden daha medeni olmakla birlikte vahşi toplulukların kültürel özelliklerini taşımakta ve sürdürmektedir denilmiştir ve bu anlayışa popüler antikler adı verilmiştir. Bu gelenek ve görenek seçkin grup yani derlemeciler ve antropologlar tarafından derlenecektir. Derlenen malzemeler ile vahşi toplumlarla karşılaştırılacak sonuçta Avrupa medeniyetin kendi köklerini arana görevi tarihi yeniden kurma’ görevi gerçekleştirilecektir. XIX. yüzyılda kabul edilen bu düşünceler o dönemki zihniyet açısından bizlere bilgiler vermektedir. Avrupa’da görülen bu anlayışa paralel olarak bu yüzyılda ve daha önceki yüzyıllarda etkili olan ‘havas’ ‘avam’ ayrımı Türk düşüncesinin Avrupa’dan pek bir farkı olmadığını göstermektedir. Avam kelimesinin köylü manasına geldiği de anlaşılmaktadır. Tanzimat döneminde başlayan ve Cumhuriyetle birlikte devam eden yenileşme döneminde bu durum değişmemiştir. Ülkemizdeki ilk halkbilimi çalışmaları Halk oyunları üzerine olduğu için Folklorun Halk oyunları olduğu gibi çok yanlış bir kullanım vardır.

Halk kavramını sadece Avrupalı köylü olarak tanımlama sorunu XX. Yüzyıl boyunca devam etmiştir. Redfield bu tanımlamanın içinden şehirli toplumu da çıkarmıştır. G. Foster ise Redfield’in bu düşüncelerini diriltmiş ve Halk, yüksek sınıf ve şehir merkezine tezat olarak tanımlanmıştır. Ona göre ilkel kavimler soyutlanma halindendir. Modern dünyada yeni halk bilgisinin oluşamayacağını Amerika, Kanada, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde halk bilgisinden bahsedilemeyeceğini belirtmiştir. Bu düşünceler onun da kabul ettiği seçkin kültürlerin dibe çökmesi Kuramında da yer almıştır (Çobanoğlu, 2015: 318-379).

Halkbiliminin XIX. yüzyıl tarifi halkbilimciler tarafından kabul edilmiş olsaydı ve uygulansaydı halkbilim çalışmaları çok sınırlı olurdu ve toplumu kucaklamazdı. Halkı taşralı, kaba ve okuryazar kabul etmeyen bir disiplin kısa bir süre içinde yok olmaya yüz tutabilirdi. Halk ne taşralı ne de alt sınıf olarak kullanılmamalıdır. Bu çıkmaza Halkbilimcileri sokmak isteyen illa bir etiket kullanmak isteyenlerin birçoğu şehirli ve orta kesimdir. Modern bir halkbilimci için böyle bir ayrım yoktur. Taşralı da halktır, şehirli de bizler için halktır.

Dundes halkı şöyle tanımlamıştır: Halk terimi en azından ortak bir faktörü paylaşan herhangi bir insan grubunu ifade ettiğini ve bu grubu birbirine bağlayan faktörün ortak bir meslek, dil veya din olabileceğini ve ne olduğu önemli olmadığını bildirir. Bundan daha önemli olan ise, herhangi bir sebebe bağlı olarak oluşan grubun kendisine ait olduğunu kabul ettiği bazı geleneklere sahip olmasıdır. Teorik olarak bir grup en az iki kişiden oluşmak zorundadır, fakat genellikle çoğu gruplar daha fazla kişiden oluşurlar. Grubun bir üyesi diğer bütün üyeleri bilmeyebilir, fakat o kişi gruba ait geleneklerin ortak özünü muhtemelen bilecektir, gelenekler bir grup kimliği hissi vermeden gruba yardım eder. Halk bilgisi halk gruplarının tanımı içinde bulanabileceğini aktarmıştır (Dundes, 1998: 143).

Ben Amos Halk bilgisinin yalnız bir derleme uygulaması olmadığından bir işlem ya da olgu olarak nakletme esasına dayalı bir olgu olduğu savunuyor. Halkbiliminden sanata ait anlatım yoluyla karşılıklı bir soyla etkileme olduğunu bu yaratmaların gelişi güzel ortaya çıkmadığını gelenekten geldiğini ve öğrenme kaygısı olan bir topluluk olarak bahsetmektedir (Ben-Amos,1977: 74-87).

Özkul Çobanoğlu ise halk terimini hiç yoktan bir etmeni beraber paylaşan herhangi bir insan grubunu ifade ettiğini bildiriyor. Dundes ve Çobanoğlu’nun bu tarifleri üzerinden halk bir millet kadar büyük bir kavrama tekabül ederken aynı zamanda bir çekirdek aile kadar da küçük bir kavramı kapsamaktadır denilebiliyor.

Herder, Fransız kültürünün Alman kültürü üstündeki hâkimiyetini kırmak için ve Latin ve Hıristiyan kültürüne karşı Aryanizm ve Hıristiyan kültürü egemen kılmak istiyordu bunun için halk kültürünü kullandı. Herder, Alman kültürünün kendi köklerine dönerek orijinal haline gelmesi için çabaladı. Herder “ Şarkılarda Halkın Sesi” , “Eski Alman Halk Kitapları” ve Grimm Kardeşlerin “Çocuk ve Aile Masalları” ilk eserler olarak kabul edilmiş özellikle çocuk ve aile masalları adlı çalışma bilimsel temele dayalı ilk eser özelliğini taşımaktadır. Halkbiliminin bağımsız bir bilim dalı olmasında Herder ve özellikle Grimm Kardeşler aslan payına sahiptirler denilebilir (Güzel-Torun, 2010: 25-100).

Alan Dundes bu teorinin temelini atmıştır onun başlattığı bu çalışma üzerinden Ben- Amos devam etmiştir. Ben- Amos Alman Volkskunde’si İsveç Folkmine’si ve Hint Lok Sathiya’sı ile İngiliz Folklore’sinin birbirlerinden çok az farklılıklarla

ayrıldıkları ifade eder. Ona göre Antropologlar folkloru edebiyat olarak kabul ederken edebiyat bilimciler ise kültür olarak tanımlamışlardır. Ben-Amos folkloru bir yerden bir yere metaryaller taşıyabilen çeşitli şekilde yorumlanabilen kültürler arası yaratma olarak tanımlamıştır.

2.3.1. Anadolu Sahası Halkbilimi Çalışmalarının Tarihçesi

Folklor araştırmaları Avrupa’da başlamıştır ve sebepleri coğrafi keşiflere kadar dayanır. Coğrafi keşifler sonucunda ortaya çıkan rönesans ve reform hareketleri Avrupa’da köklü fikir ve zihniyet değişiklikleri meydana getirmiştir. Romantizm akımı halk kültürüne ilgi duyulmasını sağlamıştır. Fransız ihtilali ile halk ve millet kavramlarının araştırılması ve evrim teorisiyle milletlerin geçmişlerini araştırma isteği Folklor için uygun ortam hazırlamıştır (Yıldırım, 1994: 2).

Türk Folklor araştırmaları şu şekilde tasnif edilmişir: Örtülü Dönem: 1839-1908

Türkçü Dönem:1908-1920 Sentezi Dönem: 1920-1938 Dergici Dönem: 1939-1966

Bilimci Dönem:1966’dan günümüze kadar (Yıldırım, 1991b: 13)

Örtülü devrede Macar Ignace Kunos’un hatıralarından öğrendiğimiz kadarıyla Ahmet Vefik Paşa’nın Avrupa’daki Folklor çalışmalarından haberdar olduğunu bilinmektedir. Ancak bu devirde eserlerde ve çalışmalarda folklor isminden veya biliminden bahsedilmemiştir. Bu devirde Osmanlı’da İslamcılık ve Osmanlıcılık akımlarının etkisi görülmüştür. “Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye” kurtuluş yolunu bu şekilde ararken milliyetçilik hareketlerini besleyen folklordan bahsedilmeyişi anlaşılmış ve bu döneme örtülü dönem denilmiştir.

Türkçü devrede 1908 yılından itibaren folklor ile ilgili yazılar tanıtıcı makaleler kaleme alınmaya başlanmıştır. Her ne kadar bu dönemde yazılar yazılsa da yeterli olmamıştır. 1920 yılına kadar 5-10 makale birkaç kitap kaleme alınmıştır. (Yıldırım,1994:2). Bu dönemde Ziya Gökalp bir nevi Alman devletinin temellerini atan J.G. Von Herder gibi folklorun imkânlarından faydalanarak milli devletimizin

temellerini atmışlardır denilebilir. İlk Folklor adının geçtiği yazı M.Fuad Köprülü’nün “Yeni Bir İlim: Halkiyat “Folk Lore” adlı olmuştur.

Sentezci dönemde folklor çalışmaları devlet tarafından teşvik edilir. 1920 yılında Maarif Bakanlığında Hars dairesi kurulur. Bu bakanlık sayesinde yurdun dört bir köşesinde folklor ürünleri tespit edilir ve kayda geçirilir.1924 yılına kadar bu süreç devam etti ve folklor teşvik edilmiştir. 1924 yılında İstanbul Üniversitesinde kurulan Türkiyat Enstitüsü folklor alanında yayın organı olarak kullanılmaya ve kıymetli çalışmalar yapılmaya imkân vermiştir. 1924 yılından sonra müzik alanında çalışılmaya başlandı aynı yıl Ankara’da açılan Muallim Mektebi Anadolu’daki Türkü türünü tespit edip bu eserleri notaya aldırmıştır. Bir yıl sonra iki musiki öğretmeni Batı Anadolu türkülerini notaya almak üzere devlet tarafından görevlendirilir. 1925 yılında Ankara Etnografya müzesine malzeme toplanmaya başlanır. Folklorik tüm malzemeler toplanır ve sergilenir. 1927 yılında Anadolu Halk Bilgisi Dergisi kurulur. 1930 yılında iki cemiyet birden kurulur. Türk Dilini Tetkik Cemiyeti ve Türk Tarihini Tetkik cemiyeti ana amacı Folklor olmasa da folklor çalışmalarına iştirak etmişlerdir. 1938 yılından sonra sadece İstanbul Üniversitesinde verilen folklor ve halk edebiyatı dersleri önce Ankara Üniversitesinde daha sonraki senelerde Boğaziçi, Erzurum, Ege ve Hacettepe üniversitelerinde verilmeye başlandı.

Dergici dönem folklor araştırmalarının dergiler vasıtasıyla aktarıldığı dönem olarak geçmektedir. Kemal Güngör’ün çıkardığı “Folklor Postası’’ ve İhsan Hançer’in çıkardığı “Türk Folklor Araştırmaları” adlı dergi bir nevi Folklor araştırmacıları için folklor mektebi olarak kullanılmıştır. Bilimci döneme bu ismin verilmesinin sebebi Folklor çalışmalarının ilmi zeminde hayat bulmasıdır. Bu dönemde İhsan Hınçer ve arkadaşlarının yoğun çalışmaları sonucunda Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Milli Folklor Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Folklor araştırmalarına Halk kültürü Araştırma ve Geliştirme dairesi arşivlerinden ulaşabiliriz. Bu dairenin adı kuruluşunda Milli Folklor Araştırma dairesi (MİFAD) daha sonra HAKAD en son HAGEM olarak değiştirilmiştir (Oğuz,2001, 25). Bugün Kültür ve Turizm bakanlığı bünyesinde ki bu teşkilatın adı Halk Kültürü Bilgi Yönetimi Dairesi Başkanlığı ve olarak devam etmektedir. Folklor 1. Milli Kültür Şûrasında Halk Kültürü ele alınmış Devlet Planlama Teşkilatı Kültür Planlamasında Halk Bilgisi değerlendirilmiştir. Yüksek Öğretim Kurumu başkanlığı Halkbilimi Anabilim dalı açılmasına karar verilmiş ve Hacettepe ve

Ankara Üniversitesinde Halkbilim Ana bilim dalı açılmıştır. Atatürk Kültür Merkezi kurularak Halkbilim çalışmaları burada da yerini almıştır (Yıldırım, 1991b). Günümüzde Milli Eğitim Bakanlığının almış olduğu kararla beş ve sekizinci sınıflar arasında halk kültürü ve kent kültürü adlı iki ders okutulmaya başlanmıştır.

Benzer Belgeler