• Sonuç bulunamadı

ÜÇLÜ BİR ARAŞTIRMA MODELİ: METİN, SÖZELDOKU VE

Alan Dundes’in 1964 yılında text yani metin, texture yani doku ve konteks bağlam dolayısıyla sosyal çevre ve şartlar adlı çalışmasıyla ortaya çıkmıştır. Folklor ürünlerinin metni, dokusu ve ayrıca metin ve dokunun oluştuğu bir sosyal çevre ve şartlar ile tahlil edilebilir (Ekici, 1998: 26).

Halk bilgisinin tarifinde kullanılan halk bilgisinin sözlü gelenek içinde olduğunu söyleme alışa gelmiş bir fikir olmuştur. Ancak halk bilgisinin pek çok formu hiç de sözlü olarak nakledilmez örnek verecek olursak çocuk oyunları oyunun oynayışına bakılarak öğrenilebilir. Mimikler, Çocuk Oyunları ve Halk oyunlarının sözlü gelenekle oluştuğunu söylemek pek mümkün değildir. Halk bilgisinin kesin sözlü olmayışının bir başka kanıtı da yazılı birçok formun olmasıdır. El yazması şiirler, kitap veya defterlere yazılan ilahiler, çeşitli yerlere yazılan yazılar, gündelik ve zincirleme mektuplar yazılı halk bilgisi tarifi içersinde yer almaktadır. Halk bilgisinin tarifinde kullanılan ölçüler harici değil dâhili olmak zorundadır (Dundes, 1998b: 106-107).

1) Metin: Bir halk bilgisi ürünü metninin temelinde bir masalın, fıkranın ya da efsanenin okunması veyahut bir türkünün söylenmesi veya bir atasözünün tekrar söylenmesi olabilmektedir. Metin tamamen çevrilebilirken sözeldoku çevrilmeyebilir. Halkbilimcilerin birçoğunun çalışması metin ile ilgilidir (Dundes, 1998b: 109). Halkbilimi çalışmalarıyla metin üzerine zengin bir birikim mevcut durumundadır. Metni sadece metin olarak ele almak sadece karşılaştırmalı halkbilim çalışmaları açısından önemlidir denilebilir. Bir halkbilimi çalışmasının yalnız metin değil sözeldoku ve sosyal bağlam açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadece metin merkezli çalışmalar türün sahip olduğu has dokuyu ortadan kaldırır ve türlerin birbirine karışmasına neden olabilir.

Her şeye rağmen bir halkbilimcinin ilk görevi metnin tahlil edilmesidir. Metnin; sözeldoku ve bağlama göre daha az değişkene sahip olduğu doğrudur. Fakat iyi bir Halkbilimi çalışmasının metin, sözeldoku ve bağlam incelemesinin yapılması gerekir. Halkbilimciler doku tahlilini dilbilimcilere ve bağlam tahlilini kültürel antropologlara bırakması yanlış bir tercih olacaktır.

2) Sözeldoku: İcranın kafiye, aliterasyon, aksan, vurgu, ses perde yüksekliği, tonlama ve yansıma sesler gibi kalıplaşmış, değişmez başka toplumlarda görülmesi çok güç olan özelliğine sözeldoku olarak adlandırılır. Sanat ve halk oyunları araştırmaları her ne kadar sözel doku çalışmaları olsa bile halkbilimcilerden daha çok dilbilimciler tarafından yapılmaktadır. Bu folklorun tahlil etme işini dil inceleme ve tahlil etmek demektir (Çobanoğlu, 2015: 334-335) (Dundes, 1998b: 108).

3) Bağlam: Halkbilimi için vazgeçilmez unsurlardan olan sosyal çevre ve şartlar yani Avrupalıların konteks olarak adlandırdıkları ‘Bağlam’ Türkiye’deki Halkbilimi çalışmalarında en baştan beri üzerinde durulmamıştır. Bir Halk bilgisi türünün incelenmesinde bağlam en az metin kadar önemlidir denilebilir.

Bir Halkbilim ve Halkbilgisi ürününün konteksti güncel olarak yer aldığı şahsi bir sosyal konumdur. Bağlam ve fonksiyonu birbirinden kesin ifadelerle farklı degerlendirmemiz gerekir. Bir atasözünün veya mitin fonksiyonu birkaç bağlamdan oluşan bir önemli sonuçtur.

Yapılan birçok halkbilim çalışmalarında sanat eseri icrayı gerçekleştiren sanatçıdan bağımsız olarak ele alınmaktadır bu şekilde halkbilimi çalışmaları donmuş veya dondurulmuş malzeme olarak görülmektedir. Halkbilimi çalışmaları dondurulmuş çalışmalar olmadığı gibi her daim yaşayan, yaşatılan güncelliğini sürdüren çalışmalardır. Halkbilimi çalışmaları geçmişte ve bu günümüzde belli sosyal şartlar ve çevreye sahip çalışmalar olmak durumundadır (Ekici, 1998: 27).

Bağlam özellikle fıkra incelemesinde daha açıktır. Bağlama ait bilgi verilmeyen fıkraların eş metinlerinin Tarih- Coğrafi Fin Okulu metodu yöntemiyle aynı kökten gelme noktasında değerlendirmesinde sorunludur.

Bağlam hakkında şu bilgide mevcuttur: Bağlam kesin olarak her zaman kestirilemez. Böyle bir durumda dinleyicinin niteliği kadar anlatıcının niteliği önemli olmaktadır. Aynı zamanda dinleyicinin cinsel durumu metin ve dokuyu etkileyebildiği kadar anlatıcının cinsel durumu metin ve dokuyu etkilemede kritik durum oluşturabilmektedir. Bu konuyu şöyle bir anlatıyla pekiştirebiliriz. Otuz yaşındaki erkek bir öğretmenin yirmi iki yaşındaki evli bir halkbilimciye anlattığı ve erkek öğretmenin eşinin de ortamda olduğu ve anlatmanın sonunu farklı anlattığını göreceğimiz Kılıbık koca anlatmasının iki eş metninin karşılaştırılmasıyla görebiliriz:

Halkbilimi türleri için bağlamın derlenmesi çok önemlidir. Atasözleri, jest ve mimikler açısından ise hayati değerdedir buna rağmen atasözleri derlemelerinin büyük çoğunluğu metin merkezli çalışmalardır. Bağlam derlemesinin ne kadar önemli olduğunu bir örnekle daha açıklayalım:

Ma thi thu kyaw thwar: Thi thu phaw sar:

Bilmeyen üstünden geçer; Bilen çıkarıp yer

Burada verilen metni bilmece olarak ele alırsak patates ya da yer altında yetişen bir bitki olarak ele alabiliriz fakat Atasözü olarak ele aldığımızda açık açık görülmeyen değerli bir şeyi görmezden gelen kişiler için kullanıldığı bağlama göre yapılan tahlil sonucunda ortaya çıkmıştır. Metin merkezli araştırmada bu parçanın Atasözü olarak değerlendirmesi pek zor bir ihtimaldir (Dundes, 1998b: 109-114) (Çobanoğlu, 2015: 334-341).

Halk anlatmalarında nesir halindeki anlatmalarda medeniyetler arası köprü vaziyeti gören ve adına arasöz denilen ekler bağlamın yani sosyal çevre ve şartların derlenip ifade edilmesiyle degerlenen ve metni anlamlandıran, tamamlatan kazanımlardır. Bu ifadeler icracının kendi ifadeleri olduğu gibi çevresinden alabileceği örnekler de olabilir.

Ara söz üç gruba ayrılır:

1) Öğretici ve açıklayıcı ara sözler: Tasnife giren ara sözler anlatıma giren türdeki rastgele bir sözcüğü ya da anlatıyı açıklamak için kullanılır. Daha çok din, tarih, coğrafya konularında

2) Eleştiri, görüş ve yorum ifade eden ara sözler: Bu tasnife giren ara sözler daha çok anlatıcının felsefi düşünceleri, siyasi görüşlerini protesto ve eleştirilerini içerir. İstek, temenni karşılaştırma bu şekilde oluşturulmuş ara sözlerle ifade edilir.

3) İtiraf ve kişisel serzeniş ifade eden ara sözler: bu gruba giren ara sözlerde icracı kişisel problemlerini ifade edilme sırası geldiğinde benim gibi ifadesini kullanarak kendi dert, tasa ve kaygılarını dinleyicilerle paylaşır.

Ara söz kullanımı bize halk bilgisinin sadece metin merkezli devam etmediğini anlatımın gerçekleştiği sosyal çevre ve şartların anlatımla birleşerek sosyal ve kültürel bir hadisenin ortaya çıktığını bize gösterir. (Ekici, 1998: 27) (Sakaoğlu, 2002: 1-100)

2.3. HALK BİLİMİNİN OLUŞUMU VE PERFORMANS TEORİNİN

Benzer Belgeler