• Sonuç bulunamadı

HAKLI NEDENLE FESHE ILIŞ- ILIŞ-KIN YARGITAY KARARLARI

KAYTARMA NEDENİYLE İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ (*)

CYBERLOAFING IN THE LIGHT OF THE SUPREME COURT’S

9. HAKLI NEDENLE FESHE ILIŞ- ILIŞ-KIN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay’ın 17.03.2008 tarihli bir kararında; işverenin açıkça veya ör-tülü izni olmaksızın işyerinde inter-netin özel amaçlı olarak kullanımı yasaktır. Ancak bu yasak istisnaen acil durumlarda ve işine ilişkin se-beplerden dolayı meşru bir şekilde delinebilir. İşçinin, işverenin açıkça yasaklamasına rağmen interneti özel amaçlı kullanmasında önceden ihtara gerek olmaksızın iş sözleş-mesi feshedilebileceği gibi; işçinin pornografik resimleri videoları iş-letmenin veri taşıyıcısına indirmesi ve yüklemesi halinde ihtara gerek yoktur13. İnceleme konusu olayda; davacının yapılan bir toplantıda amiri durumundaki kişi ile tartıştığı, hakaret ve tehdit içeren sözler sarf ettiği anlaşılmaktadır. Böyle olunca feshin haklı nedene dayandığının kabulü gerekir14. İsabetli olarak ve-rilen kararda da bahsedildiği üzere, işveren tarafından özel amaçlı in-ternet kullanımının yasaklandığı durumlarda, ihtara gerek olmadan iş sözleşmesi işverence feshedilebi-lecektir. İşçinin özel amaçlı internet kullanımının yanı sıra amirine ha-karet ve tehdit içeren sözler sarf et-tiği olayda işverenin iş sözleşmesi-nin feshi haklı nedene dayanmak-tadır.

13 Bu kararın isabetli olduğu yöndeki görüş için bkz.

(Bozkurt Gümrükçüoğlu, 2018:374).

14 Yarg. 9HD. , E. 2007/27583, K. 2008/5294, T.

17.03.2008.

Yargıtay’ın 25.9.2014 tarihli kara-rında; işçinin sosyal paylaşım site-sinde işyeri çalışanları hakkında sa-taşma niteliğinde yazışmalar yaptı-ğı ve buna ilişkin kayıtların işyerinde kullanıma tahsis edilen bilgisayarda görüldüğü ve bu durumun hep bir-likte değerlendirildiğinde, işverence yapılan feshin, bizce de yerinde bir kararla haklı nedene dayandığına karar verilmiştir15.

Yargıtay’ın 13.12.2010 tarihli ka-rarında; somut olayda işçinin görevi gereği, işverenin işlerini yürütmesi için kendisine verilen bilgisayar ve e-mail adreslerini kullanarak; iş akdi daha önce feshedilen S. A. ile işle ilgili olmayan elektronik yazış-malar yaptığı; bu yazışyazış-malar sıra-sında işverenin şahsına yönelik ha-karet niteliğinde sözler sarf ettiği; işyeri sırrı sayılabilecek konularda da yazışmalar yaptığı saptanmıştır. Kendisine ait bilgisayar ve e-mail adresleri ile bu adreslere gelen epostaları her zaman denetleme yetkisi bulunan işveren tarafından işçinin iş sözleşmesi, haklı nedenle feshedilmiştir16. İşçinin işverenin sağlamış olduğu bilgisayar ve e-mail adresini kullanarak iş dışı konularda başkası ile yazışmalar yapması ve bu yazışmalarda içerik olarak işverene hakaret etmesi hali, iş sözleşmesinin işverence feshinde haklı sebeptir. Bu konuya ilişkin ve-rilen karar, isabetlidir.

15 Yarg. 9. HD., E. 2014/11150 K. 2014/28132 T. 25.9.2014.

Yargıtay’ın 13.06.2016 tarihli ka-rarında; işveren tarafından işçinin özel amaçlı internet kullanıma yö-nelik açık bir yasaklama olmadığı ve bu sebeple işçinin işyerinde in-ternet kullanımının iş sözleşmesi-nin feshinde haklı neden oluştur-madığı belirtilmiştir17. Bu konuya ilişkin bizim de benimsediğimiz gö-rüş uyarınca, işyerinde özel amaçlı internet kullanımına ilişkin işveren tarafından açık ya da zımni bir ya-saklamanın olmadığı hallerde, işve-ren işçinin işyerinde internet kulla-nımı nedeniyle haklı nedenle iş söz-leşmesini feshedemeyecektir.

SONUÇ

Teknolojik gelişmelerin artması sonucunda bilgisayar ve internet kullanımı artık iş yaşamımızın ay-rılmaz bir parçası haline gelmiştir. Çalışma hayatında bilgisayar ve in-ternetin kullanımında ortaya çıkan sorunların başında işçinin sanal kaytarması gelmektedir. Sanal

kay-17 Yarg. 9. HD. E. 2015/4048, K. 2016/14121, T. 13.06.2016,

“Davacının mesai saatleri içinde sitelere girmesi ve işi aksattığı nedeniyle iş akdinin haklı nedeniyle iş akdi-nin haklı nedenle feshedildiği savunulmuş ise de, söz konusu bilgisayarın işyerinde ortak kullanımda oldu-ğu(tanıklarca da doğrulandığı üzere), davacının girdiği tespit edilen isimli sitelerin video paylaşım siteleri ol-duğu, günümüzde internet kullanımının yaygın olması nedeniyle açılan sitelerin reklamlarında pornografik reklamların yer aldığının herkesçe bilindiği, ayrıca iş-verence bilgisayarın kullanılmamasına ilişkin davacı işçi ve çalışan diğer personellere herhangi bir yasak-lamada bulunulmadığı, evvelce de benzer eylemlerde bulunulup uyarıldığı yönünde savunmada bulunulma-dığı, işin aksadığı savunmasının da ispatlanmabulunulma-dığı, savunma ile işten ayrılış bildirgesindeki nedenlerin çeliştiği, işverenin fesihle ilgili sebebi sonradan değiş-tiremeyeceği, bir an için durumun sabit olduğu kabul edilse dahi, eylem ile sonuç arasında açıkça orantısız-lık olduğu kabul edilerek, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılacak şekilde sona erdirildiği görüşüne varılmıştır.”

tarma kavramının tanımına ilişkin doktrinde birçok tanım yapılmıştır. Sanal kaytarma davranışına ilişkin bu tanımlamaların ortak noktası, istenilmeyen bir davranış olması ve çalışma saatleri içinde yapılmasıdır. Türk İş Hukukunda sanal kaytarma (cyberloafing), işveren tarafından sunulan bilgisayar ve internetin, iş-çiler tarafından çalışma saatleri içe-risinde iş ile ilgisi olmayan konular-da, özel amaçlar için kullanılmasıdır. İşçinin sanal kaytarmasına iliş-kin iş hukukumuzda açık bir düzen-leme yer almamaktadır. Bu konuya ilişkin doktrinde yer alan görüşler ve Yargıtay kararları önem arz et-mektedir. İşçinin sanal kaytarması, iş görme ediminin ifası için gerekli zamanı ayıramamasına dolayısıyla işini özenle yerine getirememesine sebep olmaktadır. Bu durumun, iş-lerin ilerleyişini olumsuz etkileye-rek işçi ve işveren arasındaki iş iliş-kisine zarar verdiği görülmektedir. Çalışmamızda da değinildiği üzere işçinin sanal kaytarması neticesin-de, işveren tarafından iş sözleşme-sinin geçerli ya da haklı nedenle feshedildiği Yargıtay kararları mev-cuttur.

İşçinin, sanal kaytarma davranı-şında bulunarak iş görme edimini yerine getirirken gerekli olan dikkat ve özeni göstermemesi ve iş akışını olumsuz etkilemesi halinde, işveren tarafından iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği görülmektedir.

İşçi ve işveren arasında yapılan iş sözleşmesinde, yönetmelikte ve iş-verenin açık talimatlarında sanal

kaytarmaya yönelik açık düzenle-melerin olduğu hallerde, işçinin sa-nal kaytarması halinde iş sözleşme-si, işveren tarafından haklı nedenle feshedilmiştir. İşveren tarafından özel amaçlı internet kullanımını açık ya da zımni olarak yasaklayan veya sınırlayan bir düzenlemenin yapılmadığı durumlarda, işçinin ih-tar edilmesi gerekmektedir. Bu ko-nuya ilişkin işçi ihtar edilmeden iş sözleşmesi feshedilmemelidir.

İşveren, işçilerin internet kulla-nımına yönelik emir ve talimat

ver-me yetkisi kapsamında birtakım sınırlamalar yapma yetkisine sa-hiptir. İşverenin, bu konuya ilişkin yetkisini kullanırken, internet kul-lanımına ilişkin tamamen yasakla-yıcı hükümler koymasının olumsuz sonuçlar getireceği kanaatindeyiz. İşçilerin, acil durumlarda ya da iş ile ilgili aniden oluşabilecek haberleş-me ihtiyacı halinde, internet kulla-nımına ilişkin konulan yasağın, meşru şekilde delebileceğinin ön-görülmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Anandarajan, M. ve Simmers, C. A. (2004); “Constructive and Dysfunctional Personal Web Usage in the Workplace: Mapping Employee Attitudes”, Personal Web Usage in the Workpla-ce: A Guide to Effective Human Resources Management (editörler: M. Anandarajan ve C. Sim-mers), Information Science Publishing, 1-27.

Anandarajan, M., Simmers, C. A. ve D’Ovidio, R. (2011); “Exploring the Underlying Structu-re of Personal Web Usage in the Workplace”, Cyberpsychology, Behavior, And Social Networ-king, 14(10), 577-583.

Bayram, F. (2014); “İşverenin Fesih Hakkı Açısından İşçinin İşyerinde Özel Amaçlı İnternet Kullanımı, (Sanal Kaytarma- Cyberloafıng)”, Marmara Üniversitesi Hukuki Araştırmalar Dergisi, Prof. Dr. Ali Rıza Okur’a Armağan, Cilt 20, Sayı 1, Özel Sayı.

Blanchard, A.L. ve Henle, C.A. (2008); “Correlates of Different Forms of Cyberloafing: The Role of Norms and External Locus of Control”, Computers in Human Behavior, 24(3),1067-1084.

Bozkurt Gümrükçüoğlu, Y. (2018); “İşçinin Sosyal Medya Kullanımının İş Hukukundaki Etkileri,” 4th Global Business Research Congress (GBRC - 2018), Vol.7-p.372-375.

Çelik, N. ve Caniklioğlu, N. ve Canbolat, T. (2018); İş Hukuku Dersleri, Beta Yayınları, İstan-bul.

Dursun, Y. ( 2017); “İş Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu Kapsamında İşçinin İşgörme ve Rekabet Etmeme Borcu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan, C. 19, Özel Sayı-2017, 2409-2449.

Hozar, Nağme N. (2007); “Özel Amaçla internet ve E-Posta Kullanımının İş İlişkisine Etki-si”, Sicil İş Hukuku Dergisi, Eylül, 2007, ss. 199-207.

Kağıtçıbaşı, Ç. ve Cemalcılar, z. (2014); Dünden Bugüne İnsan ve İnsanlar-Sosyal Psikolo-jiye Giriş, Evrim Yayınevi ve Bilgisayar San. Tic. Ltd. Şti., İstanbul.

Karataş, A. ve Avci S. B. (2017) “Kamu Kurumlarında Sanal Kaytarma Olgusunun Değer-lendirilmesi”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 22 (Kayfor15 Özel Sayısı), 2321-2346.

Lım, V. K. G. ve Teo, T. S. H. (2005); “Prevalence, Perceived Seriousness, Justification and Regulation of Cyberloafing in Singapore An Exploratory Study”, Information and Manage-ment, 42, 1081-1093.

Makas, R. (2012); “Türk Borçlar Kanunu ve İş Kanununa Göre İşçinin Özen Borcu Ve Borca Aykırılığın Hukuki Sonuçları”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, 149-180.

Mastrangelo, P.M., Everton, W. ve Jolton, J.A. (2006); “Personal Use of Work Computers: Distraction versus Destruction”, CyberPsychology & Behavior, 9(6): 730-741.

Okur, Z. (2005); “İşyerinde İşçinin Bilgisayar ve İnterneti Özel Amaçlı Kullanımının İş İliş-kisine Etkisi”, Kamu-İş; C:8, S: 2/2005, ss. 47-75.

Örücü, E. ve Yıldız, H. (2014); “İşyerinde Kişisel İnternet ve Teknoloji Kullanımı: Sanal Kay-tarma”, Ege Akademik Bakış, 14(1), 99-114.

Özdemir, E. (2008); “İnternet ve İş Sözleşmesi: yeni Teknolojilerin İş İlişkisine Etkileri Üze-rine”, Sicil İş Hukuku Dergisi, 2008, Yıl. 3, Sayı. 10, ss. 13-24.

Özkalp, E. ve U. Aydın., S. Tekeli (2012); “Sapkın Örgütsel Davranışlar ve Çalışma Yaşamın-da Yeni Bir Olgu: Sanal Kaytarma (Cyberloafıng) ve İş İlişkilerine Etkileri”, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası Dergisi, 18-33.

Robinson, S.L. ve Bennett, R.Y. (1995); “A Typology of Deviant Work Place Behavior: A Multidimensional Scaling Study” Academy of Management Journal, 38(2), 555-572.

Seçkin, Z. ve G. Kerse. (2017); “Üniversite Öğrencilerinin Sanal Kaytarma Davranışları ve Bu Davranışların Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Ampirik Bir Araştırma”, Aksa-ray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9 (1), 87-108.

Süzek, S. (2018); İş Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul.

Ünal, F.Ö. ve Tekdemir S. (2015); “Sanal Kaytarma: Bir Kamu Kurumunda Ampirik Bir Araştırma”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20(2), 95-118.

Van Doorn, O. (2011); Cyberloafing: “A multi-dimensional construct placed in a theoretical framework.” (Master Thesis). Eindhoven: Eindhoven University of Technology Department Industrial Engineering and Innovation Sciences.

Yıldız, B. ve Yıldız, H. (2015); “İş Yaşamındaki Sanal Kaytarma Davranışlarının Hukuki Yönden İncelenmesi”, Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi,13 (3), 1-17.

Yıldız, G. B. (2018); “İşçinin Sosyal Medya Paylaşımları Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi Konusunda İki Farklı Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi”, Sicil İş Hukuku Dergisi, 39, 105-112.

Yiğit, E. (2013); “İşyerinde İnternet ve E-Posta Kullanımının İzlenmesi ve Gözetlenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013.

Yiğit, Y. (2010); “İşyerinde İnternetin Özel Amaçlı Kullanımı Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 18, Sayı 2, Yıl 2010, ss. 161-214.

Elektronik Kaynaklar

http://www.kamu-is.org.tr/dergiler.htm http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.html

Türk Metal Sendikası, Akad’Emek ile çok önemli bir çalışmayı ger-çekleştiriyor. Bu projeyle birlikte, bir yandan akademiyle sendika arasında güçlü bir köprü kuruluyor, diğer taraftan da Çalışma Ekonomisi ve En-düstri Ilişkileri alanında eğitim gören ve mezun olduktan sonra alanın çe-şitli kurumlarında görev alacak gençlerle daha öğrencilik aşamasında bir iletişim kuruluyor. Onlarda sendika kavramı ve sendikanın önemi gelişi-yor, sendikayı, sendikacıyı tanıyor.

(*) Prof. Dr. Serpil Aytaç ile söyleşiyi, dergimiz Genel Yayın Yönetmeni Dr. Naci Önsal gerçekleştirmiştir. /

nacionsal@hotmail.com

(**) Hacettepe Üniversitesi Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler bölümünden mezun oldu. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesindeki kuruluşlarda ve Bursa Tıp Fakültesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak çalıştı. 1981 yılında Uludağ Üniversitesinde “Sosyal Politika” alanında başladığı yüksek lisans ve doktora çalışmalarını sürdürürken aynı zamanda ve Uludağ Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı bünyesinde Kreş ve Anaokulu Mü-dürü olarak görev yaptı. Devlet Planlama Teşkilatının Sekizinci Beş Yıllık Plan çalışmalarında “Sosyal Hizmetler Özel İhtisas Komisyonu” üyeliğinde bulundu. 1986 yılında “Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri” alanında doktor unvanını aldı. 1996 yılında Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalından doçent oldu. 2002 tarihinde profesörlüğe yükseltildi. 2009 tarihinde, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Bölümünde, “İnsan ve Toplum” programında Tezsiz Yüksek Lisans eğitimini tamamlayarak ikinci bir yüksek lisans derecesi aldı. Prof. Dr. Aytaç halen Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı olup, evli ve iki çocuk annesidir. / saytac@uludag.edu.tr

KARATAHTA/İş Yazıları Dergisi Sayı: 16/Mayıs 2020 (s: 79-84)

tulan “Sosyal Politika” derslerine dışarıdan girmeye başladım. Yakla-şık dört yıl kadar sonra kadrolu ola-rak Fakülteye Yardımcı Doçent Doktor olarak atansam da Kreş ve Anaokulu yöneticiliğini uzunca bir süre birlikte yürüttüm. Böylece sosyal politika uygulamalarının içinde biri olarak bu alanı kendim seçtim. En önemlisi; o dönemde çok sınırlı sayıda olan “Sosyal Hizmet” bölümünde eğitim görebilmek için, üniversiteye giriş sınavlarının yanı sıra, sosyal hizmet mesleğine yat-kınlığımız, kişilik testleriyle de ölçü-lüyordu. Kişilik yapımla, alacak ol-duğum eğitim alanının uygunluğu, bugün, Çalışma Ekonomisi ve En-düstri İlişkileri alanına yönelmekte ne kadar isabetli olduğumu gösteri-yor. Bu nedenle halen akademik ça-lışmalarımı keyifle sürdürüyorum.

Mesleğimi ve alanımı seviyorum. Çünkü sosyal hizmetler, toplumsal değişim ve gelişimi, toplumsal bü-tünleşmeyi, insanların güçlenme-sini ve özgürleşmegüçlenme-sini destekleyen, uygulama temelli bir meslek ve akademik disiplin. Sosyal adalet, in-san hakları, kolektif sorumluluk ve farklılıklara saygı ilkeleri sosyal hiz-metin temelinde yer alıyor. İnsanları ve çevreleri arasındaki birçok kar-maşık hareketliliği inceliyor. Daha anlaşılır ve akademik olmayan bir tanım kullanacak olursam, sosyal hizmet uzmanlığı, insanın iyilik ha-linin korunması ve iyilik hali bozul-muş insanların devlet güvencesi ile veya toplumla entegre olarak soru-nun çözülmesini sağlama görevini üstlenmiş bir meslek. O nedenle bu

Sayın Aytaç, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri Ilişkileri alanını seçmek sizin için bilinçli bir tercih miydi? Süreci bize anlatır mısınız?

Lisans eğitimimi “Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler” alanında

ta-mamladım. Üniversiteden mezun

olduktan sonra, kısa bir süre ço-cuk yetiştirme yurdunda kimse-siz çocuklarla çalıştım. Daha sonra Bursa’da Tıp Fakültesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak sağlık ala-nında bir yıl kadar görev yaptım. Tıp Fakültesinde görev yaparken aynı zamanda Üniversitenin kreş ve anaokulunu kurarak müdürlük görevini üstlendim. Henüz iki-üç yıllık mezun bir kişi olarak bu kadar sorumluluk üstlenmişken, yüksek lisans ve doktora yapma konusun-daki isteğimle lisans mezuniyeti-mi bir adım öteye taşımak istedim. Bursa’da “Sosyal Hizmetler” alanın-da bir bölüm olmaması nedeniyle Üniversitenin Sosyal Bilimler Ensti-tüsünde, mezuniyet alanıma en ya-kın bölüm olarak o dönemki adı ile “Sosyal Politika” programına kayıt oldum. Çünkü “Sosyal Politika” ala-nını, almış olduğum lisans eğitimine ve kişiliğime en yakın bölüm olarak gördüm.

Bir yandan Üniversite’nin Kreş ve Anaokulu Müdürlüğünü yürü-türken, diğer yandan bütünleşik doktora programı ile Sosyal Politika alanında doktoramı 1986 yılında ta-mamladım. “Doktor” unvanını al-dıktan sonra, hem üniversitedeki yöneticilik görevimi sürdürmeye ve hem de İktisadi ve İdari Bilimler Fa-kültesinde çeşitli bölümlerde

oku- Aile demişken, ailenizden de söz edebilir miyiz? Çocuklarınız ne-ler yapıyor, bu alanı seçen oldu mu?

Bir kızım ve bir oğlum var. Her ikisi de mühendislik eğitimi aldılar, sosyal bilim alanını tercih etmediler. Oğlum bilgisayar mühendisi olarak İstanbul’da uluslararası bir şirkette çalışıyor, ancak aynı zamanda ala-nında doktora yapıyor. Kızım En-düstri Mühendisliği eğitimi aldı. Alan olarak doğrudan bizim alanı-mızı tercih etmemiş olsa da, dolaylı olarak bizim alanımıza yakın olarak çalıştığını söyleyebilirim. Uludağ Üniversitesinde Teknik Bilimlerde İş Sağlığı ve Güvenliği alanında akade-misyen olarak görev yapıyor.

mesleği seçmiş olmak benim için bilinçli bir tercihti diyebilirim. Bu sü-reçte akademik çalışmalarım içinde kendimi çok mutlu hissettim, bana zor gelen hiçbir şey olmadı. Çünkü araştırmayı çok seven birisiyim. O nedenle akademik araştırmalar ya da çalışmalar beni hep mutlu etmiş-tir.

Bu noktada şunu da eklemek is-terim. Uludağ Üniversitesi benim adeta ailem gibi. Burada başladığım akademik yaşamımı keyif alarak sürdürüyorum. O nedenle bu üni-versitede çalışıyor olmak benim için bir ayrıcalık diye düşünüyorum. Bu-rada olmaktan aldığım haz nede-niyle başka hiçbir üniversitede ça-lışmak gibi bir hayalim olmadı.

Türk Metal Sendikası, Akad’ Emek ile çok önemli bir çalışmayı gerçekleştiriyor. Bu projeyle birlikte, bir yandan akademiyle sendika ara-sında güçlü bir köprü kuruluyor, di-ğer taraftan da Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri alanında eğitim gören ve mezun olduktan sonra nın çeşitli kurumlarında görev ala-cak gençlerle daha öğrencilik aşa-masında bir iletişim kuruluyor. On-larda sendika kavramı ve sendi- kanın önemi gelişiyor, sendikayı, sendikacıyı tanıyor. Bu onlar açısın-dan çok önemli bir şey çünkü ülke-mizde staj olanakları yeterince yay-gın ve gelişkin olmadığından öğren-cilerimiz sendikayı tanımadan bu alana atılıyorlar.

Bu anlamda, her zaman çok önemli projeleri hayata geçiren Türk Metal Sendikası, bu çalışmasıyla çok önemli bir eksikliği gidermiş oluyor.

Türk Metal Sendikası demiş-ken, bu yıl aldığımız “Emek Dostu” ödülüyle ilgili neler hissettiniz?

Emekten yana ve her zaman emeğin hak ve çıkarlarını akademik platformlarda dile getiren bir bölüm olan Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ailesinin bir ferdi olarak, 2020 yılında “Emek Dostu” ödülüne, yine emeğin hak ve özgürlüklerinin mücadelesinde öncü olan bir sen-dika tarafından layık görülmek beni onurlandırdı. Gerek “Kadın Çalışma-ları” konusunda yapmış olduğum katkı, araştırma ve yayınlarımla, gerekse akademik performans gös- Ilk başladığı günlerden bu

yana Sendikamızın düzenlediği Akad’Emek Öğrenci Kurultayı’nda aktif olarak görev yapıyordunuz. Bölümünüzle birlikte sürdürdüğü-müz etkinliğimizin bu yıl yedinci-sini gerçekleştirecektim ama Co-vid-19 salgını nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. Akad’Emek hak-kında neler söylemek istersiniz?

Evet, bu yıl Nisan ayında yedinci-sini gerçekleştirecektik ancak virüs salgını nedeniyle ne yazık ki yapıla-madı. Akad’emek etkinliği tüm Tür-kiye’deki Çalışma Ekonomisi ve En-düstri İlişkileri Bölüm öğrencilerinin büyük bir heyecanla bekledikleri bir etkinlik. O nedenle, onlar açısından da bir hayal kırıklığı oldu. Bu yıl planladığımız etkinliğe ilişkin çalış-malarımız çok yoğundu, iyi hazırla-nıyorduk. Ancak dediğiniz gibi, Co-vid-19 salgınının tüm dünyayı etkisi altına alması, dolayısıyla Türki-ye’nin de bu süreçten etkilenmesi nedeniyle organizasyonumuz erte-lendi ve katılacak olan üniversite-lere bu karar iletildi. Aldığımız du-yumlar bu ertelemeye öğrencilerin çok üzüldükleri yönünde. Bir yıldır kulaktan kulağa taşınan ve bir kül-türe dönüşen, akademiyle emeği birleştiren bu etkinliğin yapılama-yacak olması, özellikle mezuniyet aşamasında olan öğrenciler ara-sında memnuniyetsizlik yarattı. Öğ-rencilerin en büyük kaygısı, büyük sınıflardan etkinliğe katılanların aktardıkları hikâyeler doğrultu-sunda heyecanla bekledikleri bu et-kinliğe, katılamayacak olmaları.

geçinenlerin, kamu çalışanlarının, emeklilerin, işsizlerin, gençlerin, kadınların, kısacası tüm toplumun dostu olduğunu yaptığı etkinliklerle kanıtlıyor.

Çalışma yaşamınız ile ilgili birkaç anınızı bizimle paylaşır mısı-nız?

Çalışma yaşamımla ilgili, özel-likle ulusal ve uluslararası kongre ve konferanslarla ilgili çok sayıda anı-larım var elbette. Bu anıanı-larımdan bir tanesi, Türk Metal Sendikası ile bir-likte Karadeniz Ereğli’de birincisini gerçekleştirdiğimiz Akad’Emek Öğ-renci Kurultayı ile ilgili. Kurultayın açılış gününden bir gün önce çeşitli üniversitelerden Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümleri öğ-rencileri gelmiş, otele yerleşmişti. Otel lobisinde öğrenciler, öğretim üyeleri kaynaşmaya çalışırken, otel girişinde bir hareketlilik başladı. Dı-tergesi olan ulusal ve uluslararası

yayınlarımla çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, sivil toplum kuruluşları tarafından da çok sayıda başarı ödüllerine layık görüldüm. Ancak “Emek Dostu” ödülünün ta-rafıma, toplumun tüm kesimlerine örnek olan, ayrıca bilime, akamiye ve akademisyene verdiği