• Sonuç bulunamadı

Hakkaniyete Uygun Yargılanma ve Gerekçeli Karar Hakkı

AİHS 6/1. maddesinde yer alan “hakkaniyete uygun” terimi adil yargılamanın temelini oluşturmakta olup “dava” olgusunun tüm aşamalarını kapsayan mahiyettedir. Hakkaniyete uygun yargılanma adil yargılanma anlamını taşımakta olup AİHM tarafından açıkça tanımlanmış bir kavram değildir. AİHM tarafından gerçekleştirilen incelemelerde pragmatik bir yaklaşım sergilenmekte olup mahkeme tarafından somut olay açısından değerlendirme yapılmaktadır. Adil yargılanmanın koşullarını gerektirir hususlar zaman içerisinde içtihadi olarak oluşturulmuştur.

243 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.288-289 244 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.289-290 245 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.289

70

Hakkaniyete uygun yargılanma başlığı altında değerlendirilen hususlar adil yargılanma hakkı açısından zımni gereklilikler olarak yorumlanmaktadır. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı adil yargılanma hakkının ruhunu oluşturmakta olup AİHS 6. maddesinde açıkça değinilmeyen hususlar açısından hem medeni yargılamalar hem de ceza yargılamaları açısından uygulanmaktadır.246

AİHM’e göre adil yargılanmanın ilk ve en önemli gereklerinden biri silahların eşitliği ilkesine uyulmasıdır. Silahların eşitliği ilkesi, yargılamaya katılan süjeler arasında tam bir eşitliğin gözetilmesi, bir dengenin sağlanması ve bu dengenin yargılama sonuçlanana dek korunmasıdır. Mücadele eşit silahlarla gerçekleştirilmelidir. Silahların eşitliği ilkesi açısından somut olayın özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.247

AİHS 6. Maddesi lafzında yer almayan ancak aleniyet ve kamusal denetimin sağlanması açısından son derece önemli bulunan bir hak da gerekçeli karar hakkıdır. AİHM kararları demokratik toplumlarda yargı kararlarının gerekçeli olmasının önemini bildirmektedir. AİHS m. 6/1 hükmünün dar yorumlanmaması ile mahkemelerin kararlarını gerekçeli vermeleri gerektiği belirtilmektedir. Gerekçeli karar hakkı içtihadi nitelikte bir haktır. Hakkaniyete uygun yargılamanın bir unsuru sayılan bu hak hem ceza davaları hem de medeni hak davaları açısından kabul edilmiştir.248

AİHM temyiz makamı olmayıp sadece hukuka aykırılık hallerini tespit eden bir mahkemedir. Gerekçeli karar hakkı hususunda incelemesini sadece yerel mahkeme kararlarının keyfilik, tutarsızlık veya hukuki belirliliğe zarar verecek şekilde makul yorum sınırlarının aşılması hallerinde ihlal tespitinde bulunarak gerçekleştirmektedir. AİHM’e göre ulusal mahkemeler açısından kararın dayanağının gösterilmesi ve bu hususta tüm tarafların bilgilendirilmesi açısından gerekçeli karar zorunludur. Demokratik toplumlarda yargı kararlarının sebeplerinin bilinmesi ile kanun yoluna bu sebeplere dayanılarak gidilebilmesi konusunda detaylı inceleme gerçekleştiren

246 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.290 247 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.290-291

71

AİHM, gerekçeli kararların yapı ve içerikleri hususunda hiçbir inceleme yapmamakta, ulusal yargılama makamlarına geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır.249 AİHM’e göre yargılamada ileri sürülen tüm hususlar hakkında gerekçe sunmaya gerek bulunmamaktadır. Burada önemli görülen, sonuca etkili olan tüm argümanlara açıkça ve özel olarak değinen, kararın neden ve nasıl verildiğini doğru bir biçimde gösteren gerçek bir gerekçenin varlığıdır. Bir kararın gerekçesiz ya da yetersiz gerekçeyle verilmiş olması adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir. Kanun yolunun açık olduğu hallerde gerekçe çok daha önemli görülmekte olup, ancak unsurlarını taşıyan bir gerekçeli kararın varlığı halinde kanun yoluna başvurunun bir anlam ifade edeceği açıkça belirtilmiştir.250

Susma hakkı ve kendi kendini suçlamaya zorlama yasağı savunma hakkı kapsamında olup hakkaniyete uygun yargılamanın unsurlarından sayılmaktadır.251

II)AİHM KARARLARI IŞIĞINDA SAVUNMA HAKKI

Adil yargılanma hakkının belirleyicilerinden biri de savunma hakkıdır. Savunma meselesi ceza yargılaması sistemlerinin temel değerlerinden olup, hukuka aykırı şekilde kısıtlanmış olması en temel insan hakkının ihlali olacaktır.

AİHS 6/2. maddesinde “bir suç ile itham edilen herkes suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır” hükmü yer almaktadır.

AİHS 6/3. maddesinde “Her sanık başlıca aşağıdaki haklara sahiptir;

a)Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek,

b)Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak,

c)Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve

249 BERKİ, s.210

250 BERKİ, s.211 251 BERKİ, s.212

72

adaletin selameti gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek,

d)İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek,

e)Duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak” hükmüne yer verilmiştir.

Bu düzenleme ile öncelikle savunma hakkının mantıksal dayanaklarından olan suçsuzluk karinesi düzenlenmiştir. Yargılama sonuçlanıp suçluluğu ispat edilene dek kişinin suçsuz sayılacağı öngörülmüş, kişinin suçlu sayılabilmesi için şüphenin yargılama aşamasında kesin bir şekilde ortadan kaldırılması gerektiği belirtilmiştir. Yargılama aşaması sonlandırılıp suçu ispatlanamayan herkes suçsuz sayılacaktır. Savunma hakkı sanık suçsuz kabul edildiği için tanınmış ve temel bir insan hakkı olarak düzenlenmiştir.252

Suçsuzluk karinesini düzenleyen hükümden sonra, sadece asgari şartları gösterir şekilde, suç işlediği iddia edilen kişinin kovuşturma aşamasında sahip olduğu temel haklar yani savunmanın güvenceleri bildirilmiştir. Bu haklar ana kavram olan adil yargılanma hakkının bazı özel yönlerini göstermekte olup adil yargılanma hakkını oluşturur kısımlardır. Burada sınırlı olarak sayılan haklar AİHM’e göre en temel sanık hakları olup bu hakların ihlal edilmesi adil yargılanma hakkının ihlalini oluşturacaktır. Sınırlı olarak düzenlenen bu haklardan daha fazla hakkın ulusal mevzuatlar tarafından düzenlenmesi ise her zaman mümkündür.253

AİHS 6/3. maddesi ile düzenlenen kavramlar AİHM içtihatları ile nitelendirilmiş, sanığa tanınması gerekli temel haklar ve savunma hakkının kısıtlanması hallerinde, hangi durumlarda adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş sayılacağı gösterilmiştir. Kavramların yorumu somut olaylarda AİHM tarafından gerçekleştirilmektedir.

252 FEYZİOĞLU, Suçsuzluk Karinesi, s.157 253 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.299

73

İhlaller bazen yasal yetersizlik bazen de uygulayıcıların yanlış değerlendirme ve uygulamaları neticesinde meydana gelmektedir. AİHM kararları doğrultusunda mevzuatımız tanzim edilmiş, savunma hakkını düzenleyen hükümler yeniden ele alınmış, delillerin kabul edilebilirliği, kendi kendini suçlamaya zorlanamama ve susma hakkı, silahların eşitliği ilkesi, masumiyet karinesi gibi bir takım meseleler düzenlenmiştir.254

Ancak bu mesele sadece mevzuattaki eksiklikleri tamamlama yoluyla çözülemeyecek nitelikte olup, uygulayıcıların anlayış ve değerlendirme şekillerinin uygar düzeylere ulaştırılması gerekmektedir.

A)Suçlamanın Niteliği ve Nedenlerinden En Kısa Sürede ve Anladığı Bir Dille