• Sonuç bulunamadı

Hakemlerin Şiddete Maruziyet Durumları ve Sosyo-Demografik Özelliklere Ait Psikolojik Dayanıklılık Bulguların Tartışılması

4. GEREÇ VE YÖNTEMLER 1 Araştırmanın Yöntem

6.2. Hakemlerin Şiddete Maruziyet Durumları ve Sosyo-Demografik Özelliklere Ait Psikolojik Dayanıklılık Bulguların Tartışılması

Cinsiyet değişkeni ile psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişki incelendiğinde kadınlar lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Yapılan benzer çalışmalarda akademik personelin psikolojik dayanıklılığı cinsiyet değişkeni ile incelendiğinde anlamlı farklılıklar bulunmamasına rağmen, kadınların puan ortalaması erkeklere göre daha yüksek çıkmıştır (Tümlü ve Recepoğlu 2013). Çocuk katılımcılar ile gerçekleştirilen diğer bir çalışmada ise; psikolojik dayanıklılık puanlarında cinsiyet açısından bir fark olmadığı saptanmıştır (Wang ve diğ. 2017). Türkiye İstatistik Kurumu [TÜİK], 2012 yılı verilerinde dünyada iş yaşamına katılan kadın oranının (%51,6) neredeyse yarısı oranında Türkiye’de kadının iş yaşamına %29,5 oranında katıldığı. Yine ülkemizde erkeğin işe katılma oranının ise %71 olduğu aktarılmıştır (Karagün 2014). Kadınların iş yaşamına girişi ile ev işi ve çalışma miktarı nedeniyle erkeklere oranla iki kat daha fazla psikolojik hastalık yaşadığı (Altınel 2008) bilgilerinin aksine; kadının çalışması ile ekonomik açıdan bağımsız olması, işe yaradığını düşünmesi sonucunda da kendilik saygısının arttığı ve psikolojik açıdan iyi hissettiği belirtilmiş (Dökmen 1997). Bu bilgilerle araştırmamız sonuçlarını toplumsal cinsiyet rolleri açısından değerlendirecek olursak; bu çalışmada katılımcı kadınların hakem ve özellikle de futbol hakemi olması, ülkemizde düşük düzeydeki iş yaşamına katılan

kadınlar arasında olması, sporda aktif yer alması ve özellikle kadının rolü açısından çok da kadınlara uygun görülmeyen futbol branşında yer alması, özellikle futbolda denetleyici rolünde kadın hakem olarak yer almasının; iş ve toplumsal açıdan zoru başarmanın getirdiği psikolojik dayanıklılık olduğu düşünülmüştür.

Medeni durum değişkenine göre bakıldığında evli hakemlerin psikolojik dayanıklılıklarının bekar olanlara göre daha yüksek olduğu, evli ve bekar hakemlerin psikolojik dayanıklılık puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bulunan bu farklılığın da bekar erkekler de daha fazla olduğu saptanmıştır. Literatür incelendiğinde yaptığımız çalışmanın aksine, medeni durum ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasında herhangi fark saptanamayan çalışmalar (Tümlü ve Recepoğlu 2013, Bektaş ve Özben 2016, Soysal 2016, Genç 2014) olduğu gibi, öğretmenler üzerine yapılan bir çalışmada ise elde ettiğimiz bulguların tam tersi yönde bekar öğretmenlerin psikolojik dayanıklılığının evlilere göre daha yüksek bulunmuş. Oluşan bu farklılığın da zorunlu görev gereği tek başlarına ailelerinden uzakta şark görevlerine gittiklerinden, tek başlarına yaşamalarının psikolojik dayanıklılık düzeylerini arttırdığı öne sürülmüştür (Karataş 2016). Cinsiyetler açısından evliliğin yansımalarıyla ilgili literatür bilgilere bakıldığında; evliliğin kadın açısından bekarlığın da erkekler açısından bir tür psikolojik hastalık kaynağı olduğu. Evlilik ile birlikte kadının sorumluluklarının artışı ile birlikte stres artışı ve tükenme oluştuğu (Lips 2001). Bu bilgilerle bakıldığında daha detaylı incelemelerin yapılmasının gerektiği düşünülmüştür. Ayrıca bu çalışma sonuçlarımızdan; evli futbol hakemlerinin hayatı paylaşma ve birlikte karar verme ile evli hakemlerin psikolojik dayanaklılığının artmış olabileceği, kadın ve erkek cinsiyet ve medeni durumu değerlendiren detaylı çalışmaların planlanmasının önerilmesi uygun bulunmuştur. Şiddet görülen ortam ile psikolojik dayanıklılık puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.

Şiddet görme durumlarına göre psikolojik dayanıklılık değişkeni arasında ilişki incelendiğinde şiddet görenler lehine anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Literatüre bakıldığında şiddet görme durumlarına göre psikolojik dayanıklılığı araştıran çalışmalara rastlanmamıştır. Ancak şiddet görme durumuna göre sporcularda öfke inceleyen bir çalışmada; şiddet görenlerin görmeyenlere göre öfkeleri yüksek bulunmuştur. Özellikle şiddet görenler lehine öfkenin dışarı yansıtılması anlamlı olsa da, öfke kontrol puanlarının

şiddet gören ve görmeyenler açısından anlamlı bir farklılık oluşturmaması da bir nevi dayanıklılığa işaret ettiği ve dolayısıyla bizim bu bulgularımızı desteklediği düşünülmüştür (Karagün ve Çağlayan 2014). Olumsuz durumlarla karşılaşmanın bir tür deneyim sağladığı ve özellikle olumsuz yaşantılarla baş etme sonucunda başarıya ulaşıldığı. Yani şiddet görme durumunun da olumsuz yaşam olaylarını deneyimleme ve başa çıkmada destekleyici olmuş olabileceği ve bir tür psikolojik dayanıklılığı arttırdığını düşündürtmüştür. Yapılan çalışmalar sosyal destek ile psikolojik dayanıklılık arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir (Terzi 2008). Hakemlerin spor ortamlarının doğası gereği ekip çalışmalarının etkisi, ayrıca mesleki yaşamlarında düzenli antrenman yapmaları da göz önüne alındığında ve egzersiz yapmanın seratonin hormonunu salgılattığı, sosyal kaygı sorunlarıyla baş etmede ve benlik saygısı artışında destekleyici olduğu (Karagün ve diğ. 2010, Müftüoğlu 2005). Hakemlerin yaptıkları egzersizlerin yarışma içerikli olmamasının literatürdeki yarışma içeriği olmadan yapılan egzersizlerin kişinin öz yeterliliği desteklediği, olumlu düşünce geliştirdiği, öz yeterlilik inancıyla birlikte benlik saygısı arttığı ve dolayısıyla iyi hissetme duygusunu desteklediği (Bond ve diğ. 2002, Gosselin ve Taylor 2002, Plante ve diğ. 2000) bilgileriyle bakıldığında hakemlerin aktif yaşam içinde olmaları, egzersiz programlarına katılmalarının da psikolojik dayanıklılıklarında etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Bu duruma alışarak kendini korumak adına psikolojik dayanıklılık konusunda kendilerini geliştirmesinden kaynaklanıyor olabileceği ve daha detaylı çalışmaların planlanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

6.3. Hakemlerin İş ve Meslek Özelliklerine Göre Psikolojik Dayanıklılık Bulguların