• Sonuç bulunamadı

4. TASARRUF YETKİSİ KISITLAYAN ŞERHLER VE BU ŞERHLERİN

4.1 Türk Medeni Kanunu’nda Düzenlenen Tasarruf Yetkisi Kısıtlamalarına İlişkin

4.1.2 Haciz kararı, iflas kararı ve konkordato ile verilen süre

4.1.2.2 Haciz şerhi

Genel olarak

Alacaklının borçluya ait malvarlığına icra dairesi aracılığı ile el koymasına “haciz” denilmektedir. Türk Medeni Kanunu m. 1010/I b.2 hükmü uyarınca haciz, tapu kütüğüne şerh edilebilir. Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun m. 73 uyarınca kamu alacakları için yapılan hacizler de tapu kütüğüne şerh edilebilmektedir. Haciz şerhinin tapu siciline kaydedilebilmesi için herhangi bir mahkeme kararına gerek olmayıp, İcra ve İflas Kanunu m. 91/I kapsamında; “Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı Medeni Kanun’un 920’nci maddesi (yeni 1010’uncu maddesi) anlamında tahdide uğrar. Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti, ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından tapu siciline bildirilir” hükmü getirilmiştir ve icra dairesi

*Haciz ile aynı mahiyette olan İİK m.261/II kapsamında ihtiyati haciz ve İİK m.69 kapsamında geçici

56 tarafından tapuya yapılan bildirim sonrasında, taşınmaz üzerindeki haciz tapu siciline şerh edilmektedir.

Haciz işlemine tabi tutulan taşınmaz, paylı mülkiyete konu bir taşınmaz ise, Türk Medeni Kanunu m. 688/III uyarınca, borçlunun paylı mülkiyetteki payı haczedilebilmektedir ve pay üzerindeki haciz de tapu kütüğüne şerh edilebilmektedir. Şayet taşınmaz üzerinde elbirliği mülkiyetinin varlığı söz konusu ise, bu halde tasfiye sonunda elde edilecek olan pay haczedilebilmektedir ve bu çerçevede İİK m. 94/I kapsamında taşınmazın tasfiye sonundaki payının haczi tapu kütüğüne şerh edilebilmektedir. (Doğan, 2004: 63).

İcra ve İflas Kanunu’nda ihtiyati haczin şerhi, açık bir şekilde düzenlenmemiştir; ancak Kanunun 261. maddesi kapsamında, hacizdeki esaslar ihtiyati hacze de uygulanmaktadır. Bu sebepten dolayı, ihtiyati haczin tapu siciline şerh edilmesi mümkündür (Doğan, 2004: 68, Esmer, 1990: 975). Geçici haciz durumunda, borçlunun taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmakta ve geçici haciz kararının verilmesiyle, bu kısıtlama tapu kütüğüne şerh edilebilmektir. İcra ve İflas Kanunu m. 69/III doğrultusunda geçici haciz kesin hacze dönüşmedikçe ve İİK. m. 264 doğrultusunda ihtiyati haciz de kesinleşmedikçe, haczedilen malların paraya çevrilmesi talep edilememektedir. Bu sebeplerden dolayı her iki haciz türünde de şerhin etkisi, kesin hacze dönüşme şartıyla, tapu kütüğüne şerh verilen tarihten itibaren geçerli olacak şekilde ortaya çıkacaktır.

Şerhin yapılması ve hükümleri

Haciz şerhinin tapu siciline kaydedilebilmesi için herhangi bir mahkeme kararına gerek yoktur. İcra ve İflas Kanunu m. 91/I kapsamında icra dairesi tarafından tapuya yapılan bildirim sonrasında, taşınmaz üzerindeki haciz tapu siciline şerh edilmektedir.

Haciz işlemi ile taşınmaz malikinin tasarruf yetkisi kısıtlanmaktadır ve bu kısıtlama esasında haciz şerhinin verilmesinden önce doğmuş olmaktadır. Bu sebepten ötürü, tapu kütüğüne yapılan şerh yenilik doğuran etki oluşturmayıp, açıklayıcı niteliktedir. Zira haciz şerhi, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmesinin yanı sıra İcra ve İflas Kanunu hükümleri gereğince tapu kütüğüne işlendiği için, bir açıdan da kamu hukuku karakterlidir (Özmen, 1991: 193)

57 Bir taşınmazın haczedilmesi neticesinde, borçlunun taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi, alacak miktarı oranında kısıtlanmaktadır. Haciz işleminin tapu kütüğüne şerhi, tapu sicilini kilitlemeyip taşınmazın başkalarına devrini önlememekte, bununla birlikte alacaklının zarar görmesinin de önüne geçmektedir (Karahasan, 2007: 660; Tekinay, 1978: 260). Bir taşınmaz, üzerinde haciz varken devredilebilir, sınırlı ayni hak tesisine konu olabilir veya bağışlanabilir. Hacizli taşınmaz üzerinde ayni hak kazanan kişi, taşınmaz üzerinde kendisinden önce gelen bir alacaklı olduğunu ve alacaklının hakkından sonra kendi haklarını kullanabileceğini bilmektedir.

Öğretide bir görüş, tapu kütüğüne haciz şerhi verilmediği takdirde, taşınmaz üzerinde iyiniyetle ayni hak kazanan kişilere karşı etkili olmayacağını savunmaktadır. Burada borçlu malik ile işlem yapan iyiniyetli kişinin ayni hak kazanımının korunması söz konusu olup, bu korunma iyiniyetli üçüncü kişiler için değildir. Bu görüş doğrultusunda malikten iyiniyetle kazanımda bulunan kişinin iyiniyeti korunacaktır (Yakuppur, 2016: 77). Aksi yöndeki diğer bir görüşe göre, malik ile iyiniyetle işlem yapan kişinin iyiniyeti alacaklılara karşı korunmayacaktır. Haciz durumunda tapu sicilindeki kayda güvenen ve hak sahibinin tasarruf yetkisinin kısıtlı olduğunu bilmeyen ve bilecek durumda olmayan kişinin iyiniyeti, haciz alacaklısının haklarıyla çatıştığı takdirde korunmayacaktır. Türk Medeni Kanunu m. 1010/I b.2 kapsamında verilen şerh, borçlunun devrettiği hacizli taşınmazı edinen kişiden ayni hak kazanacak olan üçüncü kişilerin iyiniyetini korumaz ve haczin onlara karşı ileri sürülmesini sağlar* (Yakuppur, 2016:77; Doğan, 2004: 153).

Haciz kararı, tapu kütüğüne şerh edilmeden önce hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlamadığı için, henüz şerh yapılmamış olsa dahi malikin tasarruf yetkisi kısıtlanmıştır ve bu kısıtlama, haczi bilen kişilere karşı ileri sürülebilmektedir. Bir taşınmaz üzerinde haciz olduğunu bilerek ayni hak kazanan kişi, taşınmazın cebri icra yolu ile satılması durumunda buna katlanmak zorunda kalacaktır†

(Gümüş, 2014: 14).

*Yargıtay HGK, 13.11.2002 T. 2002/15-846 E.; 2002/907 K. sayılı kararı şöyledir: “…Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerinde tedbir ve ihtiyati haciz şerhi bulunmaktadır. Söz konusu şerhlere rağmen taşınmazı satın alan üçüncü kişinin iyi niyetli olduğu ileri sürülemez. Borçlunun mal kaçırma kastını bildiğinin kabulü gerekir. Kötü niyetli üçüncü şahıs lehine yapılan tasarruf iptale tabidir…”

(www.kazanci.com, Erişim Tarihi, 30.4.2020).

Bu yönde Yargıtay 14. HD., 16.01.2007 T. 2006/12595 E.; 2007/162 K. sayılı kararı şöyledir:

“Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi

58

Şerhin terkini

Haciz şerhinin terkin edilmesi, şerhi kaydettiren icra dairesinin tapu müdürlüğüne haczin sona erdiğini ve bu nedenle şerhin terkin edilmesi gerektiğini bildirmesi üzerine yapılır. Bir taşınmaz üzerindeki haczin sona ermesi çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir. İlgili icra dosyasının kapanması, alacaklının iki yıl içinde haczedilmiş taşınmazın satılmasını talep etmemesi (İİK. m.106) veya satış talebinin geri alındıktan sonra yasal süre içinde yenilenmemesi (İİK m.110) hallerinde gerçekleşir ve taşınmaz üzerindeki haciz kalkar. Böyle bir durumun varlığı halinde, icra dairesi haczin kalktığını tapu müdürlüğüne re’sen bildirir ve yapılan bu bildirime istinaden tapu müdürlüğü şerhi terkin eder. Alacaklı, haciz şerhinin terkinini tapu müdürlüğünden doğrudan talep edemeyip bu istemini icra dairesine yöneltmeli ve terkin işlemi bu vasıtayla yapılmalıdır (Doğan, 2004: 219).

İhtiyati haciz ve geçici haczin kalkması durumunda bu şerhlerin terkini, haciz şerhinin terkinindeki usullere göre yapmalıdır. İhtiyati haciz şerhinin hükümsüz kaldığı durumlarda, icra memuru İİK. m. 264 uyarınca re’sen koruma tedbirlerini kaldırır ve bu kapsamda şerhin terkin edilmesi için tapu müdürlüğüne yazı yazılır. Şayet ihtiyati haciz ve geçici haciz kesin hacze dönüşmüş ise, kesin haciz tapu kütüğüne şerh edilerek ihtiyati haciz ve geçici haciz şerhi terkin edilir (Doğan, 2004: 220).

4.1.2.3 İflas kararının şerhi