• Sonuç bulunamadı

H ALKBİLİMİNİN A MACI ve İ ŞLEVİ Ü ZERİNE M AKALELER

159. ABRAHAMS, Roger D.

“Halkbiliminin Retorikal Teorisi İçin Giriş Sözleri”, çev: Ayşe Yavuz, Nilgül Aytuzlar, Emine Aydoğan, Millî Folklor, S. 63, Güz 2004, Ankara, s. 45-59.

Anahtar Kelimeler: Halkbilimi, Retorikal Yaklaşım, Kültür.

Makalede, retorik yaklaşımın halkbilimi içerisindeki tezahürleri ve bu bağlamda da atasözleri ve bilmeceler ele alınmaktadır. Yazar, folkloru kültürün dinamikleriyle ilişkilendirmek istiyorsak yeni bir metodolojinin geliştirilmesi gerektiğini; bunun bir yolunun da bilgiyi işlevsel olarak görüp, form, tutum ve performans arasındaki

ilişkiyi araştırmak olduğunu belirtmektedir. Ona göre bu zamana kadar

halkbilimciler, folkloru onu icra eden insanlardan ayırma eğiliminde olmuşlardır. Yazar, folklorun işlevi hususunda şunları söylemektedir:

“…folklor, uygunluğu sağlamak için toplumda kabul edilmiş olan kültürel

normları etkiler ve onun nesilden nesile sürekliliğini eğitim ile sağlar ayrıca kültürün hangi aşamada olduğunu göstermede ayna vazifesi görür…Bu ışık altında folklor, kültürün kalıcılığını sağlamak için önemli bir mekanizmadır. Folklor âdetleri ve gençlerde ahlâki standartları mantığa yerleştirmek için kullanır. Ayrıca, uygun davrandığında onu memnun etmek, gülerek ya da eleştirerek ceza vermek, kurumlar ya da yasaların sorgulandığı ve yetersiz kaldığı durumlarda her şeyin olduğu gibi kabul edilmesini sağlamak ve günlük yaşamın ‘zorlukları, eşitsizlikleri, adaletsizlikleri’nden bedelli bir kaçışı ona sağlamak için yetişkinler tarafından kullanılır.” (s. 48)

160. ALANGU, Tahir

“Halk Bilgisi Üzerine Görüşler II”, Folklora Doğru, S. 3, Aralık 1969, İstanbul, s. 5-9.

Makalede, Van Gennep’in 1924 yılında yayınladığı ve Halkevleri’nin rehber kitapları arasında olan Folklor adlı eser konu edilmektedir. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı’na doğru Almanya’da ve onun güdümüne giren devletlerin faşizme yönelen rejimlerinde halkbilgisinin aşırı uçlara çekildiği vurgulanmaktadır. Makalede folklorun amacı hakkında şunlar söylenmektedir:

“Folklor, ‘halka bağlı ve halka mahsus’ kültür unsurları, hayat bağlı

töreler, gelenekler ve eşyalarla meşgul olur. Bütün bu halk varlığında ‘halka bağlı ve ona hâs’ özellikleri arar ve belirler.” (s. 5)

161. ALANGU, Tahir

“Halkbilgisi Üzerine Görüşler III”, Folklora Doğru, S. 4, Ocak 1970, İstanbul, s. 9-12.

Anahtar Kelimeler: Folklor, P. Saintyves.

Folklorun, aynı zamanda hayatın ve halk bilimi olduğu vurgulanan makalede yazar, Saintyves’in Folklor El Kitabı adlı eserini ve onun folklor üzerine ileri sürdüğü fikirleri tanıtmaktadır. Makalede folklorun tarihle olan münasebeti ile birlikte romantik bir yaklaşımla insanlara kazandıracaklarına değinilmektedir. Buna göre folklor insanı yabancı düşmanlığını, halklar arasında hüküm sürecek dayanışmayı, en

sonra da dünya kardeşliğini hisettirmeye ulaştırır. Makalede folklorun amacı

hususunda şunlar söylenmektedir:

“…bir yandan millî niteliklere yönelirken, öte yandan da uluslararası

özellikleri, bağlantıları araştırmak, folklorun iki önemli çabasıdır. Bu iki yönlü araştırma amacı, bir paranın iki yüzü gibidir.” (s. 10)

162. ALTUĞ, Nevzat

“Halkbilimin Konusu, Amacı ve Önemi”, Folklor Halkbilim Dergisi, S. 35, Ekim 1986, İstanbul, s. 3-5.

Altuğ, makalesinde halkbilimin tanımı, amacı ve konusu hususunda bu alanda söz sahibi olan uzmanların görüşlerinden hareketle görüşlerini ortaya koymaktadır. Altuğ’a göre folklorun amacı:

“…insana özgü ürünleri ve yaratmaları, bilim ışığı altında derleyerek,

genellemeler yapıp, kuramlara ulaşmayı amaçlamasıdır. Bir başka deyişle Halkbilim’in amacı: İnsanın yaşam biçimini açıklamaktır. Onun amacı ‘…İnsanların binlerce yıldan beri biriktirip getirdiği ve onların yaşantılarını sürdüren ve bugün de halk tabakaları arasında bilgileri araştırmak, inceleyip değerlendirdikten sonra bölgesel kültürden ulusal kültürlere öğeler aktarmak suretiyle onları kuvvetlendirmek ve dolayısıyla insanlık kültürüne katkıda bulunmaktır…” (s. 3-4)

163. ATAMAN, Sadi Y.

“Köy Öğretmenleri İçin Folklor Derleme Yolları”, Türk Folklor Araştırmaları, c. 1, S. 2, Eylül 1949, İstanbul, s. 21-23.

Anahtar Kelimeler: Halk Kültürü, Folklor, Malzeme Toplama.

Makalede köy öğretmenlerinin folklor derlemelerini nasıl yapmaları gerektiği konusuna değinilmiştir. Buna göre toplanan malzemenin orijinalliği aynen korunmalı, köy ve köylü sevilmelidir. Köylerde bilhassa yaşlılar konuşturulmalıdır. Yaşlı

köylülerimiz şehrin çenebaz ihtiyarları gibi geveze değildir. Çok söylemezler, hala yabancıya hiç açılmazlar. Öğretmen köyün ulularına kendisini sevdirir, itimadlarını kazanırsa muvaffak olur. Hurafeye dayanan malzemeler köylüyü kırmadan

derlenmelidir. Makalede, ayrıca folkloru incelenecek olan köyün hangi özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğine ilişkin yirmi üç maddelik bir liste de yer almaktadır. Yazar, makalesinde folklorun işlevini şöyle belirtir:

“Folklor; ayrıca halkı ve hayatı öğreticidir.” (s. 21)

164. ATAMAN, Sadi Yaver

“Milli Kültür ve Folklor”, Türk Folkloru, S. 66, Yıl: 6, Ocak 1985, İstanbul, s. 16-17. Anahtar Kelimeler: Folklor, Kültür.

Ataman, makalesinde bir milletin ayakta kalabilmesi ve çağdaş bir duruş sergileyebilmesinin gereği olarak millî kültür ve onun bir parçası olan folkloru göstermektedir. Ataman, insan topluluklarının olduğu her yerde ortaya çıkan folklorun işlevi konusunda şunları söylemektedir:

“Folklor, milletin yaşayan kültür varlığı olduğuna göre, buna ait

kaynaşmaların amacı kendiliğinden meydana çıkar. Her şeyden önce toprak sevgisini ve insanları sevmeyi öğreten folklor, geçmişte yaşayan insanların tarihini, kültürünü, âdetlerini, an’anelerini yansıtarak, geleceğe yaşama gücü kazandıran dinamik bir kuruluştur.” (s. 16)

165. BASCOM, William R.

“Halkbilim ve Antropoloji”, çev: Halim Çün, Folklora Doğru, c. V, S. 55, Kasım 1983, İstanbul, s. 19-30.

Anahtar Kelimeler: Halkbilim, Antropoloji, Kültür, Kültürel Evrim Teorisi, Kültürel Antropoloji.

Antropolojik halkbilimcilerden biri olan William Bascom, makalesinde daha sonra

sözlü sanat olarak adlandırdığı halkbilimin, antropolojinin bir dalı olan kültürel

antropolojiye bağlı olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Buna göre kültürün bir parçası olan folklor antropolojinin kapsamına girer. Antropologlar folkloru sözlü aktarım üzerine kurgulamışlardır. Ancak bunu folkloru kültürün diğer bölümlerinden ayırdeden bir özellik olarak görmezler. Bu anlayışa göre, tüm folklor ürünleri sözlü olarak aktarılır fakat tüm sözlü olarak aktarılan ürünler folklor değildir. Bascom, makalesinde folklorun işlevine dair şunları belirtmektedir:

“Teknoloji ne kadar ilkel, ne kadar basit olursa olsun, bir folklor biçimi,

göstermeyen hiçbir insan topluluğu bulunmamıştır. Bu yüzden aynı öykülerle atasözleri her ikisi tarafından da biliniyor olabildiğinden, folklor yazılı (literate) ve yazısız (illiterate) toplumlar arasında bir köprü oluşturur (…) Daha da ötesi, folklor dini, sosyal, siyasi ve ekonomik kurumları bir yaptırım gücü olarak geçerli kıldığı ve bu kurumların

kuşaklar arasında taşınmasında eğitici ve önemli bir rol oynadığından, kültürün bu diğer bölümleri üzerinde folklora sağlam bir şekilde eğilmeden derin bir inceleme yapmak olanaksızdır. (s. 21)

Eğlendirme ve hoşça vakit geçirme gibi bilinen işlevleri yanı sıra, folklor süregelen dinsel ya da layik inanç tutum ve kurumları koruyucu bir yaptırım gücü olarak hizmet eder ve yazısız toplumların eğitiminde yaşamsal bir rol oynar.” (s. 28)

166. BAUMAN, Richard

“Halkbilimi’nin Farklı Kimliği ve Sosyal Tabanı”, çev: Feridun Çotra, red:Evrim Ölçer Özünel, Millî Folklor, S. 65, Yıl: 17, Bahar 2005, Ankara, s. 152-159.

Anahtar Kelimeler: Folklor, Sanatsal Sözlü Performans

Makalede, Bauman “folk” sözcüğünün en az bir ortak faktörü (ki bu bağlayıcı faktörün ne olduğu hiç mühim değildir) paylaşan insan grubuna karşılık geldiği görüşünden hareketle bir halk tabakasının etnik köken, din, bölge, meslek, kan bağı gibi faktörlerle folklorunu oluşturup koruduğu hususu üzerinde durmaktadır ve bu sayılan faktörleri açıklamaktadır. Bauman, makalede folklorun işlevi konusunda şunları söylemektedir:

“Burada geliştirilen bakış açısının öne çıkardığı bir başka faktör de,

folklorun sosyal dayanışmaya katkı sunan bir mekanizma olduğu kadar bir çatışma aracı da olabileceğidir. Folklorun işlevleri üzerine literatüre ‘kültürün kalıcılığını koruma’ ve ‘toplumu bütünleştirme ve sosyal bağı güçlendirme’ gibi sözlerle girilir. Bu durum folklorun üniter bir sosyal grubun topluca tanıtımı olarak düşünülmesinin sonucudur. Folklor gösteriminin dışa dönük boyutunun farkında olmak, beraberinde folklorun dayanışma kadar çatışma aracı da olabileceğinin farkına varmayı getirir.”

167. ÇOBANOĞLU, Özkul

“Geleneksel Dünya Görüşü Veya Halk Felsefesinin Halkbilimi Çalışmalarındaki Yeri ve Önemi Üzerine Tespitler”, Millî Folklor, S. 45, Yıl: 12, Bahar 2000, Ankara, s. 12-14.

Anahtar Kelimeler: Halk Fikirleri, Halk Felsefesi, Halkbilimi.

Yazar, halkbilimciler tarafından yakın zamanlara kadar ihmâl edilen çalışma alanlarından birinin hatta birincisinin geleneksel veya anonim dünya görüşü yahut halk felsefesi olduğunu söylemektedir. Metin merkezli kuramlar ve bunlara dayalı araştırma modellerinden kaynaklanan nedenlerle halk felsefesi yeterince ele alınamamıştır. Yazara göre, niteliği ne olursa olsun, bir çalışma halk felsefesi veya anonim dünya görüşüyle irtibatlandırılmadıkça aslolan yetkinliğe erişemez. Makalede halkbiliminin işleviyle ilgili şu söylenmektedir:

“…halkbilimcilerin topluma karşı en önde gelen görevlerinden ve

halkbiliminin en önemli işlevlerinden birisi olan toplumu kültürleri hakkında bilinçlendirmek veya kültürleri hakkında onları şuurlu bir anlayışa sahip kılma…” (s. 13)

168. ERCİŞ, Pakize

“Sosyal-Psikolojinin Halkbilimiyle İlgisi ve Halk Biliminin Gençliğin Eğitimindeki Rolü ve Önemi Üzerine Bazı Düşünceler”, Millî Folklor, c. 1, S. 5, Yıl: 2, Mart 1990, Ankara, s. 41-43.

Anahtar Kelimeler: Halkbilimi, Halk Kültürü, Sosyal-Antropoloji, Sosyal-Psikoloji. Erciş’e göre halk kültürü, toplumu meydana getiren fertler arasında duygu, düşünce ve davranışta birliği sağlamak; insanı ahlakî değerlerle millî ruha ve inanca götürmesi açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda kültürün merkezinde görülen halkbilimine eğilmeden varolan eğitim problemleri aşılamaz. Makalede halkbiliminin işlevi konusunda şunlar söylenmiştir:

“Biz, bu iki kaynağın yardımıyla ve sosyal-psikolojinin desteğiyle, toplum

inceleyerek, bir yandan kendi toplumumuzun yapısını, diğer taraftan da toplumun istenilen, arzu edilen modele göre şekillendirilmesini sağlayabiliriz.

Kültürün nesilden nesile aktarılmasını ve bu yol ile sosyal bünyenin teşekkülünü de halkbilimi sahasının bize verdiği imkanlarla elde edebiliriz.” (s. 42)

169. ERIXON, Sigurd

“Ethnologie Tégionale ov Folklore – Bölge Ethnolojisi Yahut Folklore”, çev: Hamid Zübeyr Koşay, Türk Folklor Araştırmaları, No: 72, Yıl: 6, c. 3, İstanbul, s. 1117- 1118.

Anahtar Kelimeler: Folkliosforskning, Etnogrophie, Volkskunde, Bölge Etnolojsi, Umumî Etnolojisi, Culturologie.

Hamid Zübeyr Koşay, Erixon’un on iki sayfalık makalesinden alıntılar yapmıştır. Makalenin baş kısımlarında terimler üzerinde ve folklorun diğer dillerdeki karşılıkları üzerinde durulmuştur. Makalede folklor ilminin hedefi şöyle açıklanmaktadır:

“İlmimizin esas hedefi, insan kültürünün içtimaî görünüşlerini ve bunun

ferd hayatına intıbakını mümkün olduğu kadar geniş ve derin surette öğrenmektir. (…) Halk kültürünün araştırılması folklorun esas vazifelerinden biridir.” (s. 1197)

170. EROĞLU, Türker

“Elazığ Halk Oyunları Üzerinde Folklorik İnceleme ve Karşılaştırma Denemeleri”,

Türk Folkloru Araştırmaları, 1988 / 1, Ankara, s. 1-10.

Anahtar Kelimeler: Folklor, Halk Oyunları, Güvercin Oyunu, Çaydaçıra Oyunu, Bıçak Oyunu.

Eroğlu, makalesinde halk oyunları ile ilgilenirken, onun oynanış tarzından çok, neyi ifade ettiği, ne gibi mesajlar ilettiği ve oyunların kültürümüz içindeki fonksiyonları ile ilgilenmesi gerektiğini söylemektedir. Ayrıca ona göre folklorcu yalnızca derlemeyle yetinmemeli, derlenen malzeme üzerinde çalışarak ürünleri değerlendirmeli, böylece

milli kültürümüze katkıda bulunmalıdır. Eroğlu, makalesinde folklorun işlevi konusunda şunları söylemektedir:

“Folklorun görevlerinden biri de, halk kültürünü karşılaştırma yoluyla

benzer ve farklı yönlerini tesbit edip ortaya koymak, sonunda, bir senteze ulaşmayı amaçlamak olmalıdır.” (s. 6)

171. GÜNAY, Edip

“Folklor, Müzik Eğitimi ve İki Sorun”, Türk Folklor Araştırmaları, c. 15, No: 293, Yıl: 25, Aralık 1973, İstanbul, s. 6825-6827.

Anahtar Kelimeler: Folklorun Fonksiyonları, Halk Türküleri.

Yazar, makalesinde teknolojinin, komünikasyon araçlarının gelişimi ve yaygınlaşması, ulaşımın kolaylaşması, sosyal ve ekonomik değişmeler, etkileşimler sonucu bir tür kültür ürünü olan halk türkülerimiz ve oyun havalarımızın unutulup azalmakta olduğunu söylemekte ve bu konudaki tekliflerini sunmaktadır. Yazar, makalesinin başında folklorun bilim olarak fonksiyonlarını şöyle sıralamaktadır:

“1. İnceleme alanına giren objeleri, ilişkileri ve oluşumları betimlemek.

2. Gözlenen durumlardan yararlanarak gözlenmeyen ya da gözlenemeyen durumlar hakkında yordamlarda bulunmak.

3. İstenen sonuçları elde edebilmek için, gerekli koşulları kontrol olanaklarını geliştirip uygulamaya koymak.” (s. 6825)

172. GÜNAY, Umay

“Folklor ve Mitoloji”, Millî Folklor, S. 16, Kış 1992, Ankara, s. 3-10

Anahtar Kelimeler: Folklor, Etnoloji, Tarihî Coğrafî Metot, Mukayeseli Metot, Dilbilim, Mitoloji, Arkeoloji

Yazar, folklorun adı, tarifi, amacı, mitoloji, etnoloji, arkeoloji dilbilim vb. bilimlerle olan ilişkisinden hareketle folklor üzerine çalışanlar ve çeşitli folklor ekolleri hakkında bilgi vermektedir. Yazar, folklorun amacını şu şekilde belirtir:

“…insanın manevî tarihini, düşünür, şair ve sanatçıların temsil ettiği şaheserler yerine, ‘halk’ın (telaffuz edilmeyen) sâkin sesinin örneklerinden hareketle yeniden kurmaktır.” (s. 3)

173. GÜNGÖR, Kemal

“Etnografya ve Folklor Araştırmalarında Metod”, Türk Etnografya Dergisi, S. IV, 1961, Ankara, s. 37-42.

Anahtar Kelimeler: Folklor, Etnografya.

Güngör, makalesinde her ikisi de halka ait kültür kalıntılarını inceleyem bilimler olarak tarif ettiği etnografya ile folklor disiplinlerinde çalışacakların izlemesi gereken yolları ayrı ayrı maddeler halinde ortaya koymuştur. Tabi bunu yaparken de iki disiplin arasındaki sınırları, bu zamana kadar söylenenleri de göz önünde bulundurarak belirlemeye çalışmıştır. Makalede etnografya ile folklorun inceleme sahalarına giren konulara da değinilmiştir. Çalışmada folklor ve etnografyanın işlevlerine şöyle değinilmiştir:

“Etnografya ve folklor mahsulleri, doğru ve sistematik tesbit edildiği

zaman ait oldukları milletin benliğini, karakterini, düşünüş tarzını, zevk ve duygularını kısaca, milli ve sosyal bünyesini belirten en veciz belgeler vasfını kazanırlar.

O halde, millî varlığımızın tapu senedi mahiyetinde olan etnografya ve folklor malzemesini, milli birlik ve dayanışma, gelecek nesillerin terbiyesinde, milli kültür ve sanâtımızın yapısında harç olarak kullanmak, iç ve dış turizm sahasında faydalanmak üzre -sür’atle- hususiyle fen ve tekniğin dev adımlarıyla geliştiği, mesafelerin ortadan kalktığı bir devirde ilmi usullerle milli müze ve arşivlerimizde değerlendirmeliyiz.” (s. 37)

174. KARTARI, Asker

“Üniversitelerimizde Halkbilim Eğitimi Neden Gereklidir?”, Türk Folkloru, S. 79, Yıl: 7, Şubat 1986, İstanbul, s. 10-11.

Kartarı, makalesinde halk kültürünü konu olarak alan disiplin diye tanımladığı halkbilimin, bütün yükseköğrenim ders müfredatında olması gerektiğini savunmaktadır. Çünkü bu sayede yükseköğrenim görenler halk kültürünü, örf, adet ve inançlarını öğrenerek halkın değerlerine saygı duyarak halkla iletişim kurabilecektir. Yazar, halkbilimin amacı konusunda şunları söylemektedir:

“Halkbilim, yukarıdaki tanımda belirtildiği gibi, halk kültürü ürünlerini

derleyip değerlendirerek ulusal kültüre ve dolayısıyla çağdaş kültüre katkıda bulunur. Bu, bir yandan kültür sağla temellere oturtmak, diğer yandan da çağdaşlaşırken özgünlüğü korumak anlamına gelmektedir. Günümüzde bir ulusun kültürünü diğerinden ayıran, o kültürün taşıdığı ulusal ögelerdir.” (s. 10)

175. OCAK, Haydar

“Etnografya, Folklor ve Turizm”, Yücel, c. 9, S. 64, Yıl: 6, Haziran 1940, s. 173-175. Anahtar Kelimeler: Folklor, Etnografya.

Ocak, “manevi etnografya” da dediği folklor ile etnografyayı mukayese ederek, folklorun konusu, amacı, etnografyayla yakınlığı mevzuları üzerinde durduktan sonra, bu iki bilim dalının turizmle olan ilişkisine değinmektedir. Ocak’a göre folklor 19. yy’da ilmî bir mahiyet sergilerken, 20. yy’da siyasileşmiştir. Bu iki bilim bir ülkenin kültür ürünlerinin tanınmasını sağladığı için de birer propaganda aracı kimliğine de sahiptir. Ocak, folklorun(manevi etnografyanın) amacını şu şekilde belirtmektedir:

“Folklorun mevzuu halka ait herşey olduğuna göre, gayesi de ilerlemiş

cemiyetler içinde halk tabakalarının teknik vasıtalarını, maddi yaşama şart ve şekillerine bağlı merasim, âdet ve an’anelerini, düşünüş ve inanış sistemlerini, san’at ibdalarını, bugünkü cemiyetin eskiden kalma izlerini müşahede ve mukayese usullerine dayanarak meydana çıkarmıştır.”

176. OĞUZ, Öcal

“Türk Dünyası Folklorunda Yeni Yöntem Arayışları”, Millî Folklor, S.33, Bahar 1997, Ankara, s. 3-8.

Anahtar Kelimeler: Karşılaştırmalı Teori, Antropolojik Teori, Psikoanalitik Teori, Yapısalcı Teori, Performans Teori, Yıkık Kültür Teorisi, Millî Mukayese Yöntemi. Yazar, erken dönem derleme çalışmalarında, dilbilim ve edebiyat tarihinin metotlarından yararlanıldığını ancak çeşitli milletlerden derlenen ürünlerin arasındaki şaşırtıcı benzerlikler sonucu, folklor araştırmalarında yeni yöntem arayışları içine girildiğini söylemektedir. Yazar, bu çerçevede günümüze kadar kullanılan araştırma yöntemleri hakkında bilgi verdikten sonra Türk dünyasına özgü bir yöntem olarak Millî Mukayese Yöntemi’ni teklif ederek bu yöntemin uygulanışında dikkat edilmesi gereken hususlara parmak basmaktadır. Yazar, ayrıca folklorun işlevlerinden birine şöyle değinmektedir:

“Dünya tarihine milletleşme, sanayileşme ve üzerinde güneş batmayan

imparatorlukları tasfiye çağı olarak damgasını vuran bu yüzyılda (XIX.yy) folklor, millî kimlikleri geliştiren ve koruyan bir öze dönüş hareketi niteliği kazanmıştır.” (s. 3)

177. ÖRNEK, Sedat Veyis

“Eğitim ve Öğretimde Halkbilim”, Folklor / Edebiyat, S. 16, Kış 1998, Ankara, s. 9-11.

Anahtar Kelimeler: Halkbilim, Eğitim.

Yazar, makalesinde “folklor” teriminin bilimsel anlamından uzaklaşarak halk oyun, türkü ve gösterilerini kapsayan dar bir anlama büründüğünden şikayet eder. Bu zihniyetin oluşumunda üniversitelerimiz ve ortaöğretim kurumlarımızın da payı olduğunu belirterek halkbilimin şimdiye kadar antropoloji, etnoloji sosyoloji ya da edebiyatın sultası altında kaldığını ifade etmektedir. Öğretim kurumlarına konacak halkbilim derslerinin öğrenciye yöresel ve çevresel değerlerin önemini kavratacak böylece öğrencinin toplumsal ve kültürel kişiliğinin oluşmasına zemin hazırlayacağını söylemektedir. Yazar, halkbilimin işlevini şöyle açıklamaktadır:

“Halk yaşamını enine boyuna araştırmada, bir ülke halkını oluşturan

çoğunluğun ortak ve yaygın davranış kalıplarını, yaşama biçimini, belirli olaylar ve durumlar karşısındaki tavrın; çevresini ve dünyayı algılayışını açıklamada; geleneksel ve törensel yaşamını düzenleyen, zenginleştiren, renklendiren beceri, beğeni, yaratı, töre, kurum ve kurumlaşmayı göz önüne sermede; bir ucuyla geçmişe, bir ucuyla da zamanımıza uzanan gelenekler, görenekler, âdetler zincirini saptamada; bu zincirin köstekleyici ve destekleyici halkalarını tek tek belirlemede; halk kültünün atar damarlarını yakalayarak bunlardan özgün ve çağdaş yaratmalar çıkarmada halkbilimin (folklorun) rolü ve önemi birinci derecededir.”

(s.9)

178. ÖZARSLAN, Metin

“Türkiye’de Halkbilimi’nin Gelişimi ve 1960’lardan Bu Yana Türk Halkbilimi’nde THBT’nin Yeri”, Halkbilimi, S. 15, Güz 2001, Ankara, s. 1-3.

Anahtar Kelimeler: Halkbilimi, THBT, Ulus-Devlet

Yazar, makalesinde halkbiliminin ortaya çıktığı 19. yy’da ulus-devlet oluşumlarının arttığını ve ulus-devlet modeli çerçevesinde kurulan yeni siyasal yapılanmaların en önemli bilimsel araçlarından birisinin halkbilimi olduğunu vurgulamaktadır. Makalede halkbiliminin bir işlevine şöyle değinilmektedir:

“…önceleri türdeş olmayan farklı topluluklardan, ‘ulus’ kimliğine dayalı

türdeş bir toplum yaratmada halkbilimi önemli katkılar sağlamıştır. 19’uncu yüzyıl sonları için geçerli olan bu durumun bugün içinde geçerli olduğu söylenebilir. Günümüzde de ulusallaşmaya çalışan ve ulus- devletlerini oluşturmaya çalışan toplumlar, halkbilimsel öğeleri birleştirici birer unsur olarak kabul etmektedirler.” (s. 1)

Yazar, Türkiye’de “Osmanlı” kimliğine alternatif bir kimlik geliştirilirken de başvurulan en önemli araçlardan birisinin halkbilimi olduğuna; halkbiliminin 1950-80

arasındaki ulusallaşma ve modernleşme sürecine de katkıda bulunduğuna vurgu yapmaktadır.

179. ÖZDEMİR, Ahmet

“Folklor ve Etnografya”, Türk Dili, S. 472, Nisan 1991, Ankara, s. 242-244. Anahtar Kelimeler: Folklor, Etnografya.

Özdemir, makalesinde folklor ve etnografyanın terim olarak oluşumlarına ve ortaya çıkışlarına değinmektedir. Birbirine oldukça yakın olan bu iki bilim dalından folklor, halk kültürünü manevî ürünlerini; etnografya ise maddî ürünleri incelemektedir. Özdemir, folklorun işlevi hususunda şunları söylemektedir:

“…folklor özünü halktan aldığı için, halkın içini gösteren bir ayna gibidir.

Özellikle halkın dünya görüşünü, din anlayışını, sanat zevkini, düşünüş ve yaşayış düzenini, bunlarla ilgili örf, âdet ve geleneklerini yansıtan tek bilim folklordur. Folklor, millî kültür hazinemizi yarınlara bağlayacak köprüdür.” (s. 244)

180. SAĞIR, Mukim

“Folklor ve Okullu Eğitim”, Millî Folklor, c. 2, Yıl: 3, S. 9, Bahar 1991, Ankara, s. 38-39.

Anahtar Kelimeler: Folklor, Eğitim.

Makalede, “halk hayatının ve kültürünün ilmi” şeklinde tarif edilen folklorun milli eğitim bünyesi içine alınarak, yetişmekte olan kuşakların kelime dağarcığını zenginleştirmek, dil sevgisini, anlama ve anlatma kabiliyetlerini artırmakta yararlı bir kaynak olabileceği vurgulanmaktadır. Makalede folklorun işlevi konusunda şunlar söylenmektedir:

“…folklor, millî sanat ve edebiyatı da çağdaş uygarlığa bağlayan bir

köprüdür.

Folklor; kişiliği geliştirir, bilgileri artırır, hayat tecrübesi kazandırır; insanı kendi toplumu gibi duymaya, düşünmeye, yaşamaya yöneltir;

okuma yazmayı teşvik eder, öğrenme merak ve hevesini çoğaltır; dinleme