• Sonuç bulunamadı

Hıristiyanlık’ta Tenâsüh Anlayışı

B. Tenâsüh Kelimesinin Sözlük ve Terim Anlamı

6. Semavi Dinlerde Tenâsüh İnancı

6.2. Hıristiyanlık’ta Tenâsüh Anlayışı

Öncelikle, Hıristiyanlıkta, İslâm inancına benzer şekilde, insanın işlediği her türlü kötülüğü cezalandıracağını ve işlediği her iyiliği mükâfatlandıracağını vaat eden adil, hâkim bir Tanrı anlayışının mevcut olduğunu belirtmeliyiz.

Hıristiyanların “baba” adını verdikleri Tanrı, “ebedi”, her şeye muktedir, her şeyi bilen, evreni ve evrenin içerdiği her şeyi yaratan, her yerde hazır ve nazır, hayatı ihsan eden, merhametli ve bağışlayıcı, yüce ve fakat içkin, her şeye üstün rab, kıyamette tüm insanlığın adil yargıcı, ebedi mükâfatı veya cezayı veren tek varlıktır.”218 Adil ve hâkim Tanrı, faziletli insanlara bu dünyada sıkıntı ve musibetler verebileceği gibi, kötü, azgın insanlara da nimetler verebilir. Ancak O, bütün bunların nihai hesabını ahrette görecektir. Buna göre, ölüm sonrasında ruh bedenden ayrılıp ahirete intikal ettiğinde, dünyadaki iyiliklerinin ecrini alacaktır. Dolayısıyla, insan için yegâne çalışma ve imtihan yeri dünya olup artık öldükten sonra bir sevap ya da günah kazanma söz konusu değildir. Amelleri neticesinde cezayı hak edenler cehenneme, mükâfatı hak edenler ise cennete gideceklerdir. Hem cehennem hem de cennet, sakinleri için ebedi birer kalış mekânı olacaktır. Ayrıca, nimetlenme veya azap görme esnasında ruh ve beden birlikteliği esastır.219 Görüldüğü üzere, bazı ayrılık noktaları bulunmakla birlikte, Hıristiyanlığın ahiret anlayışı, ana hatları ile İslâm’ın ahiret anlayışı ile uygunluk arz etmektedir.

      

218 Thomas Michel, Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, İstanbul 1992, s. 56

Reenkarnasyon fikrinin batı dünyasında revaç görmeye başlaması aslında yeni bir hadisedir. Bu çerçevede, Batı toplumlarında reenkarnasyona duyulan ilginin son yıllarda yoğunluk kazanması birtakım sebeplere bağlanır. Bu sebeplerden birisi, geleneksel Hıristiyanlığın halkın muhayyilesi üzerindeki etkisinin giderek azalmaya başladığı iddiasıdır. İleri sürülen bir diğer sebep, Batı’da aktif bir şekilde faaliyet gösteren Budistlerin ve Hinduların sayısının hızla artmasıdır. Üçüncü bir sebep ise, insanların ruh dünyalarıyla alakalıdır. Buna göre insanlar, mana bakımından daha yüce bir şeye ait olduklarını düşünerek bir arayış içerisine girmekteler ve sonuçta, “ Bize ölümden sonra ne olacak?” sorusu ile hayatın anlamını, acı çekmenin sebeplerini soruşturmaya başlamaktadırlar. Onların bu arayış ve soruşturma çabaları, sonuçta, reenkarnasyon fikrine kapı açmaktadır.220

Bu arada, Yeni Ahit’in “New Testament”, İsa’nın ana öğretilerinin bazı bölümlerinin kaybolduğuna dair şüphe götürmez işaretler ihtiva ettiğini ve bu kayıp bölümlerden birinin de karma ve reenkarnasyon ile ilgili olduğunu ileri sürerek bu konuda kitap221 dahi kaleme alan Hıristiyan yazarlar mevcuttur. Bu yazarlara göre, İsa’nın asıl öğretilerini içeren İncil metinleri asla kayda geçirilmemiştir. Kayda geçirilenler ise, ya sayısız Hıristiyan âlimlerin elinde değiştirilip tahrif edilmiş, ya da bu bölümleri tamamıyla gizleyen ‘iman bekçileri’nin ellerinde kaybolup gitmiştir.

Aynı şekilde, reenkarnasyon iddiasının Hıristiyanlığın önemli birtakım esasları ile çeliştiği ileri sürülerek, bazı noktalardan tenkide tabi tutulduğu da bir vakıadır. Bu noktaları şöyle özetlemek mümkündür: reenkarnasyon düşüncesi Hıristiyanlıktaki kurtuluş “salvation” inancının önemini azaltmaktadır. Yine bu düşünce, bedenin yeniden dirilmesi “resurrection” inancı ile çelişmekte olup beden ile ruh arasında tabii olmayan bir ayrımı gündeme getirmektedir. Tenkit noktalarından biri de, reenkarnasyon fikrinin, gerçekte İncil ayetlerinin açık ve net bir işareti olmadığı, ancak, daha ziyade çeşitli spekülasyonlar ile ispatlanmaya çalışılan bir fikir olduğudur. Bütün bunlara ilaveten, insanların geçmiş hayatları hatırlamaması da reenkarnasyonun olmadığına dair ileri sürülen gerekçelerden bir tanesidir.

      

220 Baloğlu, Adnan Bülent, A.g.e. s. 78. (Martin Palmer, Joanne O’Brien, The Book of Reincamation

and the Afterlife, London 1996, s. Vll.)

221Baloğlu, Adnan Bülent, A.g.e. s. 79. Böyle bir kitap için Bkz. Mark L. Prophet, Elizabeth Clare Prophet, The Lost Teachingis of Jesus-l: Missing Texts- Karma and Reincamation, Submit University Press, the United States 1989

73 Bir başka Hıristiyan yazara göre de, bu inanç, Hıristiyanlığın rahmet “grace”, kefaret “atonement”, İsa’nın günahkâr insanlığın affedilmesi için ölmesi ve nihayet İsa Mesih’in yeniden dirilmesi “resurrection” gibi esaslarına ters düşmektedir. Üstelik, aynı yazara göre, reenkarnasyon, İncil’in şu açık hükmüne de terstir: “İnsanlara bir kere ölmek ve ondan sonra da hükmolunmak mukadderdir” (İbranilere 9: 27).222

Bu arada, Hıristiyanlar arasında da, tıpkı Müslümanlar arasında olduğu gibi, bazı İncil ayetlerinin reenkarnasyona işaret ettiğini, İncil’in aslında söz konusu inanca karşı çıkmak şöyle dursun, onu destekler mahiyette olduğu görüşünü savunanlar da yok değildir. Reenkarnasyon inancını savunan Hıristiyanlar, kendi görüşlerini desteklemek için bazı İncil ayetlerini delil olarak kullanmanın yanında, bu inancın niçin son zamanlara kadar Avrupa’da bilinmediği ve Hıristiyanlığın niçin bu öğretiyi öğretmediği gibi soruları da kendi zaviyelerinden cevaplamaya çalışmışlardır. Ayrıca, Amerika ve Avrupa’da reenkarnasyon inancının insanlar arasında hızla yayıldığına dair bazı istatistiksel verilere de eserlerinde yer vermektedirler. Ancak, reenkarnasyonu savunan ve buna İncil’den destek arayışına giren bazı meslektaşlarımı, samimiyetsizlikle suçlamakta, onların İncil’in ve Hıristiyanlığın öğretilerini gerçekten anlama ve özümsemeden uzak olduklarını söylemektedirler. Ne Hıristiyanlığın, ne de onun kutsal kitabının böyle bir öğreti ile uzlaşmasının mümkün olmadığını üstüne basarak vurgulamaktadırlar.

Hıristiyanlık bağlamında bütün bu söylediklerimizi bir cümle ile özetleyecek olursak, reenkarnasyon inancının ana Hıristiyan akımları tarafından itibar görmeyen, kesin bir dille reddedilen bir inanç olduğunu söylemek durumundayız.