• Sonuç bulunamadı

HĠKMETĠ KONU ALAN GAZELLER

AġKIN MUHTEVASI

2.4. HĠKMETĠ KONU ALAN GAZELLER

“Hikmet; uzsöz, bilgelik, sebep, filozofluk, felsefe. Hayatta yol gösterecek bir değerde bulunan kısa, özlü söz. (…) Kâinattaki Ģeylerin asıllarını, mahiyetlerini anlatan bilgi” (Karaalioğlu, 1978:309); “Ġlim ve adaletin birleĢmesinden meydana gelen yüce vasıf, edep ve ahlâka dair özlü söz, gizli sebep, fizik bilimi, düĢünme melekesinin itidal hâlinde olması, uygulama ile birlikte olan bilgi; söz ve davranıĢtaki isabet, her Ģeyin en mükemmeli demektir” (OğraĢ, 2004:298); “EĢyanın hakikatlerini, özelliklerini, yaratılıĢ nedenlerini, eserlerini, etkilerini bilmek ve ona göre amel etmektir” (Pala, 2004:208).

“Denilebilir ki ġark edebiyatının esası hikmetli (hikemî) ifadedir. Hadiselere, kâinata ibret gözüyle bakan Ģairler, zahiren gördükleri Ģeylerin arkasında “gözle görülmeyen”leri keĢfederler. Bu anlayıĢ en güzel ifadesini Dinî-tasavvufî edebiyat verimlerinde bulmuĢtur. Hikmetli sözlerin gayesi insanların

194 124 76 56 53 50 30 25 10 5 2 2 Nâbî Sâbit Mezâkî Nâ'ilî Nev'î-zâde 'Atâyî Kâmî Fehîm-i Kadim Şeyhülislam Yahyâ Şehrî Nef'î Neşâtî Vecdî

tuttukları yollardaki sakatlıkları, aksamaları ortaya dökerek insanlığı doğru yola götürmektir. Ġnsana has olan riya, ihtiras, aciz, hırs, tama, hased vb. gibi bütün kötü huylar hikmet sahibi edibler tarafından kınanır. Buna karĢılık güzel huylar övülür. Bu özellik çok defa pendnâme, hikemiyat, rubaî tarzında söylenen Ģiirlerde görülür. Ancak gazel, mesnevî, kaside vb. türlerde söylenmiĢ Ģiirler içinde hikmetli ifadesi olan beyitlere de rastlanır. (…) Hikmetli ifade taĢıyan Ģiirlerde öğretici bir üslup, rindane bir edâ, müvekkilane bir telkin, derviĢane bir kanaat görülebilir. Bu ifade tarzları Ģiirin hikmet‟ini, daha doğrusu hakikatleri açıkça ifade edebildiği nisbette, halkın da hislerine tercüman olacağı için pek fazla rağbet görür” (TDEA, 1977:IV/ 231).

Hikmetli ifadelerin gazellere konu olmasıyla da hikemî gazeller ortaya çıkar. Ahlakla ilgili öğütlerin, farklı hayat görüĢlerinin, özdeyiĢ niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellere hikemî gazel denir (Dilçin, 1983:112).

ġairler; incelediğimiz hikemî gazellerde aĢk, âĢık, sevgili, gönül, ayrılık, vuslat, gönül ehli, cân, âh, hayat, âlem, dünya, ahiret, rahmet, hakikat, mecaz, yokluk, mânâ, olgunluk, insan, vücûd, akıl, felek, ömür, zaman, edep, kanaat, Ģiir, Ģairlik, ârif, rint, Ģarap, nefs, zâhit, sâlik, Ģeyh, sofi, dost, fakir, mezhep, irfan gibi konulara dair kendi hayat görüĢlerini ve tecrübelerini çoğunlukla didaktik bir tarzda dile getirirler.

Ö.G.180.

Hayât devlet-i pâ der-hevâ degül de nedür Vücûd mevc-i bekâ der-fenâ degül de nedür Ġden nigâh-ı bekâ bu nümûd-ı bî-hûde Girîve-gerd-i hatâ-der-hatâ degül de nedür Cihânı anlayanun çeĢm-i i„tibârında Gubâr-ı kûy-ı fenâ tûtiyâ degül de nedür Sipâh u memlekete ihtiyâcı sâbit iken Mülûk-ı „âlem-i sûret gedâ degül de nedür Mülûk-ı sâlifenün gûĢ iden hikâyâtın Bilür „arûs-ı cihân bî-vefâ degül de nedür Esîr-i keĢmekeĢ-i ıztırâb iken ehli

Bekâ-yı câha du„â bed-du„â degül de nedür Ümîdvâr olıcak ebr-i nev-bahârândan Nüzûl-ı sâ‟ikadan ma- „adâ degül de nedür

Ümîd-i lutf u mürüvvet zamâne halkından Husûle gelmeyicek müdde„â degül de nedür Visâle gelse bile kârı yâr-ı bed-hûnun Mü„âhezât-ı kühen-mâcerâ degül de nedür Gönül meĢâbe-i rakkâs-ı sâ„at ey Nâbî Esîr-i gerdiĢ-i havf u recâ degül de nedür

(Nâbî - G.112) Ö.G.181.

Bir dilbere dil vir ki belâdur dimesünler Bir bâdeyi nûĢ it ki hatâdur dimesünler Bir derde esîr ol ki etibbâ-yı zamâne Vâbeste-i tedbîr-i devâdur dimesünler Dök nakd-i siriĢkün ser-i kûyında nigârun Tâ müdde„iyân sana gedâdur dimesünler

Laht-ı ciger ü nâleni ızhâra Ģitâb it

Tâ kim sana bî-berg ü nevâdur dimesünler „Abdî gibi âĢüfte-i hubân-ı cihân ol

Nâbî sana tâ ehl-i riyâdur dimesünler

(Nâbî – G.229) Ö.G.182.

SiriĢtinde anun kim nûr kalbinde kîn olmaz Musaffâ tıynetânun tarf-ı ebrûsında çîn olmaz Halâvet müstekîndür tab„-ı zenbûrân-ı ahterde Müseddes-hâne-i kevn ü mekân bî-engebîn olmaz SiriĢk-i çeĢmine ehl-i nifâkun i„timâd itme

Esâsında binânun reĢh-i âb olsa metîn olmaz Hayâlün gelse de itmez karâr âyîne-i dilde Zemîn-i Ģûre de gülĢen de olsa dil niĢîn olmaz Olurduk bî-ta„ab müĢrif temâĢâ-yı harâbâta Dirîgâ pâre-i mînâ-yı meydan dûr-bîn olmaz Meyân-ı çeĢm ü ebrûda nihânî güft-gûlardan Ne denlü olsa da bî-vesvese hâtır emîn olmaz

Ġden hep reng ü bûy-ı bâtınîdür cilve zâhirde Anunçün kıĢrı her sâde dırahtun dârçîn olmaz Hurûf u noktadur andan cebînün anla bu râzı Ki seng-i dâg-ı mihnetden rehâ bulmıĢ cebîn olmaz Sezâ-yı nâm-ı sultânî kulûb-ı pâk-gevherdür Beyâbânda yatan her seng-i bî-kıymet nigîn olmaz Bilen hâk-i Sitanbuldur rüsûm-ı Ģîve-i nâzı

Kenârun dilberi nâzik de olsa nâzenîn olmaz Cihân „aks-i merâyâ oldugın fehm eyleyen „ârif Zevâlinden zülâl-i „âlemün endûhgîn olmaz Sezâ tâze mahalle yapmaga beyt-i nezâyirden Binâ-yı nazma Nâbî böyle bir nâzik zemîn olmaz

(Nâbî – G.303) Ö.G.183.

Yek nefes zevk-i hayâtun bulamazsın bedelin „Âlemün cümle fedâ eyler isen mâ-hasalın Kısmetün rûz-ı ezelden müte‟ayyindür hep „Âlemün kat„a çalıĢ riĢte-i tûl-ı emelin

Lezzet-i mîve-i cennetden olur Ģîrîn-kâm Suvaran eĢk-i nedâmetle riyâz-ı „amelin Dür-i ma„nîden olan gûĢ-ı kabûlı mesdûd Anlamaz eylesen îrâd cihânun meselin Çâr dîvâr-ı fenâ-rîz-i vücûdun Nâbî Bilen anlar dahı evvelki nefesde halelin

(Nâbî – G.551) Ö.G.184.

ġehd-i visâlden hazer eyle sâkîm isen Ġncinme zehr-i kahr-ı cefâya hakim isen Bu çârsûda kâsid olur hôd-furûĢluk Mizân-ı i‟tibârı gider müstakîm isen Nâmahrem-i harîm-i edebsin zenân gibi Muhtâc-ı istigase-i na‟lîn-i sîm isen

Girsen de cennete yine Ģehvet zebûnusun Dildâne-i tena‟um-ı bâğ-ı na‟îm isen Tutmaz kanâ‟at ehli müsellem gedâlığın Kalb-i selîmin olmayıcak Ģeh Selîm isen En sunma câm-ı Ģu‟le keĢân-ı mahabbete Tersân-ı âteĢ-i hasebât-ı cahîm isen Meylin bu hâkdâna cehâlet değil midir Ey hâce âlem-i melekûtu alîm isen Me‟vâ na‟îm-i rahat olur nefs ü rûhuna Berzah-güzâr-ı vahĢet-i ümmîd ü bîm isen Kıl râst nâveg-i kader-endâz-ı himmeti Ey cân harîf-i hamle-i nefs-i garîm isen Nazîr bulunma aybına âlemde kimsenin Bedhâh-ı nâkesân bile olma kerîm isen Zehrâbe-nûĢ-ı ma‟siyet ol Nâ‟ilî gibi

Hulvü‟l-mezâk-ı rağbet-i mâ‟ü‟l-hamîm isen

(Nâ‟ilî – G.214) Ö.G.185.

Ne bülbül ü ne çihre-perest-i gül-i bâg ol Zâg-âne yüri râhib-i Ferhâr-ı ferâg ol Bülbül gibi bin nagme idersen begenilmez Makbûl ola dirsen yüri hem-hâne-i zâg ol Pervâne mecûsî-reviĢ ü deyr-niĢîn Ģem„

Hem-mezheb-i pervâne vü hem-reng-i çerâg ol Çün gayret-i reh vâdi-i hirmân olacakdur Tâ-key reh-i ümmîdde güm-kerde sürâg ol Ey Ģîve-i âĢüftegi-i zülf-i perîĢân

Mecnun-reviĢânuz bize gel zîb-i dimâg ol Dûzah nice bir bîhüde sûzî bana rahm it Gel „uzleti-i zâviye-i sîneye dâg ol

Sen dilber-i „âĢık-küĢe meyl itdi Fehîm âh Öldürmez isen cevr ile ol bî-dili sag ol

Ö.G.186.

Kîl ü kâl-i „aĢkı hâmûĢ olmayınca bilmedüm Sırr-ı „aklı mest ü medhûĢ olmayınca bilmedüm „Âlemün zevkın gedâ eylermiĢ ancak dünyede Ben o zevkı hâne-ber-dûĢ olmayınca bilmedüm

Lezzet-i Ģevk-ı mahabbet niydügin pervânede ġu„le-i âha hem-âgûĢ olmayınca bilmedüm „Âlemi tutmıĢ sadâ-yı na„re-i gavgâ-yı „aĢk Dâglardan ser-be-ser gûĢ olmayınca bilmedüm

Mezheb-i rindânı bilsün mi Fehîmâ zâhidân Ben hezârân-sâl mey-nûĢ olmayınca bilmedüm

(Fehîm-i Kadim – G.219) Ö.G.187.

DûĢ-ı rif‟atse garaz nâsiye-sây-ı hâk ol Zeyl-i seccâde gibi sen de nazîf ol pâk ol Rü‟yet-i Ģems-i hakîkatse murâdun agla Âb-dest minĢefesi gibi gözüm nem-nâk ol Kimsenün kurcalama „aybını mânend-i hilâl Belki setr itmede hem-hâsiyyet-i misvâk Semm-i âzâra idüp Ģehd-i nevâziĢle „ıvaz Hüner oldur sana zehr olına sen tiryâk ol Dâmenün hâr-ı mugaylân-ı hevesden kurtar Ârzu pîrehenin yırt girîbân-çâk ol

Adını „aksine yazdurma misâl-i Ģeytân NakĢ alup hurde-Ģinâs-ı „amel-i hakkâk ol Ne Ģeb-i „îd gibi münhemik-i isrâf ol Subh-ı rûze gibi muttasıf-ı imsâk ol Sâbitâ arduna at bâr-ı gam-ı dünyâyı „Âmil-i „âdet-i müstâhsene-i fitrâk ol

(Sâbit - G.232) Ö.G.188.

Senden olmazsa „inâyet hâl yâ Mevlâ ne güc Emr-i dîn gâyet de müĢkil âh bu dünyâ ne güc

Öldürür mi âkibet ben rû-siyâhı bu hicâb Ölmek âsândur velîkin haclet-i ukbâ ne güc Sâkiyâ mey sun ki „aĢk-ı yârdan bî-tâkatüm Evveli âsân göründi âhiri ammâ ne güc

MürĢid-i pâkün hemân pâyına düĢ var ey gönül Cümle düĢvâr iĢleri âsân ider ana ne güc Bir nazarla topragı bî-Ģekk iderler kîmyâ Feyz-i isti„dâd lâzımdur velî Yahyâ ne güc

(ġeyhülislam Yahyâ – G.35) Ö.G.189.

Civân-merd-i mahabbet mübtelâ-yı dehr-i dûn olmaz Yalancı kahbe dünyâya er oglı er zebûn olmaz Hevâ-yı kâmet-i cânâneden kim el çeker zâhid Livâ-yı himmet-i ehl-i mahabbet ser-nigûn olmaz Bu ĢûriĢ çok degüldür Kays-ı câna deĢt-i mihnetde Bunun Mecnûn-ı mâder-zâdı bî-dâg-ı cünûn olmaz Bu meclis bir neĢât-ı nagme-i mihr-i mahabbetdür Fesâne yâd olunmaz zikr-i âsîb-i füsûn olmaz

Dil-i dervîĢ-i hursend-i kanâ‟atda tama‟ n‟eyler ġeh-i mülk-i fenâda böyle nakd-i enderûn olmaz Gelürken dâne-i top-ı gam u seng-i sitem dâyim Bu hısn-ı cism-i fânîde dil-i âĢık masûn olmaz GüĢâyiĢ mi bulur bâd-ı nesîm-i gonçe-perverden O kim lâle gibi gam-hurde-i dâg-ı derûn olmaz N‟ola böyle tahammül itse cevr-i yâra „uĢĢâkı Bu kavm içre hılâf-ı meslek-i sabr u sükûn olmaz Tezekkür eyleyüp yâri sakın yâd itme agyârı Miyân-ı güft (ü) gû-yı ehl-i dilde bed-sükûn olmaz

Dili sad-pâre itdi tîg-ı hasret kan revân oldı

Meger bir dem mi vardur dîde-i ter gark-ı hûn olmaz Mezâkî böyle vâdîde ne denlü türktâz itse

(Mezâkî – G.209)

Ö.G.190.

Se-rûze devlet ile i„tibâra aldanma Hazânı der-pey olan nev-bahâra aldanma Vücûdı vâsıl-ı iksîr-i bezm-i „irfân it Revâc-bahĢ-ı zer-i kem-„ıyâra aldanma Gubâr-ı reh-güzerin kıl havâle-i müjgân HoĢ-âmed ile gelen rûzgâra aldanma Hazân vakti anılmaz bir adun ey bülbül Bahâr mevsimi nâm-ı hezâra aldanma Bulur mısın hele pâ-bûs-ı yâre sen ruhsat Dürûg-ı va„de-i bûs u kenâra aldanma Libâs-ı hod-be-hod-ı câvidânı eyle be-dûĢ Fenâ-pezîr-i ten-i müste„âra aldanma Tedârük eyle „amel nakdini bugün Kâmî Resîd-bahĢi-i rûz-ı Ģümâra aldanma

(Kâmî – G.186) Ö.G.191.

Ârif ol ehl-i dil ol rind-i kalender-meĢreb ol Ne müselmân-ı kavî ne mülhid-i bî-mezheb ol Akla mağrûr olma Eflâtûn-ı vakt olsan eğer Bir edîb-i kâmili gördükde tıfl-ı mekteb ol Âfitâb-ı âlem-ârâ gibi sür hâke yüzün

Kevkebe basdır cihânı hem yine bî-kevkeb ol Lâ-mekân ol hem mahallinde yerin bekle yine Gâh mihr-i âlem-ârâ gâh mâh-ı NehĢeb ol ÂĢık ol ammâ alâyıkdan berî et gönlünü Ne ham-ı gîsûya meftûn ne esîr-i gabgab ol Hızra minnet çekme var sonra dil-i Nef‟î gibi Lûle-i âb-ı hayât-ı feyz ile leb-ber-leb ol

(Nef‟î- G.73)

ġairler; âĢık olmanın gerekleri nelerdir; dünya ve ahiret saadeti neye bağlıdır, bunun için neler yapılmalıdır; hakîki aĢk nasıl olur; ârif kiĢi nasıl olmalıdır;

aĢk ehli olmanın gerekleri nelerdir; dost nasıl olmalıdır; insanlığın nelere bağlı olduğu ve neleri gerektirdiği gibi sorulara yanıt verirken aĢk, gönül, sevgili, Ģiir, dünya ile ilgili tespitlerde bulunur ve öğütler verirler. Kimsenin ayıbı kurcalanmamalıdır; dünyâ gamı umursanmamalıdır; zâhit, riyâyı terk etmelidir; gönül, teslimiyet ve rızadan değil, kavga ve iddiadan geçmelidir; hercâiye gönül verilmemelidir aksi takdirde âvâre olunur, derman bulunamaz ve çaresiz kalınır; kiĢinin kalbine kin olmamalıdır ki nûr olabilsin gibi birçok hususta Ģâirler, doğrudan ya da kendisine öğüt verir gibi görünerek dolaylı Ģekilde tespitlerini aktarırlar.

ġairler, genellikle kendi tecrübelerini dile getirirken geçmiĢ zaman, öğüt verirken emir kipi, tespitte bulunurken de geniĢ zaman kullanmayı tercih ederler. Bazen de soru cümlesiyle durumları ya da olayları sorgulamayı tercih ederler.

Ö.G.192.

Gönül âvâregân-ı aĢka hergiz mesken olmazmıĢ Yem-i mihnetde sâhil kûh-ı gamda dâmen olmazmıĢ Mesîhâ terkimiĢ sim-i nizârı Ģart-ı seyyâhî

Tecerrüd pîĢgehinde kayd-ı bâr-ı sûzen olmazmıĢ ġeb-i târik-i gamda rind-i meyhâra Kelîm-âsâ Fürûg-ı câm-ı sahbâ gibi Ģem‟-i Eymen olmazmıĢ Değildir dillerin âhı siyeh zülfünde tâb-endâz Meğer Ģâm-ı garîbânda çerâg-ı rûĢen olmazmıĢ OlurmuĢ âb-ı germ-i dîdeden dil Nâ‟ilî pür-tâb Mahabbet Ģehrini germâbesinde külhen olmazmıĢ

(Nâ‟ilî – G.176) Ö.G.193.

Sakın pervâne bâl ü per açup Ģem‟e yakın olma Yanar dûĢundaki ol Ģâl-ı kibrîtî emîn olma PerîĢân olma ey gül bülbülün âh u enîninden Niyâz-ı bülbül-i zârı götürmez nâzenîn olma Tutalum gözi açıklardan olmuĢsın be hey zâhid Hudâ Settârdur ta‟n itme rinde „ayb-bîn olma Serîr-i nâz u istignâya geç devletle „izzetle ġeh-i hüsn ü bahâsın gayrlarla hem-niĢîn olma

Cihân-ı bî-sebât içre gam u Ģâdî ber-â-berdür Eger Ģâd olmadunsa gam degül Yahyâ hazîn olma

(ġeyhülislam Yahyâ – G.313) Ö.G.194.

Ne yapsun kum gibi ekdâr-ı dehre bir dil-i dânâ Bulanmaz mı hücûm-ı seyl-i mevc-engîzden deryâ ĠĢin dôlâb-veĢ suyına koymak isteyen âdem Tehî döndürmesün bir bî-nevânun kâsesin kat‟â Bu bâgun resmidür mahsûl-ı „âdî virmeyen bî-berg Kühen bir câmeden çıkmaz misâl-i serv-i bâg-âsâ Yakasın pâk-dâmen kurtarur âĢûb-ı „ukbâda Kötek yir câme-i nâ-pâk-veĢ âlûde-i dünyâ Fakîre zâd yok ârâste-hân-ı ekâbirden Hemân çînîsi çok bir meclis-i tasvîrdür gûyâ Tenün tesmîn idüp mânend-i Ģem‟-i rûgenî olma Yakarlar âgeh ol ey sâlik-i iĢkenbe-perver hâ Ne esrâr-ı nihân var Sâbitâ ma‟cûn-ı nazmunda Leb-i dilber midür güldürdi heb yârânı ser-tâ-pâ

(Sâbit - G.13)

Divan Ģiirinde hikemî gazel denilince akla ilk gelen isim Ģüphesiz Nâbî‟dir. Ġncelediğimiz gazellerin 554 tanesinde konu olarak hikmetle karĢılaĢırken bunlardan 374‟ünün Nâbî‟ye ait olması da bu durumu destekler niteliktedir. Diğer Ģairler ve hikmeti konu alan gazel sayıları Ģu Ģekildedir: Sâbit 39, Kâmi 33, Fehîm-i Kadim 31, ġeyhülislam Yahyâ 25, Nâ‟ilî 20, Mezâkî 20, Nev‟î-zâde „Atâyî 4, ġehrî 4, Vecdî 3, Nef‟î 1.

Grafik XVII. Hikmeti Konu Alan Gazellerin ġairlere Göre Dağılımı