SESSİZ ÇIĞLIK
Kışın yorgunluğu ve bir bekleyiş Semaya hasretle çıkar çiçekler Böceklerin sabrı biter bekleyiş Tebessümle bize bakar çiçekler
Fezayı soluyup içine alan
Fırtınayla veren, bir sessiz çığlık Üç beş damla yaştır geriye kalan Benimle, semadan hisli hıçkırık Işıklar ülkesi, buğulu gözler
Bulut arasından yollar geçiyor Bu yolda mevcuttur, gönülden izler Nakşolur alnıma, yıllar geçiyor.
BİR GÜN
Yılların verdiği özleyiş için
Umut mu hüsran mı, yoksa bir hüzün Zaman esrarını gizleyiş için
Ne kadar çırpınsa çözülür bir gün
AĞLADIKLARIM
Fikir helezonu, mantık girdabı Düşünce ufkuna dalıp ağlarım Ruhuma teneffüs, cami mihrabı Akşam kızıllığa bakıp ağlarım
Yılanın zehiri, akrep kıskacı Fikire bürünüp bizi ısırdı Kalbimde sızıltı, hasret ve acı Şu anki gözyaşı, önceden sırdı Semayı titreten muhteşem çığlık Meteor kopartıp dünyaya indi Şimdi yeni şekli, hüzün hıçkırık Kalpteki sızlayan yaraya indi
İÇİMDEKi DUYGULAR
İçimdeki duygular eriyen kar gibidir Şu kanayan ruhumdan akan pınar gibidir.
Gökten gelen hislerle pek bahtiyar gibidir Üzülme hiç üstüne gelse binlerce hüzün Mutlu anı gelecek atide gönlümüzün
HATIRA
Beni benden alıp yakan hatıra Mazinin gönlünden bir buse versen Hüzün çiçeğini takan hatıra
Bana mutluluktan bir hisse versen Gözyaşları akan bir ırmak olsa Bunu katre katre göl alır gider Dökülen saçlarım bir yaprak olsa Maziyi gönlümden gül alır gider Gerilere bakış üç beş hatıra
Buruk acı veren yollar uzanır Hiç sığar mı ömür üç beş satıra Çile ile dolu yıllar uzanır
Fırtınalı hayat ve bir anafor Çalkalanan ömür, bense dalgayım Mukaddes bir fikir, içimdeyse kor Gözlerim ufukta ve ben yoldayım
SEMALARI TİTRETİR Yalnız iki hece şu titrek dilden Bir kelime düşün arşı titretir Geriye ne kaldı kırık gönülden Semaları, dağı, taşı titretir
GETİR
Getir deryalardan ister kum olsun Ateşten mürekkep bir zakkum olsun Bu dünyanın zehri ondan da beter Beni alıp yutan bir vakum olsun İçimi yakacak bir katre ver ki İsterse zehirden bir yudum olsun Gözümden akacak yaşlar akıt ki Kalbimi fetheden bir durum olsun Bana semalardan bir yer göster ki İsterse oradan bir bodrum olsun Getir ötelerden, bir şey getir ki Her an nur fışkıran bir ruhum olsun.
ACI
Keskin bir çığlıkla bölündü feza Rüzgar hesap sorar sessiz ağaçtan Yılların verdiği hüzün ve eza Daha ne istiyor, kırlaşan saçtan
Küllenen yıllardan kalan kıvılcım Bu sönmüş yüreği yakmaya yetti Göğe vuslat ile hasret ve acım Şu naçiz bedeni yıkmaya yetti Ağlayan pınar mı, yoksa şu gözüm Bir anlık teneffüs, dinlenen yıllar Semaya bakmaya kalmadı yüzüm Ufak bir mutluluk dilenen yıllar
MUKADDES HÜZÜN Denizlere baksam hep aynı çile Köpüren dalgalar bir kin mi taşır Yalancı tebessüm olsa da bile Ulvi yükü dünya bitkin mi taşır
Mukaddes hüzünü dercetmek için
ERİYİNCE
Eriyen şu kalbim, süzüldü gözden Damla damla aktı, billura döndü Bir ışık hüzmesi gelince özden Bedenim inceldi ve nura döndü DAVA
Kader tutmuş yakamı bu ne biçim davadır Tevbe etmek çözümdür, gönüllere devadır Avukat hiç arama, hakim sana neylesin Kulu mahkum ettiren nefis ile hevadır MAYA
Endişe dolar yüzün çatlar elin ayası Küçük sıkıntı, çile mutluluğun mayası
SİTEM
Göreceksin hayrı, söylüyor kalbim O Cemil-i mutlak, şerri bekleme Siteme muhatap olamaz Rabbim Günahına bir de günah ekleme
Hayırlı akıbet, çıkar sonunda Tereddüt etmeyin onun yolunda Sabır hiç bulunmaz heyhat kulunda Yanlış yola girip sakın tekleme
TEVBE İLE
Yanlış amel bitmelidir Sonra tevbe etmelidir Dermanını veren tek O Ona Rabbi yetmelidir.
MUKKADES HÜZÜN
Şen şakraklık değil mukaddes hüzün
DÜNYA
İhya ettim ben seni Bana vurdun dünya sen Tercih ettin zengini Hesap sordun dünya sen
Ruhumu ve canımı Bilgimi irfanımı Almıştın her anımı Boşa yordun dünya sen Dinlemedi ummanlar
Heyhat gitti zamanlar Nimetlere konanlar Tekme vurdun dünya sen
Çokça yürekler yaktın Dönüp alaylı baktın Dönmeyi de bıraktın Niye durdun dünya sen Yedin bizi doymadın
Zalimlere kıymadın İyiliği koymadın Neyi kurdun dünya sen
Sitem falan değildir Kimse kalan değildir Öte yalan değildir Boşa yordun dünya sen
MEKTUP
Kudretinle dünyada dağı taşı eğersin Kulum nasıl bilirse ben de öyleyim dersin Belaları defedip sen bizlere yardım et Rabbim bize terbiye, ruha fazilet versin
İsmi azamın ile yetiş imdadımıza Deyyan isminle yetiş keder ve gamımıza Sana uzanan eli bırakmazsın darda hiç Seni affeder bildik bakma günahımıza Rabbimize sığındım eller kalktı havaya Gözlerimde ıslaklık başladı ağlamaya Seni Hannan tanıdım sen ruhları bilirsin İçimdeki duygular elbet gider Hüdaya
İçin için eriyen gönülleri bilirsin
Hazinen çokça geniş, Sen her şeyi verirsin Sana açtım kalbimi huzuruna ihsan et Kulun bir adım atsa sen on adım gelirsin Sana uzanan eli darda bırakmazsın hiç
Uçurumda çukurda yarda bırakmazsın hiç Gönlünü açan kula elbet sahip çıkarsın Fırtınada tipide karda bırakmazsın hiç
Gelip sana sığındık ey gökleri yücelten Kaskatı kalbimizi eritip de incelten
Gönder Allah’ım gönder ihsan et bize deriz
ÜZÜLMEK
Gülme nedir biz unuttuk Olmadı ki üzüleyim Gözde yaşı hep kuruttuk Kalmadı ki üzüleyim
Varlık yokluk hepsi hiçti Takdir bize hüzün biçti Çile dolu yıllar geçti Durmadı ki üzüleyim Tebessüm mü yoktu yüzde Kahkahayla sevinç sözde Kader hüzün çile bizde Almadı ki üzüleyim
Ağlamak mı acep nedir Kudretiyle dağlar erir Sabredene ecri verir Vurmadı ki üzüleyim
KADER
Böyle takdir etti kader Bir gün senden gider keder Güzel günler gelir elbet Ruhu artık etme heder
Bil ki ömür bir çiçektir Kul nedeni bilecektir Tevekkülle bekle bir gün Güzel günler gelecektir
ALIN YAZIM
Bir iniş ve bir çıkış var İşte buymuş alın yazım Çıkmak için az yokuş var Kışı gitti geldi yazım
Sınav için bir yeri bu Çile desen tekdiri bu
YORULDUK Açıldık denizlere Boğuştuk dalgalarla Hüzün nasıp bizlere Yorulduk kavgalarla
Fırtınalar dinmedi Rahmet henüz inmedi Giden dostlar dönmedi Kaldık biz kargalarla
HİSLER
Neydi ki gözlerden bir damla gelen Bir garip duygu ki akşamla gelen İçimi kavuran bir gamla gelen
Mahzun duygular ki ruhumu sardı İçim buruklaştı, benzim sarardı
BELA
Bela yağıp gelse sakın üzülme Gökkuşağı yağmur sonunda gelir Zorluklar önünde sakın üzülme Çiçekler ağacın dalında gelir
Çileler hüzünler elbet bitecek Belalar terk edip bir gün gidecek Vakit geldiğinde yüzün gülecek Ecirler Rabbinin yolunda gelir
ANGUAZ
Rüzgarlardan bize hafif fısıltı Estiği yerlerden hicran getirir Pınarın akışı tatlı şırıltı Gözyaşları gibi hüsran getirir
Karların üstünde kayak izleri Basılıp gidişin yıkıntısı bu Mazinin kalbimde ayak izleri
BU DA GEÇER Yakınların gider bir gün Herkes göçer söyle ve geç Gözyaşları döker her gün Bu da geçer söyle ve geç
Saat bir gün küsüp dursa Musibetler seni sarsa Doğru, eğri her ne varsa Kaderdir de söyle ve geç Talih bir gün elbet döner Yürekteki ateş söner Deme geldi başa neler Bu da geçer söyle ve geç
MUTLU GÜNLER
Zaman akıp gitti sanki bir seldi Meltem gitti; gelen şiddetli yeldi Dalgalar sonunda erdi sükuna Şükür ki Rabbimiz, mutlu gün geldi
YAŞLI GÖZLER
Bu dünyada tek dost kalan Sensin artık yaşlı gözler Gerisi boş, hepsi yalan Gelsin artık yaşlı gözler
Dendi hüzün nedir sence Gözden yaşlar iner önce Kalbe akar ince ince Dinsin artık yaşlı gözler Sevgi dolu kollar gelir
Rab’den açık yollar gelir Elbet mutlu yıllar gelir Gülsün artık yaşlı gözler
MUM GİBİ
Bir mum bile erir geçer