• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR

4.8. Histopatolojik Bulgular:

4.8.4. Grup-IV (IR+Ellagic Asit):

Bu gruba ait böbrek dokusunun değerlendirilmesinde glomerular yapıda bozulma, Bowman aralık mesafesinin daraldığı, tubullerde atrofi, Multifokal nekroz hidropik dejenarasyon, tubüller arasında hemorajik alanlar izlendi ( Skor 2 ) (Resim-11).

Resim-11: Grup-IV’e ait böbreğin mikroskobik görünümü ( Boyama: Hematoksilen-Eozin,

Grup-IV’e ait böbrek dokusunda herhangi bir İnterstisyel fibrozis olgusuna rastlanmadı ( Resim-12).

Resim-12: Grup-IV’e ait böbreğin mikroskobik görünümü ( Boyama: Tripple, orijinal büyütme

X200).

Grup-IV’e ait böbreğin proksimal tubullerde multifokal fırçamsı kenar kaybı izlendi (Resim-13).

Resim-13: Grup-IV’e ait böbreğin mikroskobik görünümü ( Boyama: PAS, orijinal büyütme

5. TARTIŞMA ve SONUÇ

ABH, saatler veya günler içerisinde, ani olarak böbrek fonksiyonlarının bozulması ve buna bağlı olarak azotlu maddelerin vücutta birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Böbrek hasarının ağırlığına ve süresine bağlı olmakla birlikte, asidoz, sıvı-elektrolit denge bozuklukları gibi metabolik bozukluklar da tabloya eklenebilir. Bu hastaların % 20-60’ında diyaliz ihtiyacı olmaktadır (7-9). ABH morbidite ve mortalite nedenleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.

Herhangi bir organa gelen kan akımının çeşitli nedenlerle yetersiz hale gelmesi veya durmasıyla iskemi oluşur. Bu durum organizmada hipoksik doku hasarına yol açar. İskeminin uzamasıyla hücre bütünlüğü bozulur, devam etmesi halinde ise hücresel ölüm ile sonuçlanır. Reperfüzyon, hipoksik dokunun kanlanması ve oksijenlenmesinin yeniden başlamasıdır. Reperfüzyonla, iskemi sırasında özellikle dokuya gelip yerleşen polimorfonükleer (PMN) hücrelerce salınan medyatörler ve serbest oksijen radikalleri (SOR) aracılığıyla dokudaki yıkımın artışına da reperfüzyona bağlı doku hasarı denir (1-3). I/R hasarından en fazla etkilenen organlar böbreklerdir. ABH’da patogenezin aydınlatılması, koruyucu önlemlerin ve daha etkin tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, morbidite ve mortalitenin azaltılması açısından önemli olmaktadır. ABH patogenezinin kısmen daha iyi aydınlatılmasına rağmen, mortalite oranlarında yeterli azalma sağlanamamıştır (4-8).

Serbest radikaller ve ROS, I/R hasarına yol açan önemli faktörlerdir(141-142). Bu faktörlerin; mitokondriyal oksidatif fosforilasyon düzeyinde değişim, ATP seviyesinde azalma, intraselüler kalsiyumda artma, ve protein kinazların, fosfatazların, proteazların, lipazlar ve nükleazların aktivasyonu gibi hücresel fonksiyonlarda ve bütünlükte bozulmaya neden olan toksik etkileri iyi bilinmektedir (142). İskemik dokunun yeniden oksijenizasyonu ROS oluşumuna katkıda bulunabilir (143). ROS, lipid, protein ve nükleik asitler ile reaksiyona girerek biyolojik membranların lipid peroksidasyonuna neden olur (144). Renal I/R hasarı, böbrek dokusundaki oksidatif stres ve azalmış antioksidan koruyucu mekanizmalar ile ilişkilidir (145,146). Çalışmamızda renal I/R sonrası yapılan serum ve doku analizlerinde kontrol grubuna (Grup 1) göre İ/R grubunda (Grup 3) oksidatif stres parametrelerinde artış izlendi (Tablo 5-6) .Yine aynı şekilde histopatolojik olarak glomerül yapılarında bozulma, atrofik yapı, proksimal ve distal tubullerde diffuz hidropik dejenerasyon izlendi (skor 3) (Resim-8).

Hosseini ve arkadaşları I/R hasarı sonrası oksidatif stresin arttığını ve TAK seviyelerinin azaldığını gösteren sonuçlar elde etmiştir (147). Aynı şekilde bizim çalışmamızda da I/R grubunda (Grup 3) TOS ve malondialdehit seviyelerinde artış, TAK seviyesinde ise azalma izlendi. Antioksidanlar, antioksidan enzim mimetikleri, nitrik oksit ve nitrik oksit sentaz inhibitörleri, eritropoetin, statinler, beta karoten ve askorbik asit gibi bileşiklerin, renal I/R hasarını azaltıcı ve böbrek fonksiyonlarını koruyucu ektikleri pek çok çalışmada araştırılmıştır. (147-149). Bu konuyla ilgili son zamanlarda Ellagic Asit önem kazanmıştır.

EA antioksidan, antiinflamatuvar, antihiperlipidemik ve antikarsinojenik etkileri hem in vitro hem de in vivo olarak gösterilmiş fenolik bir bileşiktir(150). Ayrıca, deneysel safra yolları tıkanıklık modellerinde Cu/Zn oranını azaltarak karaciğer dokusu üzerinde protektif etkinliği olduğu rapor edilmiştir(151). Ateşşahin ve arkadaşları tarafından EA’in belirgin bir biçimde oksidatif stres parametrelerini azalttığı ve ek olarak tubuler nekrozis, dejenerasyon,ve tubuler dilatasyon gibi sisplatin ilişkili patolojik değişiklikleri de iyileştirdiği belirtilmiştir(152). Aynı çalışmada, EA in deney farelerinde sisplatin ilişkili nefrotoksisiteye ve oksidatif strese karşı protektif etkisi olabildiği sonucuna varmışlardır. Benzer biçimde, bizim çalışmamızda da I/R grubuna (Grup 3) göre I/R+EA grubunda (Grup 4) TOS ve Malondialdehit seviyelerinde azalma izlendi (p:0,017- p:0,001). Bununla birlikte TAK, Paraoksanaz ve Nitrik Oksit seviyelerinde istatiksel olarak anlamlı artış izlendi (p.0,001- p:0,011-p:0,017). Aynı şekilde EA böbrekte tubuler hücre hasarı gibi histopatolojik değişiklikleri iyileştirmiştir. Gül ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada EA’in, tıkanma sarılığı oluşturulan ratlarda serbest oksijen radikallerinin oluşturduğu akciğer hasarını önlemede etkili olduğu ve bakılan parametrelerde TAK seviyesinin arttığını, TOS seviyesinin ise azaldığını saptamışlardır(153). Elde edilmiş olan bu bulgular yaptığımız çalışmayı desteklemektedir.

İ/R+Ellagic Asit(Grup 4) grubu açısından bakıldığında İ/R (Grup 3) grubuna göre İ/R+Ellagic Asit grubunda, hem doku hem de serum analizlerinde TOS ve Malondialdehit düzeyleri daha düşük(p:0,017-p:0,001); TAK, Paraoksanaz ve Nitrik Oksit seviyeleri daha yüksek olup istatiksel açıdan anlamlı fark izlendi (p:0,001-p:0,011-p:0,017) (Tablo 5-6). Histopatolojik olarak da İ/R+Ellagic Asit(Grup 4) grubunda, İ/R (Grup 3) grubuna göre daha az oranda glomerül yapılarında bozulma, atrofik yapı, proksimal ve distal tubullerde diffuz hidropik dejenerasyon izlendi( Skor 2 ) (Resim-11). Çalışmamızda, renal I/R sonrası, oksidatif stresin göstergeleri olan TOS seviyeleri ve MDA seviyeleri artış gösterirken, serum

TAK, Paraoksanaz ve Nitrik Oksit seviyelerinde eş zamanlı azalma gözlendi. Böbrek dokusunda, EA ön tedavisinin TOS ve MDA seviyelerindeki bu artışı engellediği, TAK, Paraoksanaz ve Nitrik Oksit seviyelerini arttırıcı etkisi nedeniyle oksidatif hasarı iyileştirdiği gözlendi.

Sonuç olarak, elimizdeki verilere göre EA’in renal I/R hasarına karşı kemoprotektif etkisi olabilmektedir. Bu etkisini, serbest radikalleri temizlemesine ve antioksidan sistemi destekleyerek oksidatif stres oluşturan elementlerin üretimini azaltmasına bağlamaktayız. Ellagic asidin ABH lı hastalarda kullanımının umut verici olabileceğini düşünmekteyiz fakat daha geniş kapsamlı deney hayvanı ve insan çalşmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Benzer Belgeler