• Sonuç bulunamadı

1. Karşılaştırmalı Hukukta Unutulma Hakkı

1.1. Avrupa Birliği’nde Unutulma Hakkı 1. AB Müktesebatında Unutulma Hakkı

1.1.2. ABAD Kararlarında Unutulma Hakkı 1.Google Spain Kararı

1.1.2.2. Google Spain Kararının Değerlendirilmesi

Google Spain kararı kamuoyu tarafından unutulma hakkı kararı

olarak bilinse de aslında metnin karar kısmında unutulma hakkı ifadesi geçmemektedir. Unutulma hakkı ifadesi İspanyol Yüksek Mahkemesi’nin ABAD’a yönelttiği soruda “nisyana bırakılmak”

(consigned to oblivion) ifadesi ile birlikte geçmektedir. Karar sonuçları açısından oldukça belirleyici olmuş ve gerek AB üyesi ülkelerin ulusal hukuk sistemlerinde gerekse dünyanın pek çok yerinde benzer

77

taleplerle veri koruma otoriteleri veya mahkemelere başvurulmasına sebep olmuştur.

Karar değerlendirilirken en çok atlanan husus silinmesi talep edilen içeriğin bir haber yahut görüş yazısı olmamasıdır. Çeşitli kaynaklarda reklam, duyuru, ilan gibi kelimelerle anılan içerik, Bakanlığın açık arttırma duyurusudur. Dolayısı ile sorulması gereken ilk soru, bir açık arttırma duyurusunda satılacak malların sahibinin ismini ve söz konusu mallara el koyulmasının sebebini belirtmenin gerekli olup olmadığı olmalıdır. Dolayısı ile 2010 yılına kadar beklemeden, 1998 yılında da söz konusu ilanın içeriğinde kişilik haklarının ihlali nedeniyle itiraz edilmesi mümkün olabilecektir. Ancak karar metninde ilanın hukuka uygun olduğu belirtildiğinden bu seçeneğin sorgulanmadığı veya İspanyol hukuk anlayışı içinde doğal kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Söz konusu ilan 16 yıl önce maddi sıkıntıdaki kişinin ismine yer verilmeden veya isim kısaltılarak verilseydi hem ilanın amacına ulaşacağı hem de González’in yaşamını etkilemeyeceği açıktır.

Google Spain Kararı pek çok açıdan yetersiz ve eksik olduğu için

eleştirilmiştir. Kararın ABAD tarafından daha önce alınan kimi kararlarla da çeliştiği görülmektedir. Daha önce pek çok kararında veri koruma hakkının mutlak bir hak olmadığını ve topluma faydası bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Mahkeme Google Spain kararında veri koruma hakkını çok daha geniş yorumlamıştır

(Pease, 2015, s. 3). Ayrıca 2008 tarihli Satamedia kararında ABAD gazeteciliğin geniş yorumlanması gerektiğini ve klasik medya anlayışının yeterli olmayacağını belirtmiştir. Belirleyici olan kullanılan

78

araç değil yayının amacı olmalıdır. Buna göre kamuya bilgi, görüş veya fikir aktarmaya yarayan tüm paylaşımlar söz konusu korumadan yararlanabilecektir (Hoboken, 2013: 19).

ABAD’ın Google’ı veri sorumlusu kabul etmesinin normal olduğu görülmektedir. Daha önce açıklanan arama motorlarının bilgi ile ilişkisi düşünüldüğünde arama motorlarının veri ile aracılık ötesinde bir ilişki kurduğu sonucuna varmak kaçınılmazdır. Ancak hem arama motorlarının günümüzde bilgiye ulaşmada çok önemli bir araç olduğunu söyleyip hem de arama motorlarının ifade özgürlüğünden faydalanamayacağı tespitine varmak Google Spain kararının en zayıf tarafı olmuştur. Kararın arama motorlarını sadece ticari menfaat açısından değerlendirmesi yetersizdir. İfade özgürlüğünün korumasından en klasik anlamda faydalanan gazete ve televizyonların da nihayetinde ticari birer girişim oldukları; yine ifade özgürlüğünden geniş bir şekilde faydalanan sanatsal ve edebi eserlerin de çoğu zaman aynı zamanda ticari bir meta olduğu hatırda tutulmalıdır.

Post, ABAD’ın, Google gibi büyük ve zengin bir şirketin kararın emsalleri ile birlikte yaratacağı yükün altından kalkabileceği inancını yansıttığını belirtmektedir. Ancak Google’ın arama motoru piyasasındaki hâkimiyeti tıpkı klasik medya anlayışında olduğu gibi rekabet hukukunun konusu olmalıdır. İfade özgürlüğünü ilgilendiren böyle bir konuda Google’ın, günümüzde bilgiye ulaşmadaki rolü açısından değerlendirilmesi gerekmektedir (2018: 97).

Arama motorunun ifade özgürlüğünden faydalanamayacağı sonucuna çok hızlı varan ABAD kamuoyunun bilgilenme özgürlüğü

79

üzerinde nispeten daha fazla durmuş ancak burada da veri sahibinin haklarının internette bilgiye ulaşmaya çalışan üçüncü tarafların haklarından daha üstün olduğunu belirtmiştir. Bu yaklaşımın birinci bölümde 2.2.3. numaralı başlıkta yer verilen enformasyonel kendi kaderini tayin yaklaşımının bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Kararda veri öznesinin ancak kamuoyuna açık bir rolü olması durumunda ifade özgürlüğü ile bir dengenin gözetilmesi gerektiği belirtilmiş ancak bunun şartları ve kriterleri belirtilmemiştir. Bu açıdan ABAD kararının benzer durumlarda çok daha detaylı analizler yapan AİHM kararlarına göre oldukça zayıf olduğu görülmektedir. Karar genel olarak AİHM kararlarına atıf yapmaması açısından da eleştiri konusu olmuştur (Rivero, 2017: 21; Frantziou, 2014: 767).

Yine kararın bir başka zayıf noktası ise veri öznesinin sadece kendisi için zararlı olduğu telakki edilen bilgiler için değil, istediği her bilginin silinmesini isteyebileceği sonucuna varmasıdır. Bu kadar geniş bir hak kamuoyuna açık olmayan veriler için geçerli olabilir. Ancak bir kere kamuoyuna açıklanmış bir bilginin sadece veri sahibi, bir başka deyişle bilgide ismi geçen bir kişi, basitçe öyle istiyor diye karartılması üzerinde çok daha fazla düşünülmesi gereken bir durumdur. Google Spain kararındaki bilginin bir açık arttırma ilanı olduğu göz önünde

bulundurularak haklı bulunması söz konusu olabilecektir. Ancak bu durumda da söz konusu kararın basın organlarının yaptığı haberler veya yer verdiği görüşler için bir örnek oluşturmaması gerektiği açıktır.

Ancak pratikte karar internette yer alan tüm bilgiler için, özellikle de gazetelerin çevrimiçi arşivlerinde ulaşılabilir durumda bulunan tüm

80

haberler için uygulanabilir olarak anlaşılmıştır. Bu açıdan da ABAD’ın elindeki meseleyi yeterince detaylandırıp tartışmadan ve yanlış anlaşılmalara çok müsait bir biçimde karara bağladığı görülmektedir.

Kuner de mahkemenin geleneksel minimalist tarzını bu kararda devam ettirdiğini ve aldığı kararın internet açısından anlamını yeterince kavramadığını belirtmektedir (2015: 2).

Her halükarda Google Spain kararını; genel bir unutulma hakkı anlayışı ihtiva etmek yerine orijinal kaynakta durmaya devam eden bilgilerin arama motorundan çıkartılmasını isteme hakkına ilişkin bir hüküm olarak anlamak gerekmektedir (Mars & O'Callaghan, 2016:

261). Dolayısıyla Google Spain kararı aslında bir listelenmeme hakkı örneği oluşturmaktadır.