• Sonuç bulunamadı

Glycrrhiza cinsinin biyolojik aktivitesi ile ilgili yapılan çalışmalar

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.3. Glycyrrhiza cinsi hakkında genel bilgi

2.3.2. Glycrrhiza cinsinin biyolojik aktivitesi ile ilgili yapılan çalışmalar

Bitkilerin tedavide kullanılmaları çok eski tarihlerde başlar. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tıbbi açıdan önemli bulunan bitkiler yüzyıllardan beri halk arasında kullanılmaktadır. Dünya sağlık teşkilatı (WHO)’ nın 91 ülkenin farmokopelerinde (kodeks) ve tıbbi bitkileri üzerinde yapılmış olan bazı yayınlara dayanarak hazırladığı bir araştırmaya göre tedavi amacıyla kullanılan tıbbi bitkilerin toplam miktarı 20.000 civarındadır. Bundan ancak 500 kadarının tarımsal üretiminin yapıldığı kaydedilmektedir. Ayrıca değişik amaçla kullanılan bitkilerin çok azı farmokopelerde kayıtlıdır. Örneğin Türk kodeksinde kayıtlı bitki sayısı 140 civarındadır. Hâlbuki Türkiye de tıbbi amaçla tüketilen bitki sayısı çok fazladır, hatta bazı yayınlarda bunun en az 500 civarında olduğu kaydedilmektedir (Baytop, 1984; Kırbağ ve Zengin, 2006). Glycyrrhiza Dünya Sağlık Teşkilatının kodeksine kayıtlı bitkilerden biridir. Glycyrrhiza Yunanca tatlı kök (glycy= tatlı ve rhiza= kök) anlamına gelen bir sözcüktür. Bu isim, bitkinin drog olarak kullanılan rizom ve köklerinin tatlı oluşundan verilmiştir. Yeryüzünde geniş bir yayılış gösteren bu cinsin, kökleri tatlı olmayan türleri, drog elde etmede kullanılmaz. Drog olarak kullanılan ve tatlı olan kökler, Rusya’da (Urallar) yetişen G. uralensis’ten, diğer ülkelerde ve memleketimizde ise G. glabra' dan elde edilir (Tanker ve Özkal, 1977). Ayrıca Glycyrrhiza inflata, G.

aspera, G. korshinskyi ve G. eurycarpa tatlı olmalarından dolayı licorice olarak

tanımlanırlar ve drog olarak kullanılmaktadır (Tanker ve Özkal, 1977; Nomura ve ark., 2002).

Glycyrrhiza glabra türü yaklaşık 4000 yıldır tıbbi amaçlı kullanılmaktadır.

Humnubari kanunlarında Glyycyrrhiza’nın tıbbi kullanımı ile ilgili kayıtlar vardır. Hippocrates ülser tedavisinde ve susuzluğun giderilmesinde kullanıldığından bahsetmiştir. Ayrıca Theophrastus, Dioscorides, Pliny, Elder, Culpepper’de ilaç olarak bahsetmiştir (Anagha ve ark., 2012). Roma Birliği uzun yorucu seferlerinde vazgeçilmez bir besin olarak düşünmüşlerdir. Roma askerleri, susuzluğu ve açlığı yatıştırarak enerji vermede ve dayanıklılığı sağlamada yardım ettiği için 10 gün boyunca yemeden ve içmeden gidebileceklerini söylemiştir (Anagha ve ark., 2012).

Glycyrrhiza glabra çok eski zamanlardan beri gerek halk arasında ve gerekse tıbbi

tedavi alanında çok kullanılan bir bitkidir. Halen antispazmotik, antienflamatuar ve antiasit etkilerinden yararlanılarak ülsere ve üst solunum yolları hastalıklarına karşı kullanılan preparatların bileşimine giren saponozit (glisirizik asit) ve flavonozitleri

(likiritozit ve izolikiritozit) içeren bu drog memleketimiz ekonomisi yönünden de değerli bir ihraç maddesidir. Glycyrrhiza cinsi ülkemizde Meyan, Miyan, Piyam, Payam, Payan gibi isimler verilmektedir. Ayrıca Ege Bölgesinde Glycyrrhiza echinata türüne kökünün acı olmasında dolayı acı piyan, acı kök gibi isimler verilmektedir.

Glycyrrhiza glabra türü ülkemizde soğuk algınlığı, öksürük, göğüs yumuşatıcı, mukoza

tahrişini önleyici olarak ve ülsere karşı kullanılmaktadır (Tanker ve Özkal, 1977, 1978). Birçok araştırmacı tarafından Glycyrrhiza cinsinin içerdiği etken maddeler ve bu maddelerin ilaç yapımında kullanılabilirliği araştırılmıştır. Glycyrrhiza türleri saponin, flavonoid, polisakkarit, pektin, basit şekerler, amino asitler, mineral tuzlar ve diğer bazı maddeleri içerir (Kataria ve ark., 2013).

Glycyrrhiza türlerinin içerdiği kimyasallar: Acetic-acid, Acetoin, Acetol, Acetophenone, Alphaterpineol Aluminum, Anethole, Apigenin, Ascorbic-acid, Asparagine, Benzaldehyde, Benzoic-acid, Benzyl-alcohol, Beta-sitosterol, Butan-1-ol- 2-one, Butan-1-ol-3-one, Butane-2,3-diol, Butanoic-acid, Butylphthalate, Butyricanhydride, Calcium, Camphor, Caproic-acid, Carvacrol, Choline, Chromium, Cobalt, Cumic-alcohol, Decane, Decanoic-acid, Difurfuryl-ether, Dihydro-5,5- dimethyl-2(3h)-furanone, Dimethyl-phenylethyl-alcohol, Docosane, Dodecane, Dodecanoic-acid, Eicosane, EO, Estragole, Estriol, Ethyl-linoleate, Ethyl-linolenate, Ethyl-palmitate, Ethyl-phenol, Ethylphenylacetate, Eugenol, Fenchone Formononetin, Fructose, Furfural, Furfuryl-acetate, Furfuryl-alcohol, Furfuryl-butyrate, Furfurylformate, Furfuryl-propionate, Furyl-methyl- ketone, Gammabutyrolactone, Gamma-heptalactone, Gamma-hexalactone, Gammanonalactone, Gamma-octalactone, Geraniol, Glabrene, Glabric-acid, Glabridin, Glabrol, Glabrolide, Glabrone, Glucose, Glycocoumarin, Glycyrin, Glycyrol, Glycyrram, Glycyrrhetic-acid, Glycyrrhetinic-acid, Glycyrrhetol, Glycyrrhisoflavanone, Glycyrrhisoflavone, Glycyrrhizic-acid, Glycyrrhizin, Glyzaglabrin, Glyzarin, Guaiaco, Hederasaponin-c, Henicosane, Heptadecane, Heptane-1,2-diol, Heptanoic-acid, Heranol, Herniarin, Hextrans-3-en-ol, Hexadecane, Hexadecanoic-acid, Hexadecylacetate, Hexan-1-ol, Hexanoic-acid, Hexanol, Hexyl-formate, Hispaglabridin-a, Hispaglabridin-b, Indole, Iron, Isobutyladipate, Isoglabrolide, soglycyrol, Isoliquiritin, Isomucronulatol, Isoneoliquiritin, Isoschaftoside, Isoviolanthin, Kumatakenin, Lavandolol, Licochalcone- a, Licochalcone-b, Licoflavonol, Licoisoflavanone, Licoisoflavones, Licoric-acid, Licuraside, Licuroside, Lignin, Linalool, Linalool-oxides, Liqcoumarin, Liquirazide,

Liquiritic-acid, Liquiritigenin, Liquoric-acid, Magnesium, Maltose, Manganese, Methyl-ethyl-ketone, Methyl-hexadecanoate, Methyl-hexanoate, Myrtenal, N-methyl-2- pyrrolidone, N-nonacosane, N-tetradecane, Neoliquiritin, Neosoliquiritin, Nonadecane, Nonanoic-acid, O-acetylsalicylic-acid, O-cresol, O-methoxy-phenol, O-tolunitrile, Octacosan-1-ol, Octadecane, Octanoic-acid, P-cymenol, P-methoxy-phenol, Palmitic- acid, Pentadecane, Pentadecanoic-acid Pentan-1-ol, Pentanoic-acid, Phaseollinisoflavan, Phenethyl-alcohol, Phenol, Phenylacetaldehyde, Phenylpropionic-acid, Phosphorus, Propionic-acid, Pyrazole, Rhamnoisoliquiritin, Rhamnoliquiritin, Salicylic-acid, Schaftoside, Silicon, Stigmasterol, Sucrose, Sugar, Terpin-1-en-4-ol, Tetracosan-1-ol, Tetracosane, Tetradecanoic-acid, Tetramethyl-pyrazine, Thiamin, Thujone, Thymol, Tiglaldehyde, Tin, Tricosane, Tridecane, Tridecanoic-acid, Trimethyl-pyrazine, Umbelliferone, Undecane, Undecanoic-acid, Zinc Saponinler (Vibha ve ark., 2009).

Glycyrrhiza türleri ülser tedevisinde, antimutajenik, anti-aritmik, antimikrobiyal, anti

bakteriyel, anti viral, anti-artritik, balgam ve iltihap söktürücü olarak kullanılmaktadır (Takagi ve Ishii, 1967; Takagi ve ark., 1969; Mitscher ve ark., 1980; Van Marle ve ark., 1981; Nishino ve ark., 1986; Demizu ve ark., 1988; Okada ve ark., 1989; Ngo ve ark., 1992; Zani ve ark., 1993; Haraguchi ve ark., 1998; Li ve ark., 2000; Esmaeili, 2006).

Glycyrrhiza türlerinin biyolojik aktivitesi şöyledir: Öksürük kesici ve balgam söktürücü

Licorice tozu ve ekstraktının, bronş nezlesi, öksürük ve boğaz ağrısında faydalı olduğu bulunmuştur. Trakeal mukus salgısını hızlandırarak üst solunum yollarında tıkanıklığın giderilmesinde, balgam söktürmede ve öksürüğün giderilmesinde yardımcı olur (Sharma ve Agrawal, 2013).

Antikoagülan

Anti iltihabik bir bileşik olarak bilinen glycyrrhizin trombin inhibitörü olan ilk bitkidir. Trombin ve fibrinojenin pıhtılaşma süresini uzatır (Sharma ve Agrawal, 2013). Antiülser

Licorice 1970’lerden bugüne antiülser ajanı olarak kullanılmaktadır. Glycyrrhizin ekstraktı (deglycyrrhizinated licorice) ülserin tedavisinde kullanılmaktadır. Meyan kökünde bulunan karbenoksolon gastrin salgısını engelleyerek antiülser etkisi oluşturur. Meyan kökü midede mukus salgısını uyararak sindirim sisteminde

prostaglandin konsantrasyonunu yükseltebilir. Ayrıca meyan kökü mide içindeki yüzey hücrelerinin ömrünü uzatır ve anti-pepsin etkiye sahiptir (Sharma ve Agrawal, 2013). Hepato-protective

Kronik hepatit yavaş ilerleyen bir karaciğer hastalığıdır ve hepatocellular karsinom ya da karaciğer yetmezliğinin potensiyel komplikanları ile siroza dönüşebilir. Japonyada glycyrrhizin Stronger Neo-Minophagen (SNMC) adı altında 60 yılda fazla bir süredir antialerjik ve antihepatit ajanı olarak kullanılır. Ayrıca Glycyyrizinin uzun süreli kullanımı kronik hepatit-C içindeki hepatocellular karsinomanın gelişimini engeller (Shibata, 2000).

Anti-diabetik

İnsulin direnç sendromu olan Tip-2 diabetes mellitus, modern toplumlarda artan bir sağlık sorunudur. Per-oksidaz büyümesini aktive eden reseptörler liganda bağlı yağ ve glikoz metabolizmasında önemli bir rol oynayan bir grup genin ekspiresyonunu güzenleyen transkriptiyon faktörleridir. Licorice ekstraktı per-oksidaz büyümesini aktive eden reseptörlerin bir sınıfı olan PPAR-Ɣ’ların bağlanma aktivitesini önler (Sharma ve Agrawal, 2013).

Antibakteriyel ve antioksidan aktivite

Glycyrrhiza glabra bitkisinden elde edilen metanol ekstrakt birçok bakteriye

karşı antibakteriyel etki gösterir (Sabahi ve ark., 1987; Nassiri ve Hosseinzadeh, 2008). Glabridin, glabrene ve licochalcone A in vitro şartlarda Helicobacter pylori’ye karşı antimikrobiyal etki gösterir (Fukai ve ark., 2002a, 2002b; Nassiri & Hosseinzadeh, 2008). Ayrıca G. glabra türünün eter-su ekstraktı E. coli, B. subtilis, E. aerogenes, K.

pseumoniae ve S.aureus bakterilerine karşı antibakteriyel etki gösterir (Onkarappa ve

ark., 2005; Nassiri ve Hosseinzadeh, 2008). Antiviral

Glycyrrhizik asit in vitro koşullarda birçok virüsün replikasyonunu önler ve glycyrrhizinin antiviral etki için bazı mekanizmalara sahip olduğu bilinir (Nassiri ve Hosseinzadeh, 2008). Birçok araştırmacı tarafından Epstein-Barr, Herpes simplex, Hepatit A-B-C, Human cytomegalovirus, Human immunodeficiency (HIV), Influenza, SARS coronavirüs, Varicella zoster virüslerine karşı glycyrrhizinin anti viral etkisi araştırılmıştır (Nassiri ve Hosseinzadeh, 2008; Lin, 2003; Pompei ve ark., 1979; Crance ve ark., 1990; Takahara ve ark., 1994; Sato ve ark., 1996; Van Rossum ve ark, 1999; Numazaki ve ark., 1994; Ito ve ark., 1988; Utsunomiya ve ark., 1997; Cinatl ve ark., 2003; Baba ve Shigeta ve ark., 1987).

Anti-malarial Aktivite

Bütün Glycyrrhiza köklerinden farklı miktarda izole edilebilen chalcone licochalcone A anti-malarial aktivite gösterir (Roshan ve ark., 2012).

Anti-alerjik aktivite

Glycyrrhiza glabra (glycyrrhizin, 18β glycyrrhetinic asit, liquiritigenin)

antialerjik aktiviteye sahiptir (Shin, 2007).

Türkiye’de yetişen Glycyrrhiza glabra türünün varyetelerinin antimikrobiyal etkileri incelenmiş ve elde edilen sonuçlar İspanya meyanı olarak bilinen Glycyrrhiza glabra var. typica ile karşılaştırılmıştır (Özkal ve ark., 1984).

Literatür kayıtlarına göre tabiatta doğal olarak rastlanmayan Aspirin’in ilk kez

Glycyrrhiza glabra var. typica’da doğal olarak bulunduğu belirtilmiştir. Türkiyede

yetişen varyetelerinde aspirin ve salisilik asite ait standartlarla karşılaştırılması sonucunda bu varyetelerinde iki küçük pik verdiği rapor edilmiştir. Yapılan bu çalışma aspirinin tabiatta doğal olarak varlığının tespit edilmesi açısından önemlidir (Özkal ve ark., 1984).

Glycyrrhiza glabra türünün Batı Anadolu’dan toplanan örnekleri üzerinde

flavanoid varyasyonu çalışılmıştır. Yapraklardan genistein, pinocembrin, prunetin, 6- prenylnaringenin, licoflavanone ve wighteone izole edilmiştir (Hayashi ve ark., 1996).

Glycyrrhiza glabra türünün farklı organlarındaki flavanoid varyasyonu araştırılmıştır.

Köklerin mantar tabasında ve aşınmış kısımlarında glabridin’e rastlanmıştır. Köklerin odunsu kısımlarından liquiritigenin glycosides ve isoliquiritigenin glycosides izole edilmiştir. Ayrıca yapraklardan pinocembrin ve licoflavanone izole edilmiştir (Hayashi ve ark., 1996)

Çin’in kuzey bölgesinin beş farklı lokalitesinden toplanan 50 Glycyrrhiza

uralensis örneğinin liquiritin ve glycyrrhizik asit varyasyonu araştırılmıştır.

Popülasyonlar arasında önemli farklılıklar olduğu gözlenmiştir (Zhang ve ark., 2011).

Glycyrrhiza glabra türünün yaprak ve kök extraklarının karşılaştırmalı olarak

antimikrobial etkisi araştırılmıştır (Irani ve ark., 2010)

Altı Glycyrrhiza türünün dokuz örneğinin köklerinden 10 flovonoid izole edilmiştir. Sonuç olarak farklı Glycyrrhiza türlerinde ve hatta aynı türün farklı lokaliteden toplanmış örneklerinde flavanoid içeriğinin ve kompozisyonunun değiştiği görülmüştür (Yang ve ark., 1990).

Glycyrrhiza glabra türünün köklerinden elde edilen ekstraktın antibakterial

aktivitesi çalışılmıştır. İki gram pozitif (Bacillus subtili ve Stapphylococcus) ve iki gram negatif bakteri (Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa) üzerinde önemli bir antibakteriyel etki yapmıştır (Nitalikar ve ark., 2010).

Glycyrrhiza uralensis türünün yapraklarının kimyasal ve spektrokopik yöntemler

ile flavanoid bileşenleri çalışılmıştır. Quercetin’in ilk kez bu bitkiden izole edildiği rapor edilmiştir. Ayrıca uralenol-3-methylether ve uralene olarak adlandırılan bileşiklerin yeni olarak rapor edildiği belirtilmiştir (Jia ve ark., 1993). Glycyrrhiza

uralensis türünün köklerinden elde edilen ekstrakta glyyunnanenine adı verilen yeni bir

alkaloid izole edilmiştir (Hu ve Shen, 1995).

Benzer Belgeler