• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: LİTERATÜR İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. Girişimcilik ve Eğitim

Küresel rekabetin sürekli tırmandığı günümüz dünyasında, pasif ve tüketici toplumlar gerilerken, girişimciliğe önem veren ve girişimci birey sayısının fazla olduğu toplumlar dünyanın seyrine yön vermektedir. Bu nedenle girişimci çocuk ve gençlerin yetiştirilmesi her geçen gün daha çok önem kazanmaktadır (Eraslan, 2011). Küresel rekabet farkındalığı ile göstermemiz gereken sosyal, ekolojik ve ekonomik gelişmeler ise ancak doğru eğitim ile mümkündür. Nitekim eğitimin amacı, kişileri yaşadıkları dönemin olması gereken bilgi ve beceriler ile çevrelemek ve çağdaş dünyaya uyumlu hale getirebilmektir.

(Çelikten, Şanal & Yeni, 2005).

2017 yılı itibari ile ülkemizde ilk ve ortaöğretim çağında 17.5 milyon, üniversite düzeyinde ise 5.5 milyon olacak şekilde yaklaşık 23 milyon öğrenci vardır (www.tuik.gov.tr). Bu öğrencilerin küreselleşen dünyaya hazırlanması ülkemiz geleceğine yapılması gereken en büyük yatırımdır. Polatcan (2014)'ün de belirttiği üzere ülkeler, geleceklerini inşa etmek ve bireylerini yaşama hazırlamak amacıyla eğitim sistemlerini sürekli olarak yenileyerek geliştirme çabası içerisinde olmuşlardır. Bu çaba beraberinde çağın gerektirdiği yeniliklere uyum sağlamayı ve toplumsal değişimi getirir ki bu uyumun sağlanabilmesi de her alanda yeterli donanıma sahip bireyler yetiştirmeye bağlıdır. Eğitim sistemi de, öğrencileri daha katılımcı, paylaşımcı, çözüm üreten ve inovatif bireyler olarak geleceğe hazırlamalıdır. Okulların ise daima yeniliğe açık, bilginin üretildiği ve geliştirildiği, bireylerin özgüven kazandığı, yaratıcı ve özgün düşünmeyi geliştiren bir yapıda olması gerekir (Numanoğlu, 1999).

21

Eğitim kurumlarının temel fonksiyonu sosyal, ekonomik ve politik görevlerini en iyi biçimde üstlenebilecek bireyler yetiştirmektir. Eğitimin niteliği de, çocukluk döneminde girişimci eğilimlerin oluşmasını önemli ölçüde etkilemektedir (Aytaç & İlhan, 2007).

Nitekim GİSEP (2015), eğitimin esas amacını; düşünebilen, algılayabilen ve sorun çözebilen, özgüvenli ve sorumluluk hissiyle girişimci ve yenilikçi nitelikleri olan, demokratikliği ve kültürünü benimseyen, çeşitli kültürlere karşı yorum yapabilen, paylaşmaya ve iletişim kurmaya yatkın, sanatsal ve estetiksel yönleri kuvvetli, bilim açısından gelişmeye yatkın, teknolojiyi kullanabilen ve üretime açık, bilgi toplumunun gerekliliklerini bilen, üretici kişilerin yetiştirilmesi olarak ifade etmiştir. Son yıllarda henüz lise çağındaki girişimciler tarafından birçok bilişim uygulaması ve sosyal blok geliştirilmekte ve yürütülmektedir. Bu gerçek, erken dönemlerinden itibaren çocukların ve gençlerin girişimcilik hususundaki riskler ve imkânlara yönelik eğitim yoluyla farkındalık yaratılmasının gerekliliğini gösterir.

Ülkemizde 2005 yılında uygulamaya konulan ve 1-8. sınıflarda okutulan öğretim programlarına ara disiplin kavramı eklenmiştir. Ara disiplinler, öğrencilerin temel yaşam becerilerini kazanmaları ve yapıcı bireysel özelliklere sahip olmalarına destek vermek için oluşturulmuştur. Ana derslerle yaşam arasında bağlantı kuran alanlar olan ara disiplinler öğrencilerin çok yönlü donatılmaları ve pek çok disiplinle alakalı bilgi ve yetenek kazanmalarını sağlar. Bu disiplinler arasında girişimciliğe yer verilmiş, temel kazanımlarının bazı derslerle ilişkilendirilerek verilmesi kararlaştırılmıştır (MEB, 2009;

GİSEP, 2015).

Girişimcilik kültürünün oluşmasında en önemli etkenlerden birinin eğitim sistemleri olmasından hareketle; MEB.’nca 13.01.2017 tarihinde müfredat değişikliği ne gidilmiş, böylelikle birçok önemli konu başlıklarıyla birlikte öğrencilere girişimcilik hususunda beceriler kazandırılması hedeflenmiş ve girişimciliğe öğretim programlarında yer verilmiştir.

Eğitim programları dünya ve ülke gerçeklerine dayalı olmalıdır. Öğrencilere modern çağın bilgi ve becerileri ile bilimsel düşünce alışkanlığını kazandırmalı, yaratıcılığı özendirip araştırma yapmayı ve ekip halinde çalışmayı öğretmelidir. Bu sebeple GİSEP (2015) kapsamında;

a. çocuklarda girişimcilik algısının oluşturulması,

b. ilk/orta öğretim programına girişimcilik konusunun alınması,

c. ilk/orta öğretim öğretmenlerinin girişimcilik ile ilgili bilgi ve yeteneklerinin geliştirilmesinin sağlanması,

22

d. ilk/ortaokullarda girişimcilik ile alakalı projelerinin yapılması, e. ilk/ortaokullara "girişimci okul" ruhunun kazandırılması, f. ilk/orta öğretim okullarında girişimcilik kulüplerinin kurulması, g. üniversite müfredatlarına girişimciliğin alınması,

h. girişimciliğin eğitim fakülteleri müfredatına eklenmesi ve iyi akademisyenlerin girişimciliğe özendirilmesi amaçlanmıştır.

Yeterli olmasa da eğitim sisteminde reform sayılabilecek bu gelişmeler oldukça ümit vericidir.

2.6.1. Girişimcilik Eğitiminin Önemi

Girişimciliğin öğretilmesi ülkelernin ekonomik büyümesinin esası olan girişimcilik yeteneklerinin, tutumlarının ve davranışlarının ilerletilmesi amacıyla çok önemlidir.

Üniversitelerde olan girişimciliğin öğretilmesi girişimcilik için yapıcı şekilde etkilidir (Lekoko vd., 2012, s.12024).

Alanyazında girişimcilik eğitiminin tarifi çeşitli şekillerdedir. Buna benzerde girişimcilik eğitiminin gerekliliği hususunda da anlaşmaya varılan bir karar yoktur (Rasmussen ve Sorheim, 2006, s. 187). Guzmán ve Liñán’a (2005, s. 5) göre bütün öğretim sürecinde ve etkinliklerinde girişimcilik hareketlerini gerçekleştirebilen bireylerin yetişmesini sağlamak veya bunu etkileyebilenn girişimcilikle ilgili bilgiyi ve girişimci olmak isteği vb. ögeleri geliştirmektir. Raposo ve Paço (2011, s. 455–456) ise bireyin yaşamındaki fırsatları görebilmesi, yeni düşünceler üretebilmesi, fırsatları yakalama yeteneği, gereken kaynakları bulmak, yeni şirket kurmak ve işletmek, yaratıcı ve eleştirici açıdan düşünebilme becerisidir.

Eğitim, girişimciliğin meydana gelmesinde ki ve gelişmesinde ki öenmli etkenlerdendir. 1947’de Myles Mace tarafından, ABD’deki Harvard Business School'da ilk kez girişimciliğin eğitimini vermesinden bugüne dek geçmiş olan süre çeşitli eğitim kuruluşlarında küçük işletme yönetimiyle ve girişimcilikle ilgili eğitimlerin sayısında arış olmuştur (Alberti vd. 2004, s. 5). 2000’lerde dünyadaki pek çok ülkede 2000’e yaklaşan sayıdaki üniversitede girişimcilik eğitimi verilmekte, bilimsel hakem içeren dergiler de yayımlanmaktadır (Finkle vd., 2006, s. 184-206).

Eğitimin amacı bireyde girişimcilik potansiyeli için gizli kalan bazı niteliklerin gün yüzüne çıkartılması ve farkındalığın arttırılmasının sağlanmasıdır. Girişim özellikleri olan

23

kişilerin hatalar yapmasını önleyebilmek, kaynaklarını daha verimli kullanmasını sağlamaktır. Girişimcilik kavramının üniversite seviyesinde anlatılabilir olduğu ile ilgili kuşkular ortadan kalkmıştır. Geliştirilmesinin ve teşvik edilmesinin gerekli olduğu ve anlatılabilir olan ögeler olduğu bilinmelidir. (Heinonen, 2006, s.25–26).

Girişimcilik eğitimi Amerika, Avrupa’da ilk ve ortaokullarda varken;

Türkiye’deyse genellikle üniversite seviyesinde verilmektedir (Karadeniz, 2010, s.43).

Dünyadaki üniversitelerde bunun yüksek lisans ve doktora içerikli programlarda yer aldığı globalleşmeden, kriz ortamlarına, rekabet kuramlarından, işi ve ürünü geliştirme projelerine, nano-teknoloji ve girişimcilik olacak şekilde pek çok içeriği vardır. Lisans programlarındaysa daha özgü ve programa uyarlanmış ders içeriği hali vardır (Yelkikalan vd., 2010, s.57).

Türkiye’deki eğitim programlarına bakılırsa işletme bölümleriyle meslek yüksekokullarında olan işletmecilik eğitimleri müfredat açısından az da olsa girişimcilik eğitimini vermektedir. Türkiye’de olan üniversitelerin girişimcilik eğitimleri ile ilgili ders niteliklerinin dünyadakilere oranla daha az kapsamlı ve birbirleriyle çok benzer olduğu görülmektedir. Bu eğitimlerde genellikle, girişimci bireyin sahip olması gereken kişilik nitelikleri, girişimcilik için başarının ve başarısızlığın etkenleri, küçük işletmenin kuvvetli ve kuvvetli olmayan yanları, ekonomik ve sosyal sisteme verdikleri katkılar, problemleri ve çözümleriyleler iş planları hazırlamak vb. hususlar vardır. Üniversitelerin eğitim programları haricinde girişimcilik eğitimi verebilen bazı kuruluşlar da vardır. Bunları;

KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı), Üniversitelerin Araştırma ve Uygulama Merkezi, TEGEV (Teknolojik Eğitimi Geliştirme Vakfı), Genç Başarı Eğitim Vakfı, İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) olarak saymak mümkündür.

2.6.2. Girişimcilik Eğitiminde Pratik Eğitiminin Yeri

Girişimcilik eğitimi konusunda ülkemizdeki devam eden araştırmalar değerlendirildiğinde; günümüze dek uygulama için eğitim yöntemi üzerinde fazla durulmadığı görülmektedir. Girişimcilik için verilen eğitim kayda değer şekilde teoride kalmaktadır. Gibb (2000)’in de söylediği gibi; “seçilen eğitimi yapmalı mı veyahut eğitimin sonucu budur diye mi düşünmeli” sorusunu akıllara getirir (Gibb’ten akt. Şahin,2011: 123).

Girişimciliğin anlatıldığı gibi iki esas boyutu bulunmaktadır.

1. Eğitim bakımından henüz niteliği belli olmayan bir durumun pratik kıymetinin bulunup bulunmayacağı

24

2. Uygulanmaya koyulmayan bir durumun teorik kıymetinin bulunup bulunmayacağı Şunu unutmamak gerekir; eğitim için bilinemeyen bir şeyin kullanma öneminin olmayacağı, uygulanamayan bir şeyin de teorik anlamı olamaz. Girişimcilik, hayata yansıtmak ve kurum açısından genel bir tutuma dönüştürebilmek amacıyla kesinlikle denemeye ve deneyime sunulmalıdır (Şahin,2011:123). Uygulamalı eğitim ile beraber kişinin problemlerini tanıması, analiz etmesi ve çözüm üretmesi daha kolay hale gelir (Tağraf ile Halis,2008: 96).

Bu şekilde eğitim verilir ise öğrenci süreçte aktif kullanılabilir. Kişinin yaşamış olduğunu, deneyimlediğini unutmadığını göz önünde bulundurursak; aktif katılımı olan kişinin girişimcilik fikrini ya da girişimcilik görüşünü kolaylıkla unutmayacağı hatta çok daha fazla benimseyeceği bilinir.

Genel anlamda, girişimciliğin ülkede yayılabilmesi amacıyla bireyleri girişimcilik için yönlendirebilecek elverişli toplumsal ilişkiler olmasına gereksinim duyduğu ve bunda da eğitimin ciddi etki eden bir rolü olduğunu düşündüğümüzde, örgün ve yaygın eğitimin bu esasa dayandırılarak yapılandırılma yapılması zorunluluktur (İbicioğlu, Taş ve Özmen, 2010: 71).