• Sonuç bulunamadı

Girişimcilik Kültürüne İlişkin Değerler-Girişimcilerin Yetiştiği Ortam İlişkisi

2.5. ÇAPRAZ TABLOLAR ANALİZİ

2.5.5. Girişimcilik Kültürüne İlişkin Değerler-Girişimcilerin Yetiştiği Ortam İlişkisi

Ankete cevap veren girişimciler arasında girişimcilik kültürüne ilişkin değerlerin girişimcilerin yetiştiği ortama göre dağılımı tablo 2.40.’da görüldüğü şekildedir.

Tablo 2.40. Girişimcilik Kültürüne İlişkin Değerler–Girişimcilerin Yetiştiği Ortam İlişkisi Girişimcilik kültürüne İlişkin Değerler Girişimcilerin Yetiştiği Ortam Düşük Yüksek Toplam Baskıcı 16 % 73 6 % 27 22 Demokratik 35 % 56 27 % 44 62 Toplam 51 33 84

Baskıcı ortamda yetişen 22 girişimcinin 16 tanesinin yani % 73’nün girişim kültürüne ilişkin değerleri düşük iken, 6 tanesinin yani % 27’sinin girişimcilik kültürüne ilişkin değerleri yüksektir. Demokratik ortamda yetişen 62 girişimcinin 35 tanesinin yani % 56’sının girişimcilik kültürüne ilişkin değerleri düşük olmasına karşılık, 27 tanesinin yani % 44’sinin girişimcilik kültürüne ilişkin değerleri yüksektir.

Girişimcilik kültürüne ilişkin değerlerin girişimcilerin yetiştikleri ortamlara göre dağılımlarına bakıldığında baskıcı ortamda yetişen girişimcilerin toplam girişimciler arasında düşük bir orana sahipken bu grubun büyük bir kısmının girişimcilik kültürüne ilişkin değerleri düşüktür. Demokratik ortamda yetişen girişimciler toplamda büyük bir orana sahip olmakla beraber bu grubun yarıdan çok az fazlasının girişimcilik kültürüne ilişkin değerleri yüksektir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Çalışmamızın teorik bölümlerinde de belirtildiği gibi küreselleşme süreciyle birlikte ekonomilerde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Bu gelişme karşısında ulusal ekonomiler kendilerini ayakta tutacak dinamik unsurlar arayışına yönelmişler ve bu konuda en değerli güç kaynağı olarak girişimciliği görmüşlerdir. Ancak dev ekonomileri ayakta tutan dinamik unsur olarak girişimcilik kendine özgü kültürel ortamların varlığına ihtiyaç duymaktadır. Bu kuramsal gerekçelerden hareketle Malatya’daki girişimcilik kültürünü araştırmak amacıyla yapılan çalışmalarda ulaşılan sonuçları ve bu sonuçlara ilişkin önerileri kısaca şu şekilde özetlemek mümkündür.

Araştırma kapsamındaki girişimcilerin yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ileri yaş grubundaki girişimcilerde girişimcilik kültürüne ilişkin değerlerin daha yüksek çıkması üzerine genç yaş grubundakilerin biraz daha cesaretlendirilmesi ve öz güvenlerinin arttırılması gerektiği önerilebilir. Çünkü girişimcilik gençler sayesinde gelişecektir. Aslında beklenen, potansiyelleri fazla olan ve geleceğe ait hayalleri bulunan gençlerin girişimciliğe eğilimlerinin de fazla olmasıdır. Çünkü girişimciliğin olmazsa olmazı olarak kabul edilen risk alma, kararlılık, fırsatçılık, vizyon sahibi olma, yaratıcılık, öğrenme isteği, başarı ihtiyacı, bağımsız olma duygusu gibi özellikler gençlerde olması gereken vasıflardır. Ama toplumsal koşullar bu özelliklerin gençlerde ortaya çıkmasını engellemiştir. Bu yüzden genç girişimcilerin bu özelliklere yeniden sahip olmaları konusunda cesaretlendirilmelidirler.

Çapraz tablolara bakıldığında kadın girişimcilerin girişimcilik kültürüne ilişkin değerlerinin yüksek olduğu görülmektedir. Buna karşılık kadın girişimcilik oranının düşük olması sonucunda kadın girişimci oranının yükseltilmesi gerektiği önerilebilir. Bu konuda beklenilen gelişme aile şirketi niteliğindeki bu firmalarda “prenses sendromunun” sona erdirilmesidir. Özellikle aile işletmelerinde (ki, firmalarımızın tamamına yakını bu niteliktedir.) liderliğin devrinde erkek çocuklara öncelik verilmesi yani kız çocukların ikinci plana atılması şeklinde “prenses sendromu” mevcuttur. Ancak kadın girişimcilerin girişimcilik kültürüne ilişkin değerlerinin çok yüksek olduğu dikkate alındığında işletme sahiplerinin geleceğin lideri yetiştirirken kız çocukları aleyhine ayrımcılık yapmamaları önerilebilir

Araştırma kapsamındaki işletmeler içinde genç yaşta olanların fazla olması bir avantajdır ve doğal sonuçtur. Çünkü Malatya yeni sanayileşmekte olan bir ildir. Ancak bu oranda yeterli değildir. Gençlerin girişimcilik için cesaretlendirilmesi sonucu bu oranın artması muhtemeldir.

Girişimcilerin eğitim durumları oldukça önemlidir. Yeni sanayileşmekte olan Malatya’da girişimcilerin eğitim durumlarını yüksek olmaması olumsuz bir durumdur ve doğal bir sonuçtur. Her alanda olduğu gibi girişimcilik alanında da eğitim olmazsa olmaz bir şarttır. Eğitim seviyeleri düşük girişimcilerle kurulan işletmeler ayakta kalmayı başarsa bile rekabetin, bilginin acımasızca arttığı iş ortamında ilerlemeleri imkânsızdır. Hatta belli bir zaman sonra bu işletmeler bu şekilde hayatlarını sürdüremediğinden artık iş ortamından silinirler. Yani eski geleneksel bilgi ve tecrübelerle girişimcilik globalleşen dünyada hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Girişimcilerin yetiştiği ortamlar girişimcilerin işletmelerini kurmalarından ayakta tutmalarına kadar birçok süreçte etkili olmaktadır. Çünkü aile kişiliği oluşturan faktörler arasında yer almaktadır. Aile normal şartlarda insanların karşılaştığı ilk sosyal gruptur. Bu bakımdan bireylerin sosyo- kültürel değerleri ilk öğrenmeye başladıkları yer aile ortamıdır. Bu durumda ana-baba, toplumsallaşmanın ilk kaynağı ve modelleridir. Çocuklar hem sosyo- kültürel değerleri hem de özel bazı davranış biçimlerini ana-babayı örnek alarak öğrenirler. Bireyin çocukluk döneminde aile içindeki yetiştirilme tarzı ile iş performansları arasındaki ilişki paralellik arz etmektedir. Araştırma sonuçlarının gösterdiği gibi demokratik kabul ettiğimiz ortamlarda yetişen girişimcilerin girişimcilik potansiyelleri yüksek, baskıcı ortamlarda yetişen girişimcilerin girişimcilik potansiyeli düşüktür. Baskıcı ortamlarda yetişen girişimcilerin bağımsız hareket etme, risk alma, kararlılık gibi sahip olmaları gereken vasıflar çok düşük seviyededir. Bu da girişimcilik için çok üzücü bir durumdur.

Belirsizlikten kaçınma yeterli tanımlamaların yapılamadığı durumlara karşı tolerans gösterme ile ilgilidir. Belirsizlikten kaçınma ile ilgili görüşler anketimizin ilk altı sırasını kapsamaktadır. Anketi cevaplayan girişimcilerin belirsizlikten kaçınma derecelerine ilişkin ortalamaları 3.84’tür. Bu ortalama girişimcilik kültürünün varlılığı açısından yüksek bir seviyedir. Ve dolayısı ile iyi karşılanmayacak bir durumun işaretidir. Birinci görüşe hiç katılmayanların oranı % 11,6’dır. Su sonuç girişimcilerin belirsizliğe girme konusunda isteksiz olduklarını göstermektedir. İkinci görüş belirsizlikten kaçınmanın düşük olduğuna işaret eden bir görüştür. Bu görüşe tamamen katılanların oranı % 75,6’dır. Enformasyona önem vermek girişimcilik açısından olumlu bir göstergedir. Bu bakımdan çıkan sonuç da olumludur, fakat ilk görüşten elde edilen izlenimle ters düşmektedir. Üçüncü görüş yüksek seviyede belirsizlikten kaçınmayı işaret eden bir görüştür. Alınan hiç katılmıyorum cevabı % 9,3 oranındadır. Bu sonuçtan kabul edilebilir sınırlar dışında yaklaşamamıştır. Dördüncü görüşte belirsizlikten kaçınmanın yüksekliğine işaret eden bir görüştür. Hiç katılmayanların

oranı % 7’dır. Bu sonuç girişimcilerin belirsizliğe girme konusunda isteksiz oldukları kanısını kuvvetlendirmektedir. Aynı paralelde olan Beşinci görüş için alınan hiç katılmıyorum cevapları toplam % 21,9 oranındadır. Altıncı görüş ise belirsizlikten kaçınma eğiliminin düşüklüğüne işaret eden bir görüştür. Alınması arzulanan tamamen katılıyorum cevaplarının oranı % 51,2’dır. Bu sonuç özel olarak düşünüldüğünde iyi kabul edilebilinir. Fakat girişimcilerin önceki görüşleri verdikleri cevaplarla birlikte değerlendirildiğinde çelişkili olarak kabul edilmektedir.

Belirsizlikten kaçınma konusundaki mevcut görüntü değerlendirildiğinde girişimcilerin isteksiz oldukları yani belirsizliğe girmeye yanaşmadıkları söylenebilir. Buna sebep olarak; Toplumun önemli bir kısmını etkisi altına alan tembellik, atalet ve öz güvensizlik karakteristiği, ülkenin bir türlü ekonomik ve siyasi istikrara kavuşamaması, yöredeki başarısız girişimcilik örnekleri ve yörede örnek alınabilecek çarpıcı bir girişimcilik vakasının yaşanmamış olması sayılabilir. Bu olumsuz etkinin önüne geçebilmek için bebeklik ve çocukluk evrelerinden başlamak üzere insanlara tüm yaşamları boyuncu yaratıcılıklarını geliştirmeleri, fırsatçı olmaları, sorumluluk yüklenmeleri ve kendi yazgılarını yazabilmeleri için ortamlar sunulmalıdır. Bu şekilde, özgüven kazanan ve tembellikten sıyrılan insanların belirsizlikten kaçınma eğilimlerinin düşük olması hedefine ulaşılabilir. Araştırmada elde edilen sonuçlar Türkiye genelinde hakim Türk kültürünün özelikleriyle örtüşmektedir. Malatya’daki ana kütle Türk toplumunu temsil ettiğinden Malatya için ortaya konulan öneriler Türkiye geneli içinde geçerlidir.

Güç, Toplum üyeleri arasından mesafeler oluşmasına neden olan bir kavramdır. İdeal Girişimcilik Tipolojisi ve sağlam bir girişimcilik kültürünün gereği güç mesafesinin düşük olmasıdır. Girişimcilerin bu konudaki ortalama puanları 3.78 dir. Girişimcilik açısından 2.50’ nin üzerindeki değerler menfi etki edecek bir gösterge olarak kabul edilebilir. Anketimizdeki güç mesafesi ile ilgili görüşler ikinci altı sırayı kapsamaktadır. Yedinci görüş Yüksek düzeyde güç mesafesini işaret eden bir görüştür. Görüş için alınan hiç katılmıyorum cevaplarının toplama oranı % 30,2’dir. Bu sonuç girişimcilerin güç mesafesini yüksek tuttuklarını göstermektedir. Yüksek Düzeydeki güç mesafesi ise istenmeyen bir durumdur. Sekizinci görüş düşük güç mesafesine yöneliktir. Alınan tamamen katılıyorum cevapları bütünün % 53,5’ini içermektedir ki bu sonuç oldukça olumlu bir sonuçtur. Dokuzuncu görüş ile yüksek güç mesafesi hedeflenmiştir. Alınan hiç katılmıyorum cevaplarının toplamı % 12,8’lik bir kitleyi içermektedir. Bu da girişimcilerin güç mesafelerini fazla tuttukları inancını desteklemektedir. Onuncu görüş güç mesafesini az tutma ile ilgilidir. Bu görüş için alınması

arzulanan tamamen katılıyorum cevapları % 38,4 oranı ile uygun bir düzlemde olduğunu göstermekle beraber güç mesafesinin az olduğuna kanaat getirmeye yeterli görülmemiştir. On birinci görüş de yüksek düzeyde güç mesafesine işaret eden bir görüştür. Bu görüş ile ilgili olarak en fazla çıkması beklenen hiç katılmıyorum cevapları toplamın % 18,6’sına erişebilmiştir. Bu durum yine, güç mesafesinin yüksek düzeylerde tutulduğu noktasına getirmektedir. On ikinci görüş de yüksek düzeyde güç mesafesi ile ilgilidir. Aynı paralelde değerlendirildiğinde hiç katılmıyorum cevaplarının da % 22,1’lik bir kitlenin oluştuğu görülmüştür. Bu sonuca bakılınca da güç mesafesinin yüksek tutulduğu izlenimi tekrar ortaya çıkmaktadır.

Güç mesafesi ile ilgili genel durum için girişimciler tarafından güç mesafesinin yüksek tutulduğu bir duruşun sergilendiği söylenebilir. Bunun; Türk toplumunun genelinde var olan gücün her şeye hakim olacağı, her şeyi elde edeceği ve gücü elde tutanların her zaman haklı olacakları inancında kaynaklandığı düşünülmektedir. Toplumumuzdaki katı hiyerarşik organizasyon yapıları, Yönetim sistemlerine hakim olan emir-komuta mekanizmaları ve asker millet benliği güç mesafesinin yüksek seviyelerde olmasının dayanakları olabilir. Bunun için örgüt yapılarının yalınlaştırılması yani örgütlerin gereksiz ayrıntılardan arındırılması, insanlara takım ve işbirliği ruhlarının aşılanması başka bir ifade ile gücün değil, bilginin ve katılımın başarının anahtarı olduğu öğretilmelidir. Malatya özelinde de bu geçerlidir. Aynen belirsizlikten kaçınma eğiliminin azaltılmasında olduğu gibi güç mesafesinin düşürülmesinde de en önemli yol açıcı araç eğitim ve öğretime yapılacak yatırımlar olacaktır.

Baskın değerler, dişilik ve erillik değerleridir. Girişimcilik açısından anlam ifade edeni ise eril değerlerin baskın olmasıdır. Girişimcilerin bu konudaki ortalama puanları 3,49 dur. Bu sonuç dişil değerlerin işareti olarak kabul edildiğinden girişimcilik açısından uygun bir işaret değildir. Anketimizin baskın değerler ile ilgili olan görüşleri üçüncü altı sırayı içermektedir. On üçüncü görüş erilliğe eğilimi göstermektedir. Alınan tamamen katılıyorum cevaplarının oranı bütünün % 33,7’sini kapsamaktadır. Girişimcilik kültürü için ideal olan ortam erilliğin baskın olmasını gerektirdiğine göre bu sonucun ideal ortamdan uzak olduğuna işaret ettiği düşünülmektedir. On dördüncü görüş dişiliğin işaret edildiği bir sorudur. Girişimcilik açısından anlam ifade etmesi için cevapların hiç katılmıyorum seçeneğinde yoğunlaşması bu cevaplardan elde edilen % 9,3’lük sonuç anlamı olumlu yönde değil de olumsuz yönde oluştuğunu göstermektedir. On beşinci görüş erilliğin baskın olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile beklenen cevaplar olan tamamen katılıyorum cevaplarına bakıldığında oranın % 25,7 olduğu görülmüştür. Bu sonuç da girişimcilik için baskın olması yeğlenen eril değerlerin

yerine dişil değerlerin baskın olduğunu göstermektedir. On Altıncı görüşe hakim olan anlayış dişil değerlerdir. Bu görüş ile ilgili olarak bakılacak uç değerler de hiç katılmıyorum cevaplarıdır. Bu cevapların toplama oranları ise % 11,7’dir. Yine görülmektedir ki girişimciler arasında baskın yani dominant olan değerler dişil değerlerdir. On Yedinci görüş de eril değerler ifade edilmiştir. Alınan tamamen katılıyorum cevaplarının toplamdaki payları % 27,9’ dur. Elde edilen bu sonuç da göstermektedir ki girişimcilerin yaklaşık üç de ikisi dişil değerlerin hakimiyeti altındadır. Bu gurupla ilgili sonuncu soru olan On sekizinci görüş dişillik yönündedir. Hiç katılmıyorum cevaplarında çıkan toplam % 15.2’lik sonuç girişimcilerin baskın değerler boyutunda gösterdikleri dişil görüntünün sağlam gösterilerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Girişimcilere hakim olan dişil değerlerin, Türk toplumu için de genellendiği sabittir. Örnek kütleyi oluşturan girişimcilerin de toplumun geneline uygun olarak dişil tavır sergilemesi doğaldır. Girişimcilik için eril değerlerin baskın olması istenmektedir. Fakat eril değerlerin dişil değerlerin yerine geçmesi de çok zor görünmektedir. Bu tutumun değişmesi, yaratılıştan kaynaklanması, Bilinçaltları ile ve yaşamsal değerlerle kaynaşmış olması nedeni ile pek de mümkün değildir.

Denetim noktası ile insanların çalışırken ve sorumluluk yüklenirken etkilendikleri merkez kastedilmektedir. Buna göre insanlar içseller ve dışsallar olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar. Girişimciliğin doğasının ve kabul edilir bir düzlemdeki girişimcilik kültürünün gereği içsel yani iç denetim odaklı olmaktır, Girişimcilerin bu konudaki ortalama puanları 3.51’dir. Bu değer dışsallık işareti olarak kabul edildiği için girişimcilik ortamının ideal şartını sağlamamaktadır. Denetim noktası ile ilgili görüşler anketimizdeki dördüncü altı sırayı kapsamaktadır. On Dokuzuncu görüş içsellikle ilgili bir sorudur. Bu görüş için çıkan tamamen katılıyorum cevaplarının toplam içindeki payları % 41,9 çıkması girişimcilik için vasata yakın ve örneklememiz için de olumlu kabul edilebilecek bir göstergedir. Yirminci görüş dışsallık yönünde bir görüştür. Hiç katılmıyorum cevaplarının % 28,7 oranında olmaları olumsuz bir göstergedir ve bir önceki görüş için alınan sonuçlara göre girişimcilerin aralarında tutarlı bir duruşun olmadığı şeklinde kabul edilmelidir. Yirmi Birinci görüş de dışsal eğilimli bir sorudur. Bu görüş için alınan hiç katılmıyorum cevapları % 14 düzeyindedir. Bu sonuca istinaden girişimcilerin denetim noktası konusunda uygun olan düzlemi bulamadıkları söylenebilir. Yirmi ikinci görüş de içsellik işaret edilmiştir. Bu görüş için ideal kabul edilen tamamen kabul ediyorum cevapları % 43 oranındadır. Bu noktadan bakınca da girişimcilerin dışsallığa meyyal oldukları görülmektedir. Yirmi Üçüncü görüş

dışsallıkla ilgilidir. Bu görüş için toplam % 38,4 oranında hiç katılmıyorum cevabının alınmış olmasının, Girişimcilerin denetim noktası açısından ideal durumdan uzak oldukları kanaatini güçlendirdiği düşünülmektedir. Yirmi Dördüncü görüş içsellik yönündedir. Alınması umulan tamamen katılıyorum cevaplarının toplama oranı % 60,5’tir. Bu sonuç söz konusu görüş için özel olarak düşünüldüğünde gayet iyi olarak kabul edilebilir. Fakat içselliğin dışa vurumu konusunda katılımcılığın tek başına gösterge olabileceği düşünülmemektedir. Denetim noktasına daha önce bakılan farklı açılarla ilgili tutumlardan çıkan sonuçların bu tutumda çıkan olumlu sonucu pasifize edeceği düşünülmektedir.

Denetim noktası ile ilgili olarak girişimcilerin verdiği genel görüntü eğilimin dışsallık tarafında olduğu şeklindedir. Bu sonuç Türkiye geneli içinde paralellik göstermektedir. Bu da insanların hep dışarıdan kontrol edilerek yetiştirildiğinin bir göstergesidir. Dışsallığın ise girişimcilik için olması istenen uygun ortam için engel teşkil ettiği bilinmektedir. Girişimcilere hakim olan dışsallığın yani harekete geçmek için dışarıdan yönlendirmeyi beklemenin, insanlara sorumluluk vermeyen ve ezberciliğe yönelterek yaratıcılıklarını körelten eğitim sisteminden kaynaklandığı düşünülmektedir. İnsanlara kendini ifade etmeyi, kendi birikimi ile bir şeyler üretmeyi ve kendi doğruları için yaşamayı öğretecek bir eğitim sitemi dizayn edilmedikçe bu ve benzeri hastalıkların tedavi edilebilmesi mümkün görülmemektedir.

Bireycilik insanın kendi ihtiyaçlarını toplumun ihtiyaçlarına yeğ tutması iken toplumsalcılık da davranış tarzlarını sıkı denetim altına alan toplumsal sınırlarını ifade etmektedir. Bireyciliğin dominant olduğu kültürlerin girişimcilik için elverişli olan ortamlar yarattıkları kabul edilmektedir. Bu konuda girişimcilerin ortalama puanları 3.12 dir. 2.50 nin üzerinde olduğu için toplumsalcılık eğilimini gösterdiği kabul edilen bu sonuç girişimcilerin kendileri için daha iyi ortamı sağlayabilecek olan bireyciliği benimsemediklerini göstermektedir. Anketimizin beşinci altılık sırasını içeren görüşlerde bu konu ile ilgilidir. Yirmi Beşinci görüş toplulukçu bir düşünce tarzını ifade etmektedir. Alınan hiç katılmıyorum cevapları % 48,8 oranındadır. Toplulukçuğun aksi yönünde bir tutumu gösterdiği için ilk bakışta idealize girişimcilik ortamı işareti olarak görülebilirse de bu konudaki genel ortalama ile uyuşmadığı için sadece hemşericiliğin benimsenmemesi şeklindeki bakış açısı olarak kabul edilmelidir. Yirmi altıncı görüş de toplumsalcılık eğilimini işaret etmektedir. Bu görüş için alınan hiç katılmıyorum cevaplarının oranı % 7’dir. Bu sonuç genel ortalama paralelinde toplulukçuluğu işaret etmesi nedeni ile elverişli kabul edilebilecek girişimcilik ortamından uzaktır. Yirmi Yedinci görüş de toplumsalcılık yönünde olan bir görüştür. Bu görüş için

alınması beklenen hiç katılmıyorum cevaplarının toplam içindeki payları % 15,2’dır. Bu seviyede oldukça geniş bir kitleyi içermektedir. Fakat çoğunluğun diğer seçeneklerde oluşu bireyciliğe göre toplulukçuluğun daha fazla benimsendiğini düşündürmektedir. Yirmi Sekizinci görüş bireycilik yönelimindedir. Bu görüşe tamamen katılanların oranının % 36 olması girişimcilerin bireycilik konusunda isteksiz olduklarını göstermektedir. Yirmi dokuzuncu görüş de bireycilik yönündendir. Bu görüşle ilgili olarak tamamen katılıyorum şeklinde tutum beyan edenler % 33,7 oranındadır. Bu alınan sonuçta, Toplulukçu felsefenin girişimcilerin yaşamlarında önemli bir belirleyici faktör olduğunu düşündürmektedir. Otuzuncu görüş bireyciliği işaret etmektedir. Bu görüş için % 51,2 oranında tamamen katılıyorum tutumları çıkmıştır. Bireysel olarak elde edeceği faydayı herkesin göz önünde bulunduracağı muhakkaktır. Dolayısı ile elde edilen bu sonuç toplulukçuluğun bireyciliğe tercih edildiği izlemini değiştirebilecek nitelikte bulunmamıştır.

Malum olduğu üzere bireycilik ile toplumsalcılık arasında karşılaştırma yapıldığında girişimcilerin toplumsalcılık tarafına daha yakın durdukları gözlemlenmiştir. Bu durumun karakteristik olarak kazanılmış olan iş birliği, ortaklaşa davranış, gurubu öne çıkarma, gurup tarafından denetlenme gibi değerlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Hep söyleye geldiğimiz gibi bu konudaki anlayışın değiştirilmesinin temel ilacı eğitim sisteminde yapılacak köklü reformlar ve mevcut girişimciler için uygulanacak kişisel girişim programlardır. Bu şekilde girişimciler kendileri gibi olmalarını sağlayan değerleri fark edecek başka bir ifade ile doğru olarak algılayacaktır. Yani toplumun var ettiği bireyin bakış açısı yerine toplumu var bireyin bakış açısının oluşması böylece mümkün olacak ve girişimcilerin hareket etmelerini engelleyen toplumsalcılık zinciri kırılabilecektir.

KAYNAKÇA

1. KİTAPLAR

AKAT İlter, Gönül BUDAK ve Gülay BUDAK, İşletme Yönetimi, Barış Yayınları, İzmir 2002

AKDEMİR Ali, Girişimcilik Kültürü, Kütahya 1996

AKGEMCİ Tahir, KOBİ’lerin Temel Sorunları ve Sağlanan Destekler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı KOSGEB Yayını, Ankara 2001

AKTAN Oğuz, Türk İşadamı Ve İşletmesi, Gündoğan Yayınları, Ankara 1996

AKTAR Ayhan, Varlık Vergisi ve Türkleştirme politikaları, iletişim yayınları, İstanbul 2000

ALPUGAN Oktay, Küçük İşletmeler Kavramı: Kuruluş ve Yönetimi, Der Yayınları,