• Sonuç bulunamadı

Girişimciler iş kurmak ve işletmelerini yönetmek suretiyle, girişimciliğin yapısı gereği ortaya çıkan bir takım avantajları ve dezavantajları kabullenmek ve bunun ayırdına varmak durumundadırlar (Marangoz, 2012: 16).

Girişimci olmanın, kendi işini kurma ve yönetmenin, başarma ihtiyacı, bağımsız hareket etme, finansal anlamda bağımsız olma ve finansal kararlarının kontrolünü sağlama gibi avantajları olmakla birlikte, kişisel fedakârlıklarda bulunma, sorumluluk alma ve zarara tolerans gösterebilme gibi dezavantajları da bulunmaktadır.

1.8.1.Girişimciliğin Avantajları

Girişimciliğin genel olarak bakıldığında, toplumda itibar sağlama, istihdam yaratma, çalışanlarının gelişimlerine katkı sağlama, kendine olan güvenini geliştirme, çevresindekilerden takdir görme gibi birtakım avantajları vardır (İrmiş vd., 2010: 37). Bunlarla birlikte, en önemli avantajlarının başarı elde etme arzusu, bağımsız hareket etme güdüsü ve finansal kontrol olduğu literatürde vurgulanmaktadır.

Başarı Elde Etme Arzusu:

Girişimciler genellikle bir misyonu ve düşünceyi gerçekleştirmek üzere hareket etmekte ve bunları gerçekleştirdikleri ölçüde mutluluk duymaktadırlar. Bu mutluluk hissi, onları yeni fikirler gerçekleştirmek yolunda motive etmektedir. Girişimcilerin faaliyetleri sonucunda elde etmiş oldukları kazançlar, onların başarılarının en temel göstergesi olarak karşılarına çıkmaktadır. Yaptıkları işten ne kadar çok kazanç elde ederlerse, kendilerini o derecede başarılı adletmektedirler (İrmiş vd., 2010: 36). Yüksek başarıya ihtiyaç duyan ve bundan beslenen kişiler, kendi hedeflerini, kendileri tayin etmek istemektedirler (Yurtseven, 2007: 69). Başarı olarak nitelendirilen hedefler kolay, orta ve yüksek olarak karşımıza çıkmaktadır. Girişimciler kolay olarak nitelendirdikleri hedefleri bir meydan okuma olarak algılamamaktadırlar. Ancak ortalama hedef olarak belirledikleri bir meydan

33

okumadır ve başarmaları halinde tatmin düzeyleri yükselmektedir. Yüksek olarak nitelendirilen hedeflere ulaştıklarında ise büyük ses getirecek geri dönütler almaktadırlar (Efe, 2016: 46).

Bağımsızlık Arzusu:

Bağımsızlık arzusu çağdaş girişimciler için itici bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır (Kuratko ve Hodgetts, 2007: 124). Bir kişiye bağlı olmadan çalışmak ve kendi kararlarını kendi vermek bir girişimcinin en temel amaçlarından biridir. Girişimcinin kendi işinin sahibi olması onlar için tatminkâr bir duruştur (Marangoz, 2012: 17). Bağımsızlık ihtiyacı kişilerin kısıtlayıcı ortamlardan kaçınmaları ile ilgilidir. Bağımsızlık ihtiyacı olan bireyler, yöneticilerden bağımsız karar almayı, kendi hedeflerini belirlemeyi, kendi eylem planlarını gerçekleştirmeyi ve hedefin başarısını kontrol etmeyi tercih ederler (Rauch ve Frese, 2007: 359). Alpkan, Keskin ve Zehir tarafından 2002 yılında Gebze civarında 47 işletme sahibi ve yönetici ile yapılan araştırma sonucunda kontrol hissi, bağımsızlık arzusu ve risk alma eğilimi incelenmiştir. Araştırmaya göre girişimcilik ile en anlamlı ilişki içinde olan faktör, bağımsız hareket etme arzusu olduğu ortaya konmuştur.

Bir kişiyi, girişimci olmaya yönelten en temel unsur belki de başkalarından emir ve talimat almadan hareket edebilmek ve kendi öngörüleri çerçevesinde karar alabilmek düşüncesidir. Çünkü bireyler çoğu zaman kendi verdikleri kararların sonuçlarına katlanıp, işletmesini o çerçevede yönetmek isterler. Kararlara ilişkin sonuçlar olumlu ise bundan motive olurlar ve daha çok çalışırlar, olumsuz bir durum söz konusu olduğunda ise kimseye hesap vermeksizin bu sonuçları düzeltme yolunda adımlar atabilirler. Yaptıkları hatalardan dersler çıkarırlar.

Finansal Kontrol:

Girişimciler finansal anlamda başkalarına bağımlı değildirler. Her ne kadar belirli bir sermaye miktarına sahip olsalar da girişimcilerin çoğu bir servet kazanmak arzusu ile değil, aldıkları finansal kararlarda tek söz sahibi olma isteği ile hareket etmektedirler. Girişimcilerde kontrol boyutu sadece finansal kararlar almada tek söz sahibi olma isteği ile ifade edilemez. Bunun yanı sıra daha az emek sarf ederek çalışmak veya daha az saat

34

çalışmak gibi unsurların da kendi kontrollerinde olmalarını arzu ederler (Arıkan, 2004: 70; İrmiş vd., 2010: 37).

1.8.2.Girişimciliğin Dezavantajları

Girişimciliğin avantajları kadar dezavantajları da mevcuttur. Kendi işini kuran ve yöneten bir girişimci, kuruluş veya kapanış aşamasında karşısına çıkacak bir takım bürokratik engellerle karşılaşmaktadır. Her dönemde piyasalar, belirsizliklere gebedir ve girişimci bu belirsizliklere direnmek zorundadır. Kendisinden çok daha eski ve güçlü sermaye yapısına sahip şirketlerle rekabet etmekte birtakım sorunlarla karşı karşıya gelebilir. Bunların yanı sıra girişimcileri etkileyen en önemli dezavantajların kişisel fedakârlıklar, sorumluluk yükü ve zarara tolerans gösterebilme olarak sıralanmaktadır.

Kişisel Fedakârlıklar:

Girişimciler yeni bir girişime başladıklarında, işletmenin ilk yıllarında, gerek işi ve işin gereklerini öğrenmek gerekse piyasaya ilişkin verilere hâkim adına çok yoğun çalışmaktadırlar. Bu yoğun çalışma hem ailesine hem de iş yaşamı dışında girişimcinin kendisine zaman ayıramamasına ve bir takım fedakarlıklarda bulunmasına neden olabilmektedir (İrmiş vd., 2010: 37). Tüm bunlar fedakârlıklar aileye yansımakta ve aile ilişkilerinde gerilimlere neden olabilmektedir (Marangoz, 2012: 17). Girişimciler bu fedakârlıkları göze alan bireylerdir.

Sorumluluk Yükü:

Tarihsel gelişimine bakıldığında, girişimci bağımsız ve son derece kendine güvenen bir yenilikçi olarak tanımlanmaktadır. Çoğu araştırmacı, etkin girişimcilerin aktif olarak girişiminin peşinde koşan ve ilk adımı atan kişiler olduğu konusunda hemfikirdir. Onlar seve seve başarılı veya başarısız oldukları konularda bizzat sorumluluk alabilmektedirler. Bir sorunun çözümünde inisiyatif almakta ya da bir boşluğu doldurmaktan hoşlanmaktadırlar. Bu girişimcinin eylem odaklı doğasının bir ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır (Kuratko ve Hodgetts, 2007, 120-121). Girişimciler, sadece yeni firmaların kurulmasından değil, aynı zamanda yeni işlerin yaratılmasında teknolojik liderlik ve başarıdan da sorumludurlar (Faggio ve Silva, 2014: 67). Bununla birlikte girişimcilerin, işletmelerde çalışanlardan farklı olarak sorumlulukları daha fazladır. İşletmelerin birçok

35

çalışanı vardır ancak genellikle işletmelerin tek girişimcisi bulunur. Bu tek kişi, işletmenin ödemelerini zamanında yapmak, kendi kişisel mülklerini işletme borçlarına teminat göstermek ve tüm bunların yanı sıra işletmenin finansman, muhasebe, insan kaynakları, üretim gibi tüm fonksiyonlarını da eşgüdümlü olarak yönetmek durumundadır (Marangoz, 2012: 17).

İnsan ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan işletmeler, beşeri ve teknik yapılardan meydana gelmelerine rağmen, bir işletmenin başarılı olabilmesi, beşeri yapısının gücüne bağlıdır. İşletmede çalışan herkesin bir sorumluluğu vardır, ancak girişimcilerin sorumluluğu işletmede çalışanların sorumluluğundan iki kat daha fazladır. Çünkü girişimciler, hem kendi işletmesinin sorumluluğunu, hem de çalıştırdığı işgücünün sorumluluğu almaktadırlar (Kaya, 2007: 67). Bundan dolayı girişimciler başarıyı yakalamak istiyorlarsa beşeri kaynaklarını çok iyi organize etmek ve çalıştırdığı işgücünü de hem ekonomik, hem sosyal açıdan korumakla sorumludur. Ekonomik açıdan işgöreni korumaktan kasıt, zamanında ve tam olarak çalışanın ücretini ödemeyi, sosyal açıdan işgöreni korumaktan kasıt ise, işgörenin sosyal güvenliğe ve kanunlara ilişkin haklarını gözetmeyi ifade etmektedir.

Zarara Tolerans Gösterebilme:

Girişimcilerin, bir işletme kurarkenki amaçları kar elde etme, para kazanma arzudur. Her ne kadar bu amaçla kurulmuş olsalar da, işletmeler her zaman kar etmeyebilirler. Bu bazen yanlış yönetimden ve yanlış alınan kararlardan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla girişimciler zarara katlanmak zorunda kalabilirler. Çünkü işletmenin faaliyetlerini sürdürecek kadar para kazanma garantisi hiçbir zaman olmayacaktır. Bu, girişimci için en temel stres unsurudur. Girişimciler zarar ettiklerinde, hayatta kalmayı başarabilecek kadar imkânlara sahip olmalıdırlar. Çünkü böylesi bir durum karşısında girişimciler kendilerine olan güveni kazanmak ve yeniden başlamak için yeterli motivasyona ihtiyaç duymaktadırlar (Akpınar, 2011: 34-35).