• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: K TLE LET M NDE TELEV ZYONUN YER

2.5. Gerçekli in Televizyonda Temsili

Modern toplumun post modern dünyaya geçi inde ve sonrasõnda gerçe e dair somutluk yerini soyutlu a devretmi tir. Somut gibi görünen ama soyut olan en önemli ey gerçektir. Ya anmakta olan dünyada gerçek gibi görünen simülakrlar artõk birer simülasyon evresinde de i ime u ramõ hipergerçeklik zincirini olu turmaktadõr. Baudrillard ( 2011)’e göre;

Ça õmõzdaki temel hastalõ õn adõ: Gerçe in üretimi ve yeniden üretimi denilen eydir. Ekonomi politi in altõn yõllarõna özgü di er üretim çe itlerinin: De er üretimi, mal üretimi, vb.’nin ne zamandõr

bir anlamõ kalmamõ tõr. Uzun yõllardan bu yana toplumun hiç durmadan üretip, yeniden can vermeye çalõ tõ õ ey, i te o elinden kaçõrmõ oldu u gerçektir. te bu yüzden “maddî” üretimin bizzat kendisi günümüzde hiper

gerçek bir eye dönü mü tür.(: 44 – 45)

Televizyon formatlarõnõn sahip olduklarõ özellikler izleyicilerin gerçeklik duygularõnda de i ime ve dönü üme sebep olmaktadõr. Dramatik bir yapõ ile betimlenen diziler, filmler, programlar birer senaryo ile televizyonda yer bulmalarõna ra men izleyiciler gerçeklik duygularõndan koparak kendilerini bu yeni kurmaca gerçekli e kaptõrmaktadõrlar. Zaman zaman bu kurmaca gerçeklik izleyicilerin kendi iç dünyalarõ için tehlikeli bir hal alabilmekte, karar verme ve ya am pratiklerinde sorun ya amalarõna neden olabilmektedir (Adaklõ’dan aktaran Aksop: 1998:27).

nsan en çok gördü ü eye inanõr. Televizyon, hem görüntü hem de ses içererek insandaki hayal gücünü arttõrõr. Görme duyusuna inanan insan televizyonda gördüklerinin gerçek oldu u yanõlsamasõna girebilir. ( Önk, 2009: 209)

Gerçek zaman algõsõnõn televizyonda izlenilen içeriklerde yeniden in a edilmesi yoluyla hem toplumsal hem de bireysel sorunlara yol açabilme durumunu Pierre Bourdieu’ya göre televizyondaki sõradan görüntünün altõnda yatan siyasal tehlikelerin aslõnda edebiyat ele tirmenlerince gerçek etkisini yaratabilmek, gösterebilmek ve gösterdi i eye inandõrmak üzerine kurulu oldu u yatmaktadõr (Bourdieu, 1997: 25). Gerek teknolojik alt yapõlarõn geli mesi gerekse yeni nesil teknolojinin sundu u görsel ve i itsel bütünsellik Baudrillard’in (2011) bakõ açõsõyla “ Gerçe i hipergerçe e

dönü türen mikroskobik simülasyonun sundu u haz budur ” (:52) eklinde

tanõmlanmaktadõr.

Televizyonun ilk ortaya çõktõ õ dönemden itibaren yerle ik bir dü ünce kalõbõ olan televizyonun olaylarõ ve eylemleri canlõ bir ekilde, oldu u gibi yansõtaca õ dü üncesi

yapõlan ara tõrmalar ve örneklendirmelerle tartõ õlmõ ve çe itli yakla õmlar ortaya atõlmõ tõr.

Medyanõn gerçeklikle olan ili kisi anlamlandõrma ile ili kilendirilmektedir. Ayna- yansõtma metaforundan çõkarak kaynaklanan bu ili ki medya içeriklerinin kurgusal yapõsõnõn gerçeklikle bire bir aynõ ekilde yürüdü ünü savunmaktadõr. Bu mantõk ile ilgili ortaya atõlan savlar a a õdaki gibidir:

1. TV deki medya içerikleri haberler, programlar vb. birer üretim olup kültürel kodlar ile biçimlenerek bir içerik haline dönü ürler,

2. Medyanõn gerçekli i izleyicilerin ilk el olamama durumlarõndan kaynaklanmaktadõr. ( Aksop,1998.27)

TV ürünlerindeki zaman ayrõmõ ve bakõ õ dramatik bakõ açõsõnõn aksine gerçek zaman ve mekanõ içermemektedir. Televizyonun özelliklerinden anõndalõk, oradalõk gibi duygularõ geçirebilmek için gerçek zamanlõ yayõnlara ihtiyacõ bulunmamaktadõr. Fiske, televizyon içeriklerinde gerçeklik için ideolojik kodlarõn devreye girdi ini öne sürmekte ve aydõnlatma, ses, kamera açõsõ gibi unsurlarla ekran içinde yer alan içeriklerin gerçekmi gibi sunuldu unu söylemi tir(Fiske’den aktaran Aksop, 1998: 28).

Televizyonda gerçeklik do allõkla karõ tõrõlmakta ve bir kavram karma asõ ya anmasõna sebebiyet vermektedir. Do alcõlõ õn gerçeklikle ayrõldõ õ nokta tiple tirme ve gerçek ya am pratiklerinin yeterli ölçüde verilmemesinden kaynaklanmaktadõr (Özdemir, 1981: 97-118)

ki ayrõ yakla õmla açõklanmaya çalõ õlan gerçeklik durumu bu konuyla ilgili çalõ malar yapan ara tõrmacõlar tarafõndan tür olarak ikiye ayrõlmõ tõr. Bunlardan ilki taklitçi yakla õmdõr. Bu yakla õmõn temelinde bir içeri in mutlaka bire bir benzerliklerle do adaki gerçek yansõmasõna benzemesi gerekti i yatmaktadõr.

Saydamlõk e retilemesi kavramõ bu tür ile birlikte kameranõn gösterdiklerini gerçekli e açõlan bir göz olarak göstermekledir. Bu alana yapõlan ele tiriler ise genellikle taklitçi yakla õmõn özelliklerinden ve içeri in gerçekten ne kadar sapõp sapmadõ õnõn tartõ masõ olarak ortaya çõkmõ tõr.

Temsile dayalõ yakla õmda ise gerçekli in söylem tarafõndan olu turulan bir kavram oldu u varsayõmõ yapõlmakta ve televizyonun gerçekli i kaydetmedi ini kodladõ õ savunulmaktadõr. Sürekli olarak yeniden izleyiciye gönderilen mesajlar artõk gerçeklik de il bir ideolojik mesaj haline dönü mektedir

Fiske ye göre gerçeklik; temsil kuramlarõnõ ideolojinin kamusal evreninden ve gerçeklik anlayõ õndan daha ilerisine yani izleyicinin bilinç dünyasõna ula tõrmaktadõr (Fiske,1997;29-48)

Televizyon söylemine ve gerçekli e yapõlan tüm bu tanõmlama ve açõklamalarda çe itli ortaklõklar oldu u gibi önemli farklõlõklarda bulunmaktadõr. Tüm yakla õmlarda televizyonda ki gerçekli in izleyiciye geçebilmesinin esas aracõ kameradõr. Ama kameranõn gerçekli i eksiksiz bir ekilde izleyiciye geçirip geçirmedi i durumu tartõ maya neden olan konulardandõr. Haberlerde verilen toplumsal olaylarõn medyada ki sunumu ve izleyicilere nasõl kodlandõ õ ideolojik bir yakla õmla cevaplanmaya çalõ õlmaktadõr. Televizyon programlarõn da bir gerçeklik mi ortaya konuyor yoksa bir söylem mi yeniden in a edilerek gerçekmi gibi veriliyor oldu u yapõlan ara tõrmalarda ortaya konmaya çalõ õlmaktadõr.

Bu konu ile ilgili ara tõrmalar yapan kuramcõlar genellikle belirli sõnõflandõrma ve betimlemelerle temsil sorununu televizyon ile ilgili ürünlerde analiz etmeye çalõ mõ lardõr. Bu ara tõrmacõlarõn en önemlilerinden biri olan Abercrombie (1996) bu durumu u ekilde analiz etmeye çalõ mõ tõr

1. Televizyondaki gerçeklik izleyici ile izlenen program arasõnda bir dolaylõ durum olmadõ õnda gerçekle ebilmektedir.

2. Televizyonda gerçekli in sa ladõ õ anlatõ izleyiciye gönderilen iletilerde ba langõç ve sonun do rudan ve net olu abilmesi için çok önemli ve gereklidir. 3. Gerçekçi temsil neden ve sonucu, ba õ ve sonu net bir ekilde ortaya koyar. 4. Televizyon programlarõnda üretici ekip gözükmemekte gerçeklik algõsõnõ

bozmamaktadõr. Televizyon program çalõ anlarõnõn gösterim sõrasõnda gözükmeleri gerçekli in ana öznesini yani konu sahibi ki inin özneli ini kaybetmesine yol açmaktadõr. (:27)

Gerçeklik ve do alcõlõk kendi içinde önemli bir ayrõma sahiptir. Bu ayrõm en basit anlamõyla mekanik olan maddecilik kavramõyla gerçek dünyanõn nesnelli ine ili kin içerikleri ve özellikler açõklamaya çalõ an bir gerçeklik kavramõ yaratmayõ amaçlamaktadõr (Williams, 1990: 79).

Benneth (1970)’e göre televizyon dizi yapõmlarõnda örne in uçan bir insan örne indeki gibi gerçek dõ õ görüntüleri izleyen ça da insanõn dõ dünyadan ve reelden kopamamasõna ra men algõlamasõnõ izledi i görüntünün dü sel boyutla anlamlandõrmaya çalõ tõ õnõ söylemektedir (aktaran Oskay, 2000: 191).

Televizyon izleyicisiyle yakõn bir ba kurarak ba õmlõlõk yaratmaktadõr. Kitle ileti im araçlarõ içerisindeki televizyon kendi kitlesini ba õmlõ hale getirerek ya atmakta oldu u yapay dünyayõ kitlesine empoze edip bu dünyanõn devamlõlõ õnõ sa lar. Kurgu, televizyonun en etkili yöntemlerinden biri oldu u için sürekli kullanõlarak gerçek olmayanõ gerçekmi gibi yansõtõr. zleyici kitlesiyle kurulan ba ise bir sanal dünya yaratõr. zleyici bu sanal dünyanõn içinde olmanõn hem farkõnda olup hem de nesnesi konumunda kalmaktadõr. Bir bakõma özne olmayõ içine sindiremez çünkü içinde bulundu u toplumda böyle ayakta kalõr. Bu yöntemin en çok kullanõldõ õ türlerin ba õnda futbol ve medyatik futbol kavramõ kar õlõ õ olan televizyon futbolunun en özel temsil alanlarõndan futbol içerikli spor programlarõ özellikle yeni medya etkisiyle ilerlerken konularõnõ maçõn skoru üzerinden konumlandõracaklarõna sadece anlõk gerçekler ve bilgi kirlili i yaratabilen yeni medyaya odaklanmõ lardõr. Gerek kurgu,

gerek dramatik müzik ve görüntüler izleyici etkin kõlmaya mecbur kõlmakta ve bu programlarõn ço u yeniden biçimlendirilmi halleri ile tekrar kurgulanarak yeni medyada yer alarak farklõ gerçeklikler ve yeniden üretimleri olu tururlar. Bu mekanizma ise izleyicinin programlara ba õmlõ olma halini yaratõr.

3.BÖLÜM: TELEV ZYON EKRANINDA FUTBOLUN

HÂK M YET

Televizyonun kendine has özellikleri ve çok etkili bir kitle ileti im aracõ olmasõ durumu alõcõ üzerinde ki etkisi kadar di er toplumsal olu um ve içeriklerinde de etkisini göstermektedir. Medya haline dönü türdü ü her bilgi ve alanõ kendi disiplini ile televizyon içeri ine uygun bir formata dönü türerek yeniden üretmektedir. Televizyon ve popüler kültür birbirine girmi ve birbirine dayalõ bir ekilde etkilerini sürdürmektedir. Televizyonda yayõnlanan içerikler halkõn be enece i hale dönü türülerek popüler kültür ürünleri haline dönü türülmekte bu durumda televizyonun popüler kültür yayma aracõ haline dönü mesine sebebiyet vermektedir. Televizyonun sahip oldu u kültür ürünlerini üretme, topluma ula tõrma ve dönü türme gücü gündelik hayat dinamikleri ile birlikte kültür içerisinde televizyonun ayrõcalõklõ bir konuma sahip olmasõna neden olmu tur. Medyaya sahip olan ve onu yöneten küçük zümre popüler kültürü üretmekte ve yönlendirmektedir.

Televizyonun sahip oldu u en önemli fonksiyonlardan biri olan yeniden üretim, gündelik ya am kültürünün yeniden yenilenmesi ile ki ilere tüketim ideolojisini benimsetmektir. Televizyonun birincil amacõ e lenceyi, e lenceli hale dönü türülebilecek hayatõn içindeki her türlü sistemi ve kültürel pratikleri kendi ideolojisi do rultusunda biçimlendirmektir. Kitleleri elinde tutmayõ amaçlayan televizyonlarõn en önem verdi i argümanlardan biri spor ile kitleler arasõndaki sosyal ve duygusal ba ve özellikle de futboldur.

u anki sistemde spor bir kitlenin tamamen gönülden bir ba ile hiçbir siyasi partinin, toplulu un yapamayaca õ bir ekilde bir araya gelmesine neden olmaktadõr. Bilhassa ekonomik açõdan ilerilik gösteren ülkelerde spor, ülke ekonomisine çe itlilik veren ve dinamizm katan büyük bir endüstri konumuna gelmi tir (Terekli ve ark. 2000: 2). Futbolun çok önemli bir gelir gücüne sahip olmasõ ile televizyonun spora yakõnlõ õ ve ilgisi arasõndaki ili ki hem futbolun hem de televizyonun bir araya gelerek yeni bir format olu turmasõna sebep olmu tur. Arõk’a göre günümüz medyasõnda televizyon ile

futbol arasõndaki ba sürekli tartõ õlmakta onun bu özne olma halinin televizyon tarafõndan nesne haline dönü türüldü ü görü ü ortaya konmaktadõr (Arõk, 2004, 272 – 273)

Futbol ile televizyon arasõnda bir i çi i veren ili kisi bulunmaktadõr. Ve futbolun sõnõrlarõ televizyon tarafõndan yeniden belirtilmi ve çizilmi tir. Buda daha ilerde ayrõntõlõ olarak anlatõlacak televizyon futbolu kavramõnõ ortaya çõkarmõ tõr.

Klose (2001), “Televizyon Futbolu” isimli makalesinde, bu birlikteli in her iki taraf adõna da son derece i levsel bir etkinlik ili kisi oldu unu söylemekte ve örnek olaylar göstermektedir. Örne in, Almanya’nõn kazandõ õ 1954 Dünya Kupasõnõn televizyondan naklen verilmesi ile bu ülkedeki televizyon aleti sahibi olunma oranõ bir anda 11 bin’ den 85 binin üzerine çõkmõ tõr. Tabi bu esnada televizyon endüstrisi yeni bir alan bulmu ve futbolu çok önemli bir argüman haline getirmi tir. (375). Kõvanç’õn ifadeleri ise aslõnda televizyondaki futbol seyircisinin toplum içerisindeki yerinin tanõmõ ile ilgili önemli bir tespiti ortaya koymaktadõr.

Futbol âleminin aktörlerini ve televizyonculu un bu dalõnda çalõ anlarõ bir yana bõrakalõm, bütün bu zaman boyunca seyirci olarak kaç ki inin bu i e bir ekilde “ katõldõ õnõ” kolay kolay hesaplayamayõz; yine de unu rahatlõkla ileri sürebiliriz: bizim memleketimizde, maç saatlerinde veya futbol programlarõ yayõmlanõrken ekran kar õsõnda do al kar õlanabilecek kitle, nüfusun dörtte biri civarõnda olmalõdõr.

(Kõvanç, 2001: 13).

diyerek televizyondaki futbolun toplumun sayõca büyük bir kesimi tarafõndan takip edildi ini vurgulamõ tõr.

Televizyon futbolu, sahada oynanan futbolun yerine geçerek, sporun e lenceli, dramatik ve aksiyonel özelliklerini ön plana çõkartarak yeniden üretmektedir. Sahada oynanan kar õla manõn çekicili ini çe itli çekim planlarõ ile tekrar görüntüler, starlara

yönelik vurgular, sunucular, ses efektleri ve özde le meyi arttõrmaktadõr. Çok basit bir dü ünceyle evinde sõcak ortamõnda oturarak maç izleme keyfi aslõnda sadece bir pazarlamanõn yalõn bir sloganõdõr.

McGill (2001)’in bu konuda vermi oldu u tespitler oldukça önemli bir noktayõ i aret etmektedir. Aslõnda bakõldõ õnda bir oyun olan bu spor dalõ artõk gündelik hayatta televizyonda takip edilen bir oyuna geçi yapmõ tõr. Televizyondaki yeni kamera tekniklerinin izleyicide vermi oldu u heyecanla bu e lence bir tutkuya dönü mektedir. Özellikle televizyonun futbolun ekonomisini canlandõrmasõ oyunu herhangi bir oyun olmaktan çõkararak adeta içinde barõndõrdõ õ futbolcularõ birer star haline getirmi tir. (103).

Günümüzde her türlü ürünün yeniden dönü türerek hizmete geri sokulmasõ rekabet piyasasõnõ da arttõrmaktadõr. Artõk futbol için maçõn bitip bitmedi i, sürekli verilen tekrar ve spor programlarõ ile önemini kaybetmi tir. Futbol maçlarõ sonu de i meyece i bilindi i halde tekrar tekrar yeniden üretilmekte ve ya atõlmaktadõr. Televizyon futbolunun da kendine ait bir kapsama, uygulama ekli bulunmaktadõr. Sporun ve özellikle futbolun bu televizyonda geni çe yer bulma hali hem kitlesinin artmasõna hem de popüler kültürde yeni bir ürün haline gelmesine neden olmaktadõr (Turam,1994:124). Televizyonun e lendirme amacõnõ hemen hemen bütün iletilerini e lence ekline dönü türmeye çalõ arak sabun köpü ü programlarõn olu masõna bunun bir zaman geçirme mekanizmasõna dönü mesine tamamen izle ve tüket tipi televizyon programcõlõ õyla içerik olarak örtü türmesine neden olmaktadõr.

Televizyon toplum içerisinde kimileri için e lenceli bir dostken, kimileri içinse kitleleri uyu turan bir ba õmlõlõk ve bo luk makinasõ olarak görülmektedir. Bu tanõmlar kesinlikle spor ve futbol içinde geçerlidir. Kazananlarõn ve kaybedenlerin ekrana yansõmasõ, ba arõ ve ba arõsõzlõk, acõ ve zevk sporu olu turan en önemli

duygulardõr. En maliyetli ve yayõncõ kurulu a getirili reklâm ku aklarõ televizyonlarda dünya kupalarõ, olimpiyatlar, futbol maçlarõdõr (De Fleur ve Dennis, 2002: 280). 2002 Dünya Kupasõnda, Türkiye ile Brezilya’nõn oynadõ õ yarõ final maçõ, maçõ canlõ yayõn olarak veren TRT’nin “Türk televizyon tarihinin en yüksek izlenme oranõnõ” elde etmesine neden olmu tur. (Radikal Gazetesi’nden aktaran Arõk, 2004:279) Özetle, spor, özellikle de futbol televizyonun yardõmõyla çok kõsa bir zaman içinde popüler kültürün gücü ile e lence endüstrisinin çok önemli bir ferdi haline gelmi tir.

zleyicilerin televizyona ilgilerini çekebilmek için onlarõ ilgi alanlarõna hitap edebilecek ve bu ilgiyi sõcak tutabilecek içeri e sahip iletiler ve programlar yaratõlmalõdõr. Bu tür programlar toplumun her kesiminden ki iler için farklõlõk gösterebilir. Kimisi spor programlarõna, kimisi çocuk programlarõna, kimisi ise karõncalar üzerine bir belgesele, bir ba kasõ da haber bültenine ilgi duyar. Kõsacasõ, insanlar kendi hayatlarõndan kesitler bulabilecekleri ilgi alanlarõna giren olaylar içeren televizyon programlarõnõ dikkatle izlerler (Turam,1994:75).

Televizyon programlarõ özelinde ise futbol içerikli spor programlarõnda da sõklõkla rastlanõlan unsur, programõn giri i esnasõnda kullanõlan ve izleyicilerin hafõzasõnda yer eden müzi in etkisinin zamanla müzi in program dõ õnda da her çaldõ õnda programõ hatõrlatmasõdõr. Bir haber programõ olan 32. Gün programõ buna güzel bir örnektir. Bununla beraber bu tip programlarda genel olarak programlarõn doruk noktalarõ yani izleyici tarafõndan en çok ilgi duyulaca õ kuvvetle muhtemel anlarõn tanõtõm videolarõ program içerisinde birçok kez gösterilerek izleyici ekran ba õnda durdurmaya yönelik bir hareket olarak program içerisinde defalarca gösterilir.

Çok beklenilen haber niteli i ta õyan haberler bu tanõtõmlarõn õ õ õnda programõn ilerleyen süreçlerinde i lenir. Bu durum “ tanõtõcõ açõlõ ” ve “so uk açõlõ ” olarak iki farklõ türde adlandõrõlõr. Genellikle televizyonda sinema, dizi ve haber bültenlerinde yazõlõ ve görsel unsurlar birle tirilerek izleyiciye aktarõlõr bu durum programlarõn ba langõcõnda kullanõlõr. So uk açõlõ larda ise ansõzõn yukarõda da bahsedildi i gibi

izleyicinin dikkatini çekmek için vurgu yapõlõr. Günümüzde birçok program türünde bu iki unsurunda birle tirilerek kullanõldõ õ görülmektedir.(Kars, 2010: 82–85) Tezin konusunun uygulama bölümünü olu turacak olan, futbolun televizyon programlarõndaki uygulama biçiminin izleyici üzerindeki etkisi oldu undan dolayõ, bu bölümün sonunda televizyonda futbol içerikli spor programlarõna ait giri niteli i ta õyan bir sonraki bölüm önem tezin sorunsalõna giri niteli i ta õmaktadõr.